CHP, “Öcalan’a serbestlik, anayasa değişikliğine DEM desteği, PKK’ye ülkede siyaset yapma özgürlüğü” komisyonuna katılırken demokratikleşme olmadan Kürt sorunu çözülmez diyerek 29 maddede bir paket sunmuştu, hatırlatmak istedim özetle de olsa... Demokratikleşememenin en fazla acısını çekenlerden DEM liderleri bile “Bu komisyon Kürt meselesini çözmek amaçlıdır” diyerek kendilerinin demokratikleşme sorunu olmadığını dolaylı olarak açıklamışlardı.
Komisyon bu haliyle, Stockholm sendromu tartışmasını tabii ki fazlasıyla hak etti. İmralı’ya gitmek, komisyonun bu haliyle sürmesi, Saray’ı yeniden seçtirecek tüm anayasa değişikliklerine ve sonuçlarına ve bugünkü rejimin sürmesine de evet demektir... Bu kadar basit bir durum, zerre karmaşası derin analize gereği yok.
O MADDELER
12 Ağustos’ta komisyona Murat Emir’in sunduğu demokratikleşme paketini CHP de unutmuş olabilir mi? (Hayır tabii.)
1. Anayasayı askıya alan bir iktidarın varlığında anayasa yapılamaz.
2. Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları uygulanmalı.
3. Toplumsal barışın inşası için ifade özgürlüğü.
4. Kürt sorununun çözümü için demokratik siyaset.
5. Kayyım uygulamasına son verilmesi ve güçlü bir yerel yönetim anlayışı.
6. Siyaseti yargı aracılığıyla dizayn çabalarına son verilmesi, 19 Mart darbe girişimi kapsamında haksızca tutuklanmış olan tüm siyasetçi ve bürokratların derhal tahliyesi.
7. Gezi davası başta olmak üzere toplumsal muhalefeti sindirmeye yönelik davalar nedeniyle cezaevinde tutulanların tahliyesi.
8. Terörle Mücadele Kanunu’nda hukuki belirlilik ilkesi.
9. Güvenlik güçlerinin ve güvenlik bürokrasisinde çalışan sivil memurların özlük haklarının iyileştirilmesi.
10. Cumhurbaşkanına ve kamu görevlisine hakaret suçu sorunu.
11. Halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçunun yeniden düzenlenmesi.
12. Nefret söylemleri ve nefret suçlarının cezalandırılması.
13. Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’nun bağımsız bir yapıya kavuşturulması.
14. İnsanlığa karşı suçlarla ve işkenceyle etkin mücadele.
15. Otoriter yönetimlerden ithal edilen yasa tekliflerinin gündemden kalıcı olarak kaldırılması.
16. Kadın ve çocuklara yönelik şiddete karşı etkin bir mücadele.
17. Halkın haber alma hakkı önündeki bir engel olarak erişim engellemesi sorunu.
18. Sansür yasasının yürürlükten kaldırılması.
19. Basın özgürlüğü önündeki kurumsal ve yasal engellerin kaldırılması.
20. Örgütlenme özgürlüğü önündeki kanun ve uygulamadan kaynaklı tüm engellerin kaldırılması.
21. Adil, kapsayıcı, insan onuruna yaraşır bir infaz mevzuatı.
22. Gizli tanık uygulamasının adil yargılanma hakkını ihlaline son verilmesi.
23. Etkin pişmanlık kurumunun iftiracılığa dönüşmesine derhal son verilmesi.
24. Savunma hakkına getirilen sınırlamalardan geri adım atılması.
25. Cezaevleri idare ve gözlem kurullarının keyfi kararlarının önüne geçilmesi.
26. Kanun hükmünde kararnamelerle görevlerinden ihraç edilenlerin durumunun yeniden hukuk çerçevesinde değerlendirilmesi.
27. Devletin inançlara karşı tarafsız olduğu bir düzenin hayata geçirilmesi.
28. Siyasi soruşturmalarda başsavcılıkların yetki gasbının sonlandırılması.
SUÇ DEM’LİLERİN
Bu maddeler, bir tekinin dörtte biri bile herhangi bir karşılık buldu mu? Hayır tabii ki.
Neden? DEM’liler yüzünden.
İktidar zaten daha koyu otoriterliğe koşarken demokratikleşme söz konusu olabilir miydi? Yahu, DEM’lilerin bile umurunda olmadı kendi belediyelerinde hâlâ kayyımların oturuyor olması!
Oysa komisyonda, bu paketteki isteklerden birkaçında bile olsa bir dayatma sergileselerdi, komisyon farklı bir kulvarda da seyredebilirdi. Çünkü, AKP’den geliyordu çözüm isteği ve DEM’e muhtaçtı.
Ama artık talimat mı aldılar, boşverin Kürt meselesine odaklanın diye, bilmiyorum.
ÜÇ OKURDAN DESTEK
- “Sevgili ağabey, son 2 yazınızda Öcalan’ın ‘ÜMMET’ söylemine dikkat çektiğiniz için kaleminize, yüreğinize sağlık... Bundan önceki açılımda da (Diyarbakır mitinginde okunan mektubunda) ‘İslam şemsiyesi altında Türk-Kürt birlikteliği’ demişti. Anadolu Türkmen Alevilerinin katliamlarına neden olan Yavuz-İdrisi işbirliğine gönderme yaparcasına!... (Serdar Kansu)”
- “Bence karamsar değilsiniz, çok gerçekçi bir bakışla olayları değerlendiriyorsunuz.”
- “Sayın Bursalı, yazınızın sonunda sorunuza cevap; fazla karamsar değilsiniz, olan biten ürkütücü. Bu konudaki düşüncelerinizi yazmaktan yılmamanız dileğiyle güç ve sabır dilerim.”