Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Lozan’da Batı’ya boyun eğdiren Atatürk - Prof. Dr. Metin KALE
Vahdettin’in Türkiye’den kaçışından 3 gün sonra 20 Kasım 1922’de Lozan’da barış görüşmeleri başladı. Konferans’a 12 ülke katıldı, ancak esas görüşme ve tartışmalar İngiltere ile Türkiye arasında oldu. Bu konferansa İtilaf Devletleri “Şark İşleri Konferansı” adını vermişlerdi.
Son 4- 5 yılın değil asırlık sorunların
görüşüleceği Lozan’da, Türkiye, İtilaf Devletleriyle bir hesaplaşmaya
girişecekti. Bu bakımdan Türk heyetinin başkanını seçmek çok önemliydi. Atatürk,
İsmet Paşa’nın
Mudanya
Ateşkes görüşmelerindeki başarılarını görmüş ve kararını vermişti ve ona
3 sayfa, 14 maddelik bir talimat verdi.
“Hiçbir kısıtlanma olmaksızın Türkiye bağımsız ve egemen bir devlet olarak
tanınacak, hiçbir kapitülasyon kabul
edilmeyerek, Ermenistan, tartışma konusu
bile olmayacaktı.” İsteklerimiz kabul
edilmezse görüşmeler kesilip, geri dönülecekti.
İsmet Paşa’nın rakipleri başta Curzon
olmak üzere, yenilmiş bir devlete
tasfiye koşullarını dikte ettirmeye gelmişlerdi. Karşılarında yenik Osmanlı İmparatorluğun
sinmiş bir paşasını bulacaklarını sanıyorlardı. O ise, Lozan’a Mondros’tan
değil, Mudanya’dan geldiğini sık sık muhataplarına hatırlattı.
Lozan’da İsmet Paşa’nın ilk ve son sözü hep “Tam bağımsızlık!”
oldu.
Onun bu direnişi karşısında Curzon ne
yapacağını şaşırıp “Türkiye için rahatsız
edici oluyorsa, bunun yerine başka bir kelime kullanabiliriz” diyerek
gülünç duruma düşmüştü. Mağrur İngiliz
Lordu, sanki Anadolu'da savaşı onlar kazanmış gibi "Türkiye'nin imza edeceği en iyi anlaşma budur... Eğer imza
etmezse, Türkiye düşünsün! Asya'nın görünmez derinliklerinde kaybolur"
diyerek böbürlenmeye kalktı.
Mağrur Curzon İsmet Paşa’yı: “Hiçbir dediğimizi kabul etmiyorsunuz.
Reddettiklerinizi cebimize atıyoruz. Memleketiniz haraptır, imar etmeyecek
misiniz? Bunun için paraya ihtiyacınız olacak. Para bugün dünyada bir bende var, bir de (Fransız baş delegesini
göstererek) yanımdakinde. Unutmayın ne reddederseniz hepsi cebimde.
Yarın para istemek için karşımıza gelip diz çöktüğünüz zaman, reddettiklerinizi
cebimden birer birer çıkarıp size göstereceğim”
tehdidini savurunca İsmet Paşa’dan “Bunları
behemehâl alacağız. Biz bunları alalım, siz verin, sonra gelirsek istediğinizi
yapın” cevabını alır. Hezimete uğradığını kabul eden Curzon diyordu ki: “Şimdiye kadar biz kendi barış
anlaşmalarımızı dikte ediyorduk, şimdi ise düşmanla pazarlık yapıyoruz, duyulmamış bir şey.”
Bu koşullarda
konferans 4 Şubat
1923’te yarıda kaldı. Batılılar, "Türkler, son
teklifleri reddettiler!" diye haber uçurdular salonun dışına.
Gazeteciler, dışarıya çıkan İsmet Paşa'ya koştular: "Ne oldu Paşam?" Paşa gayet sakindi, durumu özetledi: "Ne olacak, hiç... Esaret altına
girmeyi kabul etmedik."
Lozan’da
ikinci dönem görüşmeler 23
Nisan’da başladı. Curzon’un yerine Sir Horace Rumbold, Fransız Bompart’ın
yerine de General Pelle gelmişti.
Rumbold “Savaş meydanlarından gelen İsmet Paşa sadece usta bir diplomat değil,
aynı zamanda bir devlet adamı olduğunu da kanıtladı” diyordu.
Lozan’ı iyi anlayabilmek için Sevr’le
karşılaştırmak gerekir. Sevr’de Anadolu taksim ediliyor ve ısmarlama bir
Ermenistan ve Kürdistan yaratılmak isteniyordu. Lozan’da elde edilen başarı İngiliz
İmparatorluğunun belkemiğini oluşturan Yakındoğu politikalarının da iflas
ettiğini bütün dünyaya gösterdi. Anadolu’da yaratılmak istenen Ermenistan ve
Kürdistan hayalini sona erdirmişti.
Lozan Türkiye’nin galiplerle eşit
koşullar içinde ve kendi koşullarını benimseterek imzaladığı tek anlaşma olarak
tarihteki onurlu yerini almıştır. Lozan Anadolu’da Türk Aydınlanması’nın da
yolunu açan bir barış anlaşmasıdır. Cumhuriyet tarihimizde Türk diplomasisi
Lozan ile başlar denilebilir.
Atatürk, kapitülasyon konusunda çok titizdi, onun
tartışılmasını bile ulusal onurumuza
yönelik bir hakaret kabul ediyor ve diyordu ki : “Bundan sonra kazanacağımız zaferler ekonomi, bilim ve eğitim zaferleri
olacaktır(…) Kapitülasyonlar bir
devleti mutlaka bitirir. Osmanlı ve Hindistan Türk – İslam İmparatorlukları
bunun kanıtıdır(…) Osmanlı ülkesi, yabancıların sömürgesinden
başka bir şey değildi. Devlet ve hükümet, yabancı sermayenin jandarmalığından
başka bir şey yapmamıştı(...) Burasını esirler ülkesi yaptırmayız”
Mustafa Kemal’in ve Türkiye’nin o günkü
mücadelesi yalnız Türkiye’nin değil, bütün ezilen ulusların ve bütün Doğu’nun
da dramıydı. Mustafa Kemal’in başarısı
özellikle Hindistan’da yoğun olarak tartışıldı. Hindistan bağımsızlık
hareketini lideri olan Gandhi “Mustafa
Kemal İngilizleri yeninceye kadar Tanrı’yı da İngiliz zannederdim” diyordu.
Gandhi’nin kayınpederi de Lozan’daki Türk başarısının ezilen uluslara yaptığı etkiyi
şu sözlerle açıklar: “Biz, Atatürk büyük
devletlere baş eğdirinceye kadar, bir Doğu ulusunun tutsaklıktan bütünüyle
kurtulabileceğine inanmıyorduk. Bizim amacımız, özerklikle sınırlıydı. Ne zaman ki, Atatürk Kurtuluş Savaşını
başardı, Lozan’da büyük devletlere boyun eğdirdi, amacımızı bağımsızlığa
çevirdik.” Lozan Anlaşması Norbert
von Bischoff’un belirttiği gibi “Türk silahlarının kazandığı zaferi, uluslararası hukukun kütüğüne
geçirmesidir.”
Türkiye ile yedi devlet arasında 24 Temmuz 1923’de Lozan’da imzalanan Barış Antlaşmasıyla Osmanlı İmparatorluğu tasfiye edilmiş ve yeni Türk devleti kurulmuş oluyordu. Bu başarı Mustafa Kemal’in dinamizmiyle, yurt ve tarih bilinciyle Türk halkının yurt savunmasındaki kahramanlığı, özverisi, inancı ve başa çıkılamaz iradesiyle kazanılmış bir mucizenin adıdır. Lozan’ı onlar unutmadı, biz unutacak mıyız? Bizlere ve genç nesillere düşen Cumhuriyete saldırıların yoğunlaştığı şu sıralarda, azim ve bu bilinçle sorumluluklarımızın ne kadar ağır ama gerçek olduğunu, Lozan’ı kazandıranlara vicdan ve gönül borcumuz bulunduğunu asla unutmamaktır.
Prof. Dr. Metin KALE
Osmangazi Üniv. Tıp Fakültesi Üroloji E. Öğretim Üyesi
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Colani’nin arabası
- Nevşin Mengü hakkında karar
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- Müge Anlı'nın eşine yeni görev