Suçlar, suçlular, müritler
Feridun Andaç
Son Köşe Yazıları

Suçlar, suçlular, müritler

10.10.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Baştan başlayalım dilerseniz. Timsah gözyaşları dökenler, dökemeyenler bilsin ki bir cemaat şebekesiyle işbirliği yaparak Cumhuriyeti ortadan kaldırabilmek için elbirliğiyle suç işlemişlerdir.

Bu suç;

Hem toplumsaldır,

Hem siyasidir,

Hem de ahlakidir.

Toplumsaldır çünkü insanların her türlü yaşama, yetişme, özgür iradesiyle var olma hakkına müdahale edilmiştir.

Siyasidir; ülkeyi yönetmeye talip olan ve halkın tercihiyle siyasi iktidarı teslim almış “güç”, bunu cemaat iradesine vererek siyasal suç işlemiştir.

Ve evet ahlakidir; “yönetemeyen, yönetilir” zihniyetini uygulamakta olan siyasi iktidar; toplumun bütün değerlerini değersizleştirmiş, inanç ve düşünce sistemini bozmuş, hayatın her alanında çürümeye neden olup toplumun tüm moral değerlerini yerle bir ederek ahlaki suç işlemiştir.

Bugün, ümmeti Muhammet nidalarıyla toplumu yoksullaştıran, tüm manevi duyguları değersizleştiren, hak hukuk tanımayan, yozlaştırıp biat zihniyetini egemen kılarak ülkeyi adeta “kargo toplumu”na dönüştüren bu zihniyet, tarifsiz büyüklükte bir suç işlemiştir.

“Çetebaşı”, “elebaşı” sözcüklerini dillerinden düşürmeyenler; ihtimal, yarın cenaze töreninde el pençe divan duracaklar, bir Fatiha okuyup helallik isteyeceklerdir.

Sanırım en çok da yanlışları ortaya çıkınca “Kandırıldık!” diyenlerin buna hakkı ve yetkisi vardır!

Artık ötesini siz düşünün...

Bugün, ne gariptir ki muhalefet de dahil olmak üzere, hemen hemen bütün “siyasi partiler”, bir koro gibi ülkenin “Doğu sorunu”nu unutup “Kürt sorunu” var diye ağız birliğiyle aynı şarkıyı söylemektedir. Hatta aralarında bununla yetinmeyip çığlık atarcasına tepinenlere bile rastlanmaktadır.

Bir zamanlar “Ermeni sorunu” demişlerdi. Hakikaten ne oldu o konu, derseniz “rahatladık” denebilir. Çünkü bu konuyu Doğu Perinçek’e havale ettiler. Halbuki, onun “PKK seviciliği”ni unutmadan şimdiki meseleyi de ona havale edebilirlerdi.

Sonuç olarak bugün, iktidarın kucağındaki ülkemizde, siyasi anlamda geriye sadece “Türk sorunu” ve “İslam sorunu” kaldı!

Aslında “12 Eylül 1980” askeri darbesini yapanlar, bunun çözüm reçetesini o zaman bulmuşlardı:

“Türk-İslam sentezi”.

Hatta Aydınlar Ocağı’nı da görevlendirmişlerdi bu konuda. Devlet Bahçeli ise işte o “miras”ın “ürün”üdür. O nedenle yarın bir gün Öcalan’ı Meclis kürsüsünde, Bahçeli’nin gözlerinin içine bakarak konuşurken görürseniz, sakın şaşırmayın!

İşte bir ülkede toplumsal, siyasal, ahlaki suç böyle işlenir sevgili okurum.

VATANI SEVMEK...

“Bir vatan nasıl sevilir”e gelince (*), bu konuda başkalarından da öğreneceklerimiz var kuşkusuz. Ama ilkten öze dönmeli sanki!

Cumhuriyet aydınlanması “Mavi Anadolu” düşüncesini taşımıştı bize. Mavi Anadoluculuk, Anadolu yarımadasının uygarlıkların kaynağı olduğu düşüncesinden hareket eden Halikarnas Balıkçısı, Sabahattin Eyüboğlu, Azra Erhat, Vedat Günyol, Bedri Rahmi Eyüboğlu, İsmet Zeki Eyüboğlu bu düşüncenin ne anlama geldiğini yazdıkları ve yaşadıklarıyla anlatmışlardı bize: Anadolu hümanizması.

“Mavi yurt” kavramı böyle böyle anlaşılmaya, üzerinde yaşadığımız coğrafyanın kültürel derinliği üzerine düşünülüp yazılmaya başlandı. Mustafa Kemal Atatürk’ün arkeoloji kazılarını önemsemesi, tarih ve dil kurumlarının kuruluşuna öncülük etmesi boşuna çaba değildir.

Azra Erhat’ın, Yaşar Kemal’le yaptığı bir İda Dağı yolculuğu sonrası, tutup “Homerosoğlu Yaşar Kemal” yazısını yazması anlamlıdır bence.

Oxana Timofeeva, Bir Vatan Nasıl Sevilir (*) kitabında doğup büyüdüğü coğrafyanın renkleri, sesleri, kokularından hiç kopmadığından söz eder. Dünyanın neresine giderse gitsin Kazakistan’ın güneyindeki o küçük Çu kasabasının onda bambaşka bir anlamı vardır:

“Bu şehir Sovyetler Birliği’nin tamamında yerel halkın anaşa veya şeytan otu adını verdiği yabani keneviriyle ünlüydü. Oysa ben çok farklı şeyler anımsıyorum. Mayıs ayında bozkırda sarı laleler ve kırmızı gelincikler çiçek açar, gökyüzü turkuaz rengini alır. Mavinin bu tonunu başka hiçbir yerde göremezsiniz, sadece burada görülür. Çu vadisi, güller, kirazlar, üzümler ve elbette karpuzlarla dolu bir vahadır. Çu karpuzları dünyanın en iyi karpuzlarıdır.”

Doğup büyüdüğünüz vatanınız salt bir imge değil, sizin duygunuz, sesiniz, soluğunuz, teninizin altındaki renginizdir... Yaşadığınız ev, sırtınızı verdiğiniz dağ, suyunu avuçladığınız nehirdir.

Şirince’de rastladığım, kendisini “Organik Ali” diye tanımlayan köylüden onun öyküsünü dinlediğimde duralamıştım. Karşılaştığımızda bir de kendisinden dinledim bunu. Mübadil bir ailenin çocuğuydu. Ana ve babasının “ah vatan” diyerek öldüğünü söylemişti. “Ama benim doğduğum yer burası, hiç gitmeyi düşünmedim” demişti.

Şunu yazıyordu Timofeeva:

“1991’de Sovyetler Birliği’nin varlığı sona erdi ve Kazakistan bağımsızlığını ilan etti. Bir anda, mekân ve zamanda bir sınır belirdi, beni köklerimden iki darbeyle ayırdı: doğduğum devlet artık yoktu ve vatanım olarak gördüğüm yer yabancı bir ülkeye dönüşmüştü.”

Ve ötesi, bir “hayali vatan” imgesidir. Uzaklaşsanız da hep yakınlaştığınız yerdir vatan; sesiyle, kokusu ve rengiyle sizi karşılar.

Vatan üzerinden hamaset yapanların bunları düşünmeye hiç mi hiç vakti yok bence. Baksanıza sokaklar kan revan içinde!

---

(*) Bir Vatan Nasıl Sevilir, Oxana Timofeeva; Çev.: Bengi Bezirgan, 2025, Tetes Kitap, 70 s.

Yazarın Son Yazıları

Türkiye’nin Doğu sorunu: Bu bir ‘Kürt reformu’ mu?

Yıllardır “sorun” olarak, temcit pilavı gibi ısıtılıp duran Kürt realitesi palyatif öneriler, siyasi manevralarla bugüne kadar taşındı.

Devamını Oku
05.12.2025
Kendi sesini bulmak

- Bu yazıyı bekleyen okuryazara

Devamını Oku
21.11.2025
Farkında olmak da erdemdir!

Bir çıyanı kınayamam.

Devamını Oku
07.11.2025
‘Labirent’ neyi anlatır?

Amin Maalouf, bir dünya romancısı.

Devamını Oku
24.10.2025
Suçlar, suçlular, müritler

Baştan başlayalım dilerseniz.

Devamını Oku
10.10.2025
Yazı yordamı

Her şey bir şeydir, belki de!

Devamını Oku
26.09.2025
Karanlığınız kadarsınız!

Borges, kendi körlüğünden söz ederken şunu diyordu...

Devamını Oku
12.09.2025
‘Ah, bu sessizliği anlat!’

'Nefes almak isteyen okur için...'

Devamını Oku
29.08.2025
Çürümenin göstergeleri

Türkiye’nin bugünkü gerçeği birçok açıdan irdelenmeye değer.

Devamını Oku
15.08.2025
Türkiye’den çürüme manzaraları: (1) Sayın dolandırıcı!

Size hanımefendi ya da beyefendi demeyeceğim çünkü siz bir hırsız, bir dolandırıcısınız!

Devamını Oku
01.08.2025
İroni değil, gerçek!

Bugün size, Anadoluhisarı’ndaki Şeyhülislam Yasincizâde Abdülvehhap Bey Yalısı’nda bir sabah kahvaltısında buluştuğum Ali Rıza Bozkurt ile yaptığımız uzun sohbetten söz etmek istiyorum.

Devamını Oku
18.07.2025
Cicero’nun cesareti var mı?

Lucius Cornelius Sulla dönemi; Roma’nın yozlaşmaya, siyasal erkin de çürümeye başladığı bir dönemdir.

Devamını Oku
04.07.2025
Geleceği kurmak için: Kütüphane

Şunu hemen söyleyeyim ki kütüphanem ile oldukça özel belgeler barındıran arşivimin bazı “açgözlü sahaflar”ın eline düşebileceği düşüncesinden dolayı endişeliyim!

Devamını Oku
20.06.2025
Aydınlanma nerede başladı, değişim nereye kadar?

Köy Enstitüleri bir uyanış hareketiydi. Tarım toplumu olan Türkiye’nin kırsal kalkınmasıyla değişim dönüşüme uğrayabileceğinin ilk hamlelerindendi.

Devamını Oku
06.06.2025
Kendimizi unutmamak için

Annem öldü.

Devamını Oku
23.05.2025
Benim İstanbul çağım

Benim İstanbul çağım

Devamını Oku
09.05.2025
‘Çıkar oyunu’ mu, ‘uzlaşma’ mı?

‘Çıkar oyunu’ mu, ‘uzlaşma’ mı?

Devamını Oku
25.04.2025
Hayal değil, gerçek!

Hayal değil, gerçek!

Devamını Oku
11.04.2025
Sen beni dönüştür

Sen beni dönüştür

Devamını Oku
28.03.2025
‘Milliyetçi Türkiye mi?’ MHP nerede duruyor?

‘Milliyetçi Türkiye mi?’ MHP nerede duruyor?

Devamını Oku
14.03.2025
Görebilseniz eğer...*

Görebilseniz eğer...*

Devamını Oku
25.02.2025
Bir Naomi Klein bakışı: Yeni dünya düzeni ve ikizleşme

Bir Naomi Klein bakışı: Yeni dünya düzeni ve ikizleşme

Devamını Oku
11.02.2025
Çaltıözü’de sabah

Çaltıözü’de sabah

Devamını Oku
28.01.2025
Kendi ‘kör kuyu’larımız

Kendi ‘kör kuyu’larımız

Devamını Oku
14.01.2025
Uğultulu zamanlar

Uğultulu zamanlar

Devamını Oku
31.12.2024
‘İlgilen ve ilişkilen’dir

‘İlgilen ve ilişkilen’dir

Devamını Oku
17.12.2024
‘Sen bana neler öğrettin?’

‘Sen bana neler öğrettin?’

Devamını Oku
03.12.2024
Anlatısız toplum

Anlatısız toplum

Devamını Oku
19.11.2024
‘Karanlık zamanlar’dan geçerken

‘Karanlık zamanlar’dan geçerken

Devamını Oku
05.11.2024
Bahçe, portakal çiçekleri yaseminler

Bahçe, portakal çiçekleri yaseminler

Devamını Oku
22.10.2024
Edebi buluşmaların anlamı

Edebi buluşmaların anlamı

Devamını Oku
08.10.2024
Kötülüğü nerede aramalı?

Kötülüğü nerede aramalı?

Devamını Oku
24.09.2024
Kapitalizmin çirkin yüzü

Kapitalizmin çirkin yüzü

Devamını Oku
10.09.2024
Oliver Sacks’tan yolu geçmek...

Oliver Sacks’tan yolu geçmek...

Devamını Oku
27.08.2024
Belleğin çağrısı

Belleğin çağrısı

Devamını Oku
13.08.2024
Üsküdar mı, Kadıköy mü?

Üsküdar mı, Kadıköy mü?

Devamını Oku
30.07.2024
Eski sözlerde, yeni bakışlar

Eski sözlerde, yeni bakışlar

Devamını Oku
16.07.2024
CHP'nin kültürle 'imtihan'ı!

CHP'nin kültürle 'imtihan'ı!

Devamını Oku
02.07.2024
Bir bahçe kurmak

Bir bahçe kurmak

Devamını Oku
18.06.2024
Bize dokunan hikâyeler...

Bize dokunan hikâyeler...

Devamını Oku
04.06.2024