Devlet ve terör

Devlet ve terör

01.01.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

“Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.”
Mustafa Kemal Atatürk

2025 yılına, terörist başının, DEM heyetiyle gönderdiği mesajı konuşarak girdik. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin başlattığı süreç doğrultusunda DEM heyeti, 28 Aralık’ta İmralı Adası’na giderek terörist başıyla görüştü. Hükümlü terörist başının yedi maddede toplanan görüşleri, adeta bir siyasi parti liderinin beklenen açıklamaları gibi kamuoyuna duyuruldu. 

Görünen tablo şu: Bugün Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yöneten hükümet ve siyasi ortağı, dünyada eşi benzerine pek rastlanmadık bir gariplikle, on binlerce insanı öldürmekten hüküm giymiş “devlet ve millet düşmanı” bir terörist başından, devletin en önemli sorunlarından birinin çözümünde yardım istiyor. 

Peki, terör nedir? Belli başlı devletler terörle nasıl mücadele etmiştir? Terörist başının açıklamaları ne anlama geliyor?  

TERÖR 

Terör sözcüğü Latince, “Bilinmeyen ve öngörülemeyen bir tehlike karşısındaki aşırı korku, endişe ve dehşet” anlamına gelen “terrere” sözcüğünden türemiştir. Bugünkü anlamıyla ilk kez 18. yüzyılda Fransa’da, Fransız Devrimi’nden sonra kullanılan “terör” sözcüğü Türkçeye de Fransızcadan geçmiştir. 

Terörün belirli siyasal amaçları vardır. Bozdemir’e göre terörizm, siyasal bir amaçla, örgütlü, planlı, sistematik ve sürekli olarak terörü kullanma stratejisidir. Bu açıdan terörizm, devleti ve rejimi hedef alarak girişilen şiddet eylemleri olarak tanımlanabilir. Terörizmin amacı, halk arasında korku ve dehşet yaratarak siyasal amaca ulaşmaktır. Terörle mücadele konusunda bir tez yazan Vedat Yılmaz’ın ifadesiyle, “Terör suçlusu, tüm toplumsal ve siyasal yaşama ve hukuk düzenine yönelik, sistemi tehdit eden ve onu yıkmayı amaçlayan bir kişiliktir”. 

Terör örgütleriyle devletin çalışma yöntemi birbirine tamamen zıttır. Hiçbir insani ve etik değer, hiçbir yasa ve kural tanımadan insanları, özellikle de sivilleri katleden terörizm bir insanlık suçudur. Devlet ise çeşitli hukuk kurallarıyla, yasalarla sınırlandırılmış, savaş hukukuna bağlı, uluslararası sistemin parçası, temel amacı yurttaşlarının güvenliğini sağlamak olan bir yapıdır. “Terör örgütü” ile “devlet aygıtı” yapıları, doğaları gereği aynı devlet için aynı amaçla hareket etmezler, edemezler; çünkü terör örgütünün siyasi amacı, o devleti yıkmak, bölmek, parçalamak veya o devletin anayasal düzenini kendi amaçları doğrultusunda değiştirmektir. Terör örgütü ile devlet aygıtının bir araya gelmesi ancak, bir devletin başka bir devlete karşı bir terör örgütüyle ittifak kurmasıyla, bu maçla o terör örgütüne yardım etmesiyle mümkün olabilir. ABD’nin çeşitli amaçlarla PKK terör örgütüne yardım etmesi, buna çok tipik bir örnektir.

Devletlerin terörle kurduğu ilişki “devlet terörü” kavramını doğurmuştur. Özellikle baskıcı rejimler, bu rejimlerin başındaki diktatörler, zaman zaman toplumu sindirmek için devlet terörüne başvurmuştur. 

DÜNYADA TERÖRLE MÜCADELE

20. yüzyılda dünyada terör örgütlerinin ve terör saldırılarının sayısı artmıştır. İngiltere’de IRA, İspanya’da ETA, Türkiye’de PKK ve ASALA, Batı Almanya’da Kızılordu Fraksiyonu bilinen bazı terör örgütleridir. İslam dünyasında El Kaide, Hizbullah, İslami Cihad, Müslüman Kardeşler gibi örgütler de çeşitli terör örgütü listelerinde yer almıştır. 

Terörün yarattığı dehşet, korku, tehdit, şiddet ve belirsizlik hali karşısında demokratik devletler teröre karşı çeşitli politikalar geliştirmiştir. Bu politikaları, terörizmin şiddetini kırmaya yönelik güvenlik politikaları ve teröre yol açan düzeni ortadan kaldırmaya yönelik sosyal politikalar olarak sınıflandırmak mümkündür. 

Örneğin, ABD’de 1996’da çıkarılan “Terörle Mücadele ve Etkin Ölüm Cezası Yasası” ile terörle mücadelenin hukuki zemini oluşturulmuştur. 11 Eylül 2001 saldırılarından sonra ise bu yasa geliştirilmiştir. “İç Güvenlik Örgütü” (Department of Homeland Security) kurulmuştur. 2001 “Vatanseverlik Kanunu” (Patriot Act) ve “Teröristleri Finanse Eden Güçlerle Mücadele Yasası” çıkarılmıştır. 2004 “İstihbarat Reformu” ve “Terörizmin Engellenmesi Kanunu” kabul edilmiştir. Ayrıca “Askeri Kuvvet Kullanımına Yetki Verme Yasası”, “Terörle Mücadele Kanunu”, “Amerikalı Kahramanlar Kanunu”, “Hava Alanlarının Güvenliği Kanunu”, “Olağanüstü Yetkiler Kanunu” ve “Pilotları Silahlandırma Kanunu” gibi kanunlar çıkarılmıştır. 13 Kasım 2001’de bir kararname ile teröristler ve destekçilerinin yargılanması için özel askeri mahkemeler kurulmuştur. 

İngiltere, uzun yıllar boyunca İRA ile mücadele etmiştir. İngiltere’de, 1974 yılında “Terörizmin Önlenmesi-Geçici Hükümler” (Prevention of Terrorism-Temporary Provisions) başlıklı yasa ile terörizmle mücadele rejimi kurulmuştur. 13 Aralık 2001’de “Anti-Terörizm, Suç ve Güvenlik Yasası” (AntiTerörism, Crime and Security Act) kabul edilmiştir. Mart 2005’te de “Terörizmin Önlenmesi Yasası” çıkarılmıştır. 

İngiltere Hükümeti, Kuzey İrlanda’da IRA’nın siyasal parti şeklinde örgütlenmiş uzantısı Sinn Fein ile görüşmeyi kabul etmiş, bu görüşmeler 10 yıldan fazla sürmüştür. 

Fransa da terörle kararlılıkla mücadele etmiştir. Fransa’da 1986 yılında terörle mücadeleyi düzenleyen bir yasa çıkarılmıştır. 2002’de İç Güvenlik Konseyi kurulmuştur. 2005’te “Anti-Terörizm Yasası” çıkarılmıştır. Terörle ilgili davalara bakmak için Paris’te özel yetkili savcılık ve sorgu hâkimliği görevlendirilmiştir. 2008’de “Terörle Mücadele Yasası” çıkarılmıştır. 

İspanya uzun yıllar boyunca Bask bölgesinin bağımsızlığını amaçlayan ETA (Euskadi Ta Alkatasuna-Bask Vatanı ve Özgürlüğü) ile mücadele etmiştir. Teröre karşı 1978’de, “Anti-terörist Kurtuluş Grubu-Anti-terrorist Liberation Groups” (GAL) adlı askeri birliklerce eğitilen özel bir polis birliği kurulmuştur. 1984’te “Terörle Mücadele Yasası” kabul edilmiştir. İspanya Hükümeti, ETA ile mücadelede siyasi, hukuki, kültürel ve ekonomik tedbirleri birlikte uygulamıştır. 

Örnekleri çoğaltmak mümkündür. Çok açıkça görüldüğü gibi dünyada belli başlı ülkeler terörle kararlılıkla mücadele etmiştir. 

TERÖRİST BAŞININ MESAJLARI

Terörist başı kendi ifadeleriyle “Sayın Bahçeli’nin ve Sayın Erdoğan’ın güç verdiği yeni paradigmaya pozitif anlamda katkı sunacağını” söylüyor. 

Her şeyden önce bu “yeni paradigma” ifadesi üzerinde durmak gerekir. Soru şu: “Eski paradigma” neydi “yeni paradigma” nedir?

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş paradigması bellidir: Söz konusu paradigma, Mustafa Kemal Atatürk’ün “Vatandaş İçin Medeni Bilgiler” kitabındaki, “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir” ifadesinde cisimleşen ve 1924 Anayasası’ndan beri tüm anayasalarımızda karşılık bulan üniter, laik, ulus devlettir.  

Terörist başı “yeni paradigma” ifadesiyle üniter, laik ulus devleti ve onun yurttaşlık tanımı gibi kurucu değerleri tartışmaya açmaktan, Türk Ulus Devleti yerine federatif bir yapıdan, özerk bir yönetimden söz ediyorsa (ki kanımca öyle) bu yaklaşım, Türkiye’yi 104 yıl önceki Sevr tuzağının bugüne uyarlanmış haliyle, yeni Sevr tuzağıyla karşı karşıya bırakmak demektir. Yeni Sevr tuzağı ise Türkiye Cumhuriyeti’nin üniter, laik, ulus devlet yapısının değiştirilmesi ve Türkiye’nin bölünüp parçalanma tehlikesiyle karşı karşıya kalması demektir. Ancak Türk ulusu, tüm unsurlarıyla, yeni Sevr tuzaklarına düşmeyecek tarihsel tecrübeye sahiptir. 

Terörist başının dikkat çeken bir diğer ifadesi “Türk-Kürt kardeşliği” ifadesidir. Burada geçen kardeşlik ifadesinin, görünen anlamının ötesinde (gerçekten kardeşlik isteyen teröre başvurup on binlerce insanı katletmezdi) siyasal bir amaçla ulusal kimlikle etnik kimliği eşitlemek amacıyla kullanıldığını düşünüyorum.  Çünkü Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş paradigmasında millet/ulus, etnik düzlemde tanımlanmamıştır. Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları, etnik kimliğine bakılmaksızın, anayasaya göre eşittirler. (Bkz. 1924 Anayasası 88. madde) 

Ulusal kimlik, etnik kimliklerden farklıdır. Ulusal kimlik, anayasal yurttaşlık bağı anlamında üst kimliktir. 

Etnik kökeni Türk olan bir Türkiye Cumhuriyeti yurttaşının etnik kimliği ile etnik kökeni Kürt olan bir Türkiye Cumhuriyeti yurttaşının etnik kimliği zaten eşittir. Anayasal yurttaşlık bağı anlamındaki “Türk milleti” kimliği ise etnik kökenine bakılmaksızın tüm Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının ortak, üst, ulusal kimliğidir. Etnik kimlikleri ulusal kimlikle eşitlemeye kalkmak ulus devleti ve üniter yapıyı hedef almaktır. 

Terörist başının en trajikomik açıklaması ise Türkiye’yi “hak ettiği yere taşımak ve demokratik dönüşüm için çalışacağını” söylemesidir. 

Terör örgütleri ne zamandan beridir zayıflatmaya, bölmeye, parçalamaya, hatta yıkmaya çalıştıkları ülkeleri “hak ettiği yere taşımak ve demokratikleştirmek için çalışmaya” başladılar. Dünyada bunun bir örneği var mıdır? 

Türk ulusunun geleceğini, terörist başının çalışması belirleyecek öyle mi?

CEVAP BEKLEYEN SORULAR 

1. Yazımın başında da anlattığım gibi her şeyden önce terör örgütleri etik değerlere sahip, yasalara uyan yardım kuruluşları veya demokrasi havarileri değildir. Terör örgütlerinin kuruluş amaçları, siyasal hedefleri vardır. Terör örgütleri o amaçlara, o hedeflere ulaşmadan veya eylem yapamayacak kadar zayıflamadan silah bırakmayacaklarına göre terörist başıyla yapılan müzakerede terörsitbaşına ne vaat edilmiştir; terörist başı ne karşılığında silah bırakıp - kendi deyişiyle- Türkiye’yi “hak ettiği yere taşımak ve demokratik dönüşüm için çalışacaktır”?

2. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yönetenlerin, devletin en önemli sorunlarından birini, bu devleti zayıflatmayı, bölmeyi amaçlayan terörist başının yardımıyla çözmeye çalışmaları ne anlama gelmektedir? Emperyalizme ve yerli işbirlikçilerine karşı bir bağımsızlık savaşı kazanmış Türk ulusu bunu nasıl kabul edebilir? Türkiye Cumhuriyeti’nin seçilmiş yöneticilerinin, hükümlü terörist başını muhatap almaları, bunun üzerine terörist başının da seçilmiş bir siyasal lider gibi açıklamalar yapması, Türkiye’nin gücüne, saygınlığına, şanlı tarihine aykırı değil midir? Bu durum, terörist başının kahramanlaşması, söz konusu terör örgütünün dünyanın gözünde meşrulaşması ve -elde edeceği kazanımlara göre de- 40 yıl sonra siyasal amacına ulaştığı şeklinde bir algının oluşması gibi çok tehlikeli sonuçlar doğurmaz mı? Terörist başıyla müzakere, Türkiye’ye karşı diğer terör örgütlerini de umutlandırıp cesaretlendirmez mi?

***

Bir tarihçi olarak görüşüm şu: Türk Bağımsızlık Savaşı ile kurulan Türkiye Cumhuriyeti’ni, kuruluşundan 101 yıl sonra bir terörist başının çabasına muhtaç duruma düşürmek veya bu duruma düşmüş gibi göstermek -gerekçesi her ne olursa olsun- ulusal vicdan tarafından asla kabul edilemez. Bir Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olarak ben bunu kabul etmiyorum.

Mustafa Kemal Atatürk’ün, 1919’da Amasya Genelgesi’ndeki ifadesiyle “Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır”.,

KAYNAKÇA

“PKK”, TC Dışişleri Bakanlığı, https://www.mfa.gov.tr/pkk.tr.mfa

Emin Demirel, Dünyada Terör, İstanbul 2003. 

Faruk Turhan, Muharrem Aksu, “11 Eylül Sonrası ABD’de Özgürlük ve Güvenlik Dengesi Açısından Terörü Önleme Amaçlı Özellikle Patriot Kanunu İle Getirilen Kısıtlamalar,” S.D.Ü. Hukuk Fakültesi Dergisi C.I, S.1, Yıl 2011.

Mevlüt Bozdemir, “Terör(mü) ve Terörizm(mi)?” Ankara Üniversitesi SBF Basın Yayın Yüksek Okulu Yıllığı, C:6, Ankara, 1981. 

Vedat Yılmaz, Modern Demokrasilerde Terörle Mücadele ve Otoriter Yansımaları, Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyoloji Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Afyonkarahisar, 2011.

Yazarın Son Yazıları

Lozan Antlaşması ve ABD

“Bugün Türk Delegasyonu ile imzaladığımız dostluk ve ticaret antlaşması, benim elde etmek istediğimden çok uzaktır. Bu anlaşma, Türklerden koparmak istediğimizden çok fazla imtiyazı (ayrıcalığı) bizim Türklere verdiğimizin belgesidir.”

Devamını Oku
17.12.2025
‘ABD’nin ‘Yeni Türkiye’ hayali’

Samuel Huntington, “Medeniyetler Çatışması” adlı kitabında Türkiye’nin yönünü Batı’dan Doğu’ya çevirerek İslam dünyasının lideri olmasını öneriyor, bunun için de “Atatürk’ün (laik Cumhuriyet) mirasının reddedilmesi” gerektiğini belirtiyordu.

Devamını Oku
10.12.2025
Atatürk’ün ders kitabında ‘Demokrasi ve Kadın Hakları’

“Özetle kadın, seçmek ve seçilmek hakkını elde etmelidir...

Devamını Oku
03.12.2025
Millet Mektepleri

“Türk harflerinin bütün vatandaşlara kapılarının önünde ve işlerinin başında öğretilebilmesi için daha bu sene içinde Millet Mektepleri teşkilatı yapacağız.

Devamını Oku
26.11.2025
Vahdettin nasıl kaçtı?

“17 Kasım 1922 günlü resmi bir telgrafın ilk cümlesi şu idi: ‘Vahdettin Efendi bu gece saraydan kaçmıştır.’

Devamını Oku
19.11.2025
Türkiye'de Opera ve Vals

“Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.” (M. Kemal Atatürk)

Devamını Oku
05.11.2025
Cumhuriyetimiz

Dile kolay, ilan edildiğinde bazı İngiliz yetkililerin sadece iki yıl ömür biçtikleri Türkiye Cumhuriyeti 102 yaşında...

Devamını Oku
29.10.2025
Cumhuriyet’in şeker fabrikaları

“Meclis kürsüsünde bir de ‘üç beyaz’ parolası revaçtaydı...

Devamını Oku
22.10.2025
Nutuk 98 Yaşında: ‘İşte Bu Ahval ve Şerait İçinde…’

Atatürk Nutuk’u bir açılış ve kapanış döngüsüyle yapılandırır.

Devamını Oku
15.10.2025
Atatürk'e saygı duymayan teğmen: ‘Din Dilinin Türkçeleştirilmesi’

Mustafa Kemal Atatürk’e saygısı olmayanın onun kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devletine ve Anayasasına da saygısı yoktur.

Devamını Oku
08.10.2025
Patrikhane ve Ruhban Okulu

Heybeliada Ruhban Okulu Fener Patrikhanesi’ne bağlıydı.

Devamını Oku
01.10.2025
Dil devrimini anlamak

“Gece meşguliyetimiz, bildiğin gibi dil dersleri… Gündüz de yalnız olarak aynı mesele üzerinde birkaç saat çalışıyorum.”

Devamını Oku
24.09.2025
Tek Partiden Çok Partiye: ‘Partili Cumhurbaşkanlığından Tarafsız Cumhurbaşkanlığına’

“Aramızdaki farkı bilelim. Biz, mutlakıyetten bugüne geldik. Siz ise bugünden mutlakiyete gidiyorsunuz.”

Devamını Oku
17.09.2025
Tarih Kürsüsü ve Suçluların Telaşı ‘CHP’nin Mallarına El Konulması’

Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) 102 yaşına girdi.

Devamını Oku
11.09.2025
ETHEM: “İsyan ve İhanet”

“Efendiler, askerî harekâtı çapulculuktan, devlet kurup yönetmeyi, şunun bunun mâsum çocuklarını fidye dilenmek için dağlara kaldırmak haydutluğundan ibaret zanneden, şarlatanlıklarıyla, yaygaralarıyla bütün bir Türk vatanını bezdiren...

Devamını Oku
03.09.2025
Büyük Zafer'in sırrı

Tam 103 yıl önce, 26 Ağustos 1922’de, Afyon Kocatepe’de, sabah saat 05.00’te, Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın işaretiyle Türk tarihinin en önemli taarruzu Büyük Taarruz başladı.

Devamını Oku
27.08.2025
Aşiret-Tarikat Sorunu

Yeni açılım sürecinde etnik ayrılıkçı siyaset ve dinci, liberal ortakları, gerçeği çarpıtmaya devam ediyorlar.

Devamını Oku
20.08.2025
Saltanat Şurası’ndan Saray Komisyonu’na

1920 yılında Sevr Antlaşması’nı kabul etmek için kurulan “saltanat şurası”nın ve uygulamak için kurulan “barış komisyonu”nun amacı vatanı, milleti değil, sarayı, (sultanı) ve hükümeti kurtarmaktı.

Devamını Oku
13.08.2025
'Doğu Sorunu' devam ediyor! 'Kürt Sorunu mu Türk sorunu mu?'

İngiliz Müsteşarı Hohler, 27 Ağustos 1919’da Londra’ya gönderdiği bir yazıda şöyle diyordu...

Devamını Oku
06.08.2025
LOZAN: Onurlu Barış

Lozan Barış Antlaşması 102 yaşında…

Devamını Oku
23.07.2025
Hedefteki Cumhuriyet

Mustafa Kemal Atatürk’e göre “Türk milleti” kavramı, sadece bir ırkın, bir etnik kimliğin, bir dinin veya mezhebin değil, Türkiye Cumhuriyeti’ne “vatandaşlık bağı ile bağlı” eşit hukuka sahip tüm yurttaşların ortak-üst-ulusal kimliğinin adıdır.

Devamını Oku
16.07.2025
Atatürk’ün aşama stratejisi ve Türk Devrimi

Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk’ta, 21 Nisan 1920 tarihinde yayınladığı, TBMM’nin 23 Nisan 1920 Cuma günü dinsel bir törenle açılacağını duyuran bildirinin, “O günün duygu ve anlayışına uyma zorunluluğundan kaynaklandığını” belirtmişti.

Devamını Oku
09.07.2025
Yaşasın laiklik

“Laiklik ilkesini savunmak için Atatürk gibi yürekli, Atatürk gibi inançlı olmak gerekir. İzinden gittiklerini söyleyenler gibi ürkek, kararsız ve inançsız değil” (Uğur Mumcu- Cumhuriyet 1 Mart 1987)

Devamını Oku
02.07.2025
Atatürk’ün dünya barışını koruma formülü

Kuzeyimizde Rusya-Ukrayna Savaşı devam ederken, güneyimizde İsrail’in Filistin’e yönelik saldırıları devam ediyordu ki, birden bire İsrail-İran Savaşı başladı.

Devamını Oku
25.06.2025
Sykes-Picot, Sevr, BOP ve Lozan

Şu gerçeği iyi görmek gerekir ki Sykes-Picot’tan Sevr’e, Sevr’den BOP’a, Türkiye’yi bölüp parçalamaya yönelik planların önündeki en güçlü kalkan Lozan Antlaşması’dır.

Devamını Oku
18.06.2025
Tek parti döneminde hac yasak mıydı?

1 Haziran 1927 tarihli ve Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal (Atatürk) imzalı bir Bakanlar Kurulu Kararnamesine göre “Hac mevsiminde Hicaz’a gönderilecek Hıfzıssıhha uzmanlarından Dr. Şerafeddin Bey’e siyasi pasaport verilmesi” kararlaştırılmıştı.

Devamını Oku
11.06.2025
Atatürk'ün Mirası Büyükdere Fidanlığı

Mustafa Kemal Atatürk’ün isteğiyle 1928 yılında İstanbul’da “Büyükdere Meyve Islah Enstitüsü” kuruldu...

Devamını Oku
04.06.2025
Lozan ve Kürtler

“Kürtler küçük lokmanın pek kolay yutulacağını vaktinden çok evvel anlamışlardır. Türk birliğinden ayrılmak zihniyetinde bulunanları Kürtler kendi milletlerinden addetmezler. Kürtlerin mukadderatı Türk’ün mukadderatıyla eştir. (…) TBMM Hükümeti dâhilinde Kürtlüğün ayrı bir unsur olarak telakkisini hiçbir zaman işitmek istemediğimizi arz ederiz.”

Devamını Oku
28.05.2025
1921 Anayasası ve Muhtariyet

“Vilayetler kendi başına bir devlet değildir. Amerika hükümeti müttehidesi gibi değildir. Her vilayetin haiz olduğu muhtariyet, mahalli işlere münhasırdır. O işler ki yalnız vilayeti alakadar eder. O işler o vilayetin işleridir.”

Devamını Oku
21.05.2025
Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerine saldırmak

Lozan Antlaşması’nın ve 1924 Anayasası’nın hedef alınması; tam bağımsız, üniter, laik, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin hedef alınması demektir.

Devamını Oku
14.05.2025
CHP Genel Başkanı İsmet İnönü’ye yönelik saldırılar

CHP Genel Başkanı İsmet İnönü’ye yönelik saldırılar

Devamını Oku
07.05.2025
Cumhuriyetin İlköğretim Devrimi

Cumhuriyetin İlköğretim Devrimi

Devamını Oku
30.04.2025
‘Ulusal egemenliğe dayanan yeni Türk devletinin kurulması’: TBMM’nin açılması

‘Ulusal egemenliğe dayanan yeni Türk devletinin kurulması’: TBMM’NİN AÇILMASI

Devamını Oku
23.04.2025
Atatürk yol göstermeye devam ediyor: ‘Hükümet, özgürlük ve demokrasi’

Atatürk yol göstermeye devam ediyor: ‘Hükümet, özgürlük ve demokrasi’

Devamını Oku
16.04.2025
Atatürkçü gençliğin yükselişi

Atatürkçü gençliğin yükselişi

Devamını Oku
02.04.2025
Atatürk’ün önderliğinde cumhuriyetçi direniş

ATATÜRK'ÜN ÖNDERLİĞİNDE CUMHURİYETÇİ DİRENİŞ

Devamını Oku
26.03.2025
Çanak Krizi ve ikinci Çanakkale Zaferi

Çanak Krizi ve ikinci Çanakkale Zaferi

Devamını Oku
19.03.2025
Laiklik neden gereklidir?

Laiklik neden gereklidir?

Devamını Oku
12.03.2025
Emperyalizmin 'kukla halife' projesi

Emperyalizmin 'kukla halife' projesi

Devamını Oku
05.03.2025
Kemalizm düşmanlığının asıl amacı

Kemalizm düşmanlığının asıl amacı

Devamını Oku
26.02.2025