Şeker fabrikaları gerçeği MUSTAFA ÖZYURT yazdı...
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Şeker fabrikaları gerçeği MUSTAFA ÖZYURT yazdı...

22.03.2018 08:32
Güncellenme:
Takip Et:

Üretime ve istihdama yönelik bir tek çivi çakılmadı. Şimdi sıra 14 şeker fabrikasının yok pahasına birilerine peşkeş çekilmesine mi geldi?

Cumhuriyetin devir aldığı Türkiye’de gerçek anlamda bir gram şeker üretimi yoktu. Şeker sanayi kurulması için ilk adım ve ilk girişim, cumhuriyetle birlikte, Uşak’ta ve Trakya bölgesinde atıldı. Her iki atılım halkın katılımıyla ve öncülüğünde gerçekleşti. Örneğin Uşak’ta Molla Ömer oğlu Nuri Efendi adında bir halk çocuğu, köy köy dolaşarak şeker fabrikası kurma işine öncülük etti. Halk içinden gelen ve halk için kurucu bir özveriyle gecesini gündüzüne katan Nuri Efendi ve arkadaşları, topladıkları 600 bin TL ile Uşak’ta Ayberk Mahallesi Cemiyet-i Hayriyesi adıyla bir mahalle hayır derneğini Uşak Terakki Ziraat Şirketi’ne dönüştürerek şeker fabrikası kurmaya yöneldiler. Uşak’ta 6 Kasım 1925’te temeli atılan fabrika 19 Aralık 1926’da işletmeye açıldı.

Özel girişim örneği
Alpullu Şeker Fabrikası, İstanbul ve Trakya Şeker Fabrikaları Türk Anonim Şirketi tarafından tam bir özel girişim örneği olarak, yüzde 68 oranında İş Bankası öncülüğünde, Trakya il ve ilçelerinin özel idarelerinin sembolik katılımlarıyla gerçekleşti. Alpullu’da ilk kazma 22 Aralık 1925’te vuruldu ve 1926’da şeker üretimine başladı.
Eskişehir Şeker Fabrikası’nın temeli, 1 Şubat 1933’te atıldı ve fabrika 6 Aralık 1933’te üretime geçti. Cumhuriyet’in ilk üç şeker fabrikasından sonra 7 Ekim 1933’te temeli atılan ve 26 Eylül 1934’te işletmeye geçen Turhal Şeker Fabrikası öncü üçlüye katıldı. Bunlar daha sonra Türkiye Şeker Fabrikaları AŞ şeklinde tek elde toplandı. Giderek Anadolu’nun dört bir yanında yeni kurulan şeker fabrikaları, bu birliğe katıldı. 1960’lı yıllara geldiğimizde 16 şeker fabrikası çalışır durumdaydı ve üretilen şeker 450 bin tona ulaşmıştı.
1923’te 50 bin ton şeker ithal eden Türkiye’nin gereksinimi 1930’da 75 bin ton oldu ve bunun 63 bin tonunu dışardan almak durumunda kaldı. Oysa 1939’a gelindiğinde, 120 bin ton olan ihtiyacın 95 bin tonu ülkede üretilen şekerle karşılandı. Yalnız 1938’de 44 bin tonluk ithalat dışında, hemen bütün şeker gereksinimimiz kendi fabrikalarımızdan karşılanıyordu.

Şeker tadında üretim
Şeker fabrikası yalnız şeker üretmekle kalmaz, pancar üreticisinin koruyucusu ve bulunduğu çevrenin aydınlık yüzüdür. Bu gerçeği lise ve üniversite öğrencisi olduğum yıllarda, tatil aylarına rastlayan her kampanya döneminde toplam 440 gün sigortalı ve geçici statüde çalıştığım Adapazarı Şeker Fabrikası’nda birebir yaşayarak gördüm. Pancardan şeker üretiminin çok özel bir yapısı vardır. Şeker üretimini yapan fabrika müdürünün dışında fabrikanın ziraat müdürü vardır. Onun alt kademesinde ziraat bölge şefleri ve çok sayıda ziraat mühendisi çalışır. Pancar üreten çiftçinin bağlı olduğu bölge ve o bölgedeki ziraat mühendisleri çiftçinin her sorunu bilir ve ilgilenir. Tohum verilmesi, ekim zamanı bellidir. Bir tarlaya belli bir süre geçmeden pancar ekilmez. Pancar bitkisinin çapalama ve söküm zamanında çiftçiye fabrika avans dağıtır. Böylece çiftçinin parasal sıkıntıya düşmeden işlerini rahat yapmasını ve bir bakıma kendisine getireceği pancarın üretimin garanti altına almasıdır.
Şeker fabrikası diğer sanayi kuruluşlarından farklı bir yapıdır. Sanayi bölgelerinden uzak, pancar üreticisinin kolay ve rahat ulaşabileceği bir çiftlik konumundadır. İlk pancar geldiği andan başlayarak son kristal şeker, çuvala girene kadar hiç durmadan çalışır. Kısaca kampanya dönemi boyunca çalışma gece gündüz kesintisizdir. Bütün bu dönemde içinde çiftçi, sürekli pancar taşır ve fabrika şeker üretir. Yalnız şeker üretilmekle kalmaz, tarım ve hayvancılık da yapılır. Bunların eğitimi de verilir. Pancarın son kalıntısı küspe, hayvan yemi olarak kullanılır. Çiftçi pancarı fabrikaya bıraktıktan sonra, köye dönüşünde hayvanlarına küspe götürür. Böylece şeker üretiminden başka pancar küspesi hayvan yemi ihtiyacını karşılar.
Ayrıca şeker fabrikaları sosyal tesisleri, lojmanları, misafirhanesi ve diğer yapılarıy- la çevresine örnek olmuştur. 1950-60 döneminin Cumhurbaşkanı Celal Bayar ve Başbakan Adnan Menderes Adapazarı’na geldiklerinde, o zaman kaloriferli otel bulunmadığı için, şeker fabrikasının misafirhanesinde konaklamışlardır.

14 şeker fabrikası olayı
14 şeker fabrikasının özelleştirmesine işine gelince biraz durmak isterim. “Zarar ettiği için satıyoruz” diyorlar. Hangi aklı evvel ticaret adamı zarar eden bir kuruluşu satın alır, para yatırır? Bu sözün altında bir bit yeniği sezinlemiyor muyuz sanıyorlar? Cumhuriyetin şeker fabrikalarını kurma girişimi başladığında şeker ithalatını elde tutan bir özel şirket varmış. Hatta bu şirketin aktif yürütücüsü, bir şeker kralı bile ortalıkta dolaşırmış. Bu şirketin ne yeri ne yurdu, ne depolama, sevk etme tesisleri ne de büroları varmış. Ama Türkiye’nin büyük miktarda şeker dış alımında gene bu şirket sahnedeymiş. Örneğin dört şeker fabrikası 1939’da şeker üretimini 42 bin ton ile sınırlandırmak zorunda kalmış. Ancak işler kontrol altına alınıp da İnönü projesi ile şirket ortadan kaldırılınca o yıl, 4 şeker fabrikasının üretimi 90 bin tona çıkmış. Sonra da 120 bin tona... Dönüp dolaşıp aynı noktaya gelmiş gibiyiz. İster istemez şeker fabrikalarını ucuza kapma peşinde olan ya da peşkeş çekilecek yandaş birileri devrede mi diye sormadan edemiyor insan.
O kadar alıştık ki, 8 Kasım 2002-25 Temmuz 2017 dönemindeki özelleştirmelerin toplam tutarının 59 milyar 558 milyon 255 bin dolar olduğunu 11 Ağustos 2017 tarihinde Maliye Bakanı Naci Ağbal’ın açıklamasından öğreniyoruz. Aradan 7 ay geçti, bu değer 65 milyar dolara yükselmiştir. Özelleştirmeden gelen bu kadar para nereye çar çur edildi? Üretime ve istihdama yönelik bir tek çivi çakılmadı. Şimdi sıra 14 şeker fabrikasının yok pahasına birilerine peşkeş çekilmesine mi geldi?

MUSTAFA ÖZYURT Prof. Dr., 22. Dönem Bursa Milletvekili

 

Yazarın Son Yazıları

Cumhuriyetin kurucu felsefesine dönüş - Basri Gürsoy

Türkiye bugün yalnızca bir iktidar değişimi tartışması yaşamamaktadır.

Devamını Oku
31.12.2025
Umut korkuyu yensin - Abdullah Yüksel

2025’in omuzlarımızda bıraktığı ağırlıkla giriyoruz yeni yıla.

Devamını Oku
31.12.2025
İyilik biriktirenlerin yolu - Serpil Güleçyüz

Yeni bir yıla, bin bir umutla merhaba derken tartışmaların dayatmaların gölgesinde, bizi biz yapan değerlerimizden ne kadar uzaklaştığımızı fark ediyoruz.

Devamını Oku
31.12.2025
Askeri hastanelerin yeniden açılması - Dr. Süleyman Kalman

Sıkça gündeme gelen askeri hastanelerin yeniden açılması yönündeki tartışmalar, yalnızca yönetsel bir düzenleme sorunu değil, görünüşte ani ama belki de “bile bile” yapılmış bir yanlıştan dönmenin ve silinmeye yeltenilmiş Cumhuriyetin sağlık belleği ile kurulan ilişkinin de bir göstergesidir.

Devamını Oku
30.12.2025
Barış üzerine bir deneme - Av. Ekrem Demiröz

Savaş kabadır, çirkindir ve acımasızdır.

Devamını Oku
30.12.2025
Yeni bir toplumsal yalnızlık - Dr. Alper Demir

Türkiye’de son yıllarda yaşanan siyasal gerilimler, derinleşen kutuplaşma ve kamusal alanın giderek daralması, artık yalnızca güncel siyasetin değil, toplumsal yapının kendisinin sorgulanmasını zorunlu kılıyor.

Devamını Oku
29.12.2025
Yıl biterken... - Erol Ertuğrul

23 yıldır Türkiye hak etmediği acıları yaşıyor.

Devamını Oku
28.12.2025
Mustafa Kemal’in Ankara’ya gelişi: Kızılca Gün - Hüner Tuncer

Birinci Dünya Savaşı sonucunda Osmanlı topraklarını Avrupa devletleri arasında paylaştıran Mondros Ateşkes Antlaşması sonrasında, Mustafa Kemal’in öncelikli düşüncesi, “ulusal birlik” düşüncesiydi.

Devamını Oku
27.12.2025
Su kıtlığına doğru... - İsmail Özcan

Herkesin bildiği üzere yaşadığımız dünyanın insanlar ve tüm canlılar için olmazsa olmaz iki büyük nimetinden biri hava, diğeri sudur.

Devamını Oku
27.12.2025
Devlet geleneği, demokrasi ve vicdan - Halil Sarıgöz

Dün İsmet İnönü’yü aramızdan ayrılışının 52’nci yılında andık..

Devamını Oku
26.12.2025
‘Asgari’ sömürü - Aydın Öncel

Aralık ayının son günlerinde yaşanan “asgari ücret” tartışmalarında gelenek bu yıl da bozulmadı!

Devamını Oku
25.12.2025
İBB davasında yargılama süresi - Hikmet Sami Türk

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) hakkındaki yolsuzluk iddianamesiyle İstanbul 40. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 12.12.2025’te başlayan ve ilk duruşmasının 9 Mart 2026 günü yapılmasına karar verilen davada hedeflenen yargılama süresi, mahkeme tarafından en çok 12 yıl 6 ay olarak belirlendi.

Devamını Oku
24.12.2025
Menemen Devrim Şehitleri Anıtı ve Cumhuriyet -

Yunus Nadi: “Kubilay timsalini taziz için ne yapsak yerinde olacağına şüphe yoktur.

Devamını Oku
23.12.2025
Kubilay olayının anlattıkları - Osman Selim Kocahanoğlu

23 Aralık 1930 salı günü, Menemen’de insanlık tarihi- nin en hunhar cinayetlerinden bi- ri işlendi.

Devamını Oku
23.12.2025
Cumhuriyetimizin vazgeçilmez değeri - Azmi Kişnişci

“Eşitlik”, Cumhuriyetin yalnızca hukuki bir ilkesi değil; toplumsal yaşamımızın adalet duygusunu ayakta tutan temel dayanaklarından biridir.

Devamını Oku
22.12.2025
Yenilmezlikler ve dokunulmazlıklar - Cengiz Kuday

Tarih, bazen büyük savaşlarla değil; küçük, sessiz ve ilk bakışta sıradan görünen olaylarla yön değiştirir.

Devamını Oku
20.12.2025
Büyüyen eşitsizlik, yaygınlaşan yoksulluk - Sıtkı Ergüney

Ekonomide; fiyatlar genel düzeyindeki; artış “enflasyon”, gerileme “deflasyon”, duraklama ile birlikte yaşanan artış da “stagflasyon” olarak tanımlanır.

Devamını Oku
20.12.2025
Hayvancılıktaki yol ayrımı - Gülay Ertürk

Türkiye bugün hayvancılıkta çok kritik bir eşiğe geldi.

Devamını Oku
19.12.2025
Devlet ve kalkınma - Prof. Dr. Bilin Neyaptı

Bir ülkede ekonomi yönetiminin temel hedefleri verimlilik ve adil bölüşümdür.

Devamını Oku
18.12.2025
Programda işçinin adı yok - Engin Ünsal

CHP 39. Olağan Kurultayı’nda tüzük değişikliği yaptı ve iktidar programını kabul etti.

Devamını Oku
17.12.2025
Yargı öyküleri - Ziya Yergök

Yıllar önce, 5 Ocak 1982’de Çetin Altan’ın Milliyet gazetesindeki “Şeytanın gör dediği” adlı köşesinde “Eski (Mahkeme Koridorları) sütununa özlem” başlıklı yazısında yer alan, bir ceza avukatının “Oturum” adlı anı kitabından alıntılanmış ilginç bir yargı öyküsüne değinmek istiyorum.

Devamını Oku
17.12.2025
Devletçiliğe dönebilmek... - Kemal Onur

Demokratik ve laik sosyal hukuk devletimizin kurucu lideri Atatürk’ün yönetimi döneminde; ülkemizin ulusal çıkarı açısından bilimsel anlayış ve duyarlı bir bilinçle, iç ve dış sermaye şirketlerinin çıkarları için vahşi madenciliğe kesinlikle fırsat verilmemiştir!

Devamını Oku
17.12.2025
Bu çığlığı duyun! - Mustafa Gazalcı

MESEM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözde mesleki teknik eğitim merkezleri uygulaması.

Devamını Oku
16.12.2025
ABD’nin esnek realist stratejisi - Nejat Eslen

11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD, tek kutuplu dünya düzeninin verdiği cesaretle küresel egemen güç olmanın hayallerini kuruyordu.

Devamını Oku
16.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025