Demokrasi, parlamento ve ulus devlet - Prof. Dr. Doğan Soyaslan
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Demokrasi, parlamento ve ulus devlet - Prof. Dr. Doğan Soyaslan

01.09.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Demokrasilerde herkesin siyasete girme, yönetimde görev alma ve ülkenin geleceğine yön verme hakkı vardır. Demokrasi, halkın kendi geleceğini belirlemesidir. Halk iradesini seçimlerde ortaya koyar; seçme ve seçilme hakkı bu düzenin temelidir. En üst düzey yönetime talip olmanın yolu; bir siyasi partiye üye olmak, teşkilatlarda görev almak, halka sorunları ve çözüm önerilerini anlatmak, seçimlerde oy kazanarak parlamentoya girmek ve bakanlıklar gibi yürütme organlarında görev almaktan geçer.

Ancak parti teşkilatlarında yükselmek kolay değildir. Delegelerin beklentilerini tatmin etmek, güvenini kazanmak, seçim bölgelerinde güçlü olmak, parti genel merkezinin desteğini almak gerekir. Parlamenterlik, bütün bu zorluklara karşın bir tutkudur. İnsana güçlülük duygusu veren onurlu bir görevdir. Eski Cumhurbaşkanı Demirel’in dediği gibi, “Siyaset adamı canından eder, malından eder; yine de tadına doyulmaz.” Parlamenterler, halkın yaşam düzeyini yükseltmek, refahını artırmak için çalışmak zorundadır.

Parlamenterlerin asli görevi, özgürlükçü, demokratik ve laik hukuk düzenini korumaktır. Bu tür rejimler, toplumsal ilerlemenin ve insan onurunun güvencesidir. Özgürlükten, laiklikten ve hukukun üstünlüğünden yoksun bir sistem meşru sayılamaz.

Parlamenterler aynı zamanda ulus devleti koruma sorumluluğunu taşırlar. Tarihte ümmet devleti anlayışı, tarıma dayalı toplumlardaki yönetim biçimiydi. Başta kutsal Roma Cermen İmparatorluğu olmak üzere ortaçağ Avrupa devletlerinde olduğu gibi Osmanlı İmparatorluğu da bu anlayışla yönetildi; toplumu bir arada tutan temel bağ dindi. Ancak akıl ve bilimin yükselişiyle dinin siyasetteki ağırlığı azalmış, Sanayi Devrimi ile birlikte ulus devlet anlayışı doğmuştur.

ÜMMET DEVLETİ TARTIŞMASI

Ulus devlet; etnik köken, dil, din, müşterek tarih ve ülke birliğine dayanan ulus bilinç ve dayanışması güçlü bir devlettir. Osmanlı, Tanzimat’a kadar katı biçimde İslama bağlı kaldı; bu durum Arapların 1750’den beri isyanlarını engelleyemedi. 21. yüzyılda İslam hukukuna dönüş hem olanaklı değildir hem de toplumun gelişimine katkı sağlamaz; çünkü dini hukuk, ayetlerle kesin hükümler koyduğu için değiştirilemez.

Suriye’de Esad’ın devrilmesi, bölgenin Batı ve İsrail etkisine girmesiyle Türkiye’de “ümmet devleti” tartışmaları başlamıştır. Böyle bir dönüşüm, adı konmasa da hilafetin bir şekilde geri gelmesine neden olur. Çünkü ümmeti bir arada tutan temel değer sadece dindir.

Ümmetçiliğe dayanan toplumlarda ulusal dayanışma zayıftır, devletin dağılmasına yol açar. 1954’te Adnan Menderes, Meclis’e hitaben “Siz isterseniz hilafeti bile getirebilirsiniz” demiştir. Meclis’in yetkilerini -halife gibi- bir kişiye devretme yetkisi yoktur.

Hiçkimse hâkimiyet hakkından vazgeçemez. Ayrıca halifenin çıkarlarıyla milletin çıkarları her zaman uyuşmayabilir. Atatürk’ün “Hilafet meclisin uhdesindedir” sözünün anlamı halkın kendi kendisinin halifesi olması ve kendi sorumluluğunu üstlenmesidir. Halkın kendini idare etme hakkını başkasına devretmesi mümkün olmayacağına göre milletin vekillerinin böyle bir yetkileri öncelikle olamaz. Ancak 16 Nisan 2017 tarihli anayasa değişikliği ile halkın devredemeyeceği yetkileri hukuka aykırı bir şekilde bir kişiye, cumhurbaşkanına devredilmiştir.

BİRLEŞTİRİCİ DEĞİL AYRIŞTIRICI

Kurtuluş Savaşı’nda etnik köken ayrımı yapılmamış, Anadolu’da yaşayan ve mücadeleye katılan herkes “Türk” kabul edilmiştir. Cumhuriyet ilan edilmiş, devletin adı “Türkiye Cumhuriyeti” olmuştur. Çünkü Batılılar, Anadolu’daki Selçuklu ve Osmanlı devletlerini kuranlara “Türk” demişti. Osmanlı’nın diğer adı Türk İmparatorluğu (Empire Turc) idi. Cumhuriyet kurulduğunda halk, tarım toplumuydu. Kurucu kadro, sanayileşmenin kaçınılmaz olduğunu biliyordu ve çağdaş değerlere dayalı bir kültür ve hukuk düzeni kuruldu.

Cumhuriyetin vatandaşlık anlayışında köken, dil, mezhep ayrımı yoktur; ülkenin düşman işgalinden kurtulmasına, Cumhuriyetin kurulmasına katkıda bulunan, “Ben bu milletin bir ferdiyim” diyebilen herkes Türk sayılır. Kamu hizmetinde liyakat esastır. Bir siyasi lider cumhurbaşkanının yardımcılarından birinin Kürt diğerinin Alevi olmasını önermektedir. Köken esaslı makam dağıtımı, halkta ayrılık bilincini artırır; bürokraside mezhep ve köken esaslı bölünmeler yaratır. Hatta bu durum ikinci, üçüncü bir resmi dil talebine kadar gidebilir. Bugüne kadar cumhurbaşkanlarının kökeni bu toplumda sorgulanmamıştır.

‘ETNİK TEMELLİ ÖZERK BÖLGE’

Parlamenterler, anayasal düzeni ve ülke bütünlüğünü korumakla yükümlüdür. Anayasa, özgürlükçüdemokratik yapının ortadan kaldırılmasına veya ülkenin bölünmesine izin veremez. Sanayileşme sürecinde köyler boşalmış, göçlerle entegre bir nüfus yapısı oluşmuştur. Federal ya da konfederal sistem, Türk Ceza Kanunu’nun 302. maddesi uyarınca “devletin birliğini bozma” suçunu oluşturur. Amerikan büyükelçisinin önerdiği “Osmanlı millet sistemi”, etnik temelli özerk bölgeler demektir ve bu da nihayetinde dağılmanın yolunu açar.

Batılılar tarih boyunca ticaret yollarının geçtiği Ortadoğu’ya egemen olmak istemişlerdir. Haçlı seferlerinin nedenlerinden birisi de Ortadoğu’dan Türkleri atmaktır. Bunu asırlar boyunca gerçekleştirememişlerdir. Nihayet Osmanlı yıkıldıktan sonra İsrail aracılığı ile bu bölgeye dönmüşlerdir. Güneydoğu Anadolu ile ilgilenmelerinin nedeni İsrail ve yeni oluşumlar vasıtasıyla Dicle ve Fırat’ın suları ile ticaret yollarını kontrol ederek dünyaya egemen olmaktır.

Prof. Dr. Doğan Soyaslan

İlgili Konular: #demokrasi

Yazarın Son Yazıları

Cumhuriyetin kurucu felsefesine dönüş - Basri Gürsoy

Türkiye bugün yalnızca bir iktidar değişimi tartışması yaşamamaktadır.

Devamını Oku
31.12.2025
Umut korkuyu yensin - Abdullah Yüksel

2025’in omuzlarımızda bıraktığı ağırlıkla giriyoruz yeni yıla.

Devamını Oku
31.12.2025
İyilik biriktirenlerin yolu - Serpil Güleçyüz

Yeni bir yıla, bin bir umutla merhaba derken tartışmaların dayatmaların gölgesinde, bizi biz yapan değerlerimizden ne kadar uzaklaştığımızı fark ediyoruz.

Devamını Oku
31.12.2025
Askeri hastanelerin yeniden açılması - Dr. Süleyman Kalman

Sıkça gündeme gelen askeri hastanelerin yeniden açılması yönündeki tartışmalar, yalnızca yönetsel bir düzenleme sorunu değil, görünüşte ani ama belki de “bile bile” yapılmış bir yanlıştan dönmenin ve silinmeye yeltenilmiş Cumhuriyetin sağlık belleği ile kurulan ilişkinin de bir göstergesidir.

Devamını Oku
30.12.2025
Barış üzerine bir deneme - Av. Ekrem Demiröz

Savaş kabadır, çirkindir ve acımasızdır.

Devamını Oku
30.12.2025
Yeni bir toplumsal yalnızlık - Dr. Alper Demir

Türkiye’de son yıllarda yaşanan siyasal gerilimler, derinleşen kutuplaşma ve kamusal alanın giderek daralması, artık yalnızca güncel siyasetin değil, toplumsal yapının kendisinin sorgulanmasını zorunlu kılıyor.

Devamını Oku
29.12.2025
Yıl biterken... - Erol Ertuğrul

23 yıldır Türkiye hak etmediği acıları yaşıyor.

Devamını Oku
28.12.2025
Mustafa Kemal’in Ankara’ya gelişi: Kızılca Gün - Hüner Tuncer

Birinci Dünya Savaşı sonucunda Osmanlı topraklarını Avrupa devletleri arasında paylaştıran Mondros Ateşkes Antlaşması sonrasında, Mustafa Kemal’in öncelikli düşüncesi, “ulusal birlik” düşüncesiydi.

Devamını Oku
27.12.2025
Su kıtlığına doğru... - İsmail Özcan

Herkesin bildiği üzere yaşadığımız dünyanın insanlar ve tüm canlılar için olmazsa olmaz iki büyük nimetinden biri hava, diğeri sudur.

Devamını Oku
27.12.2025
Devlet geleneği, demokrasi ve vicdan - Halil Sarıgöz

Dün İsmet İnönü’yü aramızdan ayrılışının 52’nci yılında andık..

Devamını Oku
26.12.2025
‘Asgari’ sömürü - Aydın Öncel

Aralık ayının son günlerinde yaşanan “asgari ücret” tartışmalarında gelenek bu yıl da bozulmadı!

Devamını Oku
25.12.2025
İBB davasında yargılama süresi - Hikmet Sami Türk

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) hakkındaki yolsuzluk iddianamesiyle İstanbul 40. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 12.12.2025’te başlayan ve ilk duruşmasının 9 Mart 2026 günü yapılmasına karar verilen davada hedeflenen yargılama süresi, mahkeme tarafından en çok 12 yıl 6 ay olarak belirlendi.

Devamını Oku
24.12.2025
Menemen Devrim Şehitleri Anıtı ve Cumhuriyet -

Yunus Nadi: “Kubilay timsalini taziz için ne yapsak yerinde olacağına şüphe yoktur.

Devamını Oku
23.12.2025
Kubilay olayının anlattıkları - Osman Selim Kocahanoğlu

23 Aralık 1930 salı günü, Menemen’de insanlık tarihi- nin en hunhar cinayetlerinden bi- ri işlendi.

Devamını Oku
23.12.2025
Cumhuriyetimizin vazgeçilmez değeri - Azmi Kişnişci

“Eşitlik”, Cumhuriyetin yalnızca hukuki bir ilkesi değil; toplumsal yaşamımızın adalet duygusunu ayakta tutan temel dayanaklarından biridir.

Devamını Oku
22.12.2025
Yenilmezlikler ve dokunulmazlıklar - Cengiz Kuday

Tarih, bazen büyük savaşlarla değil; küçük, sessiz ve ilk bakışta sıradan görünen olaylarla yön değiştirir.

Devamını Oku
20.12.2025
Büyüyen eşitsizlik, yaygınlaşan yoksulluk - Sıtkı Ergüney

Ekonomide; fiyatlar genel düzeyindeki; artış “enflasyon”, gerileme “deflasyon”, duraklama ile birlikte yaşanan artış da “stagflasyon” olarak tanımlanır.

Devamını Oku
20.12.2025
Hayvancılıktaki yol ayrımı - Gülay Ertürk

Türkiye bugün hayvancılıkta çok kritik bir eşiğe geldi.

Devamını Oku
19.12.2025
Devlet ve kalkınma - Prof. Dr. Bilin Neyaptı

Bir ülkede ekonomi yönetiminin temel hedefleri verimlilik ve adil bölüşümdür.

Devamını Oku
18.12.2025
Programda işçinin adı yok - Engin Ünsal

CHP 39. Olağan Kurultayı’nda tüzük değişikliği yaptı ve iktidar programını kabul etti.

Devamını Oku
17.12.2025
Yargı öyküleri - Ziya Yergök

Yıllar önce, 5 Ocak 1982’de Çetin Altan’ın Milliyet gazetesindeki “Şeytanın gör dediği” adlı köşesinde “Eski (Mahkeme Koridorları) sütununa özlem” başlıklı yazısında yer alan, bir ceza avukatının “Oturum” adlı anı kitabından alıntılanmış ilginç bir yargı öyküsüne değinmek istiyorum.

Devamını Oku
17.12.2025
Devletçiliğe dönebilmek... - Kemal Onur

Demokratik ve laik sosyal hukuk devletimizin kurucu lideri Atatürk’ün yönetimi döneminde; ülkemizin ulusal çıkarı açısından bilimsel anlayış ve duyarlı bir bilinçle, iç ve dış sermaye şirketlerinin çıkarları için vahşi madenciliğe kesinlikle fırsat verilmemiştir!

Devamını Oku
17.12.2025
Bu çığlığı duyun! - Mustafa Gazalcı

MESEM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözde mesleki teknik eğitim merkezleri uygulaması.

Devamını Oku
16.12.2025
ABD’nin esnek realist stratejisi - Nejat Eslen

11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD, tek kutuplu dünya düzeninin verdiği cesaretle küresel egemen güç olmanın hayallerini kuruyordu.

Devamını Oku
16.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025