Stoke City Teknik Direktörü Tony Pulis’e kızdık, “Güya Avrupa kupası oynuyoruz? Ukrayna’dan, Türkiye’den, İsrail’den takımlar grubumuzda” dediği için... Ne var ki haklıymış Britanyalı hoca. Maccabi Tel Aviv’in futboluyla da, kadrosuyla da Avrupa’yla ilgisi, alâkası yok. Çok sıradanlar; Beşiktaş da bu kalitesizlikten yararlandı ve UEFA Ligi’ne galibiyetle girdi.

Farklı kazandı hem de Kara Kartal. Kolay goller buldu. Maccabi’yi Spor Toto Süper Ligi’ne getirseniz inanın küme düşmemeye oynar.

Eskişehirspor yenilgisi belli ki Beşiktaş’a yaramış. Daha istekli, daha agresiftiler. En azından kim nerede oynadığını biliyordu. Ekrem sağbek, İsmail solbek, Egemen-Sivok tandemde, onların önlerinde Mehmet Aurelio ve genç Necip, Quaresma sol, Simao sağaçıkta, Almeida da nokta santrfor. İşi şamataya vurmadıkları zaman, daha doğrusu takım gibi oynamaya çalıştıklarında iyi işler yapacaklar, bu belli. Ne var ki farklı kazansa da Beşiktaş henüz tempo kuramıyor, ileride çoğalmakta zorlanıyor.

5 gol yanıltıcı olmasın. Çünkü sadece Almeida’nın bonservisiyle İsrail’de bir Maccabi kurarsınız. Yeni transfer Edu gol atmasına karşın ilk görüntüsüyle pek umut vermedi. Çok ağır gibi duruyor. Hem kilo hem de teknik yeterlilik açısından!.. Maccabi’yi yendiler ama Stoke City’ye ya da Kiev’e bu futbol yetmez.

Ve bir paragraf Beşiktaş seyircisine... Teşekkür ederiz, Türk ve İsrail gerginliğini Fiyapı İnönü’ye sokmadılar. Evet; protesto ettiler, evet; bağırdılar-çağırdılar ama başımıza iş açacak girişimlere ‘dur’ dediler. Provakatörlerin de gözü korktu, sahaya dalamadılar!.. Zaten topu topu 17-18 İsrailli seyirci gelmişti. Anlaşılan onlar da germek istemediler ortamı.