‘Labirent’ neyi anlatır?
Feridun Andaç
Son Köşe Yazıları

‘Labirent’ neyi anlatır?

24.10.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Amin Maalouf, bir dünya romancısı. “Evrensel yazar” da diyebiliriz. Her ne kadar romanları, doğduğu coğrafyanın kültürel dokusundan beslense de; onun bu çizgiye gelmesinin, günümüz dünyasını okumadaki başarısından kaynaklandığını söylemek isterim.

Bu anlamda Arapların Gözünden Haçlı Seferleri (*) adeta bir işaret fişeğidir. Bunu izleyen dört deneme kitabı ise o “evrensel yazar” olma halinin arka planını da bize anlatır.

Bunların sonuncusu Labirent ise biraz da gazeteci kimliğinden kaynaklanan analizleriyle, araştırmacı yanının da etkisiyle olacak; siyasal gündeş konuları buluşturması bakımından irdelenmeye değer.

Kitabı okuyup sonlandırdığınızda, sorularınızın çoğalmış olabileceğini düşünebilirsiniz! Hatta ülke karşılaştırmalarında (ABD, Rusya, Çin ve Japonya), neden bir Hindistan, Türkiye, İran yok?! diye de sorabilirsiniz.

Kuşkusuz Maalouf bu yorumlarını/ karşılaştırmalarını siyasi bir analist olarak yapmıyor. Gene de bir edebiyatçı, aydın olarak dünyayı nasıl okuduğunu bize ayrıntılı olarak aktarıyor.

Maalouf’un birçok romanında öne sürdüğü düşünceler, zaten onun Ortadoğu’ya ve Lübnan odağında Arap-İsrail meselesine nasıl baktığının ipuçları veriyor elbette. Özellikle Doğu’dan Uzakta tamamen bu bakış üzerine kurulu bir romanıdır.

Kendi ailesinin öyküsünü ve Lübnan’ın hem uzak tarihini hem yakın dönemini anlattığı Yolların Başlangıcı’nda adlı romanında da Ortadoğu’nun hafızasına dönük bir yolculuğa çıkarır okuru.

Bu altyapıdaki romanlarına rağmen kurmacadan bağımsız bir düşünce kitabı yazmış olmasını dikkate almak gerekiyor diye düşünüyorum. Buna “cesaret” demeyeceğim, “Böylesi bir romancının yapması gereken budur” diye nitelendirmek daha doğru geliyor bana. İlle de bir tarafgirlik de gerektirmiyor böylesi okumaları yazıya dökmek. En azından bir romancının dünyanın gidişatıyla nasıl/niçin ilgilendiğini göstermesi açısından önemli olduğunu hissettiriyor.

Ölümcül Kimlikler adlı deneme kitabının bu anlamda çok ayrı bir yere konması gerektiği görüşündeyim.

Yazar buradaki yazılarında, kendi deneyimlerinden yola çıkarak aidiyet/kimlik sorgusunu derinlikli biçimde anlatmasıyla dünyaya birtakım “mesaj”lar da iletiyordu aslında.

Bunu izleyen Çivisi Çıkmış Dünya/ Uygarlıklarımız Tükendiğinde karşıladığımız yeni yüzyılın toplumları sürüklediği yeri ve küreselleşme salgının getirdiği açmazları anlatması bakımından önemliydi.

Ardından gelen Uygarlıkların Batışı, Maalouf’un bu gidişata itirazlarını içeren adeta bir “çağın çözülme manifestosu”ydu. Özellikle Doğu, Ortadoğu halklarının bütünleşme yerine ayrışmayı derin yaşadığı dönemin sancılarının artık “başka bir dünya tahayyülü”ne nasıl kapı araladığını da anlatması bakımından çok önemliydi.

Sanırım, bu noktada Labirent’teki (**) düşünceleri hem irdelemeye hem de karşı görüşleri de düşünmeye kapı aralıyor. Öyle ki; Maalouf, anlatıcı aydın kimliğiyle illa ki bir tarafa ait olmayı değil, dünyada olup bitene aklıselimce bakışı yeğliyor.

Bugün küreselleşmenin geldiği noktada Batı-Doğu sorununa ve Batı’yla gelen modernitenin işlevini artık nasıl yitirdiğine dair yeni söylemlere yüzümüzü dönmemiz gerektiğine dair etkileyici bir bakıştır onunkisi. Dahası, Uzak Asya’da olup bitenlere de bakmanın zamanı geldi, hatta geçiyor bile diyor.

Söze buradan devam edebiliriz bence...

Uygarlıkların Batışı’nda (***), altı çizilesi bir tümcesi vardı Maalouf’un:

“Doğu Akdeniz’in ışıkları sönünce karanlığın dünyaya yayıldığını söylemem doğru mu?”

O, her ne kadar, tedirgin, bir o kadar da kaygılı bir “aydın” profili çizse de dünyayı anlamak derdinde biri. Yeryüzünün sürüklendiği karanlık ona bunları yazmak anlatmak düşüncesini veriyor. Sürüklenilen “yer”in nasıl bir “felaket” olduğunu da anlatıyor aslında.

Ortadoğu’da yaşanan sıcak gelişmeler karşısında ne söyleyebileceğini de burada anlattıklarından çıkarabiliriz. Ki andığım kitabının “önsöz”ünün bitiriş tümcesi sanırım bunun ilk ipucu:

“Ama söz etmeye hazırlandığım altüstlüklerin ömrümün başından itibaren birinci dereceden tanığı olmuşsam; sulara ilk önce ‘benim’ Doğu Akdeniz dünyam gömülmüşse; (‘benim’ Arap milletim intihara meyilli sıkıntısıyla tüm gezegeni yok edici bir çarkın içine sürüklemişse; başka ne yapabilirdim?”

Onun soruları, zamanla, bizlerin de soruları, hatta kaygıları olmaya devam edecek diye düşünüyorum. Hele hele şu günlerde Doğu Akdeniz’de sular iyice ısınmaya başladığında...

Dağılan, çözülen bir dünyanın seyrindeki ülkeler bugün her türlü işgali göze almış durumdadırlar. Kendilerine yeni alan açma savaşımındadırlar. Bunların uydusu olanlar ise işbirlikçiliklerini bir biçimde sürdürüyor. Bu coğrafyanın aydınlarının sesi ve sözü daha da yükselmeli, her bir şeyi yazıp anlatıp söylemeliler diye düşünüyorum.

---

(*) Haçlıların Gözüyle Haçlı Seferleri, Amin Maalouf; Çev.: Ali Berktay, 2006, YKY., 265 s.

(**) Labirent: Batı ve Hasımları, Amin Maalouf; Çev.: Ali Berktay, 2024, YKY.,286 s.

(***) Uygarlıkların Batışı, Amin Maalouf; 

Yazarın Son Yazıları

Türkiye’nin Doğu sorunu: Bu bir ‘Kürt reformu’ mu?

Yıllardır “sorun” olarak, temcit pilavı gibi ısıtılıp duran Kürt realitesi palyatif öneriler, siyasi manevralarla bugüne kadar taşındı.

Devamını Oku
05.12.2025
Kendi sesini bulmak

- Bu yazıyı bekleyen okuryazara

Devamını Oku
21.11.2025
Farkında olmak da erdemdir!

Bir çıyanı kınayamam.

Devamını Oku
07.11.2025
‘Labirent’ neyi anlatır?

Amin Maalouf, bir dünya romancısı.

Devamını Oku
24.10.2025
Suçlar, suçlular, müritler

Baştan başlayalım dilerseniz.

Devamını Oku
10.10.2025
Yazı yordamı

Her şey bir şeydir, belki de!

Devamını Oku
26.09.2025
Karanlığınız kadarsınız!

Borges, kendi körlüğünden söz ederken şunu diyordu...

Devamını Oku
12.09.2025
‘Ah, bu sessizliği anlat!’

'Nefes almak isteyen okur için...'

Devamını Oku
29.08.2025
Çürümenin göstergeleri

Türkiye’nin bugünkü gerçeği birçok açıdan irdelenmeye değer.

Devamını Oku
15.08.2025
Türkiye’den çürüme manzaraları: (1) Sayın dolandırıcı!

Size hanımefendi ya da beyefendi demeyeceğim çünkü siz bir hırsız, bir dolandırıcısınız!

Devamını Oku
01.08.2025
İroni değil, gerçek!

Bugün size, Anadoluhisarı’ndaki Şeyhülislam Yasincizâde Abdülvehhap Bey Yalısı’nda bir sabah kahvaltısında buluştuğum Ali Rıza Bozkurt ile yaptığımız uzun sohbetten söz etmek istiyorum.

Devamını Oku
18.07.2025
Cicero’nun cesareti var mı?

Lucius Cornelius Sulla dönemi; Roma’nın yozlaşmaya, siyasal erkin de çürümeye başladığı bir dönemdir.

Devamını Oku
04.07.2025
Geleceği kurmak için: Kütüphane

Şunu hemen söyleyeyim ki kütüphanem ile oldukça özel belgeler barındıran arşivimin bazı “açgözlü sahaflar”ın eline düşebileceği düşüncesinden dolayı endişeliyim!

Devamını Oku
20.06.2025
Aydınlanma nerede başladı, değişim nereye kadar?

Köy Enstitüleri bir uyanış hareketiydi. Tarım toplumu olan Türkiye’nin kırsal kalkınmasıyla değişim dönüşüme uğrayabileceğinin ilk hamlelerindendi.

Devamını Oku
06.06.2025
Kendimizi unutmamak için

Annem öldü.

Devamını Oku
23.05.2025
Benim İstanbul çağım

Benim İstanbul çağım

Devamını Oku
09.05.2025
‘Çıkar oyunu’ mu, ‘uzlaşma’ mı?

‘Çıkar oyunu’ mu, ‘uzlaşma’ mı?

Devamını Oku
25.04.2025
Hayal değil, gerçek!

Hayal değil, gerçek!

Devamını Oku
11.04.2025
Sen beni dönüştür

Sen beni dönüştür

Devamını Oku
28.03.2025
‘Milliyetçi Türkiye mi?’ MHP nerede duruyor?

‘Milliyetçi Türkiye mi?’ MHP nerede duruyor?

Devamını Oku
14.03.2025
Görebilseniz eğer...*

Görebilseniz eğer...*

Devamını Oku
25.02.2025
Bir Naomi Klein bakışı: Yeni dünya düzeni ve ikizleşme

Bir Naomi Klein bakışı: Yeni dünya düzeni ve ikizleşme

Devamını Oku
11.02.2025
Çaltıözü’de sabah

Çaltıözü’de sabah

Devamını Oku
28.01.2025
Kendi ‘kör kuyu’larımız

Kendi ‘kör kuyu’larımız

Devamını Oku
14.01.2025
Uğultulu zamanlar

Uğultulu zamanlar

Devamını Oku
31.12.2024
‘İlgilen ve ilişkilen’dir

‘İlgilen ve ilişkilen’dir

Devamını Oku
17.12.2024
‘Sen bana neler öğrettin?’

‘Sen bana neler öğrettin?’

Devamını Oku
03.12.2024
Anlatısız toplum

Anlatısız toplum

Devamını Oku
19.11.2024
‘Karanlık zamanlar’dan geçerken

‘Karanlık zamanlar’dan geçerken

Devamını Oku
05.11.2024
Bahçe, portakal çiçekleri yaseminler

Bahçe, portakal çiçekleri yaseminler

Devamını Oku
22.10.2024
Edebi buluşmaların anlamı

Edebi buluşmaların anlamı

Devamını Oku
08.10.2024
Kötülüğü nerede aramalı?

Kötülüğü nerede aramalı?

Devamını Oku
24.09.2024
Kapitalizmin çirkin yüzü

Kapitalizmin çirkin yüzü

Devamını Oku
10.09.2024
Oliver Sacks’tan yolu geçmek...

Oliver Sacks’tan yolu geçmek...

Devamını Oku
27.08.2024
Belleğin çağrısı

Belleğin çağrısı

Devamını Oku
13.08.2024
Üsküdar mı, Kadıköy mü?

Üsküdar mı, Kadıköy mü?

Devamını Oku
30.07.2024
Eski sözlerde, yeni bakışlar

Eski sözlerde, yeni bakışlar

Devamını Oku
16.07.2024
CHP'nin kültürle 'imtihan'ı!

CHP'nin kültürle 'imtihan'ı!

Devamını Oku
02.07.2024
Bir bahçe kurmak

Bir bahçe kurmak

Devamını Oku
18.06.2024
Bize dokunan hikâyeler...

Bize dokunan hikâyeler...

Devamını Oku
04.06.2024