Sarıkamış Felaketinden sözde demokratik açılıma: Dondurulan devlet aklı - Çiğdem Bayraktar Ör
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Sarıkamış Felaketinden sözde demokratik açılıma: Dondurulan devlet aklı - Çiğdem Bayraktar Ör

22.12.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Image

Tarihten çıkarılacak dersleri ancak bu derse girenler bilebilir. Dersten kaçanların geleceğe dair yorum yapması çok tehlikelidir. Atatürk, tarih bilmeyenlerin devlet yönetmeye talip olmaması gerektiğini söylerdi. 22 Aralık 1914’te ihtiraslı bir komutan; coğrafyayı, mevsim şartlarını, yerel dinamikleri, insan doğasını yeterince bilmeden, üzerine etraflıca düşünmeden çıktığı Sarıkamış Harekatı’nda 90 bin şehit vermemize neden oldu.

ÇOĞUNLUKLA ‘BARIŞ’, SONRAKİ SAVAŞ İÇİNDİR

Osmanlı Devleti, I. Dünya Savaşı başında tarafsız görünüyor; aslında kimin yanında savaşa gireceğine karar vermeye çalışıyordu. İngilizler, Rusları korkutucu bulsa da çıkar ortaklığı vardı ve Fransa’yı da yanına alarak “İtilaf Devletleri”ni oluşturdu.

Giderek güç kazanan Almanya, Avusturya-Macaristan’ı, sonradan taraf değiştirecek İtalya’yı gücüne eklemişti. Osmanlı cazip tekliflerle geleni tercih edecekti, ancak İtilafçılardan umduğunu bulamadı. İktidarın çelik devi Almanya’nın yanında konumlandı. Osmanlı-Alman ittifakı imzalansa da taktiksel olarak Osmanlı’yı “tarafsız” gösterme kararı alındı. Aynı gün İngiltere, parası ödenmiş iki gemimize el koyarken Almanya’dan iki zırhlı savaş gemisi Osmanlı’ya verildi.

VE SAVAŞA GİRİLİR... 

Almanya, Fransa’ya savaş ilan edince İngiltere seferberliğe geçti, İsviçre Parlamentosu “olağanüstü hal” statüsüne; İtalya, Rusya ile gizliden flörtleşmeye...

29 Ekim’de, Goeben ve Breslau gemilerinin Karadeniz kıyılarını topa tutmasıyla Osmanlı savaşa bulaştı. Savaşa girişimiz bir Alman tezgâhı gibi anlatılsa da gerçekte öyle değildi. Enver Paşa daha bir hafta önce talimatını vermişti: “Filomuz Karadeniz’de üstünlüğü elde etmelidir. Rus filosunu arayınız ve harp ilan etmeden bulduğunuz yerde hücum ediniz.”

Hücum edilecek ama savaş ilan edilmeyecek! Enver Paşa’nın narsizmi onu körleştirirken tek yanılan o muydu? Bir dünya savaşının yaklaştığını görmeyenler, Avrupa’yı akıllı bulup da kıtanın böyle bir savaşa çekilmeyeceğini savunanlar... Hepsi yanıldı, savaş kapıdaydı.

Her şey çok hızlı gelişti. Sınırlarımızı 2 Kasım’da geçen Rusya, Türk topraklarını Ermenilerle birlikte işgal ederek Erzurum’a kadar ilerledi. 3 Kasım’da İngiliz-Fransız ortak filosu Çanakkale’ye geldi, 17 dakika boyunca topa tuttu Seddülbahir’i. 5 Kasım’da İngiltere ve Fransa Osmanlı’ya savaş ilan etti. İngiliz başbakan, “Osmanlı Devleti savaşa isteyerek ve bilerek girdi, cezasını en ağır biçimde çekecektir” diyordu. Oysa savaşları devlet aklı kazanır, öngörüsüz ve akılsız iktidarlar kaybeder. Osmanlı’yı yönetenlerin asırlık hatalarının bedelini hâlâ ödüyoruz.

DERS 1: Ah! Hasan İzzet Paşa, ah! İlerleyeceğine, durdun; saldıracağına savunmaya çekildin!

Rusların hızlı ilerleyişi, 5. gününde beklemedikleri bir taarruzla karşılandı. Köprüköy ve Azap savaşlarında Rus güçleri, Ermeni desteğine rağmen geri püskürtüldü.

Tanıdık bir işbirliği modeli: Dışarıdan güdümlü, içeriden vurmaya hazır!

Osmanlı tebaasından 8 bin Ermeni asker kaçağı bir yana, 60 bin Ermeni gönüllüden oluşan bir başka silahlı gruptan gururla söz ediyordu bir İngiliz diplomat.

Ruslara karşı başarı, Balkan savaşlarındaki travmadan sonra iyi geldi. Kayıtlara göre, “Kanlı Mevkii”de Ruslar sahadaki gücünün yüzde 40’ını yitirmişti.

Savaşa “mümin savaşçı”ları davet eden Padişah Sultan Reşat’ın, din adamlarıyla birlikte duyurduğu “cihat Fermanı”na karşılık gelmedi. Yorgun ve yoksul Osmanlı askerlerinin savaş hazırlığı yetersizdi. Yine de Türk ulusunun savaşma yeteneği, Rus işgalinden topraklarımızı kurtardı.

Zaferin büyük askerlerinden Tuğgeneral Ziya (Yergök) Paşa, “Sarıkamış’tan Esarete” adıyla kitaplaşan anılarına, “Komutan paşaların taarruzu durdurmamız hususundaki emirlerine uymayıp, iki bölüğü savaşa sokmam askere gayret ve cesaret verdi” diye yazacaktı.

Ama... 3. Ordu Komutanı Hasan İzzet Paşa ansızın savaşı durdurdu, ilerlemek ve saldırmak yerine güçlerini geriye çekti. Zafere rağmen çekilmeye zorlanan orduda büyük bir moral bozukluğu belirdi. Ruslar toparlanmak için zaman kazandı. Hasan İzzet Paşa taarruza devam etseydi Sarıkamış Harekatı’na girişilmeyecekti. Doğru zamanı bekleme, tam zamanında taarruz Mustafa Kemal’deki gibi bir askeri deha gerektirir. Doğru zamanda siyasi hamle de yine Mustafa Kemal’deki gibi devlet aklı.

BİTMEK ÜZEREYKEN PKK’Yİ MUHATAP ALMAK

Savaşlar devletler arasında olur. PKK ile yaşanan “terörle mücadele”dir, “teröristle çatışma”dır. Düşmanla mücadelede, tarihin bu kısmından alınacak ders çok önemli. Çocuklarının kandırılmasına tepki gösteren ailelerin, değişen toplum yapısının, ilgilerin, gereksinimlerin etkisiyle dağlı kadrosu yaşlanan, iyice küçülen, etkisi sınırlı PKK tam bitirilmek üzereyken “demokratik açılım” denen paradigmayla toparlanma olanağına kavuşturuldu. Oysa örgütün üzerine daha fazla gidilmeli, son darbeler vurulmalıydı. Gücünü Suriye’ye kaydıran, bölgede yoğun sıcak çatışmalara karışan, iç kavgalara çekilen terör örgütü tam sona yaklaşıyorken Türkiye’yi yeniden siyasi bir savunma hattına çekmek yanlış karar. Bu durum, ilk açılım sürecinde olduğu gibi PKK’ye yalnızca zaman ve güç kazandırır.

DERS 2: Askerleri ölüme gönderen donmuş “devlet aklı”

Sarıkamış bir felaket olarak kayıtlara geçti ama iktidarın kibirden ve ihtirastan donmuş devlet aklı hemen hiç konuşulmadı. Oysa Sarıkamış yalnızca bir tarih konusu değil, güncel bir uyarı. Soğuğa alışık Rus güçlerine karşılık, yoğun kar yağışı altında, eksi 26 derecede Allahüekber Dağları’nı aşarak ilerlemeye çalışan Türk kolordusu bir gecede donarak yok oldu.

Enver Paşa, vatansever bir komutandı. Ancak gerçeklerden kopmuştu. Ne bölgeyi ne iklimi ne halkı ne de olacakları kestirebildi. Sloganlar, aklın yerini aldı.

BARIŞSIZ ‘BARIŞ SÜRECİ’ 

Barışsız “barış” süreci, teröristli “terörsüz Türkiye” nasıl olur? Olamaz! Bugünkü karakterlerle kıyaslanamayacak vatansever Enver Paşa’nın aldığı yanlış kararla gerçekleşen Sarıkamış trajedisi bize böyle büyük adımlarda zamanın, yöntemin ne denli önemli olduğunu hatırlatıyor. Kişisel hırsların nasıl büyük kayıplara yol açabileceğini... Ona itiraz edenleri “ilerlemenin önünde engel” olmakla suçlamıştı Enver Paşa. Kaldı ki o gün zamanlaması yanlış da olsa bir Türk ilerleyişi amaçlanmıştı.

“Demokratik açılım”da ise ulusal, siyasi, idari tavizler söz konusu. Bugün ise bu ödünlere itiraz edenler yaftalanıyor. Deneyimli Türk devleti yeter ki terörü bitirmek istesin, kadim Türk ordusunun iyi planlamayla aşamayacağı dağ yok!

PLATONİK BARIŞ 

Platonik barış olmaz. Geçmişin acıları, şehit ailelerinin, toplumun hassasiyetleri gözardı edilemez. PKK’nin beyanları gerçek bir dönüşümden çok uzak. Parçalanmış, gücü dağıtılmış bir ülkeden sömürgecilere yeni bir üs yaratmak isteniyor. Barış simetrik olmazsa bunun adı hegemonya tesisi, stratejik zafiyet olur.

Sarıkamış’a itiraz eden Ziya Yergök gibi cephe görmüş askerler, bugün de yanlışlara itiraz ediyor. İtirazları elbette barışa değil, deneyimin ve geleceğin iyi okunmamasına, terörle “mücadele” yerine “müzakere” edilmesine, politik çıkarlar için “barış” kavramının tüketilmesine, yeni krizlerin öngörülememesine, düşmana güç ve zaman kazandırılmasına.

DR. ÇİĞDEM BAYRAKTAR ÖR

Yazarın Son Yazıları

Sarıkamış Felaketinden sözde demokratik açılıma: Dondurulan devlet aklı - Çiğdem Bayraktar Ör

Tarihten çıkarılacak dersleri ancak bu derse girenler bilebilir.

Devamını Oku
22.12.2025
Cumhuriyetimizin vazgeçilmez değeri - Azmi Kişnişci

“Eşitlik”, Cumhuriyetin yalnızca hukuki bir ilkesi değil; toplumsal yaşamımızın adalet duygusunu ayakta tutan temel dayanaklarından biridir.

Devamını Oku
22.12.2025
Yenilmezlikler ve dokunulmazlıklar - Cengiz Kuday

Tarih, bazen büyük savaşlarla değil; küçük, sessiz ve ilk bakışta sıradan görünen olaylarla yön değiştirir.

Devamını Oku
20.12.2025
Büyüyen eşitsizlik, yaygınlaşan yoksulluk - Sıtkı Ergüney

Ekonomide; fiyatlar genel düzeyindeki; artış “enflasyon”, gerileme “deflasyon”, duraklama ile birlikte yaşanan artış da “stagflasyon” olarak tanımlanır.

Devamını Oku
20.12.2025
Hayvancılıktaki yol ayrımı - Gülay Ertürk

Türkiye bugün hayvancılıkta çok kritik bir eşiğe geldi.

Devamını Oku
19.12.2025
Devlet ve kalkınma - Prof. Dr. Bilin Neyaptı

Bir ülkede ekonomi yönetiminin temel hedefleri verimlilik ve adil bölüşümdür.

Devamını Oku
18.12.2025
Devletçiliğe dönebilmek... - Kemal Onur

Demokratik ve laik sosyal hukuk devletimizin kurucu lideri Atatürk’ün yönetimi döneminde; ülkemizin ulusal çıkarı açısından bilimsel anlayış ve duyarlı bir bilinçle, iç ve dış sermaye şirketlerinin çıkarları için vahşi madenciliğe kesinlikle fırsat verilmemiştir!

Devamını Oku
17.12.2025
Programda işçinin adı yok - Engin Ünsal

CHP 39. Olağan Kurultayı’nda tüzük değişikliği yaptı ve iktidar programını kabul etti.

Devamını Oku
17.12.2025
Yargı öyküleri - Ziya Yergök

Yıllar önce, 5 Ocak 1982’de Çetin Altan’ın Milliyet gazetesindeki “Şeytanın gör dediği” adlı köşesinde “Eski (Mahkeme Koridorları) sütununa özlem” başlıklı yazısında yer alan, bir ceza avukatının “Oturum” adlı anı kitabından alıntılanmış ilginç bir yargı öyküsüne değinmek istiyorum.

Devamını Oku
17.12.2025
Bu çığlığı duyun! - Mustafa Gazalcı

MESEM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözde mesleki teknik eğitim merkezleri uygulaması.

Devamını Oku
16.12.2025
ABD’nin esnek realist stratejisi - Nejat Eslen

11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD, tek kutuplu dünya düzeninin verdiği cesaretle küresel egemen güç olmanın hayallerini kuruyordu.

Devamını Oku
16.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025