Heykelini yontan adam: İmamoğlu - PROF. DR. AHMET ÖZER
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Heykelini yontan adam: İmamoğlu - PROF. DR. AHMET ÖZER

28.04.2025 04:00
Güncellenme: 28.04.2025 04:00
Takip Et:

19 Mart darbesinin mağduru ve kazananı İmamoğlu, kariyer aşamasında yeni bir evreye geçti ve yiğitlik öyküsüne bir çentik daha attı. Hapse girdi, büyük liderlerin geçtiği kapıdan geçerek yeni bir aşamaya geçti. Şimdi büyük siyaset sahnesi hapishanede kurulu. O çalışma azmini, organizasyon gücünü, enerjisini hapishanede kullanacak, buradan kitlelere seslenecek. Kitleleri heyecanlandırmak, enerjisini belli bir hedefe yönlendirmek İmamoğlu’nun iyi bildiği bir liderlik ama bunu artık Silivri’de küçük bir hücrede yapmak zorunda. Bu da yaptıklarının etkisini ve gücünü artıracaktır.

Bu İmamoğlu’nun zorlu yolu, bizler de onun yol arkadaşlarıyız. Bu zorluklara birlikte göğüs gereceğiz. Bu yolu her şeye ve tüm güçlüklere rağmen yılmadan, pes etmeden ve her gün bir öncekinden daha büyük bir azimle cezaevinde onunla birlikte yürüyeceğiz ve ülkemizi aydınlık yarınlara mutlaka kavuşturacağız. Bu konuda azimliyiz, kararlıyız ve güçlüyüz. Gücümüzü halkımızdan ve haklılığımızdan alıyoruz. Milli iradeye kastedenleri elbirliği ile yeneceğiz. Milli irade her şeyin üzerindedir ve “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir”.

‘FARK YARATAN CESARETTİR’

Bizler bu milletin bağrından çıkmış, daha özgür ve daha gönençli bir yaşam için çalışan insanlarız. İmamoğlu da halkın beğenisini, takdirini ve onayını almış, bu vasfıyla rakiplerini korkutan, üstün nitelikleri olan cumhurbaşkanı adayımız ve bir sonraki cumhurbaşkanımız olacak kişidir.

Bu siyasi yolculuktan onu ortaya çıkaran insani yolculuğa bakalım. İnsan doğar yaşar ve ölür. Bu üçgenin döngüsü, kaza beladan beri hep tekrar ederek sürer gider. Peki fark yaratan nedir? Fark yaratan cesarettir. Napolyon’un deyişiyle dünyada taklit edilemeyen tek şey olan cesaret. Tabii bu cesareti nasıl kullandığına bağlı.

Bir insanın bir başka insanın içinden çıkması ile doğum mucizevi bir şeydir. Sırlarla dolu olması, herkesi kapsaması ve mutlak olması bakımından ölüm ise ihtişamlıdır. Mucizevi doğum ile ihtişamlı ölüm arasındaki yaşam aslında sıradan bir tekrardan ibarettir meğerki ondan anılası bir ömür çıkarmasa insan. İşte İmamoğlu’nun farkı yaşamından, bütün risklerine rağmen, yılmadan cesaretle anılası bir ömür çıkarmasıdır.

Çünkü milyonlarca yıldır insanlık soğuk bir kış gecesindeymiş gibi karanlık ve sonsuz bir deliğe akıp gitmektedir. Bugün doğumlar dursa 90 yıl sonra dünyada insan namına canlı kalmayacaktır.

YAŞAMIN ANLAMI

Peki bunca sıradanlık içinde yaşamın anlamı nedir? Bir insanı farklı kılan nedir? İnsanın yaşamını anlamlı kılan, onu da diğerlerinden paha biçilmez biçimde ayıran nedir? İnsan bu sıradan tekrardan nasıl kurtulabilir? Sahip olduğu cesaretle, ferasetle ne yapması gerekir? Bu soruların tek bir cevabı vardır: O da yaşamında, yaşamından daha değerli bir amaca bağlanmaktır. Bu amaç nihayetinde insanı gene insan eliyle yaratılan zulme karşı koymaya götürür. Çünkü büyük amaçlar büyük erdemleri gerektirir. İşte bu erdemlerin başında da cesaret gelir. Bu da güç sahiplerini ürkütür. Bu ürkü zulmü doğurur. Sonuçta ya boyun eğmek ya da insan onuru adına itiraz etmek yol ayrımına gelir kişi. İşte kendi yaşamından daha büyük bir amaca bağlanmak burada karşımıza çıkar. O da başkalarının daha özgür ve insanlık onuruna yakışır derecede yaşaması için mücadele etmeyi gerektirir. Riskli midir? Evet risklidir ancak başarılacak amacın riski arttıkça değeri de o ölçüde artar.

Bu noktada insan başlar kendi kendini yontmaya ve yapmaya. Herkes heykelini kendisi yontar. Cesareti, feraseti ve nitelikleri oranında...

VAZGEÇMEDEN, USANMADAN...

Hayvan yaşamı ve yaptıkları doğası gereği standarttır. Ancak insanın (gene doğası gereği) yücelmesinin de alçalmasının da sınırı yoktur. İnsan, kendi yapıp etmeleri ve istemeleriyle kendini biçimlendirir; kendi özgür ve onurlu kalıpçısı, heykeltıraşıdır. Kendini tercih ettiği gibi biçimlendirir. İnsan kendine daha düşük, yani hayvani bir biçim verip yozlaşabileceği gibi ruhunun yargısına uygun olarak daha yüksek, onurlu ve anılası bir biçimde yücelebilir de...

İmamoğlu yıllarca dışarıda yapmaya çalıştığı heykelini şimdi dört duvar arasında, demir parmaklıklar arkasında bir hücrede güçlü elleri, yüksek iradesiyle, vazgeçmeden, bıkmadan, usanmadan yontmaya devam ediyor. Ve yarınlara kalacak olan hem büyük emeklerle yaşamdan yonttuğu bu onurlu heykel hem de ona ulaşmak için yapılan yolculuğun kendisidir. Çünkü her şey bir gün biter, ömrü son bulur, geriye hikâyesi kalır insanın. Füruğ’un dediği gibi, “Kuş ölür, sen uçuşu hatırla.”

PROF. DR. AHMET ÖZER

SEÇİLMİŞ ESENYURT BELEDİYE BAŞKANI