Doğrusu çok özlemiştik. Ama böylesini değil. Çünkü
taraftarın olmadığı sessiz bir statta futbol izlemek de zevksiz. Neyse ki
taraftarların gönderdiği fotoğraflar süslemiş tribünleri. Ve biraz olsun duygu
katmış ortama. Gönüllerimizde yaşayan Süleyman
Sebalar, Cenk Koraylar, Optik Başkanlar da unutulmamış. Onlar da
fotoğraflarıyla yerlerini almış. Ama kafe, lokanta, AVM, cami gibi kapalı
alanlar açıkken statlara seyirci alınmaması çelişkili değil mi?
Beşiktaş bu
maçta genç oyuncularına şans vermiş. Altyapıdan Ersin ve Rıdvan’la
birlikte Güven de ilk 11’deler. Oyun
başlayınca anlıyoruz ki bu süreçte Güven, Diaby,
Boyd yeteneklerini arttıramamış(!) Boateng ise bitkin. Yani
Siyah-Beyazlıların hücum hattındaki yetersizliğe karşın Antalya Amilton, Jahovic gibi yaşlı ama tecrübeli atakçılarıyla daha etkili.
Değişim şart!
Nitekim Beşiktaş savunmasının dağıldığı bir anda Antalya ilk
golünü atıyor. Zaten 3 ay futboldan uzaklaşınca fark yaratabilmek için ya iyi
fizikli oyuncuların olacak ya da oyunu çevirebilecek kaliteli oyuncuların. Bu
arada Antalya forvetlerinin baskısı Elneny’i
de savunmanın içine sokuyor. Bu da Beşiktaş’ın hücum gücünü zayıflatan bir
diğer etken. Ve Antalya topa az sahip olmasına rağmen geldiğinde iyi geliyor.
İlk yarı bitmeden 2. golü de bulunca Beşiktaş’ın işini daha da zorlaştırıyor.
2. yarıya 2 değişiklikle giriyor ev sahibi. Ljajic, N’Koudou giriyor, Diaby, Güven çıkıyor. Ve Beşiktaş baskısı
başlıyor, şiddetle. Fakat bu baskıdan sonuç çıkmıyor. Son 30 dakika için Sergen Hoca, Lens ve Umut’u da alıyor oyuna. Boateng ve
Boyd’u çıkarıyor. Ve ilk yarı etkisiz olan tüm forvet hattı da değişmiş oluyor
böylece. Ardından Kartal devam eden baskısıyla farkı 1’e indiriyor. Bu arada 2
penaltı pozisyonu da güme gidiyor. İncelenmiyor. Sonuçta Beşiktaş’ta nelerin
değişmesi gerektiği de apaçık ortaya çıkıyor...