Digiturk de diğer kanallar gibi satılabilir
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Digiturk de diğer kanallar gibi satılabilir

19.07.2015 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

Hangi TV’nin sahibi kim, pek bilinmiyor ya da pek âlâ biliniyor ama “tecâhül-i ârifâne ile” (bilip de bilmezden gelinerek) durum idare ediliyor.

Digiturk’ün, Al Jazeera’nın da dahil olduğu Katarlı beIN medya grubuna satıldığı haberi üzerine bizim medyada bir heyecan oldu. Yasanın açık hükmüne rağmen, kendi kanallarını da kurabilecek bir yabancı kuruluşa Türkiye’nin iki dijital platformlarından birini nasıl satılabilir diye bir tartışmadır gidiyor. (Satışın nasıl yapıldığı, kimin sattığı, kaça sattığı, usulüne uygun mu, değil mi konularına hiç girmiyorum. Onlar “bahs-i diğer” yani ayrı bir tartışma konusu. Olay biraz daha aydınlansın ona da gireriz.)
Benim burada üzerinde durmak istediğim, TV’lerin sahipliği konusu. RTÜK’ün 1994’te 3984 sayılı kanunla kuruluşundan beri en çok tartışılan ve en sakat uygulamalara konu olan bir noktadır TV’lerin sahipliği. Yasanın TBMM tarafından ilk kabul edilen halinde iki önemli sınırlama vardı.
Kimse bir TV yayın kuruluşunda yüzde 20’den fazla hisse sahibi olamaz.
TV’nin ortağı olan, devletle akçalı iş yapamaz.
Türkiye gibi gerçekten ikiden fazla ortağı olan 10 yıldan eski şirketlerin sayısının iki elin parmaklarını geçmediği, hadi moda deyimi kullanalım “ortaklığın fıtratında bulunmadığı” bir toplumda TV gibi çok cazip kuruluşta en azından beş kişinin bir araya gelip aynı sesi çıkarmasının imkânsızlığı ilk bakışta görünüyordu. Ama yasa bu hali ile çıktı. Fakat Türk’ün yaratıcılığının önüne kimsecikler geçemeyeceği için hemen çözüm bulundu: Şirket çalışanları ortak edilerek şirketler kuruldu. Üstelik şirket kurulurken herkesin elinden, “bu şirketi falan filana (genellikle parayı veren patrona) sattıklarına” dair tarihsiz bir yazı alıp onu da kasaya kilitledin mi mesele çözülüyordu.
Hadi ortaklığı boş ver, bir şekilde hallettin diyelim, devletle akçalı iş yapamama kuralı polise akaryakıt satandan, tapuya kırtasiye verene; bankacıdan müteahhide kadar herkesi saf dışı ediyor, meydanı sadece kara para aklayanlar gibi gelirinin kaynağı belirsiz kişilere bırakıyordu.
Onun için hileyi şeriye yoluna başvuruldu. Beş kişi bulundu, imzalar attırıldı. TV’ler kuruldu. Ama bunun sakat iş olduğu ortaya çıktı, ortalığı sahibi belirsiz TV’ler sardı. Sonunda bunun adam edilmesi için patronuyla, profesyoneliyle, tüm TV yayıncılarının çabasıyla RTÜK yasasında değişikliğe gidildi, bu saçma hükümler kaldırıldı. Ama bu defa da Cumhurbaşkanı Sayın Sezen bu maddeyi Anayasa Mahkemesi’ne götürdü.
Bu satırların yazarı da Anayasa Mahkemesi’ne uzman tanık sıfatıyla ifade verdi ve bir ricada bulundu: “Lütfen RTÜK’ten yazılı olarak TV’lerin sahiplerinin adlarını bildirmesini isteyin ve Sayın Cumhurbaşkanı’na TV’lerin kuruluş yıldönümlerinde kime kutlama mesajı gönderdiğini sorun. İki liste birbirini tutuyorsa benim diyecek bir lafım yok.” Zapta geçe bu ricanın arkası ne oldu bilmiyorum ama Sayın Beşir Atalay’ın Başbakan Yardımcısı olduğu dönemde ciddi bir çalışma ile RTÜK yasasını bir nebze olsun gerçek hayata yaklaştıracak bazı değişiklik önerileri kaleme alındı. Bu öneriler komisyon komisyon gezip, siyasi pazarlıklara konu olduktan sonra yasa şimdiki halini aldı.
Ama sahiplik maddesi oldukça akılcı bir şekilde düzenlenmesine rağmen hâlâ en baştaki hileyi şeriye yolu kapanmış değildi. Nitekim Fox TV’nin News International yani Rupert Murdoch’a ait olduğunu dünya âlem biliyor, ama kâğıt üstünde durumu hiç de öyle değil. Aynı şekilde son üç yıl içinde TV sahipliklerinde meydana gelen değişiklikler kalın bir sis perdesinin gerisinde. Hangi TV’nin sahibi kim, pek bilinmiyor ya da pek âlâ biliniyor ama “tecâhül-i ârifâne ile” (bilip de bilmezden gelinerek) durum idare ediliyor.
Yani demem o ki, Digiturk de bu şekilde el değiştirir, kimsecikler de bir şey diyemez. Ta ki RTÜK, yasanın 8. maddesinin (ı) bendinde anılan “tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk”, “toplumda özgürce kanaat oluşumuna engel olmamak”, “haberleri soruşturmaksızın veya doğruluğundan emin olmadan yayınlamamak” gibi bu mesleğin en temel kurallarına uyulmasını gerçekten denetler hale gelene kadar... Herkes bu kanalları bir şekilde alır da satar da...
* Televizyon Yayıncıları Derneği’nin ilk 10 yıl başkanlığını yapan Çolakoğlu, Show TV, NTV, Cine 5 ve Fenerbahçe TV’nin kuruluşunda görev almıştır.  

KONUK YAZAR
Nuri M.Çolakoğlu

Yazarın Son Yazıları

Devlet ve kalkınma Okan Toygar’ın - Bilin Neyaptı

Bir ülkede ekonomi yönetiminin temel hedefleri verimlilik ve adil bölüşümdür.

Devamını Oku
18.12.2025
Programda işçinin adı yok - Engin Ünsal

CHP 39. Olağan Kurultayı’nda tüzük değişikliği yaptı ve iktidar programını kabul etti.

Devamını Oku
17.12.2025
Yargı öyküleri - Ziya Yergök

Yıllar önce, 5 Ocak 1982’de Çetin Altan’ın Milliyet gazetesindeki “Şeytanın gör dediği” adlı köşesinde “Eski (Mahkeme Koridorları) sütununa özlem” başlıklı yazısında yer alan, bir ceza avukatının “Oturum” adlı anı kitabından alıntılanmış ilginç bir yargı öyküsüne değinmek istiyorum.

Devamını Oku
17.12.2025
Devletçiliğe dönebilmek... - Kemal Onur

Demokratik ve laik sosyal hukuk devletimizin kurucu lideri Atatürk’ün yönetimi döneminde; ülkemizin ulusal çıkarı açısından bilimsel anlayış ve duyarlı bir bilinçle, iç ve dış sermaye şirketlerinin çıkarları için vahşi madenciliğe kesinlikle fırsat verilmemiştir!

Devamını Oku
17.12.2025
Bu çığlığı duyun! - Mustafa Gazalcı

MESEM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözde mesleki teknik eğitim merkezleri uygulaması.

Devamını Oku
16.12.2025
ABD’nin esnek realist stratejisi - Nejat Eslen

11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD, tek kutuplu dünya düzeninin verdiği cesaretle küresel egemen güç olmanın hayallerini kuruyordu.

Devamını Oku
16.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025