2019-2020 adli yılı açılırken durum!

01 Eylül 2019 Pazar

Sevgili okurlarım Türkiye’deki 79 Baro’dan 51’inin boykot ettiği, 20 kadar Yargıtay üyesinin katılmayacağını belirttiği...
Bir zamanlar Kaçak Saray denilen, şimdi Beştepe diye anılan Cumhurbaşkanlığı konutunda yapılacak olan 2019-2020 adli yılı açılış öncesinde...
Ülkemizdeki hukuk ve yargı durumu hakkında, hepsi kesinleşmiş genel bilgilerden oluşan bir durum saptaması yapmak istiyorum.

***

1) Bugünkü hukuk ve yargı düzenini belirleyen mevcut Ucube Anayasa, biri 12 Eylül 2010 tarihinde biri de 16 Nisan 2017 tarihinde yapılan iki halkoylaması ile değiştirilerek hukuku ve yargıyı tek kişinin atamalarına/ emrine bağlayan bir nitelik taşımaktadır. (Bknz: Batum, Kazan, Kaboğlu)
2) Mevcut Anayasaya bu “ucube” niteliği kazandıran büyük değişikliklerin kabul edildiği 16 Nisan 2017 Halkoylaması 15 Temmuz 2016 darbe girişimi bahane edilerek ilan edilen 20 Temmuz 2016 OHAL Sivil Darbesi ile, büyük bir siyasal baskı altında, eşitsiz medya ve propaganda koşullarında gerçekleştirilmiştir. (Bknz: Partilerin medyada ve TRT’de yer alma raporu)
3) 16 Nisan 2017 Halkoylaması, 2010 Halkoylamasıyla zaten siyasal iktidara bağımlı hale getirilen yargının denetimi altında yapılmıştır. (Bknz: YSK başkanı, üyeleri ve özgeçmişler)
4) Üstelik 16 Nisan 2017 Halkoylamasının sonucu, Yüksek Seçim Kurulu’nun yasalara aykırı olarak verdiği mühürsüz oy zarflarının ve mühürsüz oy pusulalarının sayıma dahil edilmesi kararıyla ve “Atı alan Üsküdar’ı geçti” denilerek resmi tam sayım filan yapılmadan, apar topar ilan edilmiştir; bu niteliği ile “yok hükmündedir”. (Bknz: Sami Selçuk)
5) Rejimi koruduğu için, en yüksek yargı organı olan ve kararlarına kesin olarak uyulması gereken Anayasa Mahkemesi kararları bile tek kişinin yorumlarına göre muamele görmektedir. (Bknz: Erdoğan’ın konuşmaları, yerel mahkeme kararları)
7) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın mütalaası bile savsaklanabilmekte, açık bir haksızlık ve hukuksuzluk sonucu hapiste olanlar bırakılmamaktadır. (Bknz: Cumhuriyet mensupları davası)
8) Anayasa Mahkemesi kararına göre derhal düşmesi veya beraatla sonuçlanması gereken davalar uzatılmakta, insanların temel hak ve özgürlüklerini ihlal etmektedir. (Bknz: AYM ve Barış Bildirisi davaları)
8) Aynı iddialarla yargılan kişilerden 5 yıldan çok ceza alanlar Yargıtay kararını beklerken, daha az ceza alanlar doğrudan hapse atılabilmektedir. (Bknz: Cumhuriyet mensupları davası.)
9) İktidar “Yargı Reformu” diyerek, zaten yürürlükte olması gereken genel ilkeleri ilan etmekte, ama bunu bile sürekli öteleyerek kamuoyunu oyalamaktadır. (Bknz: Adalet Bakanı’nın demeçleri)
10) Ülkenin Üniversiteleri ve onlara bağlı olarak Hukuk Fakülteleri de tek kişinin emrine verilmiş ve susturulmuştur. (Bknz: YÖK ve üniversiteler)
11) Medya zaten iktidarın emrindedir. Tek tük kalmış olan muhalif gazete ve internet haber siteleri de, en masum haberlere bile yargı eliyle yayın yasağı getirilerek, susturulmaktadır. (Bknz: Yıkılan bina, Kavakçı’nın bursu vs. haberleri)
12) İlişkileri ve banka kredileri ile aldıkları yalılarda oturanların serbest olduğu, patronu tarafından açılan ücret hesabında kredi kartı olanların banka dolayısıyla tutuklandığı, parası olan FETÖ/PYD “iltisaklıların” serbest bırakıldığı iddiaları. (Bknz: Medya)
13) “Tahliye ettiği FETÖ şüphelisi işadamlarını tutuklatan savcıya ‘FETÖ’cü’ diyen hâkimi, FETÖ soruşturmasında rüşvet aldığını ortaya çıkaran başsavcının ‘rüşvet alan bir FETÖ’cü’ olduğunu iddia ettikten sonra tutuklayan hâkim, FETÖ’den tutuklandı” vakası. (Bknz: METASTAZ, s.58)

***

Anayasal yapı ve siyasal baskılar ne kadar yozlaştırıcı olursa olsun...
Kötü örnekler ne denli çoğalırsa çoğalsın...
Son tahlilde ben, savcıların ve yargıçların vicdanına hâlâ güveniyor ve evrensel hukuk kurallarının da bir gün mutlaka ülkemizde egemen olacağına inanıyorum:
YAŞASIN DEMOKRATİK, LAİK VE SOSYAL HUKUK DEVLETİ!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yeni anayasa tuzağı 19 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları