Gül, Feyzioğlu, Erdoğan Linç Olayı Bitsin!

05 Ocak 2014 Pazar

Hızlı iki gün yaşadık; Gül Habertürk’te konuştu, Başbakan yandaş medyasını ve adamlarını topladı ama bence en önemli gelişmelerden biri Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu’nun büyük bir girişimcilikle ülkede hukuku kısmen raya oturtacak olan yasal düzenleme önerilerini Cumhurbaşkanı’na ve Başbakan’a götürmesi.
Gül’den başlarsak, hukukun neredeyse askıya alınması, devlet içindeki yarı illegal yapılanma konularında Türkiye yıkılırken anayasanın kendisine yüklediği görevi yerine getirmede oldukça pasif ve sessiz kaldığını söyleyebiliriz. Habertürk’teki söyleşide, devlet içinde “paralel yapılanma”ya izin verilemeyeceğini, rüşvet ve yolsuzluklara da kayıtsız kalınamayacağını belirtti. Cumhurbaşkanlığı seçimleri üzerine de konuşmadı, henüz çok zaman var diyerek... Yani ne olacağı konusunda hiçbir karar ve anlaşma yok..
Şüphesiz ki Gül, Erdoğan ile konuşuyordur. Ama Erdoğan’ın ilgi, yetki, politik alanlarına pek girmeyi tercih etmediği net olarak görülüyor. Gül, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ve politik istikbalinde acele etmiyor...

***

Feyzioğlu, çok iyi bir zamanlama ile, büyük bir hukuk yüz karalığı ve utanmazlığı olan Silivri yargılamalarını ve Yargıtay safhasını, cemaat yargısının tasallutundan kurtaracak ve belki de adil yargılamanın önünü açacak öneride bulundu. Bunun için, 5 Temmuz’da özel mahkemeleri ortadan kaldıran yasadaki “davalar kesin hükümle sonuçlanıncaya kadar ellerindeki işlere bakmaya devam edeceklerini” öngören maddenin kaldırılması ve yargılamaları yenileyecek bir maddenin eklenmesi, yeterli olacaktır.
Yalçın Akdoğan’ın “milli orduya kumpas kurdular” demesi sıradan bir olay değil. Başbakan’la kararlaştırılan ve üzerinde konuşulan bir konu olduğunu yazdım ve söyledim. Evet bu bir kumpastır, bu kumpası yok ederek devlet (burada hukuk) içindeki yapıyı çökertebilirsiniz. Zaten cemaatin gazeteleri ve kalemleri, bu gelişme karşısında panik yaşıyor! Bu kumpasın ardında zamanında RTE’nin tam desteğinin olduğunu da yeniden yazalım.
Bu kumpasın diğer bir yönü de, cemaatin ordu içindeki yapılanmasıdır. Bu yapılanma için her şeyi yakıp yıkabileceklerini, her türlü düzeneği kurabileceklerini, masum insanlara her türlü zulmü yapabileceklerini ve ülkenin savunmasına zarar verebileceklerini gösterdiler.
Cemaatin ordu imamı kimlerdir? Can alıcı bir soru da budur... iktidar çatışmasının henüz tartışılmayan yönü...

***

Başbakan’ın dünkü gazetecileriyle görüşmesine gelince...
Önümüzdeki en büyük engel, Başbakan’ın kişi olarak da demokratik görünmeyi asla kendisine yakıştırmamasıdır! Yüzde 99 yandaşlarıyla toplantı yaptı. Hürriyet’ten tutun Cumhuriyet’e kadar başka hiçbir medya temsilcisi orada yoktu. Başbakan’ın bu ayrımcılığı, ülke çapındaki ayrımcılığının da resmen dışavurumudur.
Üstelik, en zor durumda olduğu bir zaman diliminde bile, sığındığı yerin yandaşlık, kendi “muhkem yapısı” olduğunu belirtelim. Ama buna karşılık, yargı töreninde dinlemediği Feyzioğlu’nu kabul edip önerilerine kulak vermesi, şüphesiz ki olumludur.
Bağımsız ve tarafsız yargının bittiğini Meclis Başkanı Cemil Çiçek de dile getirdi ama ne zaman? Cemaat, geniş bir yolsuzluk ve rüşvet dosyasıyla iktidarın karşısına çıkınca! Cemaatin Silivri yargılamaları ne kadar düzenbazlıklarla doluysa ve asla yargılama diyemeyeceğimiz tam bir linç olayı ise, iktidara yönelik dosyası da, o kadar ciddi ele alınmayı gerektiren iddialarla doludur.

***

Erdoğan, Silivri’deki yargılamaların sahtekârlığı ile rüşvet ve yolsuzluk iddialarını aynı sepete koyamaz...
Şüphesiz, Silivri rezaletini ortada kaldıracak, orada yargılanan herkesin onurunu, mesleğini, rütbesini, yüksek acı parasını/ tazminatını geri verecek ciddi adımlar atmasının tamamen arkasında olacağız.
Ama bunun karşılığında rüşvet dosyasının örtbas edilmesi gibi bir “takas teklifi” asla kabul edilemez.
4 bakanı düştü, düşürüldü! Bu yargılamaların gölgesiz yapılmasını sağlaması, iktidarına da yeni bir sayfa açabilir!

***

F. Gülen, bir pazarlık mektubu göndererek, barışma önerisinde bulunmuş Erdoğan’a... Köprü altında çok sular aktı... Bu konuyu yarın yazacağım...
Hiçbir iktidar, devlet içinde kendisini bir şekilde esir alabilecek hiyerarşik güce sahip bir yapı ile birlikte yaşayamaz...
Anımsatalım: CHP bile!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları