Bir Örnek Kişilik: Mehmet Haberal - Namık Kemal ZEYBEK
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Bir Örnek Kişilik: Mehmet Haberal - Namık Kemal ZEYBEK

15.10.2020 07:00
Güncellenme:
Takip Et:

Kendilerine tarikat diyen, örgütlü bilim karşıtlarının ülkemize egemen olduğu günler yaşıyoruz. Kamu kurumları bu karanlıkçılara üleştiriliyor. 1950’lerden beri başlayan politikacıların dini kullanma olayı şimdilerde din satıcılarının politikacıları yönetme olgusuna dönüştü. Karanlığın güçlerinin kızacağı sözleri söylemekten politikacılarımız özenle kaçınır oldular. Bilim kurumları olması gereken Üniversitelerimizin başına imam hatipliler, ilahiyatçılar, tarikatçılar ya da onlar gibi düşünenler getiriliyor.

Atatürk aydınlığını içlerinde taşıyanlar için bu karanlık günlerde bir umut ışığını göstermek istedim. Bu yüzden, toplumumuzun yüz akı, örnek alınması gereken bir değerimizi anlatmak için bu yazıyı yazıyorum.

Koşullar ne olursa olsun içimizden bir Mehmet Haberal çıkıyorsa, bu ülkeden umut kesilmez.

te yandan Mehmet Haberal anlatılmalı ki ülkesinden umudu kesip kapağı yurtdışına atmaya çalışan aydınlık gençlerimizin önü kesilsin.

Nereye gidiyorsunuz? Bakın, Mehmet Haberal var. O direniyor, ezmeye çalışanlara alanı boş bırakmıyor. Ülkesinde kalıyor, büyük işler yapıyor, uluslararası alanda yüksek bir düzeye yerleşiyor, öller alıyor, başkan seçiliyor, Yeryüzünde Ülkesinin değerini yükseltiyor. Kendisi seviliyor, sayılıyor. Buna karşılık çınar gibi ülkesine kök salıyor. Mevlana gibi söylersek pergel gibidir o... Bir ayağı sımsıkı Ankara’nın bir tepesinde, bir ayağı ile dolaşıyor; Yeryüzünün uluslarını…

?Uzun yıllar önce kurum adamlar diyerek üç kişiyi yazmıştım. Şimdilerde Belediye Başkanı olarak Eskişehir’i yeniden yapan Yılmaz Büyükerşen... O günlerde Anadolu Üniversitesi Rektörü olarak yaptığı işi anlatmıştım. İstanbul’a yaptığı büyük hizmetlerden sonra, İstek Okullarını kurarak Yeditepe Üniversitesine ulaştıran Bedrettin Dalan’ı... Bir de Başkent Üniversitesiyle Hastanesini yoktan ortaya çıkaran Mehmet Haberal’ı yazmıştım.

Bunu yapmayı seviyorum. Hacı Bektaş Veli’nin buyruğu olduğunu duymuştum: Gidin birbirinizi övün, inançlarımızı, görüşlerimizi öyle yayın”.

Gazeteci Mete Akyol, Prof. Dr. Mehmet Haberal, övünmekten de, övülmekten de rahatsız olur. Onun bu özelliği nedeniyle Türk Milleti, onu tanıması gerektiği düzeyde tanıyamamış, bu değeriyle övünmek hakkında yoksun kalmıştır” diye yazmıştı.

?İhsan Doğramacı’nın kendi el yazısı ile yazdığına bakınız: En büyük hizmetiniz nedir sorusuna cevabım: Mehmet Haberal’ın yetişmesine ve önünün açılmasına olan katkımdır.”

Haberal’ı yeniden yazmak istediğimde, yaptıklarını yeniden okudum. Şaşırdım kaldım. Hangi Haberal’ı yazmalıyım. O artık kurum adamlığın sınırlarını çok aşmış.

Son söyleyeceğimi en başta söyledim. Şimdi bir başka açıdan söylemeliyim: Haberal ülkemizde yeterince bilinmemekte. Yeryüzünde bilinen üstün başarılarına karşılık, ülkesinde kalmayı duraklı olarak sürdüren bir kişilik.

Amerika’da yaşayıp, buluşlar yapan, ödüller alan yurttaşlarımızla övünürüz, onların ülkemize yaptıkları katkının bu övünç duygusundan ileri gitmediğini de biliriz.

İşte Haberal’ın önemli ayrımı budur. Bu konu önemlidir, üzerinden atlayıp geçilemez.

TÜRKİYE’YE KATKILARINI ANLATMADAN ÖNCE İNSANLIĞA KATKILARINI SÖYLEYELİM

   İlk olarak erişkin canlıdan kısmı karaciğer nakli.

   Aynı canlı donörden aynı anda kısmı karaciğer ve böbrek nakli.

   Türkiye, Avrupa ve Bölgede ilk, çocuklarda canlıdan kısmı karaciğer nakli.

   Kadavradan alınarak 36 saat saklanabilen böbrekleri 111 saate kadar uzatım sağlayan çalışmalar. (Haberal Yöntemi)

Bunları bir batı ülkesinde gerçekleştirmiş olsaydı, sizce de Nobel Ödülünü çoktan alması gerekmez miydi?

NOBEL’İ GEÇELİM DE ALDIĞI ÖDÜLLERE BİR BAKALIM

Ödül sayısı 44... Bunlardan sadece 3’ü Türkiye’den.

Birisini 1982’de Sedat Simavi Vakfı Sağlık Bilimleri ödülü olarak vermiş.

?İkincisini 27 Mart 2007’de Dicle Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fikri Canoruç “Organ Nakli ile Organ Bağışına olan desteklerinden ötürü” vermiş.

Üçüncüsü 2 Kasım 2007’de Sağlık Bakan’ı Recep Akdağ, Organ Bağışı ile Organ Nakli konusuna desteklerinden ötürü ödül vermiş.

Sedat Simavi Vakfı yöneticileri ile Dicle Üniversitesi Rektörü’ne, Sağlık Bakan’ına, sağ olun, deriz de…

?BU KADAR MI OLMALIYDI?

Eksiği FETÖ tamamladı. Yaptığı büyük işlerin karşılığı olarak FETÖ’cü yargı onu da dört yıl dört ay hücre ile ödüllendirdi. Suçu mu? Ne olacak, Atatürkçü bilimci olması, üstün başarılarla Ülkesine katkılarda bulunmasıydı.

Neyse ki yeryüzünde bilimin değerini bilenler az değil. Bakınız Mehmet Haberal’a kimler ödül vermişler:

ABD Galveston Texas, Colarado Üniversitesi, Amerikan Organ Nakli Derneği, Dünya Organ Nakli Derneği Roma Kongresi, Amerikan Cerrahlar Birliği, Azerbaycan Tıp Fakültesi, Pakistan Karaçi Üniversitesi, Kuveyt Sağlık Bakanlığı, Dubai Üniversitesi, Prens Abdulaziz Salman, Prens Raad Bin Zeit, Washington Üniversitesi, Prague Üniversitesi, İran Medikal Bilimler Akademisi, Beyrut Organ Nakli Derneği, Uluslararası Yanık Derneği, Amerikan Cerrahlar Koleji (97 yıllık geçmişinde ilk), Ürdün Cerrahi Derneği, Arjantin Tıp Akademisi, Bişkek Kırgız-Rus Slav Üniversitesi, Hong Kong Dünya Organ Nakli Derneği, Kraliyet Tıp Akademisi, Londra Queen Mary Üniversitesi, Nefroloji ve Transplatasyon Dünya 37. Kongresi, Glasgow Kraliyet Hekimler ve Cerrahlar Koleji, Hindistan Asya Transplatasyon Kongresi, Özbekistan, Yunanistan, Kazakistan’dan benzer ödüller...

Dünyada ilk karaciğer naklini gerçekleştiren hocası Prof. Dr. Starzl’ın tüm ısrarına karşın Amerika’da kalmayıp ülkesine dönen Haberal bu yönüyle de örnek alınmalıdır.

Mehmet Haberal’ın değerini bilen bilim kurullarının varlığı dünya için de bir güvencedir, diye düşünüyorum.

PEKİ NE YAPMIŞTIR DR. MEHMET HABERAL?

   3071 böbrek nakli, 648’i aşan Karaciğer nakli…

   ?34 Ulusal, Uluslararası Bilim Toplantısı

   2000’i aşan bilimlik yayın

   2’si İngilizce 4 Türkçe bilimlik kitap. ?

BAŞKA?

Başkent Üniversitesi... 10 Hastane, 10 Poliklinik, 13 Diyaliz Merkezi, 2 Kolej, 2 Okul, 6 Vakıf, 4 İşletme...

Tutukevinden çıktığının ertesi günü geçmiş olsuna gitmek istedim. Üniversitenin yeni inşaatlarını denetlerken buldum.

Ahmet Yesevi Üniversitesinin Başkanı olduğum sırada Hoca’yı Yeni Hastane’nin İnşaatının tepesinde denetlerken görürdüm.

?Kurduğu dernekler Türkiye’ye, Türk Dünyasına, insanlığa hizmet amaçlı kuruluşlar...

Asıl anlatmam gereken ise başka gerçekler var:

Mehmet Haberal: Türkiye’de Organ Nakli işini başlatan kişidir. İhsan Doğramacının bu konuda kendisine yaptığı küçük desteğin önemini de anlatmadan duramaz.

Cumhuriyetimiz, türlü hastalıklarla kırılan ülkemizi yoktan var edilen sağlık düzeni ile iyi bir yere taşımıştı. Salgınlar durdurulmuş, çağdaş toplum olmanın gereği yapılmıştı.

Sağlık düzenimize ikinci devrimi yapan Doğramacı’nın yanı başında Haberal vardı. Hacettepe biraz da onun eseridir.

Kurduğu Vakıf ile 8000’i aşan sayıda öğrenciye karşılıksız burs vermiş, bu öğrenciler için eğitim ile birlikte çalışma olanakları sunmuş bir, bilinçli iyiliksever.

Değerli Bilgin Mehmet Haberal’ı bir örnek olay, örnek alınması gereken Atatürkçü bir değer olarak anlatmaya çalıştım.

Atatürk Türk çocuğu atalarını tanıdıkça içinde daha büyük işler yapmak için gereken gücü bulacaktır ” demişti.

Yetişen gençlik, değerli bilgin, uluslararası kıvanç kaynağımız Prof. Dr. Mehmet Haberal’ı örnek almalıdır. Türkiye bu kişinin değerini bilmelidir.

NAMIK KEMAL ZEYBEK

Yazarın Son Yazıları

Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025
Türkiye’de şap hastalığı neden hâlâ bitmiyor? - Gülay Ertürk

Türkiye’de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ kontrol altına alınamayan şap hastalığıdır.

Devamını Oku
21.11.2025
‘Ot otlayanlar’dan bugüne - A. Celal Binzet

Günümüzün yakıcı sorunlarından birisi olan vergi, bozuk sistemin ana nedenlerinin başında geliyor.

Devamını Oku
21.11.2025
Bir döneğin anatomisi - Çiğdem Bayraktar Ör

Dün söylediğini bugün unutuyor; hayır, unutmuyor; “Dün söylediğini yutuyor”!

Devamını Oku
21.11.2025
Dünya Çocuk Hakları Günü - Recep Nas

Çocuk Haklarına İlişkin Sözleşme, 20 Kasım 1989 günü Birleşmiş Milletler’ce kabul edilmiş, 2 Eylül 1990’da yürürlüğe girmiştir.

Devamını Oku
20.11.2025
CHP'nin iktidar kurultayı - Ziya Yergök

Türkiye’nin kurucu ve birinci partisi, iktidarın en güçlü adayı CHP, 28- 30 Kasım tarihlerinde 39. olağan kurultayını yapacak.

Devamını Oku
20.11.2025
Güvenlik kültürü üzerine - Gazi Zorer

Ülkemizin büyük kısmı aktif deprem kuşağında ve sıklıkla depremi yaşıyoruz ama esaslı bir deprem master planımız yok.

Devamını Oku
19.11.2025
Kemalizm karşıtlığının maskesi - Tunay Şendal

Türkiye, 10 Kasım’ın manevi ağırlığı altında, Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasına yönelik tartışmaların bir kez daha alevlendiği bir kırılma anına tanık olmuştur.

Devamını Oku
19.11.2025
Gözden gönüle akan bir aydın - Mücteba Binici

Veteriner hekim Nihat Köse ile ilk karşılaşmamız, 1988 yılının ağustos ayında Samsun Sahra Sıhhıye Askeri Okulu’nda başladı.

Devamını Oku
19.11.2025
İhanet ve gerçekler - Doğu Silahçıoğlu

1914-1918 Birinci Paylaşım Savaşı’nda İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan işgaline uğrayan Anadolu; Mustafa Kemal önderliğinde başlatılan Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşı döneminde, ardında yayılmacı sömürgecilerin ve Saray’ın durduğu ihanet dolu bir sürece sahne oldu.

Devamını Oku
18.11.2025
Kavramların sosyal yaşamdaki etkisi - İsmail Doğan

İnsanlık bir arada yaşamaya başladığı andan itibaren sosyalleşme doğal bir gereksinim olarak ortaya çıkmıştır.

Devamını Oku
18.11.2025
Masumiyet karinesi - Suna Türkoğlu

Hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarından biri olan “masumiyet karinesi” veya “suçsuzluk karinesi”, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 38’inci maddesinin dördüncü fıkrasında, “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz” hükmü ile pozitif hukukta da yer almaktadır.

Devamını Oku
17.11.2025
Çalışma yasalarında değişim gerekli mi? - Dr. Engin Ünsal

Yasalar da canlılar gibi zamanla yaşlanır ve işlevini yapamaz duruma gelir.

Devamını Oku
17.11.2025
KKTC 42 yaşında! - İhsan Tayhani

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulduğu 15 Kasım 1983’te dünyaya gelenler, şimdi 42 yaşındalar ve onlar, anne ve babalarından farklı olarak özgürlüklerinin güvencesi olan bir Cumhuriyetin kucağına doğdular.

Devamını Oku
15.11.2025
Erken yaşta okur yetiştirmek - Prof. Dr. Sedat Sever

Edebiyat yapıtları, Montaigne’in belirlemesiyle, “Bizim kendimizin dışına, ötemize gitmemize” kılavuz olan estetik birer uyarandır.

Devamını Oku
13.11.2025
Sosyalizm ve cumhuriyet - Kaan Eroğuz

Neoliberal küreselleşmenin 40 yılı aşkın sürede yarattığı tahribat...

Devamını Oku
13.11.2025
Hukuk devleti mi, yargı devleti mi? - Av. Erol Türk

Hukuk devleti herkesin, devleti yönetenlerin de hukuka bağlı olduğu, hukukun üstünlüğünü ve temel hak ve özgürlükleri güvence altına alan devlettir.

Devamını Oku
12.11.2025
Ankara Hukuk Fakültesi 100 yaşında - Av. Ahmet AKGÜL

5 Kasım 1925 tarihinde, ilk TBMM binasının toplantı salonunda yapılan törende Ankara’da leyli (yatılı) – nehari (gündüzlü) bir hukuk mektebi açılmıştı.

Devamını Oku
12.11.2025
Onlar daha çocuktu… - Şükrü KARAMAN

Kocaeli’nin Dilovası ilçesinde merdiven altı parfümeri imalathanesinde meydana gelen patlamada üçü çocuk altı emekçi...

Devamını Oku
12.11.2025
Efsanevi bir dönemin sonu - Doç. Dr. Hüner Tuncer

10 Kasım 1938 tarihi, tarihte hiç kuşkusuz bir dönüm noktasıdır! Bu tarihle birlikte Türkiye’de efsanevî bir dönem sona ermiştir. Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren gözlerini her gün yeni bir masala, gerçekleşmesi olanaksız gibi görünen yeni bir düşe açan Türk ulusu, bundan böyle hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağının ayırdına varmaya başlayacaktır.

Devamını Oku
11.11.2025