İşbirlikçi, mürteci, rantçı ya da liboş

24 Ekim 2021 Pazar

Siyaset sahnesinde yine göz gözü görmüyor; ortalık toz duman içinde...

Ama ben TÜSİAD’ın laiklik açıklamasıyla birlikte Bülent Arınç’ın CHP hakkındaki yorumu üzerinde durmak istiyorum. Çünkü ikisinin ilginç ortak noktaları var.

“TÜSİAD’dan başkaldırı gibi bildiri! Köprüleri tamamen attı” manşetleriyle haberleştirilen Yüksek İstişare Konseyi (YİK) toplantısı medyada büyük ilgi gördü. TÜSİAD Başkanı Simone Kaslowski ile YİK Başkanı Tuncay Özilhan’ın verdikleri mesajlara bakıldığında demokrasi, hukuk, laiklik ve insan haklarına vurgu dikkat çekici. 

Özilhan, “Herkesi harekete geçirmek, herkesin katkısını almak, kimseyi dışarıda bırakmamak ancak demokrasi ve laiklik ile mümkün olabilir” diye konuşurken Kaslowski, “Demokratik bir rejimin ve barış içinde bir toplumsal yaşamın olmazsa olmaz koşulu sayılması gereken ilke laiklik” demiş.

Hayat emekçiler için zindan olurken sermaye tahakkümünü sürdürenler...

Salgın döneminde insanlar açlıktan intihar ederken servetlerini artıranlar...

“Şahsım Devleti” kurulup demokrasi lime lime edilerek ortadan kaldırılırken ölü numarası yapanlar...

Çıkarları zarar görmediği sürece iktidar ile al gülüm, ver gülüm geçinenler...

20 yıldır uyarı çanları kulakları sağır edecek şekilde hiç durmadan çalarken kulaklık takıp keyfine bakanlar... 

AKP döneminde sürekli anayasaya aykırı uygulamalarla laiklik çiğnenirken susanlar...

Sonunda konuşmuş!

Gerçekte, gemi batarken devr-i saadet döneminin bittiği anlaşılınca TÜSİAD, gönüllü sürdürdüğü uykusundan uyanmış gibi yapıyor. 

***

Öte yandan eski Meclis Başkanı ve eski Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi Bülent Arınç, Konya’nın yerel televizyonu Kanal 42’deki “Yaşayan Hafıza” programına konuk olmuş.

Ve demiş ki: “CHP; Kemalist, laikçi bir çizgide, özellikle Baykal çizgisi. Bugün ondan çıktılar. Çıktıkları için de oyları artıyor ve artacak öyle görüyorum ben.”

Medyada bu beyanatın “CHP’nin oyunun artacağına” dair kısmı öne çıkarıldı ve “Arınç bile artık kabul etti!” denilerek olumlu bir yorumla aktarıldı.

Benim öne çıkarmak istediğim yanı ise Arınç gibi laik Cumhuriyet karşıtlığını her fırsatta sergileyen birinin tam da gemi batarken konuşması...

Hatırlayalım; başbakan yardımcısı olduğu dönemde Fethullah Gülen’i Pensilvanya’da ziyaret eden Arınç şu övgüleri düzmüştü:

Hocaefendi bana göre siyaset üstü bir insan. Bir partinin dar kalıpları içinde ya da hükümetin her yaptığına ‘aferin’ diyecek bir düşüncede görmemek lazım. Türkiye ve dünyayı yakından takip ediyor. Buna bizzat şahit oldum. Bizim içinde olup da göremediğimiz pek çok şeyi daha objektif ve yukarıdan bakarak fark edebiliyor.” 

Dün Fethullah’ı öven Arınç’ın bugün “Kemalist, laikçi çizgiden çıktılar” diyerek CHP’yi övmesi, günümüzde Y-CHP için ne anlama geliyor bilemem. Ancak laikliği ve Kemalizmi Baykal ile özdeşleştirmesi, “laikçi” diyerek yeni mürteci liberallerin söylemini sürdürmesi, insana mide bulantısı yaşatacak kadar dayanılmaz. 

***

Belli ki Arınç da TÜSİAD gibi duruma göre pozisyon alıyor. Ne var ki ülkede yaşanan çöküşten, Arınç da TÜSİAD da iktidar kadar sorumludur.

Biz, kendisinin AKP döneminde ülkeyi yağmalayan cemaatler devlet kurumlarına sızsın diye gericilere kanalları açan siyasal İslamcı kadroda olduğunu unutacak kadar hafızasız değiliz.

TÜSİAD üyelerinin AKP döneminde zenginleşirken gık çıkarmayıp ellerini ovuşturduklarını, laik Cumhuriyet darbe üstüne darbe alırken sessizce yağma ve rant ekonomisinden faydalandıklarını unutacak değiliz.

Laikliğin duruma göre değil, ödün verilmeden daima savunulması gereken anayasal bir ilke olduğunu bilmeyecek kadar şuursuz değiliz. 

Üzerinde durdukları oynak zeminde sürekli sağa sola yalpalayanlar gibi işbirlikçi, mürteci, rantçı, kullanışlı aptal ya da liboş değiliz!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları