Olaylar Ve Görüşler

Erkekleri olgunlaştırmak

28 Ağustos 2019 Çarşamba

-Emine Bulut’un anısına saygıyla-

Kimi erkeklerin kadınlara yaklaşımı sorunlu. Psikanaliz bunun kökenlerini “iğdiş edilme” kaygısında ve erkek çocuğun yaşamının ilk dönemlerinde annesine olan müphem duygularında buluyor. Kimileri soruyor: Kadınların zalim egemenler oldukları-yaşanıp yaşanmadığı belirsiz- eskil çağlarda, erkekler böyle cezalandırıldılar mı? Kadınların erkekleri iğdiş etmesine ne hacet! Erkeğin erkeğe uyguladığı tarihsel zulmün ayrılmaz parçasıdır iğdiş edilme! Uzağa gitmeye gerek yok, Osmanlı sarayına bakalım: Harem ağaları nedir? Avrupa’da, beylerin kulakları, oğlan çocuğuna özgü o tatlı sesten mahrum kalmasın diye yüzyıllarca sürmüş “kastre’’ (yani iğdiş edilmiş) şarkıcılar (castrato) geleneği nedir? Hiç kendimize soruyor muyuz, ne kadar armağanlarla, onurlarla onarılsa da sünnet, küçük bir çocuğun bilinçaltına nasıl etki eder? Ülkemizde, ne biyoloji ve psikoloji ne edebiyat sevildiği için, “insan’’ olmanın içimizde kanayan yaralarına yabancı yaşıyoruz.

Uygarlık ve vahşet
Öte yandan, uygarlığın temelinde vahşet var, yani kaba güç! Uygarlaşma en yalın tanımıyla kaba güçten uzaklaşmaktır. Öte yandan, her uygarlık mensubu olduğu dinden büyük ölçüde etkilenir. İnsan topluluklarına yön ve şekil verme amacındaki dinlerin ve uygarlıkların -anlaşılabilir nedenlerle- cinsellikle sorunları olmuştur. Hıristiyanlık cinselliği birincil günah ilan ederken (bugün için geçersiz bir yaklaşım) Müslüman kültürler erkeğin arzusunu ve öfkesini adeta doğa emri hatta afeti kabul edip, kadını bu alanda erkeğin doğal eşi olarak görmemişlerdir; ve İslam hukuku dört eşe cevaz vererek, kadını mirastan mahrum bırakarak, mahkemede kadının tanıklığıyla erkeğinkini bir tutmayarak kadının ikincilliğini deyim yerindeyse ‘’güvenceye’’ alır! Toplumun gözünde kadın bireyin kıymeti erkeğinkinin dörtte birine inmiştir; çeyrek konumdan, hayatın bütün öfkesinin boşaltılabileceği bir lavaboya ya da cinsel eylemi kolaylaştırıcı bir cisme dönüşmek pek kolaydır. Kadının ‘’insan’’ kimliğinin göz ardı edilip kullanılıp atılacak ya da parçalanacak bir eşya yerine konduğunu hiçbir kitap yazmaz; ama bu zehirli gerçek toplumun hepimizin soluduğu atmosferinde dolaşır ve her bireyin sinir sistemine ulaşır.
Emine Bulut’un yürek parçalayan katlinden sonra, sayın Cumhurbaşkanı, üstümüze düşeni yapmaya hazırız, demiş. Sayın Cumhurbaşkanı zeki bir insan. Neyin yapılması gerektiğini herhalde görüyordur. Öncelikle partisine mensup siyasilerin kadınları aşağılayan, kötüleyen, alaycı söylemlere son vermeleri gerek. Malum, yöneticiler -güzel dilimizin de ima ettiği üzere (imam aksırırsa, cemaat zatürree olur) - yönetilenlere örnek oluştururlar. Vakalar kendisinin hatırında kalmamışsa, internette bol miktarda kayıt bulabilir. AKP mensupları için acilen bir kadın - erkek eşitliği semineri düzenlenmelidir. Önemli bir diğer önlem budur. AKP liler, dinden bahsetmeden edemiyorlarsa, şekilci bir dindarlığı değil, bütün dinlerin ana ve soncul amacı olan “iyi insan olmayı’’ söylem ve eylem olarak öne çıkarmalıdırlar; kendilerinin de iyi örnek oluşturmalarının gerekliliği hususunda aydınlatılmalıdırlar. “İyi insan’’dan kasıt, diğer insan kardeşlerini ve yuvamız olan doğayı incitmeyen insandır! Hukuk cihetinde de yapılacak işler var. Cedaw ve İstanbul Sözleşmesi gibi, imzacı devletlerde yasa yerine geçen, kadınları koruyan Birleşmiş Milletler sözleşmelerini kaldırmaya teşebbüs etmek yerine onları işletmek gerekir! Kadın katillerinin duruşmalarda takım elbise giyip kravat takmalarının iyi halden sayılması gülünç ötesidir; böyle hukuki komedilere hiç gerek yoktur.

Sadece okulla olmaz
Ülkemizin erkek kitlelerinin kadının da tıpkı erkek gibi tüm bir insan olduğunu, onun da arzularının, seçimlerinin ve kararlarının olacağını içselleştirebilmeleri gerek. İnsan olmanın varoluşsal yaralarını inkâr etmenin hiçbir şeyi çözmediğini, yaralarımızla hoş geçim kurmanın zorunluluğunu; acılarımızı, kutsadığımız ailenin kapalı kutusunda birbirimize ödetmenin hiçbir derdi tedavi etmediğini, bireyler olarak hepimizin öğrenmesi gerek. Eğitim sadece okulda olmaz. Erkek kitlelerinin yoğun olduğu yerlerde, hayata saygıya ve kadın-erkek eşitliğine dair pekâlâ eğitim yapılabilir. Nerede yoğun erkek kitleleri? Yanıt açık! Camide ve orduda! Fabrika diyeceğim ama, ülkede kaldı mı emin değilim! AKP’li sayın yöneticiler buyurun işbaşına! Cami de elinizde ordu da!

Erendiz Atasü



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları