Olaylar Ve Görüşler

Trump’ın tarifesi kime yarıyor? - Prof. Dr. Yalçın Karatepe

12 Nisan 2025 Cumartesi

“Liberation Day” (Kurtuluş günü) ile başlayan serüveninde Donald Trump, tarifeleri “uçurmaya” devam ediyor. Her gün yeni bir karar açıklıyor. Bir sabah bir ülkeye, “Bu oranda gümrük vergisi uygulayacağım” diyor, ertesi sabah “Bunu şu kadar süre öteledim” diye açıklama yapıyor. Bakınca sanki Amerikan halkı zincirlerinden boşanıyor sanırsınız. Oysa gerçek şu: Washington lobilerle dolup taşıyor, kurtulan emekçi değil; kurtarılan hep aynı: Büyük sermaye.

Bu artık bir ticaret savaşı değil, bir ideoloji cenazesi. Serbest ticaretin kutsandığı o eski düzen çöktü çökecek derken Trump geldi ve “Ben bu oyunun kurallarını beğenmedim” deyip kutuyu devirdi. Yalnız şunu unutmadan: Kutuyu devirmek, oyunu değiştirmek anlamına gelmez. Çünkü kutunun içindeki neoliberal oyuncaklar hâlâ yerli yerinde.

SERMAYENİN EGEMENLİĞİ

Amerika’nın “yeni” korumacılığına bakınca bazıları “Hamilton geri döndü!” diyor. Yok artık, Hamilton mezarında ters dönüyordur. Çünkü ortada ne yüksek ücret var ne kamu yatırımı ne sanayi işçisi. Var olan tek şey şirketlere teşvik, halka hikâye. Korumacılık dedikleri, patronlar için kâr koruma kalkanı. Hamilton değil bu; Hedge Fund himayesi. Emek yok, planlama yok ama bolca CEO memnuniyeti var. Ve evet, bu tablo karşısında Fukuyama bile şöyle mırıldanır: “Tarihin sonu değilmiş... sadece sermayeye uzatılan bir molaymış.”

Trump, “Küreselleşme bitti” derken aslında şunu demek istiyor: “Bizim işimiz bitti, artık sıra sizin başınızın çaresine bakmanızda.” Yani neoliberalizm dışa kapanmıyor, içeride daha da sertleşiyor. Sermayeye teşvik, halka tasarruf, şirketlere imtiyaz, işçiye esneklik. Yeni bir şey varmış gibi konuşuyorlar ama eski düzenin sadece maskesi değişmiş.

Bugün artık “ticaret serbestliği” yerine “ekonomik egemenlik” konuşuluyor. Ama dikkat: Egemenlik halkta değil, yine sermayede. Devlet oyuna müdahale ediyor ama yine aynı takım için: Zenginler. Üretim zinciri millileştiriliyor ama kârlar hâlâ özelleştiriliyor. O yüzden soralım: Bu tarifeler gerçekten kimin için?

Kriz derinleştikçe yeni kavramlar icat ediliyor: “stratejik üretim”, “tedarik güvenliği”, “ekonomik özerklik.” Güzel laflar ama içi boş. Çünkü üretim emekle olur, güvenlik toplumsal olur, özerklik kamuculukla olur. Bunlar yoksa, elde kalan sadece laf kalabalığıdır.

Trump’ın tarifeleri bir siyasi şov değil; iflas etmiş bir büyüme modelinin gürültülü vedasıdır. Artık kimse piyasa kendi kendini düzenler demiyor; çünkü piyasa denen şey, çuvallamış durumda. Şimdi herkes “Devlet devreye girsin” diyor ama sorun şu: Hangi devlet, kimin için, nasıl?

Özetle: Tarife var ama plan yok. Müdahale var ama kamu yok. Devlet var ama halk yok. Böyle bir “korumacılıkla” ne ekonomi kurtulur ne toplum. Bu işin adı kurtuluş değil; en iyi ihtimalle “lobileration day.”

PROF. DR. YALÇIN KARATEPE

CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları