Gara’nın acısı ve ateşin düştüğü yer

Gara’nın acısı ve ateşin düştüğü yer

18.02.2021 07:00
Güncellenme:
Takip Et:

Yorucu bir ülkede yaşıyoruz. Her an yürekleri acıyla doldurabilen, yorucu bir ülkede... Gara’dan gelen haberle bütün ülke sarsılana kadar, son birkaç haftada yaşadıklarımızın bir kısmını hızla hatırlayalım. Sistematik olarak iktidarın sunduğu sahte gündemlerin içine balıklama atlayan bir medya var. Halkımız ise bu gündem tuzaklarının içine düşmeleri için kırmızı halılar döşendiğinin farkında olmasına rağmen, kendini o tuzağın girdabının ortasında buluyor.

Saray, sanki Boğaziçi geriliminden Gezi Direnişi kadar sertlik gösterisi yapabileceği bir konu üretmeye gayret ediyor veya düğmeye bastığı an, bütün basın sanki Türk Apollo 29’u yarın uzaya fırlatılacakmış gibi, bunu ciddiye alıyor ya da ciddiye alır görünmeye mecbur bırakılıyor. Birden Ay’a gitmeyi ciddiye alanlarla almayanlar arasında münazara başlıyor! Ya da birkaç haftadır yeniden ve aniden tedavüle sokulan anayasa tartışmaları! Şaşırabilirsiniz, “Allah Allah bu da nereden çıktı” diye, “2010 ve 2017’de zaten sekiz yıla yayarak anayasayı iki kere değiştirmemişler miydi?

Diğer bir gündemimiz, hükümetin Covid’e karşı yürüttüğü “sözde” savaş! Bu da çok ilginç bir noktada duruyor, Cumhurbaşkanımız AKP kongrelerindeki kalabalıklardan memnun!

İşte böyle bir ülkenin orta yerine düşüyor Gara şehitleri… Tabii ki ateş önce düştüğü yeri yakıyor. Polis memuru Sedat Yabalak’ın babası ile hiç oynayamamış olan yedi yaşındaki kızı Zeynep’i düşünün; babasının cenazesi önünde selam durduğu o fotoğrafa 40 yıl sonra acaba nasıl bakacak? Ya da Muhammet Salih Kanca, Fenerbahçe bayrağı ile naaşı örtülen, Samsun’da gömülen sevgili sivil vatandaşımız, yıllardır mağaralarda veya dağlarda tutsaklık hayatını sürdürürken neler düşünüyordu, ne hissediyordu? Şehit Uzman Çavuş Mevlüt Kahveci’nin annesi Ayşe Hanım, Cumhurbaşkanı’ndan “Şehidimiz, sevgili peygamberimizin inşallah komşusu olacak, bir anneye böyle bir şeref nasip olmaz ama siz bu şerefi yakaladınız” dediği zaman neler hissetti? Şehit Uzman Çavuş Hüseyin Sarı’yı altı yıldır bekleyen eşi Emine Sarı, hâlâ “Ben seni hep bekledim bekleyeceğim” diye ağlamaya devam ederken, hangi geleceğe bakıyor artık? Mesela Diyarbakır Lice karayolunda otobüsleri durdurularak indirilen ve her biri rehin alınan bu askerler, kendilerini bırakıp giden otobüsü hangi endişeli gözlerle izlemişlerdi?

GARA HANGİ BEDELLERLE ‘TEMİZLENDİ’!

Ateş düştüğü yeri yakar… Her birimiz çok üzülüyoruz, kahroluyoruz ama bedeli aileler ödüyor. Zaten 37 yıldır, bu coğrafyada bir akrabasını veya arkadaşını, bir yakınını PKK teröründen kaybetmemiş kaç kişi var?

Bu şehitlerin farkı şu: Bu şehitlerimiz dün oluşan bir pusu veya çatışmada ölmediler, altı yıldır terör örgütünün elinde rehin durumdaydılar. Bu bilgi kamuoyu ile fazla paylaşılmadı. CHP, konuyu parlamentonun veya Saray’ın gündemine getirmeye çalıştı. İzmir milletvekili Murat Bakan yedi ayrı önerge vermiş, biri hariç hep yanıtsız kalmış. Tüm bu süreçte şehitlerin verdikleri bazı tepkilere bakıyorum, Müslüm Altıntaş, “Bizi vatandaşlıktan mı çıkardılar” diye sormuş, ilgisizlik karşısında… Semih Özbey,Ne olur bizim için bir şeyler yapın” diye adeta yalvarmış. Bu gibi durumlarda izlenen yöntem, İHD, MAZLUMDER ve HDP’nin yaptıkları temaslar. Ancak hükümet tarafından bu yollar da zorlanmamış ve “terörle pazarlık yapmayız” bakış açısıyla konu hep kilitlenmiş. Burada konunun herhangi bir çekilme pazarlığı değil, can olduğu ve kurtarılması gereken vatandaşlar olduğu yıllarca sanki unutuldu! Konu, hiçbir aşamada kamuoyu tarafından baskı yapılabilecek ana gündem olarak medyaya taşınmadı.

Karada yapılan operasyona baktığımızda, sanki bu rehineleri kurtarmakla hiçbir alakası olmayan bir yöntemler dizisi seçilmiş. Uçaklar bombalama yaparken içerdeki rehinelerin can güvenliği ve infaz edilme tehlikesinin nasıl önüne geçilebilirdi ki? Sanki o noktada terör örgütünün merhametini mi bekliyorlardı, ne vardı akıllarında çok merak ediyorum! Herhalde 37 yıldır hangi acımasız alçaklıkları yapmaktan çekinmediklerini ezbere biliyoruz. Biz de 53 teröristi “etkisiz hale getirmişiz”, onu öğreniyoruz… Basketbol maçı mı yapıyoruz burada? 53-13 maç kazandık mı diyeceğiz! Kaybedilenler birer can. Her insan, en az yüzlerce kişinin hayatını mahvederek aramızdan ayrılıyor. Böyle bir korkunç olaydan sonra insan Türk Silahlı Kuvvetleri’ni eleştirmek istemiyor ama “Bu kurtarma operasyonu, başka yöntemlerle nasıl daha başarılı geçebilirdi” sorusuna yanıt vermeye mecburlar. Evet, “Gara temizlendi” diyorlar; güzel yurdumun ve dünyanın her yeri teröristlerden temizlensin. Ama hangi bedelle? Kılıçdaroğlu, Erdoğan’a 5 soru yöneltirken, çok yerinde bir hamle yapıyor. Bu soruların muhatabının tatmin edici yanıtlar bulması bence imkânsız. Hele “Başarısızlığın sorumlusu kim” sorusu kesin askıda kalır. Bu soruların dışında bir konu da gündeme getirildi, CHP’liler tarafından: “Neden ulusal yas ilan etmediniz? Şehitlerimizin Suudi Arabistan kralı kadar değeri yok gözünüzde?” Bu soruyu da kimse yanıtlayamaz!

ABD VE HDP ARTIK KENDİLERİNE GELECEKLER Mİ?

ABD’nin, katliamı lanetlemek için o kadar nazlanması ve PKK’ye yıllardır silah akıtması da ayrı bir kabul edilemez “sözde müttefik” tavrı!

Gelelim HDP’ye… Ne kadar acıdır ki bırakın terörü ve alçaklıkları lanetlemeyi, terörle arasına mesafe bile koyamayan, maalesef kendi kendini tıkayan bir oluşum. Tam siyasi oluşum diyemiyorum, çünkü bir siyasi oluşum tabii ki bir terör örgütüne bu kadar bağımlı hareket edemez! Öte yandan HDP’yi yok saymak, kapatılmasını istemek, dolayısıyla Kürtlerin ideolojilerinin veya kendilerine seçtikleri mücadelenin parlamentoda artık muhatabı kalmamasının da Türkiye’ye kazandıracağı hiçbir şey yok! Ne yapacaksınız, yarın konunun dağlardan ve silahlardan başka hiçbir muhatabı kalmadığını mı dünyaya ilan edeceksiniz? O da bir yol olamaz… HDP, 2015’te bir şekilde bu toplumun kendisine uzattığı dalı göremedi, kabullenemedi! Orada HDP, hem kendisi için hem Türkiye ve Ortadoğu için bir fırsatı harcadı.

Herkese görev düşüyor, HDP önünde nöbet tutan annelere de bu ölümlere dur demek isteyen HDP’lilere de tüm siyasi partilere de yazarlara da herkese… Artık bu büyük belanın, sonuçlarının yalnız “ateşin düştüğü yeri” değil herkesi yakıp geçtiğini askeri, siyasal, sivil veya yazar herkesin görüp idrak etmesi lazım.

Yazarın Son Yazıları

CHP kurultayı: Kazananlar ve kaybedenler

1970’lerde, İstanbul’da Tenis Eskrim Dağcılık Kulübü’nde eski şampiyonlarımızdan Fehmi Kızıl vardı.

Devamını Oku
04.12.2025
CHP kurultayı demokrasiyi aydınlatacak!

CHP kurultayı, bu hafta sonu her zamanki gibi büyük bir medya ilgisi altında yaşanacak.

Devamını Oku
27.11.2025
Mustafa Kemal’i hazmedemeyen solcular!

İddianame açıklaması yüzünden geçen hafta yazamadığım konuya hemen giriyorum.

Devamını Oku
20.11.2025
İddianame ve kritik yönlendirme

Pek de sürpriz olmadı.

Devamını Oku
13.11.2025
Sahte dünyalar kuşatması

Paranın sahtesi vardır, kalpazanlar basar.

Devamını Oku
06.11.2025
Cumhuriyet, iki kahraman ve yarınlar

Dün Cumhuriyet Bayramımızı kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
CHP davasına dikkat!

Siyaset, insanların daha iyi yaşaması için yapılır, dünyanın neresinde olursa olsun.

Devamını Oku
23.10.2025
Yok olan Nobeller ve edepler

Trump bozulmuş, “Nasıl olur da Nobel Barış Ödülü bana verilmez?!” “Ben yedi savaş durdurdum, gidip hiçbir şeyi yapamamış birine verecekler o ödülü” deyip duruyordu.

Devamını Oku
16.10.2025
Özel-Bahçeli düellosu, cevapsız sorular

Sinan Ateş cinayetinin dumanı tütmeye devam ederken bu cinayetin bir numaralı sanığı 90’lı yılları anımsatan bir şekilde güpegündüz öldürüldü.

Devamını Oku
09.10.2025
‘Bombalı Nobel’ ve barış!

Bugünlerde, Trump ve Netanyahu’nun anlaşarak Ortadoğu’ya ve Filistin’e dayattıkları yeni düzenin ve “sözde” barışın hangi hızda yaşama geçip geçemeyeceğini öğreneceğiz, tabii yeni sürprizlerle karşılaşmazsak...

Devamını Oku
02.10.2025
Fenerbahçe, Türkiye ve demokrasi dersi!

Fenerbahçe Spor Kulübü’nde nöbet değişimi oldu.

Devamını Oku
25.09.2025
Misyonlarını tamamlayamayan kayyumlar!

Daha iki yıl önce kazanması için elimizden geleni yaptığımız, uğruna 24 saat koşturduğumuz Kılıçdaroğlu’nun, o gece kendisine umut bağlayan milyonların neredeyse tamamını karşısına alacak pasif duruşu ve agresif sessizliğiyle, Vito’larına binip kaybolmasına şahit olmak bize nasipmiş...

Devamını Oku
18.09.2025
Demokrasimizin açık yarası ve vazgeçilmez ikazlar

Türkiye, darbe günlerinde gördüğü sahneleri yaşadı.

Devamını Oku
11.09.2025
Kayyuma karşı halk, partisiyle direniyor!

Bunu da gördük.

Devamını Oku
04.09.2025
Anne Frank bana Gazze hakkında mektup yollamış…

Dün aldığım bu mektubu sizlerle paylaşmak istedim.

Devamını Oku
28.08.2025
Cerahatin içinde yüzüyoruz...

Haftada bir köşe yazısı kaleme alarak gündemi yakalamak için, şapkadan üç değil, beş tavşan çıkarmanız lazım!

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet İşleri Başkanı’na açık mektup

Diyanet İşleri Başkanı Sayın Ali Erbaş...

Devamını Oku
14.08.2025
Komisyon başladı: Ufukta neler olabilir?

Cumhuriyet Halk Partisi, tabanından ve partinin ileri gelenlerinden yapılan bütün uyarılara rağmen komisyona katıldı.

Devamını Oku
07.08.2025
CHP komisyona katılmamalıdır, tersine...

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve MYK’sının bu ikazları dikkatle değerlendirmeye alacaklarına inanıyorum.

Devamını Oku
31.07.2025
Bir "Altan Bey" geçti bu topraklardan

Yıl 1955, genç gazeteci Altan Öymen ve iki polis Ankara kışının ortasında…

Devamını Oku
24.07.2025
15 Temmuz’dan terörsüz Türkiye’ye...

Gündem aşırı yoğun. Ekrem İmamoğlu’na açılan en akıl almaz davalardan biri dün karara bağlandı.

Devamını Oku
17.07.2025
Satranç oynarken şahınızı veremezsiniz!

Gündem belli: AKP’nin “muhalefetsiz demokrasi modeli” için yaptığı çalışmalar...

Devamını Oku
10.07.2025
Sivas'tan bugüne... Karanlıklar ve tehditler devam ederken

Dün, 2 Temmuz’du… 32 yıl önce yobazların 35 aydınımızı yakarak katletmesinin yıldönümü...

Devamını Oku
03.07.2025
‘Mutlak butlan’a karşı CHP kararlılığı!

Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu sayesinde CHP’nin birinci parti konumuna yükseldiğini gören AKP, ne yapıp edip bu iki lideri durdurmak için her şeyi yaptı ve yapmaya da devam ediyor.

Devamını Oku
26.06.2025
Cahil ve faşist liderlerin savaşı

Aslında bu köşe yazısını kaleme almanın hiçbir anlamının olmayacağı 36 saatlik süreç yaşıyoruz...

Devamını Oku
19.06.2025
Özgür Özel’in samimi gözyaşları

Her ölüm dayanılmaz bir acıdır. Şayet o ölüm, kalp krizi, trafik kazası, elektrik çarpması, cinayet veya intiharla gelmiş ise insan nefes alamaz hale gelir.

Devamını Oku
12.06.2025
Hiçbir şey, göründüğü gibi değildir

Yaşam akıp giderken, siyasi olaylara karşı yorumlar -tahminlerim bazen çok emin görünseler de- altüst olabiliyor.

Devamını Oku
05.06.2025
Çağdaş Türkiye mutlulukları ve üzüntüleri

Hayat, iyi ve kötü olaylar arasında oluşan düğümler şeklinde akan öznel bir film gibi. Seviniyoruz, üzülüyoruz, kahroluyoruz, âşık oluyoruz, şaşırıyoruz, kâh siyasetçilere kâh en yakınlarımıza kâh tuttuğumuz takıma kızıyoruz.

Devamını Oku
29.05.2025
Hayatınızda kaç tıkanıklık var?

Bazen içiniz tıkanır ya, nefes alamaz gibi olursunuz. Uyumak istersiniz ama uyuyamazsınız. İçiniz isyanlardadır, konuşacak kimseniz yoktur. Bütün bunları yaşarken bir de kapana kısılmış fare gibi trafikte kalmışsınızdır mesela!

Devamını Oku
22.05.2025
Yoksa bu bir savaş bildirisi mi?

Hayatı terör yüzünden kararmış aileler için acaba 12 Mayıs 2025 itibarıyla acılar son bulacak mı, yoksa bu tarih iç ve dış siyasetimizi daha da büyük kargaşaya taşıyacak kritik bir eşik mi olacak?

Devamını Oku
15.05.2025
Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Devamını Oku
08.05.2025
Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Devamını Oku
01.05.2025
Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Devamını Oku
24.04.2025
Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Devamını Oku
17.04.2025
‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

Devamını Oku
10.04.2025
Gezi ve Saraçhane farkı!

Gezi ve Saraçhane farkı!

Devamını Oku
03.04.2025
Çok 'özel' bir lider, Özgür Özel

Çok "özel" bir lider, Özgür Özel

Devamını Oku
27.03.2025
İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

Devamını Oku
20.03.2025
Çifte standartlar ülkesinde demokrasi mücadelesi

Çifte standartlar ülkesinde demokrasi mücadelesi

Devamını Oku
13.03.2025
Tarih nedir, ne değildir?

Tarih nedir, ne değildir?

Devamını Oku
06.03.2025