Sosyal demokrat sendikacılık hareketi - Dr. Engin Ünsal
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Sosyal demokrat sendikacılık hareketi - Dr. Engin Ünsal

26.08.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Demokrasi ile yönetilen toplumlarda işçi sınıfının sınıfsal bilinci varsa, toplumsal ve işçi hakları için eylemler yapabiliyorsa ve gerektiğinde siyasal ortamda varlığını duyurabiliyorsa o ülkede milli gelirin dağılımının daha adil olması ve işçi sınıfının milli gelirden daha fazla pay alması kaçınılmazdır. Bunun gerçekleşmesi için sendikaların edilgen değil, sosyal ve siyasal olarak etkili olmaları gerekir. Günümüz sendikaları ücret sendikacılığı kulvarında gezindiği için sosyal demokrat sendikacılık modelinin çok uzağındadır. Oysa ülkemizde sendikalar 1970’li yıllarda önemli olaylara imza atmış ve tarih yazmıştır.

TARİHTEN BİR YAPRAK

Türk-İş içinde önce 4 sonra 12, daha sonra 20 sendika 1971 yılında Sosyal Demokrat Sendika Hareketi’ni başlattı ve 14 Ocak 1971 de Genel- İş Sendikası Başkanı Abdullah Baştürk, Deniz Ulaş İş Sendikası Başkanı Feridun Şakir Öğünç, Yol İş Federasyonu Başkanı Halit Mısırlıoğlu ve Petrol İş Sendikası Başkanı İsmail Topkar, Türk-İş Yönetim Kurulu’na bir rapor sunarak “sendikacılığın ortak reform yolları” konusunda adımlar atılmasını önerdi. Sendikacılıkta sosyal demokrasi ilkesinin ve sosyal demokrat kadrolaşmanın önemine değindiler.

1976’da Türk-İş içindeki sosyal demokrat sendikaların sayısı 20’ye ulaştı. 5 Haziran 1977 genel seçim sonuçlarına göre AP, MSP ve MHP’nin ikinci Milliyetci Cephe Hükümeti’ni kurması gündeme gelince 15 Temmuz 1977’de yaptıkları ortak açıklama ile bu cephenin kurulmasına karşı önemli bir tepki gösterdiler.

Bu sendikalar 1978 yılında kurulan Ecevit hükümetini açıkça ve yürekten desteklediler. Daha sonraki yıllarda Türk-İş yönetiminin gerekli cesur adımlar atamaması ve önerilen sosyal demokrat ilkeleri yaşama geçirememesi nedeni ile sosyal demokrat sendikaların bir etkinliği görülmedi.

2002 SONRASI SENDİKACILIK

1970’li yılların sendikacıları cesurdu. Sınıf bilincinin ayırdındaydılar. Direngendiler. Hükümetlerin işçi sınıfı karşıtı kararlarını açıkça eleştirebiliyor, gerektiğinde genel grev bile yapabiliyorlardı. Hükümetlerin dümen suyunda gitmek akıllarından geçmezdi. Bu niteliklerinden dolayı toplusözleşme masalarında istediklerini alırlardı ve bu yüzden 1980 öncesinde işçilerin milli gelirden aldıkları pay yüksekti.

2002 yılında AKP’nin iktidar olması ile sendikacılığımızın rüzgârı değişti. Çalışma Bakanlığı’nın yetki kartını kendisi ile uyumlu sendikalar için kullanmaya başlaması ile “yandaş sendikacılık” ve “biat sendikacılığı” kavramları filizlenmeye başladı ve 1970’lerin cesur sendikacıları yerine “kuzuların sessizliği”ne bürünmüş sendika yöneticileri sendika sahnesinde öne çıktı. Bunun son örneği Maden-İş Sendikası’nın ertelenen grevi sonrası görüldü. Bu erteleme sonrası yapılan toplusözleşme görüşmelerinde Türk-İş ve Hak-İş hükümet tekliflerini itirazsız kabul etti ama iki konfederasyonun başkanı imza törenine katılamadılar. Bu katılamayışın nedeni gayet açıktı; çünkü hükümetin önerisi kabul edilmiş, işçiye verilen söz tutulamamıştı.

Memur sendikaları genelde AKP hükümetine yakın sendikalar olarak bilinirdi ama AKP’nin ekonomi politikalarına dayanamadılar. Toplusözleşmelerde çok düşük oranlar öneren hükümete karşı direnme zamanı geldiğinin ayırdına nihayet vararak meydanlara inmek zorunda kaldılar ve yandaşlığın sendikalar için çıkar yol olmadığını sonunda anladılar.

SENDİKALARIN SORUMLULUĞU

Ülkemizin koşullarında 1970’li yıllara göre önemli bir gerilemenin yaşandığı gerçeğini kimse yadsıyamaz. Bir düzen değiştirme çabasının varlığı çok açık. Sürekli iktidar olmanın tutkusu ile ülkenin temel taşlarını oynatmanın bu topluma kazandıracağı hiçbir şey yok. İklim ve yaşam pahalılığı sıcağında kavrulan yurttaşın gelecek umudu yok edilmek isteniyor.

Demokrasinin temel yapı taşları olan bağımsız yargının, özgür basının, özerk üniversitenin, çağdaş eğitimin üzeri sürekli iktidar olma uğruna şal ile örtülüyor. Emekli, dar gelirli yurttaş yaşam savaşı verirken, işsizler ordusu büyürken, muhalif olmak hapisle cezalandırırken sendikalar susamaz çünkü varlıklarını borçlu oldukları demokrasi yok edilmek isteniyor.

Sendikacılarımız şunu bilmelidir; gün ücret sendikacılığın bulvarında gezinme günü değildir. Gün 1970’lerde sendikacı büyüklerinin gösterdiği “sosyal demokrat sendikacılık” dik duruşunu gösterip karanlığı aydınlatan ışık olma günüdür. Siyaset kartını kullanmayan ücret sendikacılığının emekçilerin sorunlarını çözemeyeceği artık bilinmelidir.

15. Dönem CHP İstanbul Milletvekili Dr. Engin Ünsal

İlgili Konular: #sendika

Yazarın Son Yazıları

Hayvancılıktaki yol ayrımı - Gülay Ertürk

Türkiye bugün hayvancılıkta çok kritik bir eşiğe geldi.

Devamını Oku
19.12.2025
Devlet ve kalkınma Okan Toygar’ın - Bilin Neyaptı

Bir ülkede ekonomi yönetiminin temel hedefleri verimlilik ve adil bölüşümdür.

Devamını Oku
18.12.2025
Programda işçinin adı yok - Engin Ünsal

CHP 39. Olağan Kurultayı’nda tüzük değişikliği yaptı ve iktidar programını kabul etti.

Devamını Oku
17.12.2025
Yargı öyküleri - Ziya Yergök

Yıllar önce, 5 Ocak 1982’de Çetin Altan’ın Milliyet gazetesindeki “Şeytanın gör dediği” adlı köşesinde “Eski (Mahkeme Koridorları) sütununa özlem” başlıklı yazısında yer alan, bir ceza avukatının “Oturum” adlı anı kitabından alıntılanmış ilginç bir yargı öyküsüne değinmek istiyorum.

Devamını Oku
17.12.2025
Devletçiliğe dönebilmek... - Kemal Onur

Demokratik ve laik sosyal hukuk devletimizin kurucu lideri Atatürk’ün yönetimi döneminde; ülkemizin ulusal çıkarı açısından bilimsel anlayış ve duyarlı bir bilinçle, iç ve dış sermaye şirketlerinin çıkarları için vahşi madenciliğe kesinlikle fırsat verilmemiştir!

Devamını Oku
17.12.2025
Bu çığlığı duyun! - Mustafa Gazalcı

MESEM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözde mesleki teknik eğitim merkezleri uygulaması.

Devamını Oku
16.12.2025
ABD’nin esnek realist stratejisi - Nejat Eslen

11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD, tek kutuplu dünya düzeninin verdiği cesaretle küresel egemen güç olmanın hayallerini kuruyordu.

Devamını Oku
16.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025