Özlem Yüzak
Özlem Yüzak ozlem.yuzak@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Tehdit: Virüs, iklim ve ötesi... Çözüm: Bilim, sosyal adalet

26 Haziran 2020 Cuma

Hortum, fırtına, sel... Ve kötü haber: Uzmanlar uyarıyor, artık çok daha sık yaşanacak.

Neden mi? Çünkü “küresel ısınma” artık öyle uzak bir tehlike değil. Hemen yanı başımızda, ölümcül nefesi ensemizde... Gelip geçti sanmayın, tarladaki ekinden ormanlara, denizlerden kent yaşamına kadar insanlığı bekleyen en büyük tehlikelerden biri.

Verkhoyansk kasabası dünyanın en soğuk kasabasıdır. Sibirya’nın kuzeydoğusunda... Kış ayları ortalama eksi 50’lerin altında seyreder, yazın ise en yüksek ortama sıcaklık 20 derecedir. Geçen günlerde yapılan ölçümler şaşırtıcıydı. Hava sıcaklığı 38 dereceyi bulmuştu. Bu, Sibirya’da bugüne kadar kaydedilen en yüksek sıcaklık dalgası olarak tarihe geçti. İlk görülür etkisi ise erken orman yangınları oldu. Uzmanlara göre bu yaşananların küresel etkisi hayli fazla olacak.

Ölümcül sıcaklıklar daha sık yaşanıyor, oysa bu sıcaklıkların 2100’lü yıllarda yaşanacağı öngörülüyordu. Tabii doğa, canlı yaşamı ve biz insanlar üzerindeki etkileri de hayli fazla: 1 milyon tür yok olma, tehdidi 1 milyardan fazla insan ise göç tehdidi altında!

Koronavirüs hâlâ en güncel ve ciddi tehlike... Ve kötü haber: Bilim insanları uyarıyor, COVID-19 son pandemi olmayacak. Günümüzde birden fazla virüs ailesi küresel tehdit oluşturuyor: Pikornavirüsler, pnömovirüsler, paramiksovirüsler, ortomiksovirüsler... Hemen hemen hepsi zozonotik.. Yani hayvanlarda bulunan ve insanlara geçen virüsler. Hayvanlarda bulunan yaklaşık 800 bin virüsün insanlara geçme potansiyeli var anlayacağınız.

Her iki alarm verici tehdidin altında da ekosistemin tahrip edilmesi yatıyor. Doğal yaşam alanlarına insanlar tarafından yapılan müdahalenin, biyolojik çeşitliliğin azalmasının ve ekosistemdeki bozulmanın virüslerin daha geniş bir ölçekte yayılma olasılığını artırdığını ortaya koyuyor. İlk kez rastlanan bulaşıcı hastalıkların sayısı 1980’lerden bu yana her on yılda bir üçe katlanmış durumda. Bunların üçte ikisi hayvan kaynaklı ve bunun yüzde 70’i de vahşi hayvanlardan insanlara bulaşıyor. Bunlar arasında Ebola, HIV, domuz gribi ve kuş gribi var örneğin.

Baş sorumlu: Siyaset, siyasi liderler

Böyle devam edemeyeceği aşikâr. Ekonomi politikalarından üretim ve tüketime, beslenme, barınma, enerji, ulaşım, kentleşmeye her alanda radikal kararlar alınması ve uygulanması gerekiyor.. Paris İklim Anlaşması ile ülkelere ev ödevleri verilmişti, siyasi liderlerin sorumluluk almaları gerekiyordu. 197 ülke tarafından ve tarihin en büyük katılımı ile 2016 yılında imzalanmıştı. Anlaşmanın hedefi küresel sıcaklık artışını 2100 yılının sonuna kadar sanayi öncesi seviyenin 1.5 santigrat derece üstü ile sınırlamak. Ayrıca anlaşma 2020 sonrası süreçte, iklim değişikliği tehlikesine karşı küresel sosyoekonomik dayanıklılığın güçlendirilmesini hedeflemekteydi.

Ancak gerekli politik adımların atılması siyasi liderlerin gündemine bir türlü oturamadığı için istenen yol alınamıyor.

Tabii bu arada Türkiye’nin, anlaşmayı imzalamasına karşın onaylamayan 10 ülkeden biri olduğunu anımsatalım. Türkiye iklim değişikliğinden en çok etkilenecek bölgelerden birinde yer alıyor. Tahminler, Türkiye’de ortalama sıcaklığın 2100 yılına kadar 5 °C kadar yükseleceği yönünde. 2019 Küresel İklim Riski Endeksi Türkiye’de iklim değişikliğinden kaynaklanan felaketlerin 1997-2017 yılları arasında yaklaşık 2 milyar dolar değerinde bir ekonomik kaybın oluşmasına neden olduğunu gösteriyor.

İki çıkış yolu

Koronavirüs salgını, aslında iki çıkış yolunu gösterdi tüm dünyaya: Bilim ve sosyal adalet. Aşı ve ilaç çalışmaları, küresel bilimsel ağların ve işbirliklerinin hızlanması; alınacak siyasi kararlarda bilim odaklı olmanın önemi..

Küresel anlamda sosyal adaletin de başrol oynadığı anlaşıldı. Zengin ve yoksul arasındaki uçurumun büyümesinin aslında zengini de bir noktada vurabileceği... Oy kaygısı ile yapılan imar aflarının, plansız kentleşmenin, emek sömürüsünün bedelinin eninde sonunda herkesi etkileyeceği..

İnsanlığın ve tabii gezegenin tek kurtuluşu: Büyük bir ekonomik ve toplumsal dönüşüm hareketinin başlaması.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bir garip ülke 13 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları