Benim 19 Mayıs’ım! (4)

07 Haziran 2019 Cuma

Eşsiz insan Mustafa Kemal Atatürk’ün 19 Mayıs’ın 100. yılını ve doğum gününü anmalarım sürüyor...

***

29 Ağustos 1955’te, “Kıbrıs’ın geleceğini” görüşmek amacıyla; Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin dışişleri ba­kanları, Londra’da toplanmış­lardı.
İngiltere, kendi egemenliğinin sürmesini, Yunanistan, adada (Rum nüfus çoğunluğu nede­niyle) kendi geleceğini belirleme hakkı tanınmasını, Türkiye ise mevcut durumun korunmasını, aksi halde Kıbrıs’ın Türkiye top­rağı sayılmasını istiyordu.
Türkiye’yi temsil eden Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu, Türk tezinin güçlenmesi amacıyla Başbakan Adnan Menderes’e “bazı şeyler yapılmasını!” önerdi. O da, “Kıbrıs Türk’tür Cemiyeti”ni devreye soktu.
Cemiyet başkanı, gazeteci Hikmet Bil, İstanbul’da “Rum­ca” basılan gazetelerin yakıldığı bir eylemi, 4 Eylül’de Taksim’de düzenledi.

***

5 Eylül’de, Selanik’te Atatürk’ün evinde bomba patla­tıldı! Bomba, “diplomatik kurye” ile Selanik Başkonsolosu Meh­met Ali Balin’e ulaştırılmıştı. Konsolosluk kavası Hasan Uçar, Türk azınlığından Oktay Engin, “bombayı” Konsolosluk binasına bitişik Atatürk Evi’nin bahçesine yerleştirerek patlattı­lar, bazı camlar kırıldı.
Yunan polisi, Uçar ve Engin’i yakaladı. “Tutuksuz” yargılan­maları kararı üzerine, Türkiye’ye kaçtılar. Sonraları Engin’e, Emniyet Genel Müdürlüğü ve MİT’te çeşitli görevler verilmiş, kaymakamlık yaptıktan sonra Nevşehir’e “vali” atanmıştı!

***

6 Eylül’de Gökşin Sipahioğlu, Atatürk’ün Selanik’te doğduğu evin bombalandığı başlığı ile İs­tanbul Ekspres’te, 2. baskı yaptı. Günlük 20 bin baskı, o akşam 300 bine çıkmıştı!
Sonrasında Sipahioğlu’nu “tahrikçi” olarak tanımladılar! Oysa ondan çok önce, devlet radyosu; saat 13.00’teki ha­berlerinde, “Atatürk’ün evinin Yunanlarca bombaladığını” du­yurmuştu!

***

6 Eylül 1955 gecesi, “İzmir Uluslararası Fuarı”nda, İngiliz pavyonunda rehberlik yapıyor­dum. Bir an, dışarıda kopan büyük gürültü artınca, ben de dışarı fırladım. Gürültü, Yunan pavyonundan geliyordu. Binanın önünde, ellerin­de sopalar olan, yüzlerce kişinin bağırdıklarını gör­düm.
Binaya taş atıl­masına başlandı. Bir genç, iki katlı binadan Yunan bayrağını indirdikten sonra, göstericiler içeri girip her şeyi kırıp parçala­dılar. Binayı ateşe verdiler. İtfai­yenin hortumlarını da kestiler.

***

Oradan Kordon’daki Yunan Konsolosluğu’nun önüne giden­lere, ben de katıldım! Gösterici­ler, taş atma, Yunan bayrağını kaldırma, binayı ateşe verme olayını orada da tekrarladılar...
Pencereden atılan, parçalan­mış bir koltuğun ayağını elimde havaya kaldıran beni de, gösteri­ciler arasında gösteren bir fotoğ­raf, ertesi sabah Demokrat İzmir gazetesinde yayımlandı!
İzmir Valisi Kemal Hadımlı, görevlilerle birlikte olayları iz­lemekle kalmıyor, itfaiyeyi de engelliyordu. Hadımlı, “Çok yaşa baba!” bağırışları ile destekleni­yordu!

***

Atatürk’ün evinin bombalan­dığı haberi, İzmir’de olduğu gibi İstanbul’da da benzeri gösterile­re yol açtı. İzmir’e kıyasla daha büyük boyutlara çıktı! Taksim’de toplanan göstericiler, İstiklal Caddesi’ne doğru ilerlerken Rum dükkânlarına da saldırıyor­lardı. Gösteriler, İstanbul’un her yanına yayılırken, sonrasında yağmaya dönüştü.
Resmi kaynaklara göre, 6-7 Eylül olaylarında, İstanbul’da, 4 bin 214 ev, bin kadar işyeri, 73 kilise, 26 okul ve 5 bin 317 kişi tutuklandı. Ölenler oldu...

***    

6-7 Eylül olaylarından sonra Türkiye’de, özellikle İstanbul’da yaşayan, bin­lerce Rum ve gayrimüslim ülkeyi terk ederek, başta Yunanistan olmak üzere, ABD’ye göç ettiklerinde, kamu kurumla­rınca da, mallarına el konuldu!

***

Başbakan Menderes, öfke­lenen Türk halkının “spontane (kendiliğinden, anlık)başlayan bir olayı olduğu­nu söyledi.
Ancak bir­kaç gün sonra, resmi hükümet açıklamasında, Menderes’in söyleminden değişikliğe gidildi ve “olayların komünistlerin planı” olduğu öne sürüldü!
“Komünist” olmakla suçlanan Aziz Nesin, Kemal Tahir, Can Boratav, Zehra Kosova, Dr. Nihat Sargın, Asım Bezirci, Hasan İzzettin Dinamo, İlhan Berktay’ın da bulunduğu, yakla­şık 2 bin kişi tutuklandı!
İstanbul ve İzmir’de sıkıyö­netim ilan edildi. İçişleri Bakanı Namık Gedik istifa etti. İzmir Valisi Hadımlı, İzmir’deki komu­tanlar, İstanbul Emniyet Müdürü görevden alındılar. Londra’daki toplantı kesildi...

***

Ünlü futbolcu Lefter Küçü­kandonyadis, yıllarca milli ta­kımın baş golcüsü idi. Atina’da Yunanistan’a gol attığında Yu­nan seyirciler “Turco, Turco!” bağırışları ile desteklemişlerdi. Göstericiler, onun evini de taş­larken “Vurun şu gâvura!” diye bağırıyorlardı.
Lefter, olayı şöyle anlatmıştı:
15 gün önce gol attığımda, omuzlardaydım... O gün taşlan­dım... En kötüsü harçlık verdiğim çocuklar evime saldırdı. Evde ne pencere, ne kapı kaldı. Kızlarım küçüktü, onları öldürmeye kalk­tılar. İstanbul Emniyet Müdürü evime geldi. Gördüğü manzara karşısında ‘aman Allah’ım’ de­mişti...”
Not: Sürecek...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları