Özgür Özel, emanetçi değil, gerçek başkan olacak

Özgür Özel, emanetçi değil, gerçek başkan olacak

09.11.2023 03:00
Güncellenme:
Takip Et:

38. Olağan CHP Kurultayı’nda ortaya umut veren bir tablo çıktı. “Kılıçdaroğlu kazanırsa, artık CHP’ye oy vermem” şeklinde yankılanan cümleler birden sakinleşti. Kurultay’ın başından beri beklenen Kılıçdaroğlu zaferi gerçekleşmedi.

Olası bir Kılıçdaroğlu zaferi bekleyenler arasında, Özgür Özel yoktu. Kurultay sabahı, telefonum çaldı. Özel en nazik sesiyle aramama dönmüştü. Ben de kendisine en sıcak şekilde başarılar diledim. Genel Merkez’de “Onur Üyesi” kartını almaya giden eski kurmayların eli boş döndüğünü aktardım. Özel kendinden tamamen emin bir şekilde “Parti içi iktidarı devraldıktan sonra, önümüzdeki haftadan itibaren buna benzer sorunların hepsini halledeceğiz” dedi.  Rahmetli annem, koca asra yayılan “siyasi izleyici” tecrübesiyle kendisini çok severdi ve iktidara yönelik cesur eleştirilerini, Parti’nin 60’larda Grup Başkan Vekili olan eşi Dr. Suphi Baykam’a benzetirdi. Annemin Pazar gününü görmesini isterdim.

Özel’in adaylığı, kolay gelişemedi. Çünkü Kılıçdaroğlu’nun Grup Başkan Vekili sıfatıyla yola devam ederken, Genel Başkan’ı ve politikalarını sert bir dille eleştirmek doğal olarak kolay değildi. Örsan Öymen’in kullandığı dile geçiş yapamazdı. Dolayısıyla, hep “diplomatik saygılı” olarak tanımlayabileceğimiz bir tavır içinde kaldı. Ancak son haftalarda bazı provokasyonlara gelince topa girmeye başladı.

Öymen ve Cihaner gereken 69 imzaya ulaşamadılar ve sadece Özel’in adaylığı kaldı. Tabii ki Kılıçdaroğlu karşısında kendisine destek vermeyi tereddütsüz olarak tercih ettim. “Değişim” kazanmalıydı.

KURULTAYDA YAPTIĞIM KONUŞMA

Öncelikle, Kılıçdaroğlu’nun her zamanki gibi konuşmaları dinlemediğini, salonda bulunmadığını anlattım. “Ben aynı zamanda Fenerbahçe Spor Kulübü üyesiyim, Başkan Ali Koç tam tersine genel kurullarda bütün konuşmaları dinler, teker teker not alır ve her birine teşekkür eder veya yanıt verir. Sosyal demokrat bir partinin hakkettiği de aslında bu değil mi?” dedim. Kim buna itiraz edebilirdi ki? Tek adam rejiminden kurtulmaya çalışan CHP’nin nasıl kendi içinde bir başka tek adam rejimine takıldığını belirttim. Parti içi demokrasinin bir masal olmadığını ve Parti’yi temsil edecek isimlerin Genel Merkez’in 12. katından değil, her yerde tüm üyeler tarafından seçilmesi gerektiğini ısrarla anlattım: “Bırakın Yozgat’ı Yozgatlılar, Trabzon’u Trabzonlular seçsin. Genel Başkanı, Parti Meclisi’ni, Cumhurbaşkanı adayını da bırakın tüm üyelerimiz seçsin, tekrar Ekmeleddin İhsanoğlu faciası yaşamayalım!” dedim. CHP’de siyaset yapan insanların gerçek CHP çizgisinden gelmeleri gerektiğini ve AKP’den ihraç edilmiş siyasetçilerle bu işin götürülemeyeceğini anlattım.

Seçim mağlubiyetine rağmen, 100. yılda halkımızın Atatürk ve devrimlerini meydanlarda ve Anıtkabir’de nasıl bir coşkuyla sahiplendiğini hatırlattım.

Ayrıca, Genel Başkan’ın elindeki sıfat dağıtma yetkilerini kullanarak elde ettiği desteğin etik geçerliliğinin tabii ki sorgulanması gerektiğini savundum. Son olarak da 2,5 yıl önce Kılıçdaroğlu’na teslim ettiğim ama kendisinin göz ardı ettiği Demokratik Dijital Devrim Tüzüğü’nün artık yaşama geçmesi gerektiğini, Özel’in de bunu yapacağına inandığımı vurguladım. 

KILIÇDAROĞLU’NUN DİĞER HATALARI

2014’teki abartılı ve tarihi Ekmeleddin İhsanoğlu gafından dolayı bir tek kere Partililerden ve seçmenlerden özür dilememiş olması, kendisini CHP’nin tartışılmaz tek ismi olarak gördüğünün en somut kanıtıydı. 6’lı Masa girişiminin sonucunda olmadık sayıda milletvekilliğini sağcı adaylara dağıtan ve bu sözde iş birliklerinde hiçbir sinerji elde edemeyen Kılıçdaroğlu, seçim mağlubiyetinden sonra istifa etmedi ve ağır eleştiri oklarının hedefi oldu. Göstermelik bir vitrin değişikliğiyle yetindi. Israrla demokrasi arayan bizler ise 1 Haziran’dan itibaren parti içi demokrasinin olmazsa olmaz tek gündemimiz olacağını daha seçimlerden haftalarca önce, o dönemde Kılıçdaroğlu’na destek vermeye devam ederken aktarmıştık. 

Bu Kurultay’a gelince Kılıçdaroğlu yine hızla sayısız hatalar yapmaya devam etti. Birincisi “Ben aday olmam beni aday gösterirler” gibi hiçbir inandırıcılığı olmayan bir söylemle tekrar yeni dönem için başkanlığa soyunması, toplum için bir hayal kırıklığıydı. İkincisi, Ekrem İmamoğlu’nu Divan Başkanlığıyla onore ederek, kendi safına çekemese bile, etkisiz hale getirmeye çalıştı. Halbuki bu durum Özgür Özel’e doğrudan bir psikolojik üstünlük verdi salonda. Yapılan görüşmeleri dinlemeden yerini terk eden Kılıçdaroğlu yine bu yüzden eksi puan aldıktan sonra, sonra seçiminin ilk turunu 664’e 682 oyla kaybetti. Orada tabii ki ikinci turu beklemeyip adaylığını bırakması lazımdı. Ama çevresini işgal edip Kılıçdaroğlu’nun gücünden yararlanmaya alışmış yakınları buna izin vermediler. Bu da yine ağır bir gaftı, üstelik arada o kadar uzun bir tereddüt ve gri alan oluştu ki, gece yarısı saat belki 12:30 ve 2:30 arasında 1350 delege aç, susuz, yorgun, uykusuz bir şekilde Kılıçdaroğlu’nun kararsızlığının bedelini ödediler. O gece salondan yemek için ayrılıp Anadolu Kulübü’nde yemek yedik. Öymen ekibi dışında eski milletvekilimiz Mustafa Özyürek seçimin ilk turda sonuçlanmayacağını doğru şekilde tahmin ederken ben ise ilk tur sonucundan sonra ikinci turda Özgür Özel’e doğru yine bir toprak kayması yaşayacağını ve birçok delegenin yön değiştireceğini savundum. İkimizde haklı çıktık! Ayrıca adaylık konuşmalarından sonra, bütün Türkiye Kılıçdaroğlu’nun eşi Selvi Hanım’ın Özel ile konuşmasının ardından ayaküstü gazetecilerin de duyabileceği şekilde eleştirmesini çok yadırgadı. Çünkü ona anda ortada iki eşit aday vardı ve Selvi Hanım artık “First Lady” konumunda değildi.

İkinci turdan sonra, 771 imza ile aday gösterilen Kılıçdaroğlu ancak 536 oy alabildi. Bu bana ısrarlı şekilde seçime devam edip ikazları dinlemeyen İstanbul Büyükşehir Belediye seçimlerindeki Erdoğan’ı ve ondan önce de Fenerbahçeli Aziz Yıldırım’ı hatırlattı. Sendrom hep aynı: yakın çevrenin hayal dünyasını yansıtan masallarla umut saçmaları ve adayı hataya zorlamalarıydı. Kılıçdaroğlu’nun o gece son hatası, Özel’in 2.turda açık farkla kazanmasından sonra, meydana çıkıp kendisiyle beraber halkı selamlamaması, rakibini tebrik etmemesiydi. Bütün bunlar üst üste eklenince, Kemal Bey maalesef Kurultay’ın seçim kısmının ötesinde, “tam kaybedeni” oldu… 

CHP İÇİN UFUKTA GÖRÜNENLER

Şu anda, CHP daha net bir tablo sunuyor bize… Genel Başkan gençlerden puan toplamaya başladı. CHP’nin İBB başkan adayı hazır, o da Ekrem İmamoğlu. İBB Meclisi de kazanılırsa, onun ardından İmamoğlu bir dahaki seçimde, çok arzu ettiği Cumhurbaşkanlığı adaylığına doğrudan transfer olabilecek! Tabii ki bu bahsettiğim iki adaylığın tüm üyelerin oy kullanacağı bir ön seçim ile tescil edilmesi lazım, atama ile değil. Özel’in kesinlikle “emanetçi başkan” olmadığını ve o koltuğun ağırlığını en güzel şekilde kullanarak Parti’yi iktidara taşımayı hedeflediğini görebiliyorum. Muharrem İnce’nin yaptığı kadrosuz-plansız yürüme hatasını hiç yapmadı ve bu da hedefe ulaşmasını sağladı.

Şu anda Özel’in önündeki ilk hedef, 24-25 Kasım’da yapılması planlanan tüzük kurultayını başarıyla tamamlayıp Parti’yi demokratik bir yapıya kavuşturması, ki zaten zafer demecinde “demokratik dijital devrim” olarak tanımladığımız formülü en güzel şekilde geliştirerek kamuoyu gündemine sunmaya başladı bile. Özel’in bu devrimi yapabileceğine inanıyorum. Kılıçdaroğlu, Baykal’ın Atatürkçülüğünden de hiçbir şey almadı, bir de bunun üstüne hepimizi adeta “kandırarak” Baykal’ın parti içi demokrasi ile olan mesafesini aynen koruduğu için CHP’nin keskin iç muhalifleri artık yoğurdu üfleyerek yiyor ve “benzer bir golü Özel’den yememek için” onun verdiği sözlerin yakından takipçisi olacaklarını sürekli olarak ifade ediyorlar.

Özel’in, Parti’ye damga vuran izler bırakmak için kendi döneminde bu demokratik hamleleri uygulayacağına inanıyorum. Yoksa dijital devrim sözcüğünü de ilk günden ağzına almazdı. Ama Özel’in, kendisini hemen politbüro oluşturmak için kuşatacak insanlara karşı “çok özel” bir zırh giymeli gerekiyor.

Gelelim İmamoğlu’na… Kimilerinin dediği gibi kendisinin Özel’i “emanetçi” yerine koyup CHP Genel Başkanlığı’na yöneleceğine hiç ihtimal vermiyorum. Bence iyi bir sinerji oluşturacaklar ve artık bütün bu belirsizliklerin yok olduğu ve her adayın önceden hedefleri belli olarak varlığını hissettirdiği bir ortam yaratılacak. 

Artık, biraz gülümseyerek geleceğe umutla bakma zamanı! 

Yazarın Son Yazıları

CHP kurultayı: Kazananlar ve kaybedenler

1970’lerde, İstanbul’da Tenis Eskrim Dağcılık Kulübü’nde eski şampiyonlarımızdan Fehmi Kızıl vardı.

Devamını Oku
04.12.2025
CHP kurultayı demokrasiyi aydınlatacak!

CHP kurultayı, bu hafta sonu her zamanki gibi büyük bir medya ilgisi altında yaşanacak.

Devamını Oku
27.11.2025
Mustafa Kemal’i hazmedemeyen solcular!

İddianame açıklaması yüzünden geçen hafta yazamadığım konuya hemen giriyorum.

Devamını Oku
20.11.2025
İddianame ve kritik yönlendirme

Pek de sürpriz olmadı.

Devamını Oku
13.11.2025
Sahte dünyalar kuşatması

Paranın sahtesi vardır, kalpazanlar basar.

Devamını Oku
06.11.2025
Cumhuriyet, iki kahraman ve yarınlar

Dün Cumhuriyet Bayramımızı kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
CHP davasına dikkat!

Siyaset, insanların daha iyi yaşaması için yapılır, dünyanın neresinde olursa olsun.

Devamını Oku
23.10.2025
Yok olan Nobeller ve edepler

Trump bozulmuş, “Nasıl olur da Nobel Barış Ödülü bana verilmez?!” “Ben yedi savaş durdurdum, gidip hiçbir şeyi yapamamış birine verecekler o ödülü” deyip duruyordu.

Devamını Oku
16.10.2025
Özel-Bahçeli düellosu, cevapsız sorular

Sinan Ateş cinayetinin dumanı tütmeye devam ederken bu cinayetin bir numaralı sanığı 90’lı yılları anımsatan bir şekilde güpegündüz öldürüldü.

Devamını Oku
09.10.2025
‘Bombalı Nobel’ ve barış!

Bugünlerde, Trump ve Netanyahu’nun anlaşarak Ortadoğu’ya ve Filistin’e dayattıkları yeni düzenin ve “sözde” barışın hangi hızda yaşama geçip geçemeyeceğini öğreneceğiz, tabii yeni sürprizlerle karşılaşmazsak...

Devamını Oku
02.10.2025
Fenerbahçe, Türkiye ve demokrasi dersi!

Fenerbahçe Spor Kulübü’nde nöbet değişimi oldu.

Devamını Oku
25.09.2025
Misyonlarını tamamlayamayan kayyumlar!

Daha iki yıl önce kazanması için elimizden geleni yaptığımız, uğruna 24 saat koşturduğumuz Kılıçdaroğlu’nun, o gece kendisine umut bağlayan milyonların neredeyse tamamını karşısına alacak pasif duruşu ve agresif sessizliğiyle, Vito’larına binip kaybolmasına şahit olmak bize nasipmiş...

Devamını Oku
18.09.2025
Demokrasimizin açık yarası ve vazgeçilmez ikazlar

Türkiye, darbe günlerinde gördüğü sahneleri yaşadı.

Devamını Oku
11.09.2025
Kayyuma karşı halk, partisiyle direniyor!

Bunu da gördük.

Devamını Oku
04.09.2025
Anne Frank bana Gazze hakkında mektup yollamış…

Dün aldığım bu mektubu sizlerle paylaşmak istedim.

Devamını Oku
28.08.2025
Cerahatin içinde yüzüyoruz...

Haftada bir köşe yazısı kaleme alarak gündemi yakalamak için, şapkadan üç değil, beş tavşan çıkarmanız lazım!

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet İşleri Başkanı’na açık mektup

Diyanet İşleri Başkanı Sayın Ali Erbaş...

Devamını Oku
14.08.2025
Komisyon başladı: Ufukta neler olabilir?

Cumhuriyet Halk Partisi, tabanından ve partinin ileri gelenlerinden yapılan bütün uyarılara rağmen komisyona katıldı.

Devamını Oku
07.08.2025
CHP komisyona katılmamalıdır, tersine...

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve MYK’sının bu ikazları dikkatle değerlendirmeye alacaklarına inanıyorum.

Devamını Oku
31.07.2025
Bir "Altan Bey" geçti bu topraklardan

Yıl 1955, genç gazeteci Altan Öymen ve iki polis Ankara kışının ortasında…

Devamını Oku
24.07.2025
15 Temmuz’dan terörsüz Türkiye’ye...

Gündem aşırı yoğun. Ekrem İmamoğlu’na açılan en akıl almaz davalardan biri dün karara bağlandı.

Devamını Oku
17.07.2025
Satranç oynarken şahınızı veremezsiniz!

Gündem belli: AKP’nin “muhalefetsiz demokrasi modeli” için yaptığı çalışmalar...

Devamını Oku
10.07.2025
Sivas'tan bugüne... Karanlıklar ve tehditler devam ederken

Dün, 2 Temmuz’du… 32 yıl önce yobazların 35 aydınımızı yakarak katletmesinin yıldönümü...

Devamını Oku
03.07.2025
‘Mutlak butlan’a karşı CHP kararlılığı!

Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu sayesinde CHP’nin birinci parti konumuna yükseldiğini gören AKP, ne yapıp edip bu iki lideri durdurmak için her şeyi yaptı ve yapmaya da devam ediyor.

Devamını Oku
26.06.2025
Cahil ve faşist liderlerin savaşı

Aslında bu köşe yazısını kaleme almanın hiçbir anlamının olmayacağı 36 saatlik süreç yaşıyoruz...

Devamını Oku
19.06.2025
Özgür Özel’in samimi gözyaşları

Her ölüm dayanılmaz bir acıdır. Şayet o ölüm, kalp krizi, trafik kazası, elektrik çarpması, cinayet veya intiharla gelmiş ise insan nefes alamaz hale gelir.

Devamını Oku
12.06.2025
Hiçbir şey, göründüğü gibi değildir

Yaşam akıp giderken, siyasi olaylara karşı yorumlar -tahminlerim bazen çok emin görünseler de- altüst olabiliyor.

Devamını Oku
05.06.2025
Çağdaş Türkiye mutlulukları ve üzüntüleri

Hayat, iyi ve kötü olaylar arasında oluşan düğümler şeklinde akan öznel bir film gibi. Seviniyoruz, üzülüyoruz, kahroluyoruz, âşık oluyoruz, şaşırıyoruz, kâh siyasetçilere kâh en yakınlarımıza kâh tuttuğumuz takıma kızıyoruz.

Devamını Oku
29.05.2025
Hayatınızda kaç tıkanıklık var?

Bazen içiniz tıkanır ya, nefes alamaz gibi olursunuz. Uyumak istersiniz ama uyuyamazsınız. İçiniz isyanlardadır, konuşacak kimseniz yoktur. Bütün bunları yaşarken bir de kapana kısılmış fare gibi trafikte kalmışsınızdır mesela!

Devamını Oku
22.05.2025
Yoksa bu bir savaş bildirisi mi?

Hayatı terör yüzünden kararmış aileler için acaba 12 Mayıs 2025 itibarıyla acılar son bulacak mı, yoksa bu tarih iç ve dış siyasetimizi daha da büyük kargaşaya taşıyacak kritik bir eşik mi olacak?

Devamını Oku
15.05.2025
Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Devamını Oku
08.05.2025
Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Devamını Oku
01.05.2025
Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Devamını Oku
24.04.2025
Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Devamını Oku
17.04.2025
‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

Devamını Oku
10.04.2025
Gezi ve Saraçhane farkı!

Gezi ve Saraçhane farkı!

Devamını Oku
03.04.2025
Çok 'özel' bir lider, Özgür Özel

Çok "özel" bir lider, Özgür Özel

Devamını Oku
27.03.2025
İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

Devamını Oku
20.03.2025
Çifte standartlar ülkesinde demokrasi mücadelesi

Çifte standartlar ülkesinde demokrasi mücadelesi

Devamını Oku
13.03.2025
Tarih nedir, ne değildir?

Tarih nedir, ne değildir?

Devamını Oku
06.03.2025