Bugün 1 Mayıs...
İnanç, köken, cinsiyet, dünya görüşü ve yaka rengi ayrımı yapmadan yıllardır emekçiler için önde koşan cumhuriyet kızı Dr. Arzu Çerkezoğlu’nun kişiliğinde bütün emekçilerin bayramını kutluyorum.
12 Eylülcüler, 1 Mayısı yasaklamıştı; bugünkü iktidar 2009’da “emekçi bayramı” demedi, “Emek ve Dayanışma Günü” adıyla resmi tatil yaptı. Emekçilere ve örgütlerine bizim istediğimiz yerde, bizim istediğimiz gibi konuşun, suya sabuna dokunmadan slogan atın, türkü söyleyin, halay çekin gidin denildi. Böyle olmadı, emekçi bayramları yıllar yılı bibergazına bulandı.
Bugün 1 Mayısı gazsız tozsuz yaşayalım...
Siyasal olay, oluşumlar ne zaman yükselse dost arkadaş buluşmalarında, “Bize de bir Emile Zola gerek...” diyene kızdığım olmuştur. Emile Zola, 1800’lerin sonunda haksız yere suçlanan Fransız askeri Dreyfus’u iktidar baskısına karşın, “İtham Ediyorum” makalesiyle savunur, dünya tarihine yapıtları ve bu tepkisiyle yerleşir. Bu 1 Mayısta özgürlük-emek için el ele verirken Emile Zola’yı anımsayalım; ama yakın tarihimizde özgürlük-emek savaşımında bayrağı düşürmeyenleri... Son günlerde yaşadıklarımızı da unutmayalım.
Ülkesinin işgal edilmesine çanak tutan saraya başkaldırarak Kurtuluş Savaşını örgütleyen, son yıllarda sözde milliyetçi özde dincilerin ahlaksızca saldırdığı özgürlük-emek savaşımcısı devrimci Mustafa Kemal’i... 1970-80’lerde yapanın bulunamadığı can yakıcı olay ve oluşumları belgelediği için öldürülen Uğur Mumcu’yu... Ekin-siyasal tarihimizdeki bizim “Zola”ları unutturmayalım.
1950’lerden 1980’lere 1 Mayıslarda emekçilere pata küte girişen çok iktidar geldi geçti... Can verilen kara bayram(lar)ı içimizde tutalım... Mayıs 1984’te 12 Eylüle başkaldıran Aziz Nesin’le 60’a yakın arkadaşı, “Biz (...) dilekçemizi kişiye vermeyeceğiz, makama vereceğiz” dediler; dilekçenin “muhatap”ı Evren değil, “makam”dı. 1980’lerden bu yana sanatçı, yazar ve gazeteciler sık sık özgürlük-emek için “makam”ı uyarırken bugün birçok sanatçı, yazar ve özellikle de gazeteciler kendilerini “makam”la eşleştirircesine dil kirine örnek söz metin üretiyorlar. Dünden bugüne adliyeler ilginç “iddianame”lerle dolu... Bu 1 Mayısı, 19 Martta “suç örgütü lideri” savıyla tutuklanan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun olmayan “iddianame”sinden düşsel “name”ler üreten gazetecimsilerin “makam” adına “name okuduğu” ortamda kutlayacağız. Ne ki bu gazetecimsilere okutturulan “name”ler, hangi telden çalınırsa çalınsın, çalanı dinleyeni mutlu edecek toplumsal koroyu oluşturamıyor.
Ekrem Başkan çoktandır türlü “iptal”ler yaşıyor... 2019’da kazandığı ilk seçim, derken 30 yıllık diploması “iptal...” Binlerce yurttaşa göre de Ekrem Başkana yaşatılan son “iptal” uzun süren toplumsal uykuyu “iptal” etti... Kimilerinin umudu kestiği gençler, kadınlar, öğretmenler, çiftçiler, cumhuriyeti kuran partinin öncülüğünde emekçiler alanlara aktı.
Kuşkusuz Emile Zola, dünyanın bütün aydınlarına örnek... Karamsar değiliz... Bilimden sanata, ekonomiden siyasaya elini tutacağımız kadar yakın düşünceeylem üreten aydınlarımız, gazetecilerimiz, emekçilerimiz... Kurtuluş Savaşındaki gibi zor zamanlarda acıyı bal eyleyen halkımız, hak yemeyen yedirmeyen belediye başkanlarımız var...
2019’dan bu yana İstanbul’da Ekrem Başkanın, Ankara’da Mansur Başkanın halkın parasını halk için kullanan çabalarıyla tüm bayramların coşkusunu, doğal yıkımların acısını ortak bilinçle paylaşıyoruz. 1 Mayısı bu duygularla yaşayalım...
Koyma akılla yer yön edinenlere...
“Ağaca dayanma kurur, duvara yaslanma yıkılır...”