Emperyalizm ve İktidar ittifakı, hem dıştan hem içten son derece güçlü bir biçimde çeşitli baskılar uygulayarak, Türkiye’yi, “Ortadoğu Bataklığında” parçalanarak boğulacağı bir “Sürece” sürüklüyor!
***
Cumhuriyet Devrimi, yüz yıl önce, “Osmanlı’nın Kulları ve Köleleri’ni” “Cumhuriyet’in Eşit Vatandaşları” yapmıştı.
Şimdi Emperyalizm, üstelik bunu kendi temsilcisinin ağzında bizzat ifade ederek, Cumhuriyet’in “Endüstri Devrimi”ne uygun olarak kurduğu “Bağımsız Kentsel/Endüstriyel Ulusal Devlet” yapısını, yeniden “Din Tarım Dönemi’nin Aşiretlere Dayalı Kozmopolit Feodal İmparatorluk” yapısına geri döndürmek/dönüştürmek istiyor!
***
Emperyalizmin “Ortadoğu Modeli”:
Petrol bölgelerini denetleyecek ve İsrail’in güvenliğini sağlayacak, yönlendirilmesi, istikrarsızlaştırılması ve yönetilmesi kolay, etnikçilik ve dincilik üzerinden çok parçalı olan siyasal yapıların oluşturulmasıdır.
Bu modelin gerçekleştirilmesi için belirlenen hedefler şöyle özetlenebilir:
1) Bölgeye askeri müdahaleyi gerekli kılan Terörist Radikal İslam tehdidinin varlığının, kontrollü bir biçimde, sürdürülmesi.
2) Arap Devletleri arasındaki birlik, ahenk ve ittifakların İsrail aleyhine politikalar üzerinden geçekleşmesinin önlenmesi.
3) İsrail düşmanı olan Arap Devletlerinin arasına İsrail ve ABD’nin müttefiki olan bir Kürt Devleti’nin kurulması.
4) Bölgenin önemli siyasal, ekonomik ve askeri güçleri olan Türkiye, Mısır ve Suudi Arabistan’ın bu modele desteklerinin sağlanması.
5) Türkiye’nin bu modele desteğini önleyen PKK terörünün Türkiye’de bitirilmesi ve PKK’nın örgüt olarak Türkiye-Suriye-Irak sınırında oluşturulan Kürt Bölgesi (Devleti) ile bütünleştirilmesi.
6) Bu modelin, “Barış” ve “Terörsüz Türkiye” sloganı ile, Türk Etnikçiliği ve Mezhepçilik üzerinden 1970’li ve 1990’lı yıllarda ülkede terör estirmiş ve Kürt düşmanlığı pompalamış olan MHP aracılığı ile Kürt Etnikçiliği bağlamında kamuoyuna tezgâhlanması.
***
Emperyalizmin bu hedeflerine ek olarak İktidarın tek bir hedefi vardır:
Anayasa’nın “Bir kişi iki defadan fazla Cumhurbaşkanı olamaz” kuralına rağmen üçüncü kez Cumhurbaşkanı olan Erdoğan’ın dördüncü kez daha Cumhurbaşkanı olması (ve kaydı hayat şartıyla bu göreve devam etmesi).
İktidar bu hedefini gerçekleştirmek için Emperyalizmle ittifak halinde sekiz yol izlemektedir:
1) Kendisine kişisel ve örgütsel olarak rakip görülenleri zor yoluyla, yargılayarak, hapsederek, mahkûm ederek tasfiye etmek.
2) Bu bağlamda hem CHP’li hem DEM’li belediyelere el koymak, CHP’nin CB adayı Ekrem İmamoğlu’nu (Selahattin Demirtaş gibi) hapse atmak.
3) İktidarı, seçimle elinden alacağı anlaşılan CHP’yi parti olarak baskılamak, olanaklı ise kapatmak.
4) DEM’i hem baskılamak hem de Emperyalizmin Modeli’ni uygulamak ve Kürt oylarını kendine çekmek için “Süreci” desteklemek gibi, çelişik ve zor iki hedefi aynı anda (başarılı olmayan bir biçimde) gerçekleştirmeye çalışmak.
5) “Demokratik Laik ve Sosyal Hukuk Devleti”ni dönüştürdüğü otoriter “Şahsım Devleti Modelini”ni iyice totaliterleştirmek ve seçimleri kendi istediği biçimde sonuçlandırmak.
6) Bu hedefleri gerçekleştirmek için, Yeni Bir Anayasa projesini gündeme sokmak.
7) Hem AKP’nin hem MHP’nin, PKK terörüyle mücadele bağlamında yıllarca Kürt Düşmanlığı ile koşullandırılmış olan tabanı Emperyalizmin bu “Türkiye’yi parçalayarak Ortadoğu Bataklığında Boğdurmak” sürecini desteklemeyeceği için, sürekli “ikili ve ikircikli dil”, “çiftdüşün”, “çelişik kararlar”, “çelişik tutum ve davranışlar” sergilemek.
8) En önemlisi “korku salan otoriter söylem ve eylemler” sergileyerek, insanları casusluk gibi garip suçlamalarla hapsetmek; medyanın, Demokratik Kitle Örgütlerinin, halkın, tepkilerini baskılamak.
***
Kendi tabanı olan Kürtler üzerinden ödünler veriliyormuş gibi aldatıcı eylem ve söylemlere rağmen DEM’in bile “Demokratik Rejim Savunması” yaptığı bir ortamda, İktidar, CHP’nin varlığına ve CB adayına yönelik “yok edici” saldırılar yaparken...
CHP’nin yukarıda açıkladığım hedeflerin gerçekleştirilmesine yönelik olan “Komisyona” katılması büyük hataydı:
Bırakın yok edilme tehdidiyle karşı karşıya olan CHP’yi, hiçbir Parti, “Demokratik Rejimin” “Etnikçi Otoriterliğe” kurban edilmesine onay veremez...
Verirse, kendi idam fermanını imzalamış olur!