Üstün Dökmen

Cin Ali ve Köy Enstitüleri

09 Şubat 2025 Pazar

Çocukların okuma yazmayı en kolay ve eğlenceli biçimde öğrenmesini amaçlayan Cin Ali serileri Cumhuriyet Devrimleriyle ortaya çıkan eğitim anlayışının izlerini taşıyordu.

Ankara’da çok sayıda müze var. Anadolu Medeniyetleri Müzesi, MTA Tabiat Tarihi Müzesi, MKE Sanayi ve Teknoloji Müzesi, PTT Müzesi, Erimtan Müzesi, Kelime Müzesi, Anne Müzesi, Satranç Müzesi, Cin Ali Müzesi bunlardan birkaç tanesi. 

Cin Ali Müzesi’ni gezenlerin ortak kanısı, “Biz Cin Ali’yi sadece çöp adamlarla çizilmiş bir çocuk kitabı sanıyorduk meğer bu çöp adamların arkasında çok derin bir Cumhuriyet kültürü, Köy Enstitüleri varmış” şeklinde oluyor. Evet, Cin Ali dizisini yazan Rasim Kaygusuz öğretmen, Hasanoğlan Köy Enstitüsünden ve Gazi Eğitim Enstitüsü pedoloji bölümünden mezundur, eşi Remziye Kaygusuz Öğretmen de Köy Enstitüsü kökenlidir. 

CİN ALİ MÜZESİ

Cin Ali Müzesi çok güzel tasarlanmış, müzeyi gezenlerin sonuçta beyaz yaka siyah önlük giyebildikleri nostaljik bir kültür şöleni sunuyor. 

Cin Ali ilk kez 1968’de basılmıştır. Rasim Öğretmen’in bu diziyi yazmaktaki temel amacı çocuklara okumayı eğlenceli şekilde öğretmektir. 10 kitap basitten karmaşığa doğru gider. İlk dokuz kitap siyah beyazdır, 10. kitap renklidir. Bunun amacı onuncu kitaba ulaşan çocuğa, “Artık tüm kitapları okuyabilecek düzeye geldin, hayatın renklendi” iletisini vermektir. 

MEB, okuma yazmanın nasıl olması gerektiği konusunda pek çok defa fikir değiştirmiştir. Örneğin 2017’de bitişik eğik yazı zorunluydu bir süre sonra aniden terk edilmiştir. 2005 yılında da okuma yazma öğretiminde o güne kadar süregelen tümden gelim yönteminden vazgeçilerek ses temelli tüme varım sistemine geçilmiştir. 1933’te değerli bilim insanı Muzafer Sherif’in (Muzaffer Şerif) yaptığı araştırmada tümden gelimin daha işlevsel olduğu bulunmuştu.* 

Cin Ali, tümden gelime göre planlanmıştı. MEB 2005’te basından tümden gelimin artık bırakılacağını topluma anlatmasını istedi. Bunun üzerine bir gazete durumdan vazife çıkarıp “Cin Ali tarih oluyor” diye yazdı. Bir Gün Gazetesi ise “Cin Ali bizimdir” diye Cin Ali’ye sahip çıktı. Sunay Akın ve daha pek çok kişi Cin Ali’yi savundu, İstanbul Moda Haftası’ndaki bir defilede Cin Ali motifleri kullanıldı.    

Kısa bir süre önce Kaygusuz öğretmenlerin kızı, bir hekim olan Nesrin Kalaycıoğlu ve mimar Nevin Apaydın Cin Ali Müzesi’ni kurdular. Nevin Apaydın Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi’nde müzecilik sanat dalında yüksek lisans tezi hazırladı. Nesrin ve Nevin kardeşler öğrencilik yıllarında anne babalarıyla birlikte Türkiye’nin dört bir yanına PTT kanalıyla Cin Ali kitaplarını postalamışlardı. 1987’de Hakkâri’ye giden TRT muhabirleri çocukların ellerinde Cin Ali’yi görmüşler. Çocuklar onlara gündüz Cin Ali’yi okuduklarını gece ise haberlerde İran-Irak savaşını izlediklerini anlatmışlardır.  

Rasim öğretmen ilkokul birinci sınıf öğretmenliğinin bir uzmanlık alanı olduğunu savunuyordu. Nitekim kendisi 17 yıl birinci sınıf öğretmenliği yapmıştır. 

Cin Ali dizisi bir buzdağının görünen kısmıdır. Dağın görünmeyen kısmında ise Rasim öğretmenin eğitim gördüğü okullarda öğrendiklerinden yola çıkarak geliştirdiği okuma yazma yöntemleri bulunmaktadır. Bunları şöyle sıralayabiliriz: Tombala kartları, çözümlü alfabe, oyunla okuma öğretimi, renkli ve hareketli heceleme fişleri, tel ile okuma öğretimi,  çarpma-sayma öğretimi, resimli ve matematikli fişler, yazmayan kalem, döner hikâyeler, güzel yazı defteri.  

Remziye Kaygusuz öğretmen Mithat Enç’in kurduğu körler okulunda da öğretmenlik yapmıştı. Onun önderliğinde Cin Ali, Braille alfabesiyle de yazılmıştır.   

KÖY ENSTİTÜLERİ 

Köy enstitüleri Türk tarihinde ve Cumhuriyet tarihimizde bir güneş gibi doğmuş, parlamış ve kısa sürede kapatılmıştır ancak ışığı devam etmektedir. Cin Ali bu ışığın hüzmelerinden birisidir. 

Avrupa’da 19. yüzyılda doğada kurulan okullarda çocuklara klasik bilgilerin yanı sıra tarım, bahçıvanlık, hayvancılık, demir ve ahşap işleri öğretildi. ** Avrupa, sanayi ve bilgi çağına geçtiğinde tarımla ve hayvancılıkla olan ilişkisini kaybetmedi. Biz ise ne tarım ve hayvancılığımızı sürdürebildik, ne de gelişmiş ülkeler düzeyinde sanayileştik. 30 yıl kadar önce Erzurum Et Kombinası kapandı. 

Bizdeki Köy Enstitüleri Avrupa’daki benzerlerinin bir kopyası değildi tamamen ülkemiz şartlarına uygun yepyeni bir anlayışı sergiliyordu. Bu enstitülerden evini, okulunu yapabilecek, hatta gerektiğinde ebelik yapabilecek öğretmenler yetiştirildi. Rasim öğretmenin kızları için yaptığı tahta masa bugün Cin Ali Müzesi’ndedir.

KAYNAKÇA

   * Altunya, N. (2024). Türkiye’de İlkokuma ve Yazma Öğretimi Sorunu. Ankara:

  Cin Ali Vakfı.

** Kansu, N., A. (2024). Bir Eğitimcinin Kaleminden Öğretmen Tolstoy. Ankara:

  Telgrafhane Yayınları.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Müsaadenizle 23 Mart 2025
Düşünme becerisi 16 Mart 2025

Günün Köşe Yazıları