Dersim / Tunceli: Ders Almak!

07 Aralık 2014 Pazar

Dersim/Tunceli olaylarının önemi, bugünkü Kürt ve Alevi sorunlarıyla bağlantılı oluşundadır...
Kürt konusu başlı başına, kendi içinde ayrı gelişmiş ve ayrı ele alınmış bir sorundur.
Bu nedenle bugün sadece Aleviler üzerinde duracağım.

***

“Geçmiş bugünü, bugün de geleceği belirler” denir.
Ama otoriter rejimler, hem bugünü hem de geleceği biçimlendirmek için geçmişten işe başlarlar:
Toplumu, kafalarındaki ideolojik modele göre düzenlemek istedikleri için, hem bugünü değiştirmeye, hem de tarihi yeniden yazmaya çalışırlar...
Otoriter iktidarlar, tarihi yeniden yazarken, gelecek için düşledikleri modelden etkilenir, tarihi buna uygun bir biçimde saptırırlar.
Dersim/Tunceli olayları, farklılıklarla birlikte yaşayacağımız demokratik bir toplum için yol göstermek amacıyla mı gündeme getirilmektedir...
Yoksa AKP’nin popülist seçim stratejisi olarak da kullandığı, ama asıl, kamplaştırma, düşmanlaştırma yoluyla inşa etmek istediği bir din toplumuna yol açmak için mi?

***

Dersim/Tunceli olaylarının, aşiretlerin ayaklanmasının ve devletin burada yaptığı zulmün artık saklı-gizli bir tarafı kalmamıştır:
General İzzettin Çalışlar’ınki de dahil, devletin pek çok gizli raporu, o dönemde emniyet müdürü olan Çağlayangil’in anıları, tanıkların anlattıkları, sürgünler, kayıp kızlar gibi sorunlar, olaylar, kitaplaştırılmış, kamuoyunun bilgisine sunulmuştur.
Daha 1969 yılında, 1961 Anayasası’nın getirdiği özgürlük ortamında, Necip Fazıl Kısakürek, Son Devrin Din Mazlumları adlı kitabında, 1938’i yaşamış olan Hayri Koç’un anılarını, bütün vahşeti ve dehşeti aktaran bir biçimde yazmıştır.
Bu konuda, ayrıntılı araştırmalar da yapılmıştır...
Hemen aklıma gelenler arasında Rıza Zelyut’un “Dersim İsyanları ve Seyit Rıza Gerçeği”, Yalçın Doğan’ın “Savrulanlar Dersim 1937-38 Hatta 1939”, Mahmut Akyürekli’nin “Dersim Kürt Tedibi, 1937-1938”, Suat Akgül’ün, “Yakın Tarihimizde Dersim İsyanları ve Gerçekler” adlı kitapları var.
Konu edebiyata da yansımış, Murathan Mungan, “Bir Dersim Hikâyesi” adı altında çeşitli yazarların öykülerini kitaplaştırmıştır.

***

Olay esas olarak, din-tarım toplumu aşamasında kalmış olan feodal yapı ile laikendüstri toplumunun sonucu olan ulusal devlet kurma aşamasındaki merkezi otoritenin çatışmasıdır...
Ama ne yazık ki egemen Sünni kültürünün, azınlık Alevi kültürünü baskılaması ve yok etmesi sürecinin bir parçası olmuştur.

***

Bence Dersim/Tunceli olaylarından alınacak en büyük ders, Alevilere bugün de uygulanan ayrımcılığın ve zulmün sona erdirilmesi olmalıdır...
Elbette farklılıklarımızla birlikte yaşayacağımız demokratik bir toplum inşa etmek istiyorsak!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları