Günümüzde izlenen politikalara bir yandan iş dünyasının temsilcisi TÜSİAD tepki gösterirken diğer yandan Gaziantep’te binlerce tekstil işçisi hak arama mücadelesi veriyor. Van’da, halkın iradesine karşı kayyum uygulaması devreye giriyor. Muhalif başkanlara ve gazetecilere yönelik davalar, iddianameler ardı ardına geliyor.
Kısacası, emek dünyasından iş dünyasına kadar toplumun hemen her kesiminden tepkiler yükseliyor. Bu arada ana muhalefet CHP, yeni bir Türkiye umudunu oluşturmasını ve büyütmesini dilediğimiz önseçim sürecini başlatıyor.
KUŞATMAYI AŞMAK
İktidar asıl kuşatmayı ve baskılamayı ana muhalefet CHP’ye yöneltiyor. Hem kurumsal olarak CHP’nin ve hem de onun öne çıkan siyasi isimlerinin itibarsızlaştırılması için ardı ardına hamleler yapılıyor. Sözün özü, muhalefet kuşatılmak ve hareket alanı daraltılmak isteniyor.
İstanbul’un başkanı Ekrem İmamoğlu’na yönelik iddianameleri, kurultay tartışmalarını-suçlamalarını ve belediyelere yönelik hamleleri, bu bağlamda değerlendirmek gerekiyor.
KİŞİLERİ DEĞİL, SİSTEMİ TARTIŞMAK
İktidarın temel stratejisi, muhalefette öne çıkan isimler üzerinden suni tartışmalar yaratmak ve muhalefet saflarında ayrışmalar meydana getirmek şeklinde oluşuyor. Kimi muhalifler, iktidarın oyunlarına geliyor ve adeta ekmeğine yağ sürüyorlar.
Bizce, muhalefet kişiler üzerinden değil, sistem üzerinden tartışmayı sürdürmelidir. Öngörülebilir bir takvimde parlamenter sisteme geçmeyi hedefleyecek bir seçim süreci, tüm aşamalarıyla hedeflenip planlanmalıdır.
31 MART’I UNUTMAMAK, UNUTTURMAMAK
Bu süreçte muhalefetin en büyük üstünlüğü, moral gücü; 31 Mart yerel seçiminde elde edilen seçim zaferidir. CHP, ülkenin birinci partisidir ve başta büyük kentler olmak üzere, halkın önemli ve etkili birçoğunluğu CHP’li başkanlarca yönetilmektedir.
İktidarın yok sayma ve unutturma çabalarına karşın, muhalefet bu siyasal gerçeği unutulmamacasına kamuoyunun gündemine ve belleğine adeta kazımalıdır. 31 Mart’ın yıldönümü, ülke ölçeğinde bir demokrasi bayramına ve şenliğine dönüştürülmelidir. 31 Mart başarısı, erken seçim kampanyasının etkin bir parçası ve öncülü haline getirilmelidir.
‘HALKÇILIK’ PROGRAMINI HALKLA BİRLİKTE YAZMAK
Ana muhalefet CHP, önseçim süreci ile birlikte, aynı zamanda seçim sonrasının iktidar programını oluşturacak “halkçılık programı”nın hazırlanması çalışmalarını da başlatıyor. Geleceğin iktidar programı olarak düşünülen bu programın, halkla birlikte ortaklaşa hazırlanması gerektiğini düşünüyoruz.
Cumhuriyetin kuruluş sürecinin ekonomipolitik yol haritasının oluşturulduğu tarihi İktisat Kongresi’nin 102. yılının anıldığı bugünlerde, doğrusu Cumhuriyetin ikinci yüzyılına yön verecek program çalışmasını oldukça önemsiyoruz. CHP, en kısa zamanda bu çalışmanın yol ve yöntemlerini belirlemeli, gerekli zeminini ve kanallarını oluşturmalıdır.
UMUT VE GÜVEN VERMEK
Halkımızın önemli bölümü artık iktidardan yorulmuş ve bıkmıştır. En başta dar gelirliler olmak üzere geniş toplumsal kesimler, yeni umutların arayışı ve beklentisi içindedir. Siyasal muhalefet, toplumsal kesimlerin bu taleplerine ve beklentilerine karşılık verebilmelidir.
Unutulmamalıdır ki yeni, çağdaş Türkiye’nin yolunu, halka umut ve güven verebilenler döşeyecektir. CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın verdikleri üçlü fotoğraf; umut ve güvenin ama aynı zamanda tarihi bir sorumluluğun da ipuçlarını içinde taşıyor. Bu fotoğrafın önemi, değeri ve sorumluğu hiç unutulmamalıdır. Sürecin her aşamasında, bu toplumsal ve siyasal sorumluluğa uygun davranılmalıdır.