Özdemir İnce

Atatürk: Saban kılıcı yener

28 Nisan 2023 Cuma

Müflis iktidarın zırvalıklarını acıyarak düşünürken aklıma Atatürk’ün “Saban silahtan üstündür” sözü geldi. Aslını arayıp buldum. Adanalı çiftçilerin Türk Ocağı’nda verdiği ziyafette söylemiş. Günün tarihi: 16 Mart 1923. Cumhuriyetin ilanından yedi ay önce.

[Sayın çiftçi kardeşlerim;

Diyebilirim ki hayatımda yaşadığım en yüce, en sade, en mutlu ve içten gece bu gecedir. Çünkü bu gece çok derin saygılarla, sevgilerle bağlı olduğumuz milletimizin büyük çoğunluğunu oluşturan çiftçilerimizle bir sofrada bulunuyorum. Bu sofrada onların emekleriyle üretilmiş ekmeği onlarla beraber yiyoruz. Arkadaşlar! Dünyada fetihlerin iki aracı vardır. Biri kılıç, diğeri saban. Başka yerde de söyledim ve burada bir daha tekrarı yararlı buluyorum. Zaferinin aracı yalnız kılıçtan oluşan bir millet, bir gün girdiği yerden kovulur, rezil edilir, sefil ve perişan olur. Öyle milletlerin sefaleti, perişanlığı o kadar büyük ve acı olur ki kendi memleketinde bile esir bir halde kalabilir. Onun için gerçek fetihler yalnız kılıçla değil, sabanla yapılandır. Milletleri vatanlarında yerleştirmenin, millete aynı kararda sürekli tutma vermenin aracı sabandır, saban, kılıç gibi değildir. O kullanıldıkça kuvvetlenir. Kılıç kullanan kol çok geçmeden yorulduğu halde sapanını kullanan kol zaman geçtikçe toprağın daha çok sahibi olur. Kılıç ve saban bu iki fatihten birincisi, ikincisine daima yenildi. Tarihin bütün olayları hayatın bütün gözlemleri bunu doğruluyor. Milletimiz çok büyük acılar, yenilgiler görmüştür. Bütün olanlardan sonra yine bu topraklarda bulunuyorsa bunun gerçek sebebi şundadır: Çünkü Türk çiftçisi bir eliyle kılıcını kullanırken diğer elindeki sabanla topraktan ayrılmadı. Eğer milletimizin büyük çoğunluğu çiftçi olmasaydı biz bugün dünya yüzünde bulunmayacaktık. Arkadaşlar! Felaketler, üzüntüler, yenilgiler milletler üzerinde birtakım etkenler oluşmasına neden olur. Bu etkenlerden başlıcası, öyle kara günlerinden sonra milletlerin uyanıklığını ve ağırbaşlılığını bulması, kendi benliğini duymasıdır. Uzun yüzyılların acıklı sonuçları neticede bizim milletimizde de bu duyguları doğurdu. Tam bir güvence içinde söylerim ki milletimiz baştan başa böyle bir uyanıklığa sahip olmuş, olgun bir millet halindedir. Açıklıkla ve tam bir  övünçle ilan ederim ki bu millet milli benliğini anlamış, bulmuş ve bunu bütün dünyaya ispat etmiştir. Milletimiz son zaferleri hep bu duyguları, bu anlayışı sayesinde kazandı. Milletleri yükselten bu duygulara bir neden daha ilave edelim; intikam hissi... Milletlerin kalbinde intikam hissi olmalı. Bu basit bir intikam değil, hayatına, yazgısına, refahına düşman olanların zararlarını temizlemeye yönelmiş bir intikamdır. Bütün dünya bilmeli ki karşımızda böyle bir düşman oldukça onu affetmek elimizden gelmez ve gelmeyecektir. Düşmana merhamet acizlik ve zayıflıktır. Bu, insaniyet göstermek değil, insanlık duygusunun sona ermesini ilan etmektir. Arkadaşlar, milletleri kurtaran bu duyguların ve nedenlerin gelişimini en fazla çiftçilerimizden sağlamalıyız. Çünkü çiftçi ve çoban bu millet için temel unsurdur. Gerçekte diğer unsurlar bu ana unsur için gerekli ve yararlıdır. Ancak hiçbir kuruntuya kapılmadan bilmeliyiz ki o asli unsur olmazsa diğer unsurlar da yoktur.]

O zamanki unvanıyla Mustafa Kemal Paşa’nın düşünce düzeyiyle günümüzün acizlerinin arasındaki farkı anlatmanın gereği yok.

Evet, toplama tank, teyyare meydanı gemi kuşkusuz zayıf düşmanın gözünü korkutur. Ama yarın o hayali düşmanla savaşa girsen eratın somununu hangi buğdayla fırına atacaksın ve karavanasına koymak için patates ile soğanı ve dana etini nereden bulacaksın? Tarım alanlarının yüzde bilmem kaçı ıskartaya çıkmış, verimli tarlalarına binalar dikilmiş... Askerin ilkin karnını doyuracaksın, ayağına postal giydireceksin; üniforma ve don-gömlek için dokuma tezgâhların tıkır tıkır çalışacak. Gerçek bir cengâver hem silahının hemi de sabanın marifetine güvenir.

Merkez Bankası’nın kasası boşsa, iç ve dış borç boyunu aşmışsa hava alanlı gemiyi nasıl denize indireceksin, uzaya nasıl füze fırlatacaksın? İçinde debelendiğin yalanla, yapsan yapsan, uçurtma uçurabilirsin ağam!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Din ve vicdan hürriyeti 13 Aralık 2024
Üst kimlik olarak İslam 10 Aralık 2024
Yandaş hakem 8 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları