20 Temmuz 2021 tarihli basından aktarıyorum: [Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “İnadına yapacağız” dediği Kanal İstanbul projesinin güzergâhındaki köylerin sakinleri Medyascope’a konuştu: “Yine köylü kaybedecek.”
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 24 Şubat 2021 Perşembe günü İstanbul’da, AKP 7. Olağan İl Kongresi’nde Kanal İstanbul projesinde ısrarcı olduğunu açıkladı. Erdoğan, “Onlara rağmen Kanal İstanbul’u yapacağız, inadına yapacağız” dedi. Erdoğan’ın bu sözlerini ve Kanal İstanbul projesiyle ilgili düşüncelerini, projenin güzergâhı üzerindeki köylerde yaşayanlara sorduk.
Medyascope muhabirleri Ali Macit ve Alp Akiş, Erdoğan’ın açıklamalarını Başakşehir Belediyesi’ne bağlı Şamlar köyü sakinlerine sordu. Kimi sakinler Kanal İstanbul sayesinde zengin olabileceğini düşünürken kimisi de “Kaybeden yine köylü olacak” dedi. Konuştuğumuz kişiler Sazlıdere Barajı’nın köylüyü kötü yönde etkilediğini, Kanal İstanbul’un köylünün durumunu düzeltebileceği gibi daha da kötüleştirebileceğini söyledi.
Erdoğan’ın Sinan Erdem Spor Salonu’nda yapılan İstanbul il kongresinde kullandığı “İnadına yapacağız” ifadeleri hakkında da görüş ayrılığı vardı. Konuştuğumuz bir kasap dükkânı sahibi, Erdoğan’ın “inat etmekten” kastının “farklı bir inat” olduğunu söyleyerek projeyi desteklediğini belirtti. Yine projeyi destekleyen bir Şamlar sakini, “Hükümet istiyorsa yapsın, en güzeli bu” dedi. Ancak projeyi desteklemekle beraber iktidarın muhalefete ve halka danışarak ilerlemesi gerektiğini belirtenler de vardı. Muhabirlerimizin sorularını yanıtlayan bir köy sakini, “Şu ana kadar bir danışma olmadı, olması gerekiyor. İnsanlara artısı eksisi anlatılsın, bilgilendirmeleri gerekiyor” diye konuştu.
Projeye karşı çıkanlar ise Erdoğan’ın sözlerini eleştirdi. 25 yıldır bölgede yaşadığını belirten bir köy sakini, “Cumhurbaşkanı Kanal İstanbul’u yapmak istiyor, bu aşikâr. Güzergâh belirleme aşamasında araziler yandaşlara peşkeş çekildi. Bugün yüzde 51 çoğunlukla ‘Her istediğimi yaparım’ demek olmaz. Bu yapılacaksa, önümüzde genel seçimler var, 2023 seçimlerine kadar beklemesini talep ediyoruz” dedi. Projeye karşı çıkan ve hayvancılıkla uğraştığını belirten bir başka köy sakini, “Sazlıdere Barajı ile bize bir vurgun yapıldı, Kanal İstanbul ile bir daha vurulacak. Hep zararı biz köylüler çekiyoruz. Ne toprağımız ne arazimiz kaldı, kanalın bize faydası olmaz” görüşünü dile getirdi.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Erdoğan’ın sözlerine bugün (25 Şubat Perşembe) yanıt verdi. İmamoğlu, “İstanbul ile inatlaşmayı hâlâ kendisine marifet görenlere 23 Haziran’ı hatırlatıyorum. İstanbul 1’den büyüktür” dedi.]
“İnadım inat!” diyen zat selefi İslamcılığıyla maruf biri. O halde İslama göre “inat” nedir onu topluca öğrenelim:
1- Bir konuda direnme, ayak direme, diretme.
2- Birine karşı çıkma, karşı düşünce ileri sürme.
Sözlükte “uzaklaşmak, topluluktan ayrı durmak, yoldan çıkmak, haktan sapmak” gibi anlamlara gelen inat ve aynı kökten muanede, birer ahlak kavramı olarak genellikle “kişinin bir görüş, inanç ve davranışı doğru olduğunu bilmesine rağmen reddetmesi, aykırı davranmakta direnmesi” şeklinde açıklanmaktadır. Kaynaklarda kavramın bu anlamına, Hz. Peygamber’in amcası Ebu Talip’in İslamın hak din olduğunu vicdanen kabul ettiği halde “Yeğeninin peşine takıldı” şeklinde kınanacağı korkusuyla ölünceye kadar inkârcılıkta direnmesi örnek gösterilir. (Yazının gerisini internetten aktarıyorum.)
Kuranıkerim’de dört ayette anid (inatçı) geçmekte olup tefsirlerde bu kelime, “gerçeği kabul edip ona teslim olmamakta direnen isyankâr kişi” diye açıklanmaktadır (Kurtubi, IX, 57; Şevkâni, II, 574). Bu ayetlerin birinde, ısrarla iyiliği engelleyen ve Allah’tan başka tanrı edinen inkârcı kişi bu sıfatla anılmakta (Kaf 50/24- 26), iki ayette de kelime, “cebbâr” nitelemesiyle birlikte önder ve yönetici konumundaki kimseler için kullanılmaktadır (Hûd 11/59; İbrahim 14/15). Hz. Peygamber’in, “Yâ rabbi, beni zorba ve inatçı olmaktan koru!” (İbn Mâce, “Et’ime”, 6; Ebu Davud, “Et’ime”, 17) şeklindeki duasında da zorbalıkla inatçılık arasındaki ilişkiye ve bu huyların ahlaki tehlikesine dikkat çekilmiştir. Müddessir suresinde (74/16), Allah’ın kendisine birçok nimet vermesine rağmen yine de onun ayetlerini tanımamakta direnen inkârcı kişi de anid sıfatıyla nitelenmekte ve kınanmaktadır. Ayetlerden anlaşıldığına göre Kuranıkerim’de inat kavramı inkâr ve şirk kavramlarına, özellikle “İslami değerlere karşı küstahça direnmek, akıl ve vicdandan ziyade bencil ve ilkel duyguların etkisiyle hareket etmek” anlamını ifade eden “cehl” (bk. cahiliye) terimine yakın bir mana taşımaktadır.
Felsefe ve kelam literatüründe, her şeyin vehim ve hayalden ibaret olduğunu savunarak eşyanın gerçekliğini inkâr eden sofistlere “indiyye” (rölativist), bunlardan kendi görüşünde direnip başkalarına hiçbir hak tanımayan gruba da “inadiyye” (dogmatik) denmiştir (Tehanevi, II, 956).
***
Selefi Müslüman Erdoğan, inadın günah olduğunu, dinden çıkardığını bilmiyor!