Öner Yağcı

Sanat ve siyaset

17 Aralık 2022 Cumartesi

İnsanlık tarihi, düşünen, düşündükleri doğrultusunda yaratan, toplumunun ve dünyasının dertlerini dert edinen sanatçılarla toplumlara ve dünyaya dert salanlar arasındaki savaşımın da tarihidir. 

Sanatçı içinde yaşadığı toplumun ürünüdür. 

Sanatı, sanatçıyı yaratan koşullar, içinde bulunduğu toplumun koşullarıdır.

Toplumdaki değişim istekleri ve değişimler, sanatçıyı da değişime zorlar. 

Öte yandan toplumları değişime zorlayan da sanatçılardır. 

Sanatçılar yapıtlarıyla politikacıların toplumlarını anlamaları için ipuçları vererek toplumsal dönüşümlerin habercisi olurlar. 

Toplumsal ilerlemenin önündeki her çeşit engelin aşılması savaşımında sanatçıların, sanatın vazgeçilmez görevi, sorumluluğu vardır.

SANATIN ONURLU BAYRAĞI

Düşüncenin çeşitli yollarla aktarımında, içinde bulunulan dünyanın ve bu dünyada yaşayan insanların sorunlarından yola çıkan sanatçılar, bu sorunları yaratanların çeşitli engelleriyle karşılaşır.

Her sanat, kendi çağının, çağındaki yaşama biçiminin izlerini taşır. 

Her çağ, kendi sanatının niteliğini belirler. 

Her çağın içindeki yeni arayışlar, her sanat için de geçerlidir.

Emperyalizmin Yeni Dünya Düzeni’nin devlet güçlerinden paraya, silaha, medyaya, markaya kadar tüm araçlarıyla insanlığın her şeyini tükettiği koşulları yaşıyoruz bugün. 

Varlığını insanların sömürülmesine dayamış olan bu vahşi düzen, insanlığın bilimsel, teknolojik kazanımlarını, kültürünü özgür, demokratik, adaletli bir yaşama dönüştürmesini engelliyor. 

Bu “yalan, korku ve baskı düzeni”nin geliştirdiği “tüketim kültürü” insanlığı tutsak alıyor.

Bir insanlık sevdası olan, özgürlük ve ölümsüzlük arayışının çağlar boyunca getirdiklerinin geleceğe taşınmasının en önemli aracı olan sanat, tarihinin en büyük engeliyle karşı karşıya bugün. 

Bu koşullara teslim olmak sanata ve sanatçıya yakışmaz.

TOPLUMUN VİCDANI OLMAK

Yaşadığı dünyanın haksızlıklarına, adaletsizliklerine, yoksunluklarına, eşitsizliklerine karşı olmak sanatın, sanatçıların görevidir.

Bu has görev, sanatın onurunu koruma, toplumun öfkesinin vicdanının çığlığı olma sorumluluğunu yükler sanatçılara. 

Günümüzde yalanın, tüketimin, magazinleşmenin, korkunun, metalaşmanın, tekelleşmenin, bellek yitiminin yoğun saldırısıyla karşı karşıya bulunan sanatın, sanatçının görevi, kendisini ve yaşamı savunmaktır. 

Sanat, sanatçı, varlığını sürdürmek için, bu yalan ve korku düzeninin politikalarına karşı gerçek bir “siper” olmak, gerçek bir “duvar” oluşturmak zorundadır ki bu da sanatın, sanatçının “politikadan etkilenen” olmaktan çıkıp “politikayı belirleyen” bir düzeye yükselmesiyle olanaklıdır.

Yaşadığı dünyanın ve toplumun ürünü olan, aynı zamanda dünyayı ve toplumu değiştirme kaygısı taşıyıp insanlığın sorunlarını dert edinen sanatçı, insanlığın başına bela olan düzenlere karşı olmak zorundadır. 

Yaşamı savunan sanatçıların sanatı politikayla iç içe olmak zorundadır.

SEÇİM SANATÇININDIR

Sanatçı kimliğiyle politikaya müdahale etmek, sanatsal ürünüyle politik gerçeklerin savunulmasını üstlenmek sanatçının görevidir.

İster istemez “politikanın içinde” olan sanatçı bir seçme yapmak zorundadır.

Ya düzene boyun eğen, dolayısıyla dayatılan politik gerçekliği kabullenen bir sanat ve sanatçı: Ki örneği çok.

Ya da başkaldıran bir sanat ve sanatçı: Ki gereksinmemiz bu. 

Bu ikisinin arasında bir yol yoktur ve seçim sanatçınındır.

Nâzım Hikmet: “Uyandırın bizi” demişti

Uyarmak için uyanan, uyanmak için uyaran Uğur Mumcu, emperyalizm işbirliğiyle sürüklendiğimiz karanlığa karşı yıllar önce uyarmıştı: Tarikat-Siyaset-Ticaret.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Zaman, savaş ve insan 7 Aralık 2024
Tüketilmek 30 Kasım 2024
Günümüzün Nazizmi 23 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları