Olaylar Ve Görüşler

İktidarın 14 Mayıs’a sığınması - Dr. Ceyhun BALCI

23 Ocak 2023 Pazartesi

“Yeter! Söz milletin” 14 Mayıs 1950 seçimlerine damga vuran savsöz olarak bilinir. Her ne kadar milletin gururunu okşasa da gerçekte “karşıdevrim”in oy gücüyle yönetsel yetkiye kavuşmuş olmasını simgelemektedir.

14 Mayıs 1950 görünürde çok partili demokrasiye geçişin iktidar değişikliği günü olsa da devrimler kökleşmeden ve özümsenmeden girişilen denemenin yarattığı sonuçlar 1950-1960 arasındaki acı deneyimlerle çarpıcı şekilde yaşanmıştır.

TUTUNACAK DAL!

14 Mayıs’ta başlayan 27 Mayıs’ta sonlanan döneme ilişkin okuyabildiğim kaynaklardan birisindeki şu bilgi belleklere çivilenesidir.

“1932’de başlatılan Türkçe ezan ve yakarışa 16 Haziran 1950’de son verilmiştir.” “Yeter! Söz milletin” savsözünün arkasına saklananların ilk uygulamayla birlikte verdiği işaretle çağdaşlık yolundan dönerek yeniden din-tarım toplumuna yöneldiklerini ve gerçek amaçlarını dışavurduklarını anlamak için daha fazla kanıt aramaya gerek olmadığı açıktır.

Aradan geçen üç çeyrek yüzyıla yakın zamandan sonra 14 Mayıs’ın bir kez daha tutunacak dal olarak görülmesi ilginçtir. 

İki 14 Mayıs arasında kısa bir karşılaştırma yapmakta yarar var:

UMARSIZLIK GÖSTERGESİ

- Yeterince hazırlık yapılmadan, devrimler tamamlanmadan, kökleşmeleri sağlanmadan ve yeterince güvenceye kavuşmaları beklenmeden gidilen çok partili 14 Mayıs 1950 seçimleri sonrasında her şeye karşın kavgasız gürültüsüz bir görev değişimi yapılmıştır. Bu önemli ayrıntı bile Cumhuriyeti kuran kadroların olgunluğunu, bilgeliğini ve sağduyusunu yansıtması bakımından anlamlıdır.

- Geldiğimiz noktada 14 Mayıs 2023 seçimlerinden sonra bu olgunluğun ve sağduyunun yinelenmesi öncelikli beklentidir. Bu beklentinin oluşmuş olması bile yeterince ürkü ve kaygı kaynağı olarak tarihteki yerini almıştır.

- 1950 14 Mayıs’ında tek partiden çok partiye geçiş söz konusudur. Tek parti olanağını her şeye karşın elinde tutabilecek bir istenç görevi karşıtına bırakma doğrultusunda ikileme düşmeyerek olumsuz beklentileri boşa çıkarmıştır.

- 2023 14 Mayıs’ında ise tersine bir dönüşümden kaygı duyulmaktadır. Beş yıl önce girilmiş olan tekli yönetsel anlayışın yarattığı sayısız sorun görmezden gelinirken, bu olumsuzluğun pekiştirilmesi olasılığı bile başlı başına bir sorun olarak kendisini göstermektedir.

- Yakındaki 14 Mayıs’ın öne çıkan bir başka özelliği anayasadışılıkla özdeşleşmiş olmasıdır. Olağan zamanındaki seçimde adaylığı olanaksız olan şimdiki cumhurbaşkanının öne alınan seçim yoluyla kendisine meşruiyet sağlama çabası içinde olduğu anlaşılmaktadır. Bu meşruiyet gereksiniminin TBMM kararı koşulu gerektiren erken seçim yerine tek kişinin kararıyla giderilmesi yoluna gidilmiş olmasının da ayrıca irdelemeyi ve karşı çıkmayı gerektirdiği açıktır.

- Önceki 14 Mayıs’ı izleyen 10 yılın her geçen gün sıklaşan anayasadışılıkla anıldığı düşünülürse, bu 14 Mayıs’a giden yolun da anayasaya aykırı bir kararla açılmış olması bir rastlantı mıdır sorusunu sormak gerekli olmanın ötesinde kaçınılmaz görevdir.

Her koşulda iktidar olmayı önemseyen iktidarın başka pek çok seçenek gibi 14 Mayıs metaforuna sığınma gereksinimi duymasını umarsızlığının göstergesi olarak değerlendirmek yanlış olmayacaktır.

DR. CEYHUN BALCI

ESKİ İZMİR TABİP ODASI YÖNETİCİSİ



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları