Ben bir öğretmenim!
Özdemir İnce
Son Köşe Yazıları

Ben bir öğretmenim!

22.04.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

İnternetin yazdığına göre, 2024 yılında, atanmayı bekleyen öğretmen adaylarının sayısının yaklaşık 500 bin civarında olduğu tahmin edilmektedir. Bu sayı, 2023 KPSS sonuçlarına göre atanamayan öğretmenler ile birlikte sınava girmemiş ya da atanma bekleyen diğer öğretmen adaylarını da kapsamaktadır. (15 Kas 2024)

Özyaşamöykümde, şairlik, yazarlık, televizyonculuk ve gazete yazarlığımla ilgili bilgiler arasında öğretmen kimliğim, Fransızca öğretmeni olarak yetişmiş olmam ne yazık ki gölgede kalmakta.

Benim Gazi Eğitim Enstitüsü Fransızca Bölümü’ndeki öğrenciliğim ve öğretmen atanmamım öyküsü R.T. Erdoğan rejiminin okul ve öğretmen siyasetinin ne denli yozluk ve başıbozukluk olduğunun yaşanmış tanıklığı ve belgesidir. Askerliğimi aradan çıkardıktan sonra 1964 yılında Fransız hükümetinin açtığı burs sınavını kazanarak 1965-1966 yıllarında Paris Üniversitesi Sorbonne’a bağlı Yabancı Ülkelerdeki Fransızca Öğretmenleri Enstitüsü’nde (L’Institut des professeurs des français à l’Etranger) okuyarak öğrenimimi tamamladım.

G.E.E’den 1960 yılı mayıs ayında mezun olduktan sonra kura çektik ve öğretmenlik yapacağımız okul belli oldu ve ilk maaşımızı haziran ayında o okulda aldık. Mezunlardan hiç kimse açıkta kalmadı. AKP iktidarına kadar bir tane bile yeni mezun işsiz kalmadı.

Sayısı her yıl artan atanamayan öğretmenler yığını AKP’nin ve dolayısıyla R.T. Erdoğan’ın okul ve öğretmen politikasının yüz karasıdır. R.T. Erdoğan’ın dediğine bakılırsa bu yıl 25 bin öğretmen, önümüzdeki yıllarda ise emekli olan öğretmen sayısı kadar atama yapılacakmış.

Cumhuriyet devletinin tıkır tıkır çalışan bir kuruluş yapısı vardı. İlkokul öğretmeni yetiştirmek için (ilk) öğretmen okulları; orta öğretim (orta okul ve lise) için eğitim enstitüleri (Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü, İstanbul Atatürk Eğitim Enstitüsü, Balıkesir Necati Bey Eğitim Enstitüsü, İzmir Buca Eğitim Enstitüsü). Bu okullarda beden eğitimi, resim ve müzik öğretmenleri dahil her dalda öğretmen yetiştirilirdi.

Eğitim enstitüleri, milli eğitimin yıkılmaz kalesi idi. Öğrenciler okullara ihtiyaca göre alınır, sınıflardaki öğrenci sayısı 25- 30’u asla geçmezdi.

Eğitim enstitüleri,1973 tarihli Milli Eğitim Temel Kanunu’nun ilköğretim süresini 8 yıla çıkarmak ve bu amaca uygun olacak şekilde öğretmen yetiştirmek istemesi ile 1974’ten sonraki siyasi gelişmelerden ötürü kapatıldı.

1982 yılında YÖK kararı ile öğretmen yetiştiren tüm kurumlar, Milli Eğitim Bakanlığı’ndan alınarak üniversite bünyesine verilmiştir ve üniversitelerde eğitim fakülteleri kurulmuştur.

Eğitim fakültesi ilköğretim ve ortaöğretimin bütün kademelerinde görev yapacak öğretmenlerin yetiştirilmesi amacıyla kurulan yükseköğretim birimidir. Bünyesindeki programlara kayıtlı öğrencileri öğretmen olarak yetiştirdiği gibi ayrıca pedagojik formasyon programları yoluyla başta fen-edebiyat fakülteleri olmak üzere diğer alan fakültelerinden mezun öğrencileri de öğretmen olarak yetiştirir. Ayrıca eğitim öğretim alanında bilimsel araştırmalar yapmak ve bu alanın bilimsel açıdan gelişmesine katkı sağlamak da görevlerinin arasındadır.

Eğitim enstitülerine her branşın planlı ihtiyacı kadar öğrenci alınır ve öğrencilerin yüzde 99.99’u okuldan mezun olurdu.

Öğretmen okulları ve eğitim enstitüleri parasız yatılı okullardı. Hayat ve öğretim aynı binada idi. Öğrencilerin barınma, yatakhane, yemekhane, hamam, berber, terzi ihtiyaçları okul binasında giderilirdi. Bunların dışında belli miktarda bir harçlık ve elbiselik kumaş verilirdi.

Öğrenci sayısını araştırırken şöyle bir cümle ile karşılaştım: “Halen 47 devlet ve 5 vakıf üniversitesine bağlı olarak 69 eğitim fakültesinde öğretmen yetiştirilmektedir.” Halen hangi yılın haleni bilemiyorum. Ancak bu konuda bir bilgi buldum, aktarıyorum ama yıl belli değil:

“Elde edilen bu ham veriler alt amaçlar doğrultusunda analiz edilerek sunulmuştur. Eğitim fakültesi bulunan üniversitelerimizde toplam 1 milyon 348 bin 61 öğrenci bulunmaktadır. Bu sayı eğitim fakültelerinde 198 bin 980’dir.” (Sayıların yazılış sorumlusu ben değilim. Gördüğümü yazdım.)

Eğri oturup doğru konuşalım: Okul, öğretmen ve öğrenci planlaması Türk Silahlı Kuvvetleri’nin planlanması kadar ciddidir. Şu anda 400 bin atanmamış teğmen ya da astsubay yoksa on kişi bile olsa atanmamış öğretmen bulunmamalıdır. Devlet bizim Göde Omar’ın çiftiği değildir. Ama ne yazık ki bu zavallı ülkeyi yönetenlerin çoğu 30 keçiyi güdemeyecek kalibrede!

Eğitim enstitüsünün adının önüne üniversite ve fakülte gibi fiyakalı bir ad konmasına gereksinimi yoktur. 1926’da kurulup sivri akıllıların 1980 yılında kapattığı Gazi Eğitim Enstitüsü’ne işbaşı yaptırın yeter.

Yazarın Son Yazıları

Kürtçe anadilde öğretim mi?

Değerli okur(lar) 23 Aralık 2025 günü “DEM’in isterim de isterimleri” adlı yazımı okudunuz.

Devamını Oku
26.12.2025
DEM’in isterim de isterimleri...

Basında yer alan en önemli ortak haber: Öcalan için “özgürlük” talebi; MHP lideri Devlet Bahçeli’nin açıklamalarıyla başlayan “terörsüz Türkiye” sürecinde DEM Parti de TBMM’deki komisyona raporunu sundu.

Devamını Oku
23.12.2025
Devri sabık yaratmak (2)

Cumhuriyet Halk Partisi genel başkanı genç Özgür Özel’in, Çatalca’daki açık hava konuşmasında, “coşkun kalabalığa seslenirken” rütbeleri sökülerek TSK’den atılan teğmenler hakkında “Teğmenlere rütbelerini takacağız” dediğini televizyonda duyunca şimdi yazdığım gibi “Aferin aslanım” dedim ve alkışladım.

Devamını Oku
21.12.2025
Gunnamak

“Doğurganlık hızı felaket!” Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, Saray’da yapılan Aile ve Kültür-Sanat Sempozyumu’nda, doğurganlık hızının “felaket düzeyine indiğini” söylemiş.

Devamını Oku
19.12.2025
Atatürk’ü örnek verip...

1 Ekim 2025 günkü Sözcü gazetesinin 11. sayfasında şöyle bir haber yayımlandı:

Devamını Oku
16.12.2025
Piliç değil bilinç

İnsanın kendisine sorduğu “Ben kimim” sorusu ve bir sorgulayıcının ona sorduğu “Sen kimsin” sorusu, gerçek anlamda, o kişiye varlığının adresini sormaktan başka bir şey değildir.

Devamını Oku
14.12.2025
MHP’li Semih Yalçın’a cevap

7 Aralık 2025 günü yayımlanan ve MHP’nin siyaset dağarı ile tarzını tasvir ettiğim “Vehim denen şey” başlıklı yazıma partinin genel başkan yardımcısı ve yazıda adı geçen kişinin (Semih Yalçın) tepki göstereceğini kuşkusuz tahmin ediyordum.

Devamını Oku
12.12.2025
Tek parti=Cumhuriyet

Tarih cahilleri ve tarih inkârcıları için bir kez daha okunması için dökümlü bir şekilde ve tekrar yazıyorum:

Devamını Oku
09.12.2025
Vehim denen şey

1. Gerçekte var olmayan fakat var olduğu sanılan, varmış gibi tasarlanan düşünce ve zan.

Devamını Oku
07.12.2025
Ekümeniklik mavalı

Şu kavanoz kıçlı dünyada her nesnenin, olgu ve olayın bir tanımı vardır.

Devamını Oku
05.12.2025
Kürtçe güçlendirilecekmiş...

Kürtçe güçlendirilecekmiş, hatta kalıcılaştırılacakmış.

Devamını Oku
02.12.2025
30 Kasım 2007

Gelecek yıllarda adını sık sık anmak zorunda kalacağımız Prof. Dr. Engin Arık (14 Ekim 1948) 30 Kasım 2007 günü (nedeni kuşkulu) bir uçak kazasında ekibiyle birlikte aramızdan ayrılmıştı.

Devamını Oku
30.11.2025
3 Kasım 2002’yi hatırlamak!

3 Kasım 2002 günü olanı, olanları aramızdan kaç kişi anımsamakta?

Devamını Oku
28.11.2025
Eski defterler...

Eski defterler son derece önemlidir.

Devamını Oku
25.11.2025
AKP’yi iktidara getiren seçim

1 Kasım 2002 günü “İki gün sonra 3 Kasım 2002” başlığıyla Hürriyet gazetesinin Avrupa baskısında...

Devamını Oku
23.11.2025
Devri sabık yaratmak

Devri sabık yaratmak, Türkiye siyasi tarihinde yeni gelen yönetimin/iktidarın, kendinden önceki dönemi sorgulaması, hesap sorması vb. anlamında kullanılan ifadedir.

Devamını Oku
21.11.2025
Toplu iğne ve nankörlük

Basında yer alan haberlere göre, Cumhuriyetin kuruluşunun 102. yıldönümü münasebetiyle savunma sanayisindeki gelişmeleri anlatan AKP genel başkanı ve Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, “Dünya genelinde satılan her 100 İHA’dan 65’ini biz tedarik ettik, 180 ülkeye ürün ihraç ettik. Sizleri 25 yıl geriye götürmek istiyorum, ülkemizde bir toplu iğne üretebiliyor muyduk” demiş.

Devamını Oku
18.11.2025
‘Entel-dantel Özdemir Bey’in itirazı

“Eşit anayasal vatandaşlık...

Devamını Oku
16.11.2025
Bir veda için adagio*

Değerli okurlar, bir terslik yüzünden 28 Mart 2025 günü yayımlanan bu yazıyı bir kez daha okumak zorunda bıraktığım için lütfen bağışlayın beni.

Devamını Oku
14.11.2025
Karakuşi siyaset

Kuzey Kıbrıs’ta cumhurbaşkanlığı seçimini ana muhalefetin adayı Tufan Erhürman’ın kazanmasının ardından, genel kanıya göre, MHP lideri Devlet Bahçeli önemli bir açıklama yaptı.

Devamını Oku
11.11.2025
İşin aslı

Kürtçülerin, Türkiye’nin demokrasi bağlamında atacağı ilk adımın “ilkokuldan üniversiteye Kürtçe anadilde öğrenim hakkının anayasada yer alması talebinin yerine getirilmesi” olduğunu biliyoruz.

Devamını Oku
09.11.2025
Bir kez daha emriniz olur!

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Devlet Bahçeli’nin “terörsüz Türkiye” süreciyle ilgili olarak düşüncelerini eleştiriyor.

Devamını Oku
07.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (3)

CERN’in (European Center for Nuclear Research-Avrupa Parçacık Fiziği Araştırma Merkesi) evrenin oluşumuyla ilgili olarak yapmaya başladığı deney Türkiye’yi birden bilim dünyasının göbeğine getirdi.

Devamını Oku
02.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (2)

Özdemir İnce: Uranyum bu kadar belalı bir madde, tehlikeli, radyasyon yayıyor.

Devamını Oku
31.10.2025
Dreyfus A la Turca

Hüseyin Gün 4 Temmuz 2025 günü tutuklandığına göre işlem çok daha önce başlamış olmalı. Demek ki Merdan Yanardağ’ın casusluğu (!) o günden çok daha önce belli olmuş olmalı. Öyle değil mi? Gecikme operasyon icabı mı aceba? Yoksa kerrat cetvelini (çarpım tablosunu) bilmeyen kasap hali mi?

Devamını Oku
28.10.2025
Kurtarıcının adı toryum (1)

21 Ekim 2025 Salı günü yayımlanan “Toryum dedikleri şey” başlıklı yazımla “toryum” adlı ender elementle tanıştınız.

Devamını Oku
26.10.2025
Bir kez daha toryum denen mucize

Gazetelerde, kitaplarımda yayımlanmamış yazı(lar) da var zulada.

Devamını Oku
24.10.2025
Toryum dedikleri şey

Ülkemizde edebiyattan en ince bilimlere kadar tuhaf bir alışkanlık vardır.

Devamını Oku
21.10.2025
Dilini eşek arısı soksun!

Eşek arısının nasıl soktuğunu çok iyi bilirim.

Devamını Oku
19.10.2025
UYANIN

Uyanın, uyanın artık, ey yitik insanlar!

Devamını Oku
17.10.2025
Yerçekimi

Yerçekimi denen şeyi ben bulmadığım için ortak mal Vikipedi’ye başvurarak tanımını bilginize sunuyorum.

Devamını Oku
14.10.2025
Sorumluluk

Biraz önce en küçük kardeşim Bülent telefon etti.

Devamını Oku
12.10.2025
Comandante Che Guevara

Deniz kıyısına oturup da denize girmediğim, içki içtiğim günler.

Devamını Oku
10.10.2025
Sisifos olarak

Okuyacağınız yazı 6 Eylül 2020 günü gazetemizde yayımlanmış.

Devamını Oku
07.10.2025
Gündelik hayat ve kuralları

Uzun süredir, gündelik hayatın türlüsüyle, sağlık işleriyle, bilgisayarımla, internetle, telefon santralcılarıyla, sekreterlerle başım hiç de hoş değil.

Devamını Oku
05.10.2025
Yürrü kerreste müdürü

Mersin’de, çocukluğumda, o zamanlar adı Bozkurt olan caddenin üzerindeki Büyük Çıkmaz Sokak’ta (artık çıkmaz değil) otururduk.

Devamını Oku
03.10.2025
Düşman bile yapmaz

Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, doğal zenginlikleri ve tarihi mirasıyla dünya çapında ilgi gören Muğla’nın, rant uğruna tehdit altında olduğunu söyledi.

Devamını Oku
30.09.2025
Müslüman birey yoktur*

Defterlerimden birine yazdığım ancak kaynağını yazmayı ihmal ettiğim alıntı şöyle...

Devamını Oku
28.09.2025
Zırva tevil götürmez (2)

Zırvalıkla ilgili ilk yazıyı 29 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet gazetemizde yayımlamıştım.

Devamını Oku
26.09.2025
RTE ne yapmak istiyor?

Basından bir haber: “Kabine toplantısı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Beştepe’deki sarayında toplandı. Saat 14.30 sıralarında başlayan ve iki saat süren toplantıda, PKK’nin sembolik silah bırakma töreni ve Meclis’te komisyon kurulması çalışmalarıyla devam eden süreç, orman yangınları ve Gazze gibi başlıklar görüşüldü. Toplantının ardından konuşan Erdoğan, CHP’ye seslenerek ‘Siyasette pek çok şeyin kazası olur ama süreci yokuşa sürmenin affı olmaz. Süreç, özellikle ana muhalefet partisi için geçmiş günahlarına kefaret olabilecek bulunmaz bir fırsattır’ dedi.”

Devamını Oku
23.09.2025