Okunan 4 bin, yazılan 10 kitap; el yazısı ile tutulmuş onlarca not defteri, sayısız söylev, makale, röportaj, ciltler dolusu emir, talimat, genelge, belge; Fransızca, Almanca, Rumca, Bulgarca, Arapça, Farsça dahil konuşulan 6 dil...
Sanattan kültüre, edebiyattan müziğe, tarihten coğrafyaya, matematikten geometriye, fizikten kimyaya, dilbilimden teolojiye, arkeolojiden antropolojiye, astronomiden biyolojiye, sosyolojiden psikolojiye, empatiden öngörüye, stratejiden siyaset bilimine, askerlikten yöneticiliğe... Her alanda çalışmaya ve araştırmaya, öğrenmeye ve öğretmeye adanmış bir yaşam.
Ümmetten millet, memalikten vatan, enkazdan devlet, kuldan birey, esaretten hürriyet, işgalden bağımsızlık, yokluktan varlık yaratan bir deha.
600 yıl terk edildiği cehalet çukurundan çekip çıkardığı milletine arasız devrimlerle çağ atlatan bir devrimci...
Cepheden cepheye ölüme meydan okunan 11 savaşla, ana sütü gibi helal 24 madalya, 7 nişanla, Samsun’dan Havza’ya, Amasya’dan Erzurum’a, Sivas’tan Ankara’ya nakış gibi işlenerek devreye sokulan milli iradeyle; İnönü’den Sakarya’ya, Dumlupınar’dan İzmir’e milletçe verilen topyekûn mücadelenin getirdiği zaferle, Lozan’dan Montrö’ye, Balkan Antantı’ndan Sadabat Paktı’na kotarılan uluslararası antlaşmalarla, yıllar boyunca gece yarılarına kadar süren yorulmak bilmeden yapılan dil ve tarih çalışmaları, memleket meselelerine çözüm arayışlarıyla, ölüm döşeğinden kalkıp Hatay’a koşan adanmışlıkla Selanikli bir yetimden yaratılan tarihin kıskandığı bir kurtarıcı.
ÖRGÜTÇÜ BİR YURTSEVER
Azilden başkomutanlığa, ferd-i mücahitlikten mareşalliğe, idamdan cumhurbaşkanlığına ulaşan azim ve cesaret timsali bir örgütçü...
Emsalsiz vatan ve millet aşkı, ödünsüz görev bilinci, sarsılmaz gerçekçilik, örnek insan, hayvan ve doğa sevgisi ile donanmış bir yurtsever...
Cephede asker, Millet Mektebi’nde öğretmen, çiftlikte çiftçi, tarlada rençber, minberde vaiz, meydanda hatip, toplumda öncü, Meclis’te reis olabilen bir üst insan...
Sivil elbisesi olmadığından Vali Münir Bey’den emanet alınan redingot, Mazhar Müfit Bey’in uydurduğu pantolon, gömlek, kravat ve fes ile Erzurum Kongresi’nde de şık; altı delik potini, yıpranmış palaskası, eskimiş kaputu, eprimiş kalpağı ile Sakarya’da bağdaş kurmuş cepheyi izlerken de şık; golf pantolon, tüvit ceket, hasır şapka çiftlik gezerken de şık; beyaz pantolon, lacivert ceket, spor gömlek, beyaz ayakkabıları ile tekne güvertesinde de şık; frakı, pelerini, melon şapkası, beyaz eldivenleri, asası, rugan iskarpinleri ile Büyük Millet Meclisi’ne girerken de şık bir rol model...
HALK ADAMI, KÜLTÜR ANTROPOLOĞU
Hem zeybek oynayan hem vals yapan hem at binen hem yüzen hem şiir yazan hem enstrüman adı koyan hem şarkı söyleyen hem türkü çığıran hem dinleyen hem dinleten, daima ciddi, her zaman sevecen, hiç aldanmayan, hiç aldatmayan, sığırtmaca yoldaş, eşrafa dost, kayıkçıya arkadaş, çelebiye yaren, Mehmetçiğe can, işgalci emperyaliste amansız düşman, işbirlikçi haine acımasız Azrail olan bir halk adamı...
Savaştıkları dahil 49 ülkede anıtı, büstü ya da binalarda, caddelerde adı bulunan, Birleşmiş Milletler üyesi 156 ülkenin oybirliği ile doğumunun 100. yılını adına adadığı, “kültür antropoloğu” unvanı verilen tek dünya lideri...
Altı gün boyunca 36.5 saatte okuduğu Nutuk ile milletine ve tarihe sekiz yıllık icraatının hesabını belgeleriyle veren, ideolojisini yaşarken tanımlayan, servetini milletine bağışlayan, “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir” özdeyişi ile ırk, soy ya da kan değil, kültür, coğrafya ve tarih temelli dünyanın en gerçekçi, eşitlikçi ve bütünleştirici millet tanımını yapan; kurtardığı vatanı, kurduğu Cumhuriyeti, gerçekleştirdiği devrimi sonsuza dek bütün ümidini bağladığı her dönemin Türk gençliğine emanet eden eşsiz kurucu önder...
Büyük Atatürk! Seni yitirişimizin 87’nci yıl dönümünde de milletçe sevgiyle, özlemle, şükranla, minnetle anıyor; aziz hatıran önünde saygıyla eğiliyoruz. Ne senden geçeceğiz ne senin eserinden. Ant olsun!
Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkanı Mustafa Hüsnü Bozkurt