Strateji yönüyle Kurtuluş Savaşı - HAKAN ERCAN
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Strateji yönüyle Kurtuluş Savaşı - HAKAN ERCAN

20.05.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Strateji kısaca, “hedefi temin edecek gücü oluşturma, geliştirme ve kullanma sanatı” olarak tanımlanabilir. Bu anlamda Türk ulusunun, ebedi başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde kazandığı Kurtuluş Savaşı’nı, strateji sanatının doruk noktasına yerleştirmek gerekir.

Ebedi başkomutan, Nutuk’unda savaşı şöyle tanımlıyor: “Savaş ve çarpışma demek yalnız iki ordunun değil, iki ulusun bütün varlıklarıyla vuruşması demektir. Bunun için bütün Türk ulusunu savaşla ilgilendirmeliydim.” Atatürk’ün sözleri, Kurtuluş Savaşı’nın büyük stratejisini ortaya koyuyordu. Yani, bağımsızlık için hep birlikte milli güç oluşturabilmekten ve durdurulamaz bir şekilde harekete geçirmekten başkaca bir durum yoktu. Zafer için; coğrafi, demografik, siyasi, askeri, ekonomik, bilimsel ve teknolojik, psikososyal ve kültürel unsurlardan oluşan milli gücü, stratejinin zaman ve mekân faktörleriyle uyumlu kullanabilmek ve güç unsurları arasında görevdeşlik oluşturabilmek gerekliydi.

Ezelden beri hür yaşamış Türk ulusunun psikososyal ve kültürel gücünü harekete geçirmek için “Ya istiklal ya ölüm” parolasından daha iyi bir belgi olamazdı. Büyük Atatürk bu deyişle, Türklüğün kadim kültüründen, kırılamaz azim ve irade, yenilemez bir güç devşirmiştir.

Mustafa Kemal Paşa, Rauf Orbay ve Sivas Kongresi tarafından Batı Anadolu Kuvayı Milliye Komutanlığı’na atanan General Ali Fuat Cebesoy'la toplantıda. (19 Haziran 1919)

KURTULUŞ MÜCADELESİ

Kutlu savaşın, fikri cephesini ve emel birliğini oluşturmak üzere bir dizi faaliyetlerini yürüttüğü Amasya, Erzurum ve Sivas şehirleriyle, karargâh olarak seçtiği Ankara coğrafi bakımdan kurduğu meclis ve hükümet ise siyasi bakımdan, milli gücün sağlam temellerini oluşturmuştur. Milli Meclis’in, Rusya’ya heyet göndermek üzere aldığı ilk dışişleri kararıyla emperyalizme karşı işbirliği ve dış cephede stratejik tahkimat yapılmış, bu sayede Karadeniz’den cepheye taşınan 300 bin ton silah ve cephane, askeri gücü zafere ulaştıran başat faktörlerden biri olmuştur.

Meclis’in ilanından hemen sonra sağlık bakanlığı kurulması ve aşı üretiminin zor koşullara rağmen sürdürülmesi, cepheyi özellikle salgın hastalıklara karşı hem bilimsel hem de idari güçlerle tahkim etmiştir.

Büyük önder Atatürk, savaşlardan yorulmuş ve yokluk içindeki kısıtlı nüfusa rağmen demografik güçten düzenli ordu kurarak yararlanmış, böylece emirkomuta birliği oluşturarak savaşma yeteneğini artırmıştır. Kurtuluş mücadelesinin dönüm noktası Sakarya Zaferi’nde ve Anadolu topraklarına zafer mührünü vuran Büyük Taarruz’da bizzat Başkomutanlık görevini üstlenerek askeri gücü zirveye taşımıştır.

Çıkarılan Tekalifi Milliye kanunları, ekonomik gücü katlayarak harekete geçirmiş, cepheye somut destek oluşturmuştur. Asker kaçaklarını, düşmanla işbirliğini ve isyanları önlemek amacıyla Büyük Millet Meclisi adına yargılama yapmak üzere kurulan İstiklal Mahkemeleri de Kurtuluş Savaşı’na “psikososyal” güç kazandırmıştır.

Mustafa Kemal'in Samsun’a hareket etmeden 28 gün önce, 17 Nisan 1919 tarihi ve "Kardeşim Rauf Bey’e” sözleriyle Rauf Orbay'a imzaladığı fotoğrafı.

GERÇEK YOL GÖSTERİCİ

Büyük önder Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’nı zafere taşıyan, imkânsız gibi görüneni başaran bahse konu büyük stratejisi siyasi, askeri vd. güç unsurları bakımından kuşkusuz tarihi dersler içerir. Derslerin en üstünü aklın gücü ve zaferi olarak nitelendirilebilir. Ebedi başkomutan, en başından sonuna kadar hırslara asla yenik düşmemiş, aklı daima duyguların önünde tutmuş, duyguları da akılla yönetmiş ve böylece olağanüstü stratejik güç elde etmiştir. “Ya istiklal ya ölüm” parolası dahi duyguların değil; özgürlükle esaret, mandacılıkla bağımsızlık arasındaki tercihi ve kararlı iradeyi yansıtan gerçekçi bir muhakemenin damıtılmış ürünüdür.

Büyük Atatürk’ün hırslara ve duygulara kapılmayan, dogmalara ve kalıplara takılı kalmayan, yalnız gerçekçi muhakemeye (ve elbette bilime) dayalı yani akıl merkezli stratejisi hiç kuşkusuz yaşam için de gerçek bir rehberdir.

HAKAN ERCAN

EMEKLİ TUĞAMİRAL

Yazarın Son Yazıları