Karanlığınız kadarsınız!
Feridun Andaç
Son Köşe Yazıları

Karanlığınız kadarsınız!

12.09.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Borges, kendi körlüğünden söz ederken şunu diyordu: “Adım adım gelen körlük o kadar acıklı değil. Ağır ağır gelen bir yaz akşamı gibi.” (*)

Karanlık öyledir, ansızın gelir sanırsınız! Ama hiç de öyle değildir.

Size burada ilkten Elias Canetti’nin Körleşme romanını hatırlatmak isterim. Gençliğinden tanıklık ettiği kitlesel bir gösteri, ve burada yaşanan trajedi onu derinden etkiler. Bu romanını yazma öyküsünü anlatırken şunu diyordu Canetti:

“O gün kitlenin bir parçası olmuş, tümüyle kitlenin içinde erimiş ve kitlenin yaptığı karşısında en ufak bir direnme isteği bile duymamıştım. Böyle bir durumda gözümün önünde gerçekleşen tüm sahneleri aklımda tutabilmiş olmama şaşıyorum. Bunlardan birini anlatmak istedim.” (*)

Baskı rejimi, kör bir benlik yaratır. Müşterekleri ortadan kaldırır. “Tuhaf” bir canlıya dönüştürür insanı. Konuştukları dil aynı olsa da anlamazlar birbirlerini. Aynı yerde, aynı mekânda olmak da yeterli değildir ortak dil yaratmaya.

İşte o “tuhaflık endişesi”dir insanı insandan ayıran, o artık aşina olduğu karanlıklara salan. Ama bir araya gelebilmek, ortak kaygıları paylaşabilmek için o normalleştirilmiş “tuhaf”lıklardan kopmak gerekiyor.

Gelgelelim bilinir ki, otokratik rejimler hiçbir zaman bunu istemez. Halkın birlikte hareket edip ortak paydalarda buluşması, onların korkulu rüyasıdır. Çünkü toplumsal uyanışı bir “sapma” olarak gördükleri gibi, kitlelerin sivil itaatsizlik eylemlerinin de “tuhaf”laştırdıkları “durum”ların yıkılışı anlamına geldiğini çok iyi bilirler. Bu nedenle kendi güçlerinin alaşağı edilebileceği korkusuyla, her türlü çarpıtmayı (dezenformasyonu), yalanı, riyakârlığı salgın halinde yayarak adeta düşman yaratmak derdine düşerler.

Tozu dumana katarak her türlü kirlenmeyi kasıtlı biçimde toplumun her zerresine kadar geçirirler, deyim yerindeyse zerk ederler.

“Her şey olabilir...” (uyarısı/tehdidi), bu duruma düşmüş rejimlerin ana söylemidir.

Bakışımsız (asimetrik) savaş hali yaratarak toplumu ayrıştırmaya, ötekileştirerek sindirmeye ve orantısız güç kullanarak istedikleri döngüye getirmeye çalışırlar.

Şu an yaşadığımız, aslında bir Lewis Carrol hikâyesidir!

Alice Harikalar Ülkesinde’yi hatırlayalım. Kendi kendine konuşan Alice, bir zaman gelir şöyle söyler:

“Acaba dünyanın öte yanına geçecek miyim? Baş aşağı yürüyen insanların arasına çıkmak amma tuhaf olur ha!” (**)

İşte bugün, alanlara çıkarak birlikte yürümeye başladılar o suskun, biçare bırakılanlar... O “sessiz yığınlar”ın öfkesi karşısındaki “yalan makinesi” ise durmadı, çalışmasını sürdürdü.

Jean Baudrillard şunu diyordu:

“...‘sessiz yığın’ kendiliğinden vurdumduymaz olamaz. Çünkü ona vurdumduymaz olma hakkı ve yetkisi verilmemiştir. Çünkü bu vurdumduymazlık kendisine ancak iktidar tarafından bahşedilebilir.” (***)

Ama cin şişeden çıkıp büyü bozulunca, yığınların öfkesinden ürken otorite, (üstüne çöktüğü adalet sistemi, elindeki yargı yetkisi, polis hâkimiyeti gibi...) güçlerini harekete geçirerek kitleleri disipline etmek ve iktidarının zayıflayan yanlarını örtbas ederek mevcudiyetini sürdürmek telaşına düşer.

Elindeki zengin kaynaklardan hiçbir zaman vazgeçmek istemeyen otoritenin her türlü hile ve düzenbazlığa başvuruşu, engizisyondan beri süregelen bir olgudur.

---

(*) Sözcüklerin Bilinci, Elias Canetti; Çev.: Ahmet Cemal, 1984, Payel Yay., 294 s.

(**) Alice Harikalar Ülkesinde, Lewis Carroll; Çev.: Tomris Uyar, 2001, Can Yay.,142 s.

(***) Sessiz Yığınların Gölgesinde ya da Toplumsalın Sonu, Jean Baudrillard; Çev.: Oğuz Adanır, 1991, Ayrıntı Yay., 88 s.

Yazarın Son Yazıları

Türkiye’nin Doğu sorunu: Bu bir ‘Kürt reformu’ mu?

Yıllardır “sorun” olarak, temcit pilavı gibi ısıtılıp duran Kürt realitesi palyatif öneriler, siyasi manevralarla bugüne kadar taşındı.

Devamını Oku
05.12.2025
Kendi sesini bulmak

- Bu yazıyı bekleyen okuryazara

Devamını Oku
21.11.2025
Farkında olmak da erdemdir!

Bir çıyanı kınayamam.

Devamını Oku
07.11.2025
‘Labirent’ neyi anlatır?

Amin Maalouf, bir dünya romancısı.

Devamını Oku
24.10.2025
Suçlar, suçlular, müritler

Baştan başlayalım dilerseniz.

Devamını Oku
10.10.2025
Yazı yordamı

Her şey bir şeydir, belki de!

Devamını Oku
26.09.2025
Karanlığınız kadarsınız!

Borges, kendi körlüğünden söz ederken şunu diyordu...

Devamını Oku
12.09.2025
‘Ah, bu sessizliği anlat!’

'Nefes almak isteyen okur için...'

Devamını Oku
29.08.2025
Çürümenin göstergeleri

Türkiye’nin bugünkü gerçeği birçok açıdan irdelenmeye değer.

Devamını Oku
15.08.2025
Türkiye’den çürüme manzaraları: (1) Sayın dolandırıcı!

Size hanımefendi ya da beyefendi demeyeceğim çünkü siz bir hırsız, bir dolandırıcısınız!

Devamını Oku
01.08.2025
İroni değil, gerçek!

Bugün size, Anadoluhisarı’ndaki Şeyhülislam Yasincizâde Abdülvehhap Bey Yalısı’nda bir sabah kahvaltısında buluştuğum Ali Rıza Bozkurt ile yaptığımız uzun sohbetten söz etmek istiyorum.

Devamını Oku
18.07.2025
Cicero’nun cesareti var mı?

Lucius Cornelius Sulla dönemi; Roma’nın yozlaşmaya, siyasal erkin de çürümeye başladığı bir dönemdir.

Devamını Oku
04.07.2025
Geleceği kurmak için: Kütüphane

Şunu hemen söyleyeyim ki kütüphanem ile oldukça özel belgeler barındıran arşivimin bazı “açgözlü sahaflar”ın eline düşebileceği düşüncesinden dolayı endişeliyim!

Devamını Oku
20.06.2025
Aydınlanma nerede başladı, değişim nereye kadar?

Köy Enstitüleri bir uyanış hareketiydi. Tarım toplumu olan Türkiye’nin kırsal kalkınmasıyla değişim dönüşüme uğrayabileceğinin ilk hamlelerindendi.

Devamını Oku
06.06.2025
Kendimizi unutmamak için

Annem öldü.

Devamını Oku
23.05.2025
Benim İstanbul çağım

Benim İstanbul çağım

Devamını Oku
09.05.2025
‘Çıkar oyunu’ mu, ‘uzlaşma’ mı?

‘Çıkar oyunu’ mu, ‘uzlaşma’ mı?

Devamını Oku
25.04.2025
Hayal değil, gerçek!

Hayal değil, gerçek!

Devamını Oku
11.04.2025
Sen beni dönüştür

Sen beni dönüştür

Devamını Oku
28.03.2025
‘Milliyetçi Türkiye mi?’ MHP nerede duruyor?

‘Milliyetçi Türkiye mi?’ MHP nerede duruyor?

Devamını Oku
14.03.2025
Görebilseniz eğer...*

Görebilseniz eğer...*

Devamını Oku
25.02.2025
Bir Naomi Klein bakışı: Yeni dünya düzeni ve ikizleşme

Bir Naomi Klein bakışı: Yeni dünya düzeni ve ikizleşme

Devamını Oku
11.02.2025
Çaltıözü’de sabah

Çaltıözü’de sabah

Devamını Oku
28.01.2025
Kendi ‘kör kuyu’larımız

Kendi ‘kör kuyu’larımız

Devamını Oku
14.01.2025
Uğultulu zamanlar

Uğultulu zamanlar

Devamını Oku
31.12.2024
‘İlgilen ve ilişkilen’dir

‘İlgilen ve ilişkilen’dir

Devamını Oku
17.12.2024
‘Sen bana neler öğrettin?’

‘Sen bana neler öğrettin?’

Devamını Oku
03.12.2024
Anlatısız toplum

Anlatısız toplum

Devamını Oku
19.11.2024
‘Karanlık zamanlar’dan geçerken

‘Karanlık zamanlar’dan geçerken

Devamını Oku
05.11.2024
Bahçe, portakal çiçekleri yaseminler

Bahçe, portakal çiçekleri yaseminler

Devamını Oku
22.10.2024
Edebi buluşmaların anlamı

Edebi buluşmaların anlamı

Devamını Oku
08.10.2024
Kötülüğü nerede aramalı?

Kötülüğü nerede aramalı?

Devamını Oku
24.09.2024
Kapitalizmin çirkin yüzü

Kapitalizmin çirkin yüzü

Devamını Oku
10.09.2024
Oliver Sacks’tan yolu geçmek...

Oliver Sacks’tan yolu geçmek...

Devamını Oku
27.08.2024
Belleğin çağrısı

Belleğin çağrısı

Devamını Oku
13.08.2024
Üsküdar mı, Kadıköy mü?

Üsküdar mı, Kadıköy mü?

Devamını Oku
30.07.2024
Eski sözlerde, yeni bakışlar

Eski sözlerde, yeni bakışlar

Devamını Oku
16.07.2024
CHP'nin kültürle 'imtihan'ı!

CHP'nin kültürle 'imtihan'ı!

Devamını Oku
02.07.2024
Bir bahçe kurmak

Bir bahçe kurmak

Devamını Oku
18.06.2024
Bize dokunan hikâyeler...

Bize dokunan hikâyeler...

Devamını Oku
04.06.2024