'Kişiye özel rejim' önerisinin çıkmazı

'Kişiye özel rejim' önerisinin çıkmazı

20.11.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Devlet Bahçeli aynı anda üç öneride bulundu:

1) Anayasa’nın ancak iki defa seçilebilme koşuluna rağmen üçüncü kez Cumhurbaşkanı olan Erdoğan’ın dördüncü bir kez daha Cumhurbaşkanı olması.

2) TBMM temsilcilerinin İmralı’ya giderek “Süreç” konusunda Terör Örgütü PKK lideri ile görüşmesi ve sürecin devamı.

3) Bu iki konudaki önerilerini gerçekleştirmek için yeni bir Anayasa yapılması ve yeni bir Rejim kurulması.

Oysa, Türkiye’yi bugünkü çıkmazlara sürükleyen mevcut Anayasa ve Rejim:

Bahçeli’nin gayet veciz bir biçimde, “Madem Erdoğan Anayasa’ya uymuyor, o halde biz ona uyan bir Anayasa yapalım” biçiminde özetlenebilecek önerisiyle...

16 Nisan 2017’de, yasalara aykırı olarak kullanılan oyların da geçerli sayılmasıyla kabul edilen “Kişiye Özel Bir Anayasa” ve kurulan “Kişiye Özel Bir Rejimdir!”

Şimdi “‘Kişiye Özel’ yaptığımız bu Anayasa ve bu Rejim tutmadı, yine ‘Kişiye Özel’ ikinci bir Anayasa ve ikinci bir Rejim daha yapalım” deniyor.

***

İlk “Kişiye Özel Rejim”in sonuçlarına bakalım ve ikinci “Kişiye Özel Rejim” neler getirebilir diye düşünelim:

1) Ahlak çöktü:

Ortak değerlerimiz ve barış içinde birlikte yaşama irademiz zayıflatıldı.

2) Ülkenin Cumhuriyet Rejimi zayıflatıldı.

“Demokratik Laik ve Sosyal Hukuk Devleti” olarak tanımlanan Üniter Devlet yapısı tartışmaya açıldı.

3) Can güvenliğimiz kalmadı:

Trafik magandaları, ayrılma sürecindeki kocalar, kadınlara tecavüz edenler, yiyecek ve içecek sahtekârları, tarım ve böcek ilaçları, madenler, inşaatlar ve fabrikalardaki iş kazaları insanları öldürüyor.

4) Mal güvenliğimiz kalmadı:

Bölgeniz ya da binanız “kentsel dönüşüm” veya “rezerv alan” ilan edilen yerlerin birindeyse yandınız; ya da bir “örgüt suçu” ile suçlanırsanız, daha yargılanmadan bütün malınıza, mülkünüze, paranıza, gelirinize el konabilir.

5) Organize suç yaygınlaştı:

Türkiye 193 ülke arasında ilk ona girerek, 183 ülkenin önüne geçti.

6) Özgürce ve insanca yaşam güvenliğimiz kalmadı:

Muhalif belediye başkanlarının, belediyelerdeki amir ve memurların, İktidarın istemediği konularda haber ve yorum yapanların, hapse girmeleri olağanlaştı.

7) Adalete güven kalmadı:

İktidar, Anayasa Mahkemesi kararlarına da Anayasa’ya da uymuyor; haksızlıklar çok arttı, kamuoyunda yargıya güven yüzde 30’ların altına düştü.

8) Gelir ve iş güvenliği kalmadı, geçim sıkıntısı yaygınlaştı:

TÜİK’in ilan ettiği oranlara ve sayılara rağmen, millet işsizlikten ve geçim derdinden mustarip.

9) Enflasyon ve vergiler halkın belini kırdı, gelir adaletsizliği uçurum haline geldi:

Resmi enflasyon oranları bile dayanılmaz düzeylerde; hayat pahalılığı sabit ve dar gelirliler için, hayatı yaşanamaz hale getirmiş durumda.

10) Gençler gelecek umutlarını yitirdiler:

Parası ya da yeteneği olanlar yurtdışına gidiyor.

11) Doktorlar, mühendisler ülkeyi terk ediyor:

İngiltere ve Kuzey Avrupa ülkeleri Türkiye’den giden doktorlar ve mühendislerle kaynıyor.

12) Eğitim ve sağlık hizmetleri iflas etti:

Halk ne sağlık ne de eğitim hizmetlerine istenilen düzeyde ulaşabiliyor.

13) Sosyal Güvenlik insanların yaşamasına yetmiyor:

Emeklilerin çoğu yoksulluk ve hatta açlık sınırının altında gelire sahip.

14) Dış politikadaki sorunlar, hem bölgede hem de savunma alanında çok daha arttı ve ciddileşti.

***

İlk “Kişiye Özel Rejim” ne getirdiyse, ikinci “Kişiye Özel Rejim” de, aynı terziler tarafından önerildiği için, hiç kuşkusuz bu sonuçları daha da keskinleştirecektir:

“Kişiye özel” olarak dikilen elbise müşterinin bedenine ve ruhuna uymazsa yeniden dikilebilir...

Ama terzi yetersiz ve yeteneksizse, ya da müşteriden çok kendi çıkarını düşünüyorsa, “Kişiye Özel Olarak Üretilen Rejim Elbisesi” toplumun ne bedenine ne de ruhuna uyar...

Yanlış elbise diken aynı terzide ısrar etmek ise, insanı da toplumu da çıldırtır!

Yazarın Son Yazıları

İktidarın, PKK ve DEM çıkmazı

Emperyalizm, İsrail’in güvenliğini sağlamak ve bölgeyi daha kesin olarak kontrol edebilmek için Ortadoğu’da, Irak’la birlikte, Suriye’yi de kapsayan bir Kürt Devleti kurulmasını dayatıyor...

Devamını Oku
19.12.2025
Atatürkçülük, Marksizm ve Ataol Behramoğlu

Okan Toygar’ın “HAYATIMIZ GÜZELDİR, Ataol Behramoğlu’nun Siyasal Kimliği” adlı nehir söyleşisi, Tekin Yayınevi tarafından yayımlandı.

Devamını Oku
18.12.2025
On birinci yargı paketi: Komedi değil, trajedi!

31 Temmuz 2023 ve öncesinde suç işleyenlere infaz indirimi de getiren 11. Yargı Paketi, TBMM Adalet Komisyonu’nda kabul edilmiş:

Devamını Oku
16.12.2025
Tarihi geri götürmek olanaklı değildir!

Orta Doğu’da İsrail’in güvenliği için bir Kürt Devleti kurmak isteyen ve bu nedenle Suriye’de, Terörist Radikal İslam’la uzlaşan ABD, Çağdaş bir Demokratik Laik ve Sosyal Hukuk Devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ni de, İktidarla el ele, Suriye gibi Orta Çağ’a, dinler, mezhepler ve aşiretler bazında örgütlenmiş olan Merkezi Feodal bir yapıya geri götürmek istiyor!

Devamını Oku
14.12.2025
Devlet çökertildi ama yenisi kurulamadı (7)

Bu yazı Özgür Özel’in “Stockholm Sendromu” uyarısı yapmasından sonra, geçen hafta başında yazmaya başladığım yazıların yedincisi.

Devamını Oku
12.12.2025
Stockholm sendromunun kaynağı (6)

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, HDP’li ve onun devamı olan DEM Partili politikacılar ve belediye başkanları görevlerinden alınır ve bazıları hapse atılırken, DEM Parti’nin “Süreç” bağlamında iktidara destek vermesindeki çelişkiyi vurgulamak için zekice dile getirdiği “Stockholm Sendromu”, Türkçemizin bütün çarpıcı güzelliğiyle, “Celladına âşık olmak” biçiminde ifade edilen bir durumdur.

Devamını Oku
11.12.2025
Açılım, Stockholm sendromu ve toplumsal şok (5)

İktidar, kamuoyundaki yaygın izlenime göre, “Açılım Süreci”ni, ilan ettiği gibi “Barış” “Demokrasi” ve “Terörsüz Türkiye” için değil, başarısızlıklarından dolayı siyaseten biten ömrünü uzatmak için içeride DEM Parti’den, dışarıda Emperyalizmden destek aradığı için yapıyor.

Devamını Oku
09.12.2025
Açılım: Stockholm Sendromu ve şok doktrini (4)

Bu yazı Özgür Özel’in “Stockholm Sendromu” uyarısı üzerine, geçen hafta Salı günü başladığım yazıların dördüncüsü.

Devamını Oku
07.12.2025
Mezhepçilik ve tarikatçılık da demokratik rejim düşmanlığıdır!

Dün Etnikçiliğin Demokratik Rejim karşıtlığını (düşmanlığını) yazmıştım.

Devamını Oku
05.12.2025
Etnikçilik demokratik rejimi yıkar!

Etnikçilik, insanların tarih boyunca sahip oldukları Aile, Aşiret, Din, Mezhep, kimlikleri üzerine, Endüstri Devrimi’nin getirdiği “Ulusal” ya da “Milliyetçi” kimliğin, Totaliter bir anlayışla istismar edilmesinden kaynaklanan Faşist bir ideolojidir.

Devamını Oku
04.12.2025
Siyasette Stockholm Sendromu

CHP Genel Başkanı Özgür Özel Kurultay konuşmasında, “Stockholm Sendromu” anımsatmasını yapmadan önce, İktidarın, “Terörsüz Türkiye” sloganı bağlamında başlattığı “Sürecin” bütün çelişkilerini vurgulayan bir konuşma yapmış.

Devamını Oku
02.12.2025
Darağacı edebiyatı ve terör gölgesinde yeni yargı paketi

25 Kasım 2025 tarihinde MHP lideri Devlet Bahçeli TBMM Meclis Grubu konuşmasında şöyle demiş...

Devamını Oku
30.11.2025
Faşistliğin dini mezhebi ırkı milliyeti yoktur

Faşizm ve Faşistlik, gerek Rejim gerek Kişilik yapısı olarak Demokrasi ve Demokratlık karşıtlığıdır.

Devamını Oku
28.11.2025
İki hukuk profesörü konuşurken...

“Anayasa”, “Hukuk” ve “Yargı” bir devletin omurgasıdır..

Devamını Oku
27.11.2025
CHP’nin savunması için Okkam’ın usturası!

“Okkam’ın Usturası” bir önermedir:

Devamını Oku
25.11.2025
Çıldırtan çelişki!

Emperyalizmle işbirliği yapan İktidar: “Barış” sloganı ile halkı aldatarak...

Devamını Oku
23.11.2025
CHP, kendisini ve demokrasiyi etnikçiliğe kurban edemez!

Emperyalizm ve İktidar ittifakı, hem dıştan hem içten son derece güçlü bir biçimde çeşitli baskılar uygulayarak, Türkiye’yi, “Ortadoğu Bataklığında” parçalanarak boğulacağı bir “Sürece” sürüklüyor!

Devamını Oku
21.11.2025
'Kişiye özel rejim' önerisinin çıkmazı

Devlet Bahçeli aynı anda üç öneride bulundu...

Devamını Oku
20.11.2025
Atatürk üzerine birkaç kitap

Son zamanlarda, Atatürk’e, İstiklâl Savaşı’na ve Cumhuriyet Dönemi Tarihi’ne ilişkin saldırılar, saptırmalar ve iftiralar çok artınca, bu konulardaki gerçek tarih araştırmaları, kitapları da çoğaldı.

Devamını Oku
18.11.2025
İddianame, devlet yönetimine yansıtıldığında?...

Cuma günkü yazımı şöyle bitirmiştim...

Devamını Oku
16.11.2025
Başarılı politikacılık ve avukatlık suçlanınca?...

Lafı dolandırmaya gerek yok...

Devamını Oku
14.11.2025
İddianame, Atatürk, Haberal ve umut!

Bugünlerde, tam 10 Kasım Atatürk’ü anma törenlerinin ertesi günü açıklanan...

Devamını Oku
13.11.2025
Atatürk: İki yalan dört düşman

Dün Atatürk’ü andık; bu vesileyle, bugün, Atatürk konusundaki çok önemli iki yalana ve dört düşmana değinmek istiyorum.

Devamını Oku
11.11.2025
İkinci Silivri trajedisinde anayasa ihlalleri

“Birinci Silivri Trajedisi Dönemi”, Ahmet Necdet Sezer’in cumhurbaşkanlığından ayrılma zamanı olan Haziran 2007 tarihinde başladı.

Devamını Oku
09.11.2025
İktidarın çelişik operasyonları

İktidar, “Demokratik Laik ve Sosyal Hukuk Devleti”ni tanımlayan Anayasa’ya Cumhuriyet rejimine aykırı ve birbirlerine ters birkaç operasyonu aynı anda yapıyor ve böylece zaten düşmekte olan seçmen desteğini iyice kaybediyor.

Devamını Oku
07.11.2025
Casusluk tartışması tırmanıyor

Ekrem İmamoğlu, Necati Özkan ve Merdan Yanardağ’a yapılan “Casusluk suçlaması” akıllara derhal FETÖ’nün Türk Silahlı Kuvvetlerini ele geçirmek için “Birinci Silivri Trajedisi” bağlamında yaptığı “Casusluk” suçlamalarını ve yine FETÖ’nün “Kozmik Oda”ya girişini ve oradaki bilgilerin yurtdışına sızdırılışını anımsattı!

Devamını Oku
06.11.2025
Casusluk bahane hapis ve kayyım şahane

24 Ekim 2025 Cuma sabahı Merdan Yanardağ “Casusluk” suçlamasıyla göz altına alındı.

Devamını Oku
04.11.2025
İntihar ve çöküş (3) Anomi ve anarşi

Önce kavramları tanımlayalım: Anomi: Kuralsızlık. Anarşi: Devlet otoritesinin yokluğu.

Devamını Oku
02.11.2025
Bir iktidarın intiharı (2)

Dünkü yazıdan devam: Önce bir iktidarı intihara sürükleyen beş temel belirleyiciyi anımsayalım...

Devamını Oku
31.10.2025
Bir iktidarın intiharı (1)

Bir iktidar ne zaman çöküşe yönelir, intihar eder?

Devamını Oku
30.10.2025
Cumhuriyetin koruyucusu AYM! (mi?)

Yarın CUMHURİYET Bayramı.

Devamını Oku
28.10.2025
Abdülhamit’in ulu hakanlığı ve Yanardağ’a casusluk suçlaması

İktidar, medyayı ve yargıyı da etkisine alarak hem güncel hem de tarihsel gerçekleri saptırmaya, kendi ideolojisine uygun bir tarih ve var olmayan bir güncel dünya imgesi yaratmaya çalışıyor...

Devamını Oku
26.10.2025
Abdülhamit Kıbrıs’ı nasıl kaybetti? (2) Ültimatom

Dünkü yazımda, İngiltere tarafından, Abdülhamit’in yardım isteği üzerine kendisine verilen ültimatomdan söz etmiştim.

Devamını Oku
24.10.2025
Abdülhamit Kıbrıs’ı nasıl kaybetti?

Emekli Büyükelçi Süha Umar, dün Cumhuriyet’teki köşesinde, Kıbrıs seçimleri konusunda, benim görüşlerimle de aynı çizgide olmalarından memnuniyet duyduğum çözümlemelerini şu sözlerle bitirmişti...

Devamını Oku
23.10.2025
Kıbrıs seçimleri üzerinden tehdit mi?

Türkiye’de de Kıbrıs’ta da seçmenin bu İktidardan bıktığı anlaşılıyor.

Devamını Oku
21.10.2025
Faşizmle mücadelede dokuz ilke! Ne yapmalı (6)

Otoriterlikten totaliterliğe giden İktidar, yaşam biçimlerimizi de tehdit eden ve yeni cezalar oluşturan 11. Yargı Paketi’ni hazırlarken...

Devamını Oku
19.10.2025
Seçime doğru uygulama önerileri: Ne yapmalı? (5)

1) Ana stratejinin “Millet İradesi”nin gerçekleştirilmesi için, eşit, adil ve şeffaf bir seçim hedefine yönelik olduğu asla unutulmamalıdır.

Devamını Oku
17.10.2025
Boş tencere dolmalı, dayak durmalı! Ne yapmalı (4)

İnsanlık tarihi iki kavgadan oluşur: Birinci kavga ekmek kavgasıdır...

Devamını Oku
16.10.2025
Ortadoğu’daki gelişmeler bağlamında ne yapmalı? (3)

Bu yazı yazılırken Hamas ile İsrail arasında rehine takası yapılıyor ve hem Dünya’da hem Ortadoğu’da barış sesleri duyuluyordu.

Devamını Oku
14.10.2025
Ne yapmalı? (2) CHP’ye eleştiri ve destek!

Cuma günkü “Yedi Düvel’e Karşı...” başlıklı yazımda “Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti olan Cumhuriyet Rejimi’mizi iç ve dış saldırılara karşı nasıl koruyacağız?”

Devamını Oku
12.10.2025