Godot’yu beklerken gibi gün saydığımız çağrı geldi. İlk çağrı MHP lideri Bahçeli’den gelmişti. Bu çağrının arkasından gözler İmralı’ya çevrilmişti. Heyetler gitti geldi, Türkiye’deki siyasi partiler, Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi, Kandil ve PYD’ye mektuplar yazıldı ve beklemeye geçildi. Önce 15 Şubat tarihi verildi sonra 27 Nisan tarihi açıklandı. Nihayet dün beklenen açıklama geldi.
- Silahlar bırakılsın, PKK kendini feshetsin. Bu fesih kararı için PKK kongresini toplasın ve karar alsın.
İktidar kanadına yakın medya, “Oldu da bitti maşallah!” modunda. Peki gerçekten oldu da bitti mi her şey?
Henüz muğlak olan çok şey var. İlk günlerde üst perdeden konuşan Kandil, ne oldu da yelkenleri indirdi?
Suriye’deki PKK destekli PYD-YPG yönetimi nasıl oldu da “Önderlik ne derse baş göz üstüne” deme noktasına geldi?
Ne olduğu çok açık. Yeni bir dünya düzeni kuruluyor ve bölgedeki devletler ve örgütler bu yeni dünya düzenine göre rol üstleniyor. Rolleri kendileri seçmiyor. Filmin prodüksiyonu ABD, İsrail ve hiç kuşku yok ki perde arkasından İngiltere tarafından yapılıyor. Doğal olarak kimin hangi rolü üstleneceğine de bu ülkeler karar veriyor. Son gelişmeler ışığında Rusya, Türkiye ve Suudi Arabistan’a ise belli roller dağıtılmış.
Peki bu yeni dünya düzeninde Türkiye’nin konumu ve rolü ne olacak?
İşte bütün mesele burada. Bunu şimdilik bilmiyoruz. Muhtemeldir ki “Sen bizim işimize çomak sokma; tıpkı Irak’ın kuzeyinde olduğu gibi Suriye’nin kuzeyinde federatif ya da özerk bir Kürt bölgesine onay ver. Biz de seni bölgenin hamilerinden biri yapalım. İnşaat, imar gibi müteahhitlik işleri de bonusun olsun” denmiştir.
PKK liderine “Gel Meclis’te konuş: Umut hakkın olsun” diyen Bahçeli, 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasındaki konuşması da enteresandı.
Ne demişti Bahçeli?
“Önümüzdeki günlerde çok şey değişecektir, her şey değişecektir. Öyle gözüküyor. İnşallah Türkiye değişmez.”
O günden bugüne hem Ortadoğu hem dünyada çok şey değişti. Yemen hariç İran’ın bölge üzerindeki etkisi neredeyse sıfırlandı. Esad rejimi devrildi. Avrupa’da aşırı sağ yeni mevziler kazandı. Dünyayı artık çılgın ve öngörülemez liderler yönetiyor. Trump’ın gelmesiyle ABD-Rus gerilimi yerini balayına bıraktı. AB ülkelerine “Kendi başınızın çaresine bakın” dendi.
Değişen sadece bölge ülkeleri değildi kuşkusuz. Türkiye de çok değişti. Ama olumsuz anlamda tabii. Otoriterleşme artık daha belirginleşti ve ülke adeta bir demir yumrukla yönetilmeye başlandı. Ne Avrupa ne ABD ne uluslararası kurumların tepkisi umurumuzda. Çünkü hepsinde benzer kafaya sahip yönetimler işbaşına geldi.
Türkiye artık bir açıkhava hapishanesi. Ama terör bitiyor diye sevinen çok. Türkiye’nin içinde terör biteli epey olmuştu. Çünkü terör örgütü bütün motivasyonunu Suriye’nin kuzeyinde oluşturduğu kantonluğa yöneltmişti. Dünkü çağrıdan sonra PYD lideri Salih Müslim, “Biz hazırız” dedi. Ama YPG lideri Mazlum Abdi hiç üzerine alınmadı. Belli ki ona başka sözler verilmiş.
“PKK’yi feshedin” çağrısı sonrasına ilişkin pek çok belirsizlik var.
İran rahat duracak mı?
Trump bir süre sonra “Vazgeçtim başka bir düzen kuruyorum” diyecek mi?
PKK’nin elindeki silahlar nereye teslim edilecek?
Örgütün dağ kadrosu nereye gidecek?
Barış sadece PKK ile mi olacak?
Türkiye’de terör olayına bulaşmamış ama “terörist” suçlamasıyla hapiste tutulanların durumu ne olacak?
Hepsinden önemlisi Erdoğan ne zaman konuşacak?