Öner Yağcı

Sonsuzluğa gidenlere veda

15 Mart 2025 Cumartesi

Türküleştirdiği, yüreğinden seslendirdiği 1 Mayıs, Adiloş Bebe, Aldırma Gönül, Analara Kıymayın Efendiler, Bekle Bizi İstanbul, Ben Ölürsem, Bir Şafaktan Bir Şafağa, Bu Memleket Bizim, Değmen Benim Gamlı Yaslı Gönlüme, Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz, Göklerde Kartal Gibiydim, Güzel Günler Göreceğiz, Haberin Var mı?, Hasretinle Yandı Gönlüm, Hava Nasıl Oralarda?, İşte Gidiyorum Çeşmi Siyahım, Metrisin Önü, Oğul Büyümeli Kız Büyümeli, Sen Benden Gittin Gideli gibi onlarca şarkısıyla Anadolu’nun aydınlık sesi,  güzel günler umudunun sanatçısıydı 75 yaşındaki Edip Akbayram.

SANATÇININ GÖREVİ

“Bir sanatçının görevi yaşadığı toplumda yanlışları, hataları söylemek, göstermektir. Çünkü biz şarkılarımızı yaşadığımız toplumla paylaşıyoruz; sevgiyi de kavgayı da üzüntüyü de... Sanatçının yazdığı şarkılar yaşadığı ortamla ilgilidir. Hüzün, sevgi, kavga, mutluluk... Bunlardan beslenir sanatçı. Ben bu topraklar üzerinde çok yaratıcı oluyorum. Bu toplumdan beslenerek yapıyoruz parçalarımızı. Onun için sanatçının görevi dürüst olmak, toplumu olumlu yönde yönlendirmeye çalışmaktır.

Toplumumuzda birçok insan sanatçı ile şarkıcıyı ayırt edemiyor. Sanatçı olmak çok zordur. Sanatçı kendisini sevenleri yüreğinde hisseder.” düşüncesiyle var oldu hep. Halkı onu Türküler Yanmaz diyerek gönderdi sonsuzluğa (2 Mart 2025):

“Güneşin ak yüzüne bir duman çöktü/ Bir türkü çığlıkla ateşe düştü/ Kuytu bir köşede bir çiçek küstü/ Döktü yaprağını boynunu büktü/ Şu Sivas’ın elinde sazım çalınmaz/ Güllerim yandı yüreğim dayanmaz/ Kararmış yüreğin hiç ışığı olmaz/ Bilmez misin ki türküler yanmaz/ Günü gelir sanma hesap sorulmaz/ Dayanır kapına pir sultan ölmez/ Şu Sivas’ın elinde sazım çalınmaz/ Güllerim yandı yüreğim dayanmaz.”

BAŞ EĞMEYEN KÜÇÜK DEV KADINLAR

Maalouf, Baudrillard, Eco, Bosquet gibi entelektüellerin “Akdenizlilik, Kimlik ve Entelektüalizm” üzerine düşüncelerini tartıştığı Yüzyıl Sonu Tanıklıkları (Siyasal) ile Türkiye’de Aydınların Gözüyle Yahudiler (Gözlem) adlı söyleşileri ve büyükannesinin anılarından 20. yüzyılın başında Türkiye’deki Yahudi cemaatinin yaşam biçimini, sorunlarını aktardığı Kimsin Jak Samanon?’dan (Sel) sonra, Sevmenin Zamanı (Doğan), Alman Subayın Evi (Doğan), Sen Bir Başka Gittin (Doğan), Lale Puding Shop (Siyasal), Köpük (İthaki) adlı romanlarında aşk, arkadaşlık, bağnazlık, arayış temellerinde insan durumlarını yazan, 17 Şubat 2025’te sonsuzluğa uğurladığımız Liz Behmoaras (d.1950), yaşam aktarımlarıyla yakın tarihimize ışık tuttu.

Efsane bir hekimi anlattı: Mazhar Osman: Kapalı Kutudaki Fırtına (Remzi).

Bir Kimlik Arayışının Hikâyesi’nde (Remzi), Kemalizm adlı kitabıyla tanınan Munis Tekinalp’i (Moiz Kohen; bakınız: Jacob M. Landau-Tekinalp: Bir Türk Yurtseveri) anlattı.

Yakın tarihimizin büyük mücadeleci kadın aydını, adını yakın tarihimize “baş eğmeyen kadın” olarak yazdıran Fosforlu Cevriye’si (İthaki), Ankara Mahpusu (İthaki) ile tanıdığımız, kırktan fazla romana imza atan Suat Derviş’i romanlaştırarak aktardı:

Suat Derviş: Efsane Bir Kadın ve Dönemi (İthaki).

Mavi Yolculuk, Mavi Anadolu, Halikarnas Balıkçısı, Sabahattin Eyüboğlu deyince akla gelen efsane aydınımız, İşte İnsan! diyen Azra Erhat’ı romanlaştırarak yakın tarihimizin “Hümanist” temeline, Cumhuriyetin “Rönesans”ına bilinç dolu bir yolculuğa çıkardı:

Küçük Dev Kadın: Azra (Kırmızı Kedi).

SON GÜNLERDE UĞURLANDILAR

Gazi Eğitim Enstitüsü’nde devrimci arkadaşımdı, TÖB-DER’in öğretmen mücadelesinin yiğit önderlerindendi Sezai Kaynak (d.1952).

12 Eylül sonrasında devrimci öğretmenlerin mücadelesinin nabzının attığı abece dergisinin çıkarılmasında ve Eğitimciler Derneği’nin (EĞİT-DER) kurulmasında da unutulmaz emeğiyle var olan dostumuzu da sonsuzluğa uğurladık (26 Şubat 2025).

Anıları ve yapıtları aydınlatmaya devam edecek.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bahara giderken 5 Nisan 2025

Günün Köşe Yazıları