Mine G. Kırıkkanat
Mine G. Kırıkkanat kirikkanat@mgkmedya.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Yaşarken yasak, ölünce özgür cinsellik

24 Aralık 2023 Pazar

Geleneksel Doğu kültüründe bireysellik arkaya itilip Uzakdoğu’da olduğu gibi toplum ya da Ortadoğu’daki gibi topluluk (cemaat) bilinci öne çıkarılır. Oysa Batı kültürü bireysel kişiliğin açılımına topluluk bilincinden önce değer ve önem veren bir süreç izler. 

Batı uygarlığı, gerek din gerekse siyasal diktalardan kurtulduğu ölçüde bireyin topluluğa feda trendini aşmış ve özgür irade olarak adlandırılan bireysel bilinç, demokrasinin kök salmasına koşut gelişmiştir. 

Aslında “demokratikleşme” diyebileceğimiz bu değişime, güncel Doğu haritasında yalnız İslam ülkelerinin, üstelik koyulaşıp sertleşerek direndiği görülmekte. 

İster Doğu’da yeşermeye çalışsın, ister Batı’da; aslen Batılı olan demokrasi kültürü özelin geneli sarsabileceği bağımsız tekiller yaratırken, İslami Doğu’da insanlardan hâlâ özelin genele boyun eğdiği bir cemaat disiplini talep ediliyor. 

SÜMER SAKALLARI

Bu kültürel talebin en belirgin ifadelerinden biri, İslamiyetçi akımlarda “dinsel faşizm” dedirtecek ölçüde artan örtünme, kapanma sonucu kadınların dışarıdan bakınca birbirine benzemesi; erkeklerin de başta Hammurabi (Sümer ya da berber deyimiyle süpürge) sakalları, kaftanları, sarıkları, takkeleri aracılığıyla tarikatlarda olduğu gibi üniformalara sığınmasıdır. 

Giyim biçemi ve biçimi, bireyin topluluk içindeki hiyerarşisini gösterdiği kadar “erimesini” de sağlayan simgesel öğelerden biridir. 

Batı’da, özellikle İslami Doğu’nun günah saydığı kadın ve erkek çıplaklığı, bireysel kişiliğin “ayıpların” ötesine geçebilecek güç, güven ve olgunluğa erişmişlik ifadesidir. 

NAMUS TEMİZLİĞİ, NEFİS YENİLGİSİ

Görünmek korkusuzluğu ölçüsünde çıplaklığın, kişinin bireysel anlamda kendine güvenini gösterdiğini söylerken elbette “cinsel tahrik” öğesini göz ardı etmiyorum. 

Ancak Türkiye’de işlenen cinayet, taciz ve tecavüz suçlarında son çeyrek yüzyılda görülen korkunç artış, yurdumun erkeğinin çıplaklıktan çok örtünme ya da kapanmadan “cinsel tahrik”e uğradığını düşündürüyor.

Gerekçesi ister “namus temizliği” olarak sunulsun, ister “nefis yenilgisi”, hepsi cinsel temalı cürüm furyası, Türkiye’de kadın tesettürüne orantılı bir artış ivmesi gösteriyor. 

Tablonun en hazin kurbanları da kimsenin yadsıyamayacağı biçimde çoğalan “sübyancılık” mağduru çocuklar. 

Kadına eşitlik tanınmayan topluluklar; kız, oğlan ayrımı gözetmeyen tecavüzcüler, hatta kendi çocuklarına, bazen de hayvan ve eşyalara musallat olan yaratıklarla dolu.

CİNSEL AÇLIK ÜRETEN YASAKLAR

Çünkü dine aykırılık adına kadının yaşarken görünmezliği, evlilik öncesi ilişki ve eşcinsel ilişki yasakları; ölülere alkol dahil tüm yasakların serbest bırakıldığı ve hatta sınırsız cimanın övüldüğü cennet vaadini bekleyemeyen canlılar nezdinde “cinsel açlık” üretiyor.

Bu açlıktan öteye “ahlaklı toplum” oluşturmak iddiasındaki din kuralları, bizzat müminler tarafından deliniyor. Yasak olan tüm ilişkiler artıyor; aşırı ahlak baskısı ahlaksızlığa zirve yaptırıyor ve görünürde dindarlar, gizli yaşamlarında dini inkâr ediyorlar.

Dini dindara, imanı mümine yok ettiren düşünsel çarpıklık, tabiidir ki namus ve ahlakı insan beyninde değil, bedeninde konuşlandırmaktan kaynaklanıyor.

ÖRT Kİ ÖLEM...

Gidişat öyle ki İslam toplumları ahlakın cinsel değil tinsel olduğunu idrak edene kadar ya din kalmayacak ya da yalanın, gerçek namussuzluk, sahtekârlık ve suçun “kural” haline geldiği başka bir inanca dönüşecek. 

Dinsel imanı öldüren süreç, her şeyden önce kadın erkek eşitsizliğinin simgesi örtünmeyle başladı.

Kâfir Roma’nın en çarpıcı suikastında, kendisine senatoda tuzak kuran senatörlerin kılıç darbeleriyle yere yıkılan Jül Sezar, ölmek için son bir gayretle kanlı pelerinini yüzüne çeker, kapatır.

“Ört ki ölem!” deyişi, tüm kültürlerde var ve boşuna değildir. 

Ölmek için örtünmek Romalı onuruydu, diğer kültürlerde de örtünemeyen ölü, örtülür.

Kadın tesettürünü, hicabını, burkasını bir de bu açıdan düşünün: Suçlusu olmayan bir azmettirme, manevi bir intihar değil midir?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yıkımda son perde 24 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları