İslamcı Nazizmin boğduğu Müslüman
Barış Terkoğlu
Son Köşe Yazıları

İslamcı Nazizmin boğduğu Müslüman

07.12.2020 06:18
Güncellenme:
Takip Et:

Tarih: 4 Mart 2001.

Taliban, dünyaya duyurdu. İnsanlığın ortak mirası, Bamiyan’daki dev Buda heykellerini yıktılar. Denizden 2 bin 500 metre yüksekte inşa edilmiş, 53 ve 36 metrelik iki heykel, 6. yüzyıldan beri ayaktaydı.

Tarih: Mayıs 2015.

Suriye’de Palmira’yı ele geçiren IŞİD, 2 bin yıllık tarihi eserleri kameraların önünde parçaladı. Hayatını antik kente adayan arkeolog Halid el Esad’ı başını keserek idam etti.

Uzatmayayım...

Geçen hafta bu köşede, AKP’li vekil Ahmet Hamdi Çamlı’nın babasının yıktığı, yerine apartman diktiği I. Mahmut Çeşmesi’nin hikâyesini belgeleriyle okudunuz. Çeşmenin aslı nerede sorusuna yanıt veremeyen Çamlı, “çeşmeyi çalan kılıfını hazırlar” misali, musluğunun çalındığı haberiyle milleti oyalıyordu.

Açık konuşmamız lazım...

Dinin siyasete alet edilmesini tarif etmek için kullandığımız İslamcılık; insanlığın tarihini, birikimini, varlığını tehdit ediyor. İktidarı, ekonomiyi, gücü eline aldığında; her türlü medeniyeti yerle bir ediyor. Üstelik buna, üstüne oturduğunu iddia ettiği “İslam medeniyeti” dahil.

‘İki kadın eşittir bir erkek’

Son kurbanı mı?

Bu kez heykel, anıt ya da çeşme değil, bir insan, ilahiyatçı Profesör Mustafa Öztürk.

Tarihselci” diyorlar, Kuran’ı tarihle ve akılla yorumluyor. Haliyle inancını hikâyelerle değil, mana ile tarif ediyor. Peygamberin etrafındaki Mekke toplumunun 6. yüzyıl insanları olduğunu hatırlayarak; dini, zamanın ve mekânın ötesinde tanımlamaya çalışıyor.

Ancak bizim İslamcıların bu yorum pek de hoşuna gitmiyor. Sakalla, bıyıkla, saçla uğraşanlar; felsefi derinliği olan bu yorumu “kâfirlik” sayıyor. Çoğu zaman söylediklerini cımbızlayarak Mustafa Öztürk’ün üzerine çullanıyor.

Yakınındakilere göre, Mustafa Öztürk gibi düşünenlerin kendisini halka anlatması çok zor. Zira İslamcılığın kuşattığı inanç dünyası, o derinlikte bir tartışmaya izin vermiyor.

Bazı konferanslarını dinledim. Bana sorarsanız imkânsız değil...

Örnek mi?

Yüzyıllar önceki sosyolojide, 2 kadının şahitliğinin 1 erkeğinkine eşit olduğunu hatırlatan Öztürk, 15 asır sonra İslamcıların yorumuna karşı çıkıyor:

Sen bunu kalkıyorsun, mutlaklaştırıp sosyolojiyi ontoloji yapıyor, 2 kadın eşittir 1 erkek denklemini kuruyorsun. Allah’ın sana verdiği akılla dalga geçer gibi Mülkiye’den Maliye Bölümü’nden mezun olan kadın yarım ediyor, sokaktaki maraba erkek tam ediyor.

Kısacası Mustafa Öztürk, bir Müslüman olarak inancını çağının içinde yeniden yaratıyor.

Peki, bu kadar anlaşılır bir fikri savunan Öztürk’ü bizim İslamcılar nasıl karşıladı?

Hepsinin özeti, bir cemaatin Öztürk’ü “zındık” ilan eden ünlü hocası şöyle yanıt verdi:

Bir erkek şahit karşılığında iki kadın şahit getirilmesi, Allah’ın emri olmakla haktır ve dindendir. Bu emrin ve hükmün sayısız illet, sebep ve hikmetleri bulunabilir.

Öztürk, dünyaya siyah-beyaz bakanlara gök mavisini anlatmaya devam etti:

“El, Orion Takımyıldızı’na bakarak Allah’ı görüyor, sen ‘bizim 2 karıdan bir erkek eder mi’yi din zannediyorsun.”

İslamcıları neden kızdırıyor?

Bana sorarsanız, Mustafa Öztürk’ün en büyük hatası, halen kendisini “bizim mahalle” dediği İslamcı kesim içinde tarif etmeye devam etmesi. Halen çözümü oradan çıkarmaya çalışması. Halen doğru bir yorumla İslamcılığı düzeltebileceğine inanması.

Peki, kendi ifadesiyle “öbür mahalle”nin içindeki Öztürk ne diyor? Ne söylüyor da bizim İslamcıları bu kadar kızdırıyor? Özetleyelim:

Bizde din, insanın aynaya bakıp kendisiyle muhasebesini yapmayı gerektiren bir ilahi mesaj değil, başkalarına dikte edilmesi, bir kötek olarak kullanılıp başkalarının kafasının kırılması gereken bir ideoloji olarak bugün kullanılıyor.”

Ben bazen empati kuruyorum. Laikçi seküler kesimden, söz-gelimi Bebek’ten, Etiler’den, Caddebostan’dan, Moda’dan baktığımda ‘bizim mahalle nasıl görünüyor’ diye, kıs kıs gülüyorum; ‘şunların rezilliğine bak’ diye.

Dünya görüşü bizim gibi değil, Kuran’ı okumuyorlar, eşleri, hanımları kapalı gezmiyor. Ama şehre, çevreye hayvan haklarına falan bakışlarına baktığınızda bizden kat be kat daha duyarlılar.

Mustafa Öztürk, Halidi Bağdadi tasavvuf geleneğinden gelen bütün cemaatleri eleştirerek:

Şimdi bu geleneğe bakarsanız, birinin bir sanatla estetikle meşgul olması, boş işler olarak görünür. Peki, dolu olarak uğraştığınız işler nedir sizin? Ben söyleyeyim, boş kaldığınızda dedikodu, haset, gıybet... Ürettiğimiz ne var Allah aşkına!

Türkiye’de istismar edilen ne yok ki başta din edilmiyor mu? Laiklik en azından bir kesim tarafından istismar ediliyor. Dini; paraleli ediyor, öteki ediyor, beriki ediyor. Yahu bu ülkede şeyhlik namıyla gezen, cinsel uzvunu öptüren adam var. Siz ne diyorsunuz?”

Modernitenin dibine kadar emerek yaşıyoruz, modernitenin sunduğu bütün imkânları telef edercesine silip süpürüyoruz, ama iş retoriğe gelince gelenek retoriği üretiyoruz.

“Arap bedevisisiniz. Hâlâ da bedevisiniz. Eğer bu İslam size kalsaydı çoktan Hicaz coğrafyasına gömülmüştü.”

Dinleyicilerine, “Ankara’da Ulus’ta köle pazarı olsun ister misiniz” diye soran Öztürk, köle pazarlarının Cumhuriyet ile birlikte ortadan kalktığını söyleyerek:

Kusura bakmayın, bütün sevaplarına, günahlarına, hatalarına rağmen ben Atatürk’e minnet ve şükran borçluyum. İster beğenin ister beğenmeyin.

‘Katli vaciptir’ fetvası

Yıllardır “mağduruz” diye ağlayan İslamcılar, kendi içlerinden bir çuvaldıza dayanamadı. “Kâfir”, “zındık” sözlerini, “susturun şunu” takip etti. YÖK’e “atın üniversiteden” yazıları yazıldı. Verdiği konferanslar bin bir yöntemle durduruldu. Hedef gösterildi. Hakaretlere uğradı.

Yaşadığı ruh halini şöyle anlatıyordu:

Siz bunu yaşıyor musunuz, ben yaşıyorum. Benim çocuğum akşama geldiğinde ‘Twitter’da birisi babama kâfir demiş’ diye yaralanıyor. Kâfir diyenin de Ehl-i Sünnet diye başladığını görüyor, çenesinde sakalı var. Babasının 6 ay içinde 60 adet civarında CİMER’e ‘bu adamı kamu görevinden ihraç edin’ diye şikâyet dilekçelerine cevap yazmakla meşgul olduğunu, benim çocuğum görüyor. Ve şöyle diyor: ‘Müslümanlar birbirlerine bunu yaptırıyorsa, adı batsın öyle Müslümanlığın, dinin.’ Siz hiçbir şey söylemeden, sizin dünyanızdan uzayıp gidiyor.

Sonunda iş Mustafa Öztürk’e “katli vaciptir” fetvalarına kadar geldi. Öyle gizli saklı da değil. Açık açık “Ulema sorgulasın. Tövbe etmezse katledilmeli” yazıldı.

Mustafa Öztürk, geldiği noktayı özetliyordu:

Ben laik biri değilim, ben seküler biri değilim. Ben sosyal demokrat biri değilim. Ben İslamcı bir dünyanın içine gözlerini açmışım, duvarlara, Tek yol İslam, diye yazı yazmışım. Ben artık kendi Müslüman camiamın içinde nefes alamıyorum.”

Sonunda “pes” etti. Üniversitesine emeklilik dilekçesini verdi. Gazetesine, son mu bilmiyorum ama bir veda yazısı yazdı. “Artık balık tutup, fındık toplayacağım” açıklaması yaptı. “İslamcı engizisyon” dediği, “İslamcı Nazizm” dediği düzen onu boğmuştu. Sahneden çekildi.

Mustafa Öztürk’ün hikâyesi; dini, kendi vicdanındaki gibi yaşamak isteyenleri aslında kimin engellediğini gösteriyor. “Din ve vicdan hürriyeti”nin düşmanlarını anlatıyor. Tarikatların ve cemaatlerin kontrolündeki İslamcılığın, Türkiye’yi Arap çöllerine çevirme stratejisine ayna tutuyor.

Hangi renkten, hangi inançtan, hangi ideolojiden olursak olalım sorunumuz ortaklaşıyor. Lüks arabalarla gezen, beton ve demir kuleli adamların, medeniyetimizi yıkmasına izin verecek miyiz?

Vermeyeceğiz!

Yazarın Son Yazıları

Ya su kirliyse?

Değişmez görünen gerçekten kaçmak yerine dokunmaya karar verdiğimizde, ona şekil verebildiğimizi de görürüz.

Devamını Oku
04.12.2025
200 günlük burun sürtme davası

Burnumuzla sadece nefes alsaydık en çok kötü kokuların sahipleri mutlu olurdu.

Devamını Oku
01.12.2025
Bir garip ölüm hikâyesi

Yaşamda birikmiş servet, bazen ölümün üzerinde perde olur.

Devamını Oku
27.11.2025
‘Kurucu önderlik’ ve kurucu irade

Küçük niyetler büyük sözlerin arkasına gizlenir.

Devamını Oku
24.11.2025
Yaşamından renkleri çalınan kadın

Koca çınardan nimetini esirgeyen toprak yokluğunu önce çimende gösterir

Devamını Oku
20.11.2025
38 çocuğun duyulmayan çığlığı

Adalet davası uzaktaki bir çığlığı duymakla başlar.

Devamını Oku
17.11.2025
CHP’yi ‘gayrımeşrulaştırma’ operasyonu

Doğa insana kendi sınırlarını çizeceği imkanı sunarken cömerttir.

Devamını Oku
13.11.2025
Eğitimsiz okullar bakanlığı

İnsan ancak eğitilirse özgür olur.

Devamını Oku
10.11.2025
Aman çocuklar duymasın!

Bakmayın gazetecilik yaptığıma.

Devamını Oku
06.11.2025
‘Pardon’ diyen karar

Bir kez olursa hata, iki kez olursa yanlış, tekrar olursa kasıt denir.

Devamını Oku
03.11.2025
Bakanlıktaki ‘koruma kalkanı’

Çoğu zaman sözün çıktığı yere bakarız.

Devamını Oku
30.10.2025
Aranan casus sonunda bulundu!

O kadar çok söz söyleriz ki bazen gerçek kalabalıkta kaybolur.

Devamını Oku
27.10.2025
Boğaziçi’ni nasıl çökerttiler?

Kime söylendiği belirsizse en ağır sözler bile havada kalır. En son Yargıtay başkanı konuştu.

Devamını Oku
23.10.2025
‘PKK yasası’na neden karşıyım

Kapıyı açan anahtar değil, kilidinin bilgisidir.

Devamını Oku
20.10.2025
Öcalan serbest bırakılacak mı

Sözcükler her zaman anlatmak için kullanılmaz.

Devamını Oku
16.10.2025
Apo ve Bahçeli’nin susturduğu asker

Çıkarlar suç ortaklıklarının kaynağıdır.

Devamını Oku
13.10.2025
‘Fatihli Müslümanlar’ rahatsız

“Bizi cehennemle korkutuyorlar ki dünyada onlara boyun eğelim.”

Devamını Oku
09.10.2025
Çocuk tecavüzünde çocuğu yargılayanlar

Çelişki dünyanın kendisinde sanırız, oysa ona sebep olan da insandır.

Devamını Oku
06.10.2025
Tarihin arka duruşması

Eğip bükersin, sarar paketlersin. Her şeye rağmen gerçek olduğu yerde durmaya devam eder.

Devamını Oku
02.10.2025
İŞKUR’u bile soydular

Kapı içeriden açıldı mı soygun normalleşir.

Devamını Oku
29.09.2025
‘Size miras kaldı’ sürprizinden çıkan örgüt

Koca ağaca bakıp dalındaki eksiği görüyorsan haksız değilsin.

Devamını Oku
25.09.2025
İçeridekilerin aileleri neler yaşıyor

Kendi gülünün dikenini çıkarmak kolaydır. Başkalarının acılarını anlamak ise uğraş ister.

Devamını Oku
22.09.2025
Netanyahu’nun Erdoğan’a salladığı parmak

Tek kişide hastalık dedikleri, milyonlarda ideoloji oluyor.

Devamını Oku
18.09.2025
Dananın kuyruğu kopacak derken...

Siz bu yazıyı okurken belki bütün kelimeleri eskimiş olacak.

Devamını Oku
15.09.2025
Erdoğan’ın CHP planı

Sen ardına dönüp bakmazken geçmiş bir gölge gibi seninle birlikte yürüyor.

Devamını Oku
11.09.2025
İBB operasyonunu başlatan AKP’li

Adli yıl açılışında İstanbul cumhuriyet başsavcısı gazetecilerle buluştu. İlginç bir ifade kullandı: “İBB operasyonunu ilk öğrenen kişi Murat Kapki oldu. Nasıl olduğunu bilmiyoruz. O, malları kaçırmaya başlayınca biz de harekete geçtik.”

Devamını Oku
08.09.2025
‘Terörsüz Türkiye’nin kabağı

Dünya değişiyor ama senin çektiğin çile hep aynı kalıyor.

Devamını Oku
04.09.2025
Başörtüsünü çıkaran Fethullahçı

İnsanın çektiği çilelerin sonucu tecrübeleridir.

Devamını Oku
01.09.2025
Topuk kırıldıktan sonra

O çok bildiğimiz gerçekleri her şey görünür olduktan sonra anlatmayı ne kadar çok severiz.

Devamını Oku
14.08.2025
TikTokçu hacı paşa devri

Yükselme kuralını kaybedince yukarıyla aşağı bir olur.

Devamını Oku
11.08.2025
Erdoğan’ın kimliği bile satılık

Hırsızın peşinden koşuyoruz da ya içeride kapıyı açan varsa?

Devamını Oku
07.08.2025
Şehit askerlerin tahlilleri ne söylüyor

Milletler yaşamdan öğrendikçe gelişir. Çöküş dönemlerinde ise ancak ölüm öğreticidir.

Devamını Oku
04.08.2025
Askerler kayıp 5 milyarın peşinde

Sana verirken yokluğu gösterenler, senin olan varlığı harcarken har vuruyor harman savuruyor.

Devamını Oku
31.07.2025
Koca savcılığın dokunmadığı patronlar

Dünya, Sezen Aksu şarkısındaki gibi: Masum değiliz, hiçbirimiz.

Devamını Oku
28.07.2025
Zengin itirafçı olur kurtulur olan garibana olur

Bazen fısıltıyı duyuyorsun. Bazen de çığlığı duyma istiyorlar.

Devamını Oku
24.07.2025
Davutoğlu partisindeki istifalara ne dedi?

Aslında benim sorum yeni çıkan o kitapla ilgiliydi...

Devamını Oku
21.07.2025
Öcalan, Ramazan, Altaylı

Memlekette “süreç bayramı” var. Gelgelelim “hukuk ve özgürlük bayramı” yok.

Devamını Oku
17.07.2025
Domates, biber, patlıcan!

“Demokrat adam”, “demokrat bulmadığı” adama “Ya demokrat ol ya döverim” demiş.

Devamını Oku
14.07.2025
Herkesi başka tartan kantar

Aynı kantar seni başka onu başka tartıyor...

Devamını Oku
10.07.2025
Söyleyin Timur haksız mı? 

Kimin haklı olduğunu söz belirler sanırsın, oysa hak çoğu zaman güç ile dağıtılır. Size bu satırları gazeteci arkadaşım Timur Soykan hakkındaki mahkeme kararını beklerken yazıyorum. 

Devamını Oku
07.07.2025