Yazı yordamı
Feridun Andaç
Son Köşe Yazıları

Yazı yordamı

26.09.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

1) Başlangıçlar

Her şey bir şeydir, belki de!

Yüzümü Aristoteles’e dönünce bunu daha iyi görüyorum.

Ondaki bilinç, bakış sarsalıyor beni. İlgi ve yönelimleri, öğretisinin zenginliği, kendisinin nasıl da meraklı biri olduğunu anlatıyor bana. Platon’dan çok, kendimi ona daha yakın hissediyorum. Hegel yerine Kant’ı tercih etmem gibi.

Bilinen bölünen benliğimiz iyi nefes aldıkça, bütün bunlara açık olabiliyor. Ve her birinden haz alıyor, zenginleşiyor.

Ondan bir kavram alıyorum şimdi: “belirli benzerlik”

Bağ ve bağlantı kurabilmeye bizi götüren yoldur bu. Kendimize bir doğru yaratmak için kaçınılmaz olandır da bu. İster istemez yaşadıkça deneyim kazanmanın yolunu seçeriz. Ne olursa olsun, yaşamak, deneyimlemek gerek.

Aristoteles’in şu düşüncesinde duralıyorum:

“Gerçek vargı belirli büyük önermelerden oluşur ve onlardan bir parça farklı şeyleri, ama onların yardımıyla zorunlulukla birlikte ifade eder ve gerçek çürütme, çıkarılan bir vargının karşıtını yaratan bir vargıdır.” (*)

Sonra, sınırları aşan bir bakış nereye kadar?

İstemeyi eyleme geçirebilmek tutku ve arzuya bağlı. Yoksa kütleşip kalakalırsınız.

Evet, “bir” bazen her şeydir; bizi ve başkalarını da tanımlar.

Şimdi, YAZI’yı EDEBİYAT’ın önüne almam da bundan, YAZI’da her şey var, onunla her bir şeye ulaşabilirsiniz. Ve her şey YAZI’nızın konusu olur. Anlam arayışına yönelmemiz de asıl buradan başlar; yani sözcüklerle kurulan bir dünyanın gezgini olmakla. İşte orada öğrenmek vardır, merak ve tutku.  

2) Görünenin Ötesi

Duygu ve düşüncelerini temellendirebileceğin bir yolculuktasın öteden beri. Kendi başlangıçların vardı. Başlayan ve süren yolculuklarında. Şimdi bir yerdesin işte; hazzın duraklarından geçtin. Orada ölümcül olanı da yaşadın, serimlenip taşanı da.

Zaman zaman “ötesizleşmek” dediğin bir bakışa dönersin yüzünü. Orada seni çekenin seyrine dalarsın.

Gene anlamak ve anlaşılabilmektir çaban. Akılda olandan değil, yaşanandan yola çıkarsın. Bir tür “sınama” yolculuğudur bu.

“Bana göster, bana fısılda, bana öğret, beni eğit” diyen bir bakış da yoldaşındır artık.

Karşı olarak sevilmez, sevilerek karşı olunur. Unutma!

3) İnanmak Bağlanmaktır

Yazmak başka, edebiyat başkadır.

Edebiyat sizi yazmaya yöneltebilir, ama yazmak edebiyatın daha da ötesinde bir olgudur. Herkes her konuda yazabilir. O nedenle her yazan edebiyatçı değildir. Yazmak eylemini bir edebiyat uğraşı olarak değil; yazınsal/düşünsel uğraş olarak ele almalı.

O nedenle okuma uğraşı yazan için de edebiyat uğraşını seçen için de kaçınılmaz olandır.

Avukat iseniz yazmak eylemi size gereklidir. İşinizi yazarak, düşünerek yaparsınız. Önünüzdeki alanı açmak, zenginleşmek, öğrenmek/anlatmak için yazmak bir yoldur... Bu yazdıklarınız sizi edebiyatçı kılmaz.

Eğer yazınsal kaygı güderek edebi türlerde (roman, öykü, şiir vb.) yazarsanız o zaman edebi olan bir yolu seçersiniz. Orada da işte size gerekli olan edebiyatın ne olduğunu bilmek, ona göre kendinizi donatmaktır.

Edebiyat inanmayı, bağlanmayı, hatta adanmayı gerektirir. Yazan insanın öylesi bir derdi, kaygısı yoktur.

Yeryüzünde her bireyi edebiyatçı ya da yazan olan bir toplum var mı? Sanırım, hayır! Okuryazar oranı yüksek toplumlar var diyebiliriz ancak!

Edebiyat uygarlık ölçüsü olabilir, ama gelişmenin ölçüsü değildir. Az gelişmiş nice toplumların iyi edebiyatçıları vardır.

Ama gelin görün ki, yazmak bir gelişmişlik/çağdaşlık ölçüsüdür. O nedenle yazan bireylerinin olduğu toplumlar çağdaşlığı da yakalamış toplumlardır.

Evet, inanarak bağlanarak yazmak gerekir.

4) Yazarak Gitmek

Yazan insan önünü de açan, gören insandır.

Yazı sizi dönüştürür. Hayatınızda yazıya yer açtığınızda; soran/sorgulayan, gören olursunuz.

Kendini dönüştüren yolcu, diyorum öylesine.

Özcesi, yazının ışığıyla hayata bakmak insana iyi gelir. Öyle olduğu için de yazıyoruz, yazmalıyız da.

5) Kendi Sesinde, Zamanında...

İnsan kendi açmazını da yaratandır.

Hayatını dolaşık kılan bir şeydir bu da. Ötendeki bir dünyanın seyrine çıkabilmek için o engellerini aşmak gerek.

Özgür ruh, hiçbir şeyi kaldıramıyor.

6) Yazdığın Yerdesin

“Gerçeğin kaynağı tarihtir; zamana denk olan, olayları saklayıp koruyan, geçmişe tanıklık, şimdiki zamana örnek teşkil eden, geleceğin habercisi tarih.” (**)

Yüzünü döndüğün anın ötesini yaşıyorsun. Bir önceki zamanı, yani tarihe dönüşeni. Öyleyse, yaşadığın yerde olman her an tarihle de olmanın bir göstergesi.

Tarihseli yazarken övgülemezsin, yalnızca tanıklıkla zamanın ruhunu anlatmayı öncelersin.

7) Gölgeler

Yazarken en çok hissettiğim.

Başka sözler, başka düşünceler çıkar gelir, beni bulur. Bazen durdurur, düşündürüp sorgulatır; bazen de alır başka kıyılara taşır.

Kaçınamam bunlardan!

Hem kaçınmak niye?

Gölgesiz bir hayat olur mu?

8) Kurgu Aydınlatır

Kurgu hakikati gölgeleyen gerçeği de aydınlatır.

Bu savım, artık kitabını yazacak kıvama geldi. Verdiğim dersler, seminerler... okumalar...

Yeniden dönüyorum...

“Menard’ın tarihte gördüğü şey gerçeğin araştırılması değil, kökenidir. Tarihsel gerçek, onun gözünde sahiden olmuş olan şey değildir, bizim olmuş saydığımız şeydir.”

Bu görüş de bir açılım getiriyor bana.

9) Ağırlık Merkezi

Bir yazıyı yazarken bunu düşünür müyüz?

Aslına uygun yazmak...

Sahi, öyle mi yaparız; yazarken?

Kuş Sesleri’ndeki Kemal’in baba katilliği öyküsünü hiç değiştirmeden yazmam mümkün mü?

Ben o olayın/dramın çetelesini tutmuyorum ki; kendi kurduğum gerçekliği yazıyorum.

---

(*) Sofistlerin Çürütmeleri Üzerine, Aristoteles, Çev.: Oğuz Özügül 2007, Say Yay., 72 s.

(**) Don Quijote, Cervantes, I. Kitap-IX. Bölüm, s. 94, Çev.: Roza Hakmen, YKY.

Yazarın Son Yazıları

Türkiye’nin Doğu sorunu: Bu bir ‘Kürt reformu’ mu?

Yıllardır “sorun” olarak, temcit pilavı gibi ısıtılıp duran Kürt realitesi palyatif öneriler, siyasi manevralarla bugüne kadar taşındı.

Devamını Oku
05.12.2025
Kendi sesini bulmak

- Bu yazıyı bekleyen okuryazara

Devamını Oku
21.11.2025
Farkında olmak da erdemdir!

Bir çıyanı kınayamam.

Devamını Oku
07.11.2025
‘Labirent’ neyi anlatır?

Amin Maalouf, bir dünya romancısı.

Devamını Oku
24.10.2025
Suçlar, suçlular, müritler

Baştan başlayalım dilerseniz.

Devamını Oku
10.10.2025
Yazı yordamı

Her şey bir şeydir, belki de!

Devamını Oku
26.09.2025
Karanlığınız kadarsınız!

Borges, kendi körlüğünden söz ederken şunu diyordu...

Devamını Oku
12.09.2025
‘Ah, bu sessizliği anlat!’

'Nefes almak isteyen okur için...'

Devamını Oku
29.08.2025
Çürümenin göstergeleri

Türkiye’nin bugünkü gerçeği birçok açıdan irdelenmeye değer.

Devamını Oku
15.08.2025
Türkiye’den çürüme manzaraları: (1) Sayın dolandırıcı!

Size hanımefendi ya da beyefendi demeyeceğim çünkü siz bir hırsız, bir dolandırıcısınız!

Devamını Oku
01.08.2025
İroni değil, gerçek!

Bugün size, Anadoluhisarı’ndaki Şeyhülislam Yasincizâde Abdülvehhap Bey Yalısı’nda bir sabah kahvaltısında buluştuğum Ali Rıza Bozkurt ile yaptığımız uzun sohbetten söz etmek istiyorum.

Devamını Oku
18.07.2025
Cicero’nun cesareti var mı?

Lucius Cornelius Sulla dönemi; Roma’nın yozlaşmaya, siyasal erkin de çürümeye başladığı bir dönemdir.

Devamını Oku
04.07.2025
Geleceği kurmak için: Kütüphane

Şunu hemen söyleyeyim ki kütüphanem ile oldukça özel belgeler barındıran arşivimin bazı “açgözlü sahaflar”ın eline düşebileceği düşüncesinden dolayı endişeliyim!

Devamını Oku
20.06.2025
Aydınlanma nerede başladı, değişim nereye kadar?

Köy Enstitüleri bir uyanış hareketiydi. Tarım toplumu olan Türkiye’nin kırsal kalkınmasıyla değişim dönüşüme uğrayabileceğinin ilk hamlelerindendi.

Devamını Oku
06.06.2025
Kendimizi unutmamak için

Annem öldü.

Devamını Oku
23.05.2025
Benim İstanbul çağım

Benim İstanbul çağım

Devamını Oku
09.05.2025
‘Çıkar oyunu’ mu, ‘uzlaşma’ mı?

‘Çıkar oyunu’ mu, ‘uzlaşma’ mı?

Devamını Oku
25.04.2025
Hayal değil, gerçek!

Hayal değil, gerçek!

Devamını Oku
11.04.2025
Sen beni dönüştür

Sen beni dönüştür

Devamını Oku
28.03.2025
‘Milliyetçi Türkiye mi?’ MHP nerede duruyor?

‘Milliyetçi Türkiye mi?’ MHP nerede duruyor?

Devamını Oku
14.03.2025
Görebilseniz eğer...*

Görebilseniz eğer...*

Devamını Oku
25.02.2025
Bir Naomi Klein bakışı: Yeni dünya düzeni ve ikizleşme

Bir Naomi Klein bakışı: Yeni dünya düzeni ve ikizleşme

Devamını Oku
11.02.2025
Çaltıözü’de sabah

Çaltıözü’de sabah

Devamını Oku
28.01.2025
Kendi ‘kör kuyu’larımız

Kendi ‘kör kuyu’larımız

Devamını Oku
14.01.2025
Uğultulu zamanlar

Uğultulu zamanlar

Devamını Oku
31.12.2024
‘İlgilen ve ilişkilen’dir

‘İlgilen ve ilişkilen’dir

Devamını Oku
17.12.2024
‘Sen bana neler öğrettin?’

‘Sen bana neler öğrettin?’

Devamını Oku
03.12.2024
Anlatısız toplum

Anlatısız toplum

Devamını Oku
19.11.2024
‘Karanlık zamanlar’dan geçerken

‘Karanlık zamanlar’dan geçerken

Devamını Oku
05.11.2024
Bahçe, portakal çiçekleri yaseminler

Bahçe, portakal çiçekleri yaseminler

Devamını Oku
22.10.2024
Edebi buluşmaların anlamı

Edebi buluşmaların anlamı

Devamını Oku
08.10.2024
Kötülüğü nerede aramalı?

Kötülüğü nerede aramalı?

Devamını Oku
24.09.2024
Kapitalizmin çirkin yüzü

Kapitalizmin çirkin yüzü

Devamını Oku
10.09.2024
Oliver Sacks’tan yolu geçmek...

Oliver Sacks’tan yolu geçmek...

Devamını Oku
27.08.2024
Belleğin çağrısı

Belleğin çağrısı

Devamını Oku
13.08.2024
Üsküdar mı, Kadıköy mü?

Üsküdar mı, Kadıköy mü?

Devamını Oku
30.07.2024
Eski sözlerde, yeni bakışlar

Eski sözlerde, yeni bakışlar

Devamını Oku
16.07.2024
CHP'nin kültürle 'imtihan'ı!

CHP'nin kültürle 'imtihan'ı!

Devamını Oku
02.07.2024
Bir bahçe kurmak

Bir bahçe kurmak

Devamını Oku
18.06.2024
Bize dokunan hikâyeler...

Bize dokunan hikâyeler...

Devamını Oku
04.06.2024