Enkaz tozlarına karışan ceset kokuları arasında...
Zülal Kalkandelen
Son Köşe Yazıları

Enkaz tozlarına karışan ceset kokuları arasında...

22.02.2023 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Enkaz tozlarına karışan ceset kokularının insan ruhunda yarattığı yıkımı, 11 Eylül 2001’de New York’ta İkiz Kuleler bombalandığında yaşamıştım. “Eve girip pencereleri kapatın, musluktan su içmeyin” diye uyarılmıştık. 

Pencereleri kapatsak da günlerce soluduğumuz o kokuyu hiç unutmadım; aynısını bu kez hafta sonunda deprem bölgesinde soludum. Daha da yoğun bir şekilde ve sadece bir kentte değil, geniş bir bölgeye yayılan ölçekte...

(Antakya, savaşta bombalanmış bir yeri andırıyor.)

DEVLET MEKANİZMASINI YÖNETENLERİN ACZİ

11 ilimizi etkileyen deprem, medyada gördüklerimizin de ötesinde bir yıkıma yol açmış. Antakya adeta savaşta bombalanmış gibi yerle bir olmuş; mahalleler ve insanlarla birlikte tarihsel ve kültürel miras da yok olunca hayalet kentler oluşmuş. 

Moloz yığınları arasında yürürken insan hem derin bir üzüntü hem de büyük bir öfkeyle haykırmak istiyor: Enkazların altında kalanlara neden ilk üç gün yardım ulaşmadı? 

Bu felaketin öncesinde ve sonrasında ortaya çıkan ve akıllara durgunluk veren acz, devlet adı verilen mekanizmayı yönetenlerin aczidir. Bu yüzden depremin vurduğu kentleri bir de koordinasyonsuzluk vurunca, insanlara doğdukları, hayat kurdukları kentleri terk etmekten başka yol kalmıyor. Arabalarının tozlu camına “Geri geleceğiz Hatay!” yazıp uzaklaşanlar, yüreklerini de geride bırakarak ayrılıyor.

KOMÜNİSTLERİN ÖRGÜTLÜ GÜCÜ

Devleti yönetenler, ellerindeki büyük olanakları kullanıp depremzedelere hızla yardım ulaştıramazken özellikle sosyalist solun dayanışmayı büyütmedeki hızı ve yetkinliği çarpıcı bir şekilde görüldü.

Türkiye Komünist Hareketi (TKH) İskenderun Deprem Koordinasyon Merkezi’nin sorumlusu Ali Öztutan’ın anlattığına göre, deprem sonrasında kendilerine ihtiyaç olabileceğini düşünerek hemen yola çıkmışlar ama halkın iktidar tarafından böylesine yalnız bırakılacağını onlar da tahmin edememişler. 

(TKH depremden hemen sonra bölgede kriz masası oluşturdu.)

SURİYELİ ÇOCUĞUN DİLEĞİ...

Dayanışmayı örgütlemek için, Samandağ’da Deprem Koordinasyon Merkezi olarak kullanılan büyük bir depoya yurdun her yerinden gelen yardım malzemelerini ihtiyaç sahiplerine dağıtmaya başlamışlar. Merkezin sorumlusu Salim Diyap, depremde yakınlarını kaybetmiş bir Samandağlı, “Madem Türkiye deprem bölgesi; sadece arama kurtarma amaçlı, silahsız bir ordu gibi düşünülecek bir örgüt kurulmalı” diyor.

TKH Genel Başkanı Aysel Tekerek’in İskenderun’daki basın toplantısında, dayanışmanın etkisini gösteren etkileyici bir olay yaşandı. Merkezin olduğu sokakta yaşayan Mahmut adlı Suriyeli bir çocuk, Tekerek’ten bir dilekte bulundu, “Parti buradan sakın ayrılmasın” dedi. Bir çocuğun saf kalbiyle aradığı sıcaklığı TKH’nin ekibinde bulmuştu. Tekerek’in yanıtı ise anlamlıydı: “Haramilerin düzenini yıktığımızda, sermaye düzenini yıktığımızda, evimizi başımıza yıkanların düzenini yıktığımızda diyeceğiz ki ‘Mahmut işte biz yeni geldik.’”

DEPREMİN SİYASAL VE TOPLUMSAL SONUÇLARI

Depremin vurduğu kentlerde dolaşırken sokakların kaldırımlarına yığılmış giysileri, etrafa saçılmış eşyaları görmeniz mümkün. Ülkenin her yerinden çok miktarda yardım malzemesi gelmiş ama bunları gerçekten ihtiyacı olanlara ulaştırabilecek bir örgütlenmeyi kurmak önemli.

Deprem bölgesine ilk giden ekiplerden biri olan Türkiye Komünist Partisi’nin (TKP) Hatay’ın Defne bölgesinde kurduğu kriz masası, iki haftadır etkin bir şekilde bu çalışmayı sürdürüyor. Merkezin sorumlusu Çağlar Özkan’a göre halkla kurulan bu yakın dayanışma, komünistlere bakış açısını da değiştirdi.

Belirgin bir şekilde görülüyor ki deprem bölgesinde devrimcilere güven duyulan bir ortam güçlendi. Bundan sonra buradan siyasi ve toplumsal bir dönüşüm yaratmanın örgütlerin çalışmasına bağlı olduğu açık. 

Birçok kişi gibi Özkan da depremlerden sonra kurulan Dep-Der (Depremzedelerle Dayanışma Derneği) örneklerini hatırlatıp, enkaz kaldırma çalışmalarından sonra da depremzedelerin sorunlarının çözümü için iyi örgütlenmenin şart olduğunu anlattı. 

(TKP deprem kriz merkezinde yardımlar yurttaşa ulaştırılıyor.) 

DEVLET TEMEL İŞLEVLERİNİ YERİNE GETİRSİN

Dayanışmanın ve örgütlenmenin önemine dikkat çekerken elbette, devletin temel işlevlerini yerine getirmesini talep etmek de gerek. Planlama yaparak altyapı sorunlarını çözmesi ve denetleme sistemini işletmesi gereken devlettir.

Demokratik toplum örgütleri, yardım malzemelerini bulup ilgililere ulaştırmada sınırlı olanaklarıyla da olsa katkıda bulunabilir ama arama kurtarma çalışmaları için gereken ekipmanı bulundurmak, çadır temin etmek, aynı zamanda hızla kurulabilen Mevlana evlerini yaptırmak, portatif tuvaletler kurup hijyeni sağlamak, sahra hastaneleri kurmak devletin görevidir. Bunun için kaynakları olan, vergi toplayan devlettir. Dolayısıyla kamuculuk vurgusu artmalıdır.

İNSANİ YARDIM SORUMLUSUNUN YARDIMINI İSTEMEYEN KIZILAY

Hatay’da depremin yarattığı yıkıma tanık olurken Atatürk Mahallesi’nde mobil hizmet aracı ve yemek çadırı kuran Ankara Büyükşehir Belediyesi (ABB) görevlileriyle karşılaştım.

Kızılay’dan emekli olan ve geçmişte kurumun Irak İnsani Yardım Sorumlusu olan Ümit Türkarslan çalışmaları hakkında bilgi verirken, depremi duyar duymaz yardımcı olmak için Kızılay ile temas ettiğini ama istenmediğini, bunun üzerine ABB’yi aradığını ve onlarla birlikte bölgeye gelerek yardımı organize ettiğini söyledi. Yetişmiş uzmanlardan bile faydalanmayan bir zihniyetle karşı karşıya olduğumuz bu örnekle bir kez daha kanıtlandı!

(ABB ekipleri bölgede yaraları sarıyor.)

YETERİ KADAR ÇADIR YOK

Bir yandan dayanışma adına umutlanıp diğer yandan da evsiz kalıp tüm varlıklarını yitirenlerin yaşadığı zorlukları görmek, sarsıcı bir etki yaratıyor. Engelli yakını olanlar, çocuklu aileler, yaşlılar, gebeler, hastalar, çadırlarda yaşama tutunmaya çalışıyor; binalar hasarlı olduğundan içeri girmek istemeyenler günlerdir çadır bekliyor, temizlik ve tuvalet sorunu giderek ağırlaşıyor. Covid salgını sırasında maske dağıtmayı beceremeyenler, şimdi de yeterli çadır ve ısıtıcı sağlayamıyor!

Kızılay’ın mahallelerde belli noktalara kazanlarla getirdiği sıcak yemekleri dağıtmak için canla başla çalışan gönüllüler var. Fakat bir yandan da gelen yardımları hiçbir ayrım yapmadan depremzedelere dağıtması gerekirken “Ben sadece mahallelime dağıtırım” diyen muhtarlar var!

FELAKET KAPİTALİZMİNE KARŞI ÖNLEM ALINMALI

Depremzedelerin en önemli endişelerinden biri de bundan sonra bölgedeki yeni rant kavgası. İskenderun’un en merkezi yeri Gürsel Mahallesi’nde vatandaşlarla konuşurken yıllardır mahallelerine halkı yıldırmak için doğalgaz getirilmediğini, elektrik sistemi çok eski olduğu halde yenilenmediği çünkü o mahallede sağlam bir yapısı olan bir iki katlı evlere göz dikildiği için yerlerine çok katlı yapıların dikilmek istendiğini ve şimdi yatırımın oraya kayacağını anlattılar. 

Bu nedenle ranta geçit vermemek için vatandaşların kentlerin yeniden inşası sürecinde birbirleriyle temasını ve doğru bilgi akışını sağlayacak bir zemin yaratmak önem taşıyor. 

İşte bu noktada, bir daha enkaz altında kalmamak için, AKP’nin yarattığı siyasi enkazı ortadan kaldırmak için, molozlara karışan ceset kokularını bir daha solumamak için, felaket kapitalizmine dur demek için, demokratik toplum örgütlerine ve siyasi partilere büyük bir görev düşüyor.

Yazarın Son Yazıları

5 Aralık 1934’ten bugüne kadın hakları!

Yıl 1934...

Devamını Oku
05.12.2025
AYM, bilimsel gerçekleri reddetti!

Hani bazen hayatınızı adadığınız bir mücadelede öyle bir an gelir ve yıllarca yalnızca duvarlara bağırdığınızı düşünürsünüz..

Devamını Oku
03.12.2025
Türkiye üzerine karanlık planlar!

Yaklaşık bir yıldır birçok yazımda uyardığım bir tehlike, DEM Partisi çevresinden ilk kez açık açık dile getirildi.

Devamını Oku
30.11.2025
Hapishane ‘doğal yaşam alanı’ değildir!

İçinde yaşadığımız dönemin en berbat özelliklerinden birisi, kavramlara farklı anlamlar yükleyerek insanları kolayca kandırmanın çok yaygınlaşmış olması.

Devamını Oku
28.11.2025
Teröristler ana muhalefeti tehdit ediyor!

Sonunda bu da oldu.

Devamını Oku
26.11.2025
Tarih bu yıkım ittifakını yazacak!

Cuma günü TBMM’de yapılan İmralı oylamasından sonra bir TV kanalında bir siyasal iletişimcinin konuşmasına rastladım.

Devamını Oku
23.11.2025
Bahçeli’nin daha çok işi var!

Dün gazetemizde Aytunç Ürkmez imzasıyla yayımlanan bir haber...

Devamını Oku
21.11.2025
'Açın Bahçeli'nin yolunu, İmralı'ya gitsin!'

Tarih 31 Temmuz 2025.

Devamını Oku
19.11.2025
Şiddete tanıklık etmek

Geçen hafta Uluslararası Hayvan Politikaları Konferansı’na katılmak için ilk kez Marakeş’e gittim.

Devamını Oku
16.11.2025
Mesele 1923 Cumhuriyeti’nin tasfiyesi!

AKP-MHP koalisyonunun CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’na karşı yürüttüğü operasyon...

Devamını Oku
14.11.2025
Hadi oradan!

Yazımın başlığına güzel Türkçemizde birçok düşünce ve duyguyu aynı anda iki sözcükle anlatabilen işlevsel bir deyimi koydum.

Devamını Oku
09.11.2025
Sosyalizm en kapitalist ikinci partiyle gelmez!

Kendisini “demokratik sosyalist ve Müslüman” olarak niteleyen Uganda asıllı 34 yaşındaki Zohran Mamdani’nin New York Belediye başkanlığına seçilmesi hakkındaki bazı yorumlar, birkaç yılda bir yinelemem gereken gerçekleri hatırlattı.

Devamını Oku
07.11.2025
Ümmetçi çakma ‘sosyalistler’!

1923 Cumhuriyet Devrimi’ni hedefe koyanlar, 102. yıldönümünde de boş durmadı.

Devamını Oku
05.11.2025
Türkiye, goril Zeytin’i de esir etti!

22 Aralık 2024’te Nijerya’dan Tayland’a kaçak olarak götürülmek istenirken İstanbul Havalimanı’nın kargo biriminde travma halinde yavru bir goril bulundu.

Devamını Oku
02.11.2025
Casusluk davası ve déjà vu!

Geçen hafta hayatımıza bir casusluk davası girdi ve beş gün önce de Ekrem İmamoğlu, İmamoğlu’nun seçim kampanyası direktörü Necati Özkan ile Tele1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ hakkında tutuklama kararı verildi.

Devamını Oku
31.10.2025
Cumhuriyetçi geçinenler ve gerçekler!

“En hafif rüzgârdan bile korunması lazım gelen yeni doğmuş yavrunun, onu beslediğini söyleyenler tarafından böyle hırpalanması caiz miydi?”

Devamını Oku
29.10.2025
Diziden al haberi!

İsrail’in büyük dostu ABD Başkanı Trump, bir süredir kameralar önünde Erdoğan’a övgüler yağdırıyor, buluşurken Beyaz Saray’ın kapısında ayakta bekliyor, “iyi dostuz” diyor, rahat otursun diye sandalyesini tutuyor ve ayrılırken kapıya kadar uğurluyor.

Devamını Oku
26.10.2025
Cumhuriyet Yürüyüşü!

2025 yılında, Cumhuriyet Devrimi’nin 102. yıldönümünde Türkiye’de cumhuriyetçilere düşen önemli görevler var.

Devamını Oku
24.10.2025
Cumhuriyeti kuranlar!

Geçen hafta Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yaşanan rezalet, ülkenin içine sokulduğu durumun vahametini tam olarak gözler önüne serdi.

Devamını Oku
22.10.2025
Siyasetçilerin anayasayı çiğneme özgürlüğü mü var?

Başlıktaki soruyu sormak zorunda kalmamın sayısız nedeni var.

Devamını Oku
19.10.2025
Alçak düzenin resmi!

ABD Başkanı Trump, 13 Ekim’de İsrail Parlamentosu’unda ayakta alkışlandığı bir konuşma yaptı.

Devamını Oku
17.10.2025
Paçalardan akan ‘demokrasi’ yalanı!

“Sayın Öcalan, bu son görüşmede çok rahatsız olduğu bir mesele üzerinde durdu.

Devamını Oku
15.10.2025
Selam olsun Kubilay’lara!

Cuma günü yazımı şu satırlarla bitirmiştim: 7 Ekim’de TBMM’de yaşanan rezalete seyirci kalan siyasi partiler ve siyasetçiler meşruiyetini kaybetmiştir.

Devamını Oku
12.10.2025
Habur’dan beter bir rezalet!

7 Ekim 2025, Türkiye’nin tarihine Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde terörist başı Abdullah Öcalan için “Biji serok Apo” yani Türkçesi ile “Önder Apo çok yaşa” anlamına gelen sloganların atıldığı gün olarak geçti.

Devamını Oku
10.10.2025
CHP yerine AKP’yi yalnızlaştırsanıza!

Ayakta karşıladılar, hayran hayran baktılar, etrafına dizildiler, yanına oturup gülümsediler; toplumdan tepki görünce de seçmenleri suçlayıp tehdit savurdular.

Devamını Oku
08.10.2025
Böyle medya varken Trump’a ne gerek var ki!

İktidar yandaşı medyanın halini anlatmaya pek gerek yok.

Devamını Oku
05.10.2025
180 derece savrulanlar!

2024 yılının 1 Ekim gününden 2025’in 1 Ekim gününe kadar geçen tam bir yılda Türkiye’de siyasette büyük bir kasırga yaşandı ve zemini sağlam olmayanlar 180 derece savruldu.

Devamını Oku
03.10.2025
Camide cihat, ticarette takiye mi?

Tarih 26 Eylül 2025. Yer Çamlıca Camisi. Cuma namazı sonrasında camide elinde mikrofon birisi konuşuyor...

Devamını Oku
01.10.2025
Türkiye emperyalizmin kıskacında!

Erdoğan’ın altı yıl sonra Beyaz Saray’da Trump ile görüşmesi, tarihe skandallarla geçti.

Devamını Oku
28.09.2025
Kuyu tipi hapishane işkencedir!

Gazetecilere hapishanelerdeki mahkûmlardan çok sayıda mektup gelir.

Devamını Oku
26.09.2025
Emperyalizmin teröristleri

New York’ta Concordia Zirvesi’nde bir oturum...

Devamını Oku
24.09.2025
Ahlakçıların ahlaksızlığı

Son birkaç hafta içinde Türkiye’de kültür ve sanat alanındaki baskı iyice arttı.

Devamını Oku
21.09.2025
Eğitiyor, donatıyor, destekliyor!

Kim kime yapıyor bunu?

Devamını Oku
19.09.2025
İkinci Cumhuriyetçiler ve CHP

T24 internet sitesi, üç gün önce Hasan Cemal’in “Özgür Özel Tandoğan’dan haykırıyor, tam bir heyecan fırtınası, gözlerim yaşarıyor!” başlıklı bir yazı yazdığını duyurdu.

Devamını Oku
17.09.2025
Bahçeli’ye sorular ve bir gencin isyanı

"Sosyal medyanın kökü kazınmalı."

Devamını Oku
14.09.2025
Üniversiteye hazırlanan bir gençten mektup

Her gazeteci gibi ben de okuyucularımdan çok sayıda ileti alıyorum.

Devamını Oku
12.09.2025
Demokrasicilik, koltuk kavgası ve sınıf kavgası

Herkes bir koltuğun peşinde.

Devamını Oku
10.09.2025
Açılım ve çelişkiler

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne operasyon düzenlenen 19 Mart’tan bu yana iktidarın CHP’ye yönelik baskısını artırması, deyim yerindeyse dört taraftan kuşatmak için yoğun bir çaba harcaması, aynı anda açılım süreci devam ederken bazılarınca çelişkili bulunuyor.

Devamını Oku
07.09.2025
Bunun adı totalitarizm!

Önce bir gerçeğin altını çizelim...

Devamını Oku
05.09.2025
Ortadoğu kazanı fokurduyor

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) bugünlerde çok hareketli, Türkiye’den bölgeye giden gidene...

Devamını Oku
03.09.2025