Cumhurbaşkanı, İstanbul’un en değerli havaalanı Atatürk Havaalanı’nın yıkılarak yerine yapılan “millet bahçesi”ni ziyaret etmiş ve “İstanbul’umuzu iş bilmez, kadir kıymet bilmez, tarih ve medeniyet şuurundan yoksun kifayetsizlerin insafına terk etmiyoruz. İstanbul bizim göz bebeğimizdir. Bu aziz şehrin bir fetret devri daha yaşamasına gönlümüz asla razı değil” demiş.
Çok acımasızca bir değerlendirme! 7 yıla yakın bu kenti yöneten Ekrem İmamoğlu ve arkadaşlarının bu kente gerçekten kattıkları önemli değerler karşısında böyle bir yorumda bulunmak, insafsızlık değil midir?
ÜLKEYİ KİM BÜTÜNLEŞTİRECEK?
Evet, diyebilirsiniz ki AKP’li bir cumhurbaşkanının, rakip olarak gördüğü kişi ve partinin başarılarını övmesini mi bekliyordun. Hayır, bir cumhurbaşkanının tarafsız ve bağımsız olmasının ne kadar önemli olduğunu ve böyle bir kavramın ortadan kalkmasının ülke için ne büyük bir kayıp olduğunu düşünüyorum.
Hem parti başkanı hem cumhurbaşkanı eşleşmesinin sonucu bu.
Oysa o makam tarafsız olsaydı geçmiş ve şimdiki yöneticilerin kente olumlu katkılarını över, anımsatır, ayrıca yapılan yanlışları ve yapılması gerekenleri yapılamayanları da dile getirirdi.
Ne yazık ki öyle bir şansımız koskoca sıfır. Cumhurbaşkanının partili olması, ülkeyi de ikiye yardı. Halbuki en üst bir makamın, bütünleştirici rolünün ne kadar önemli...
HANGİSİ ‘FETRET DÖNEMİ’
Düşündüm taşındım, başımı kaşıdım... Ve sonra hatırladım ki cumhurbaşkanı 2017’de tam tersini söylememiş miydi? Tabii ki kendilerine yakın bir medyadan alıntı yapıyorum:
“Erdoğan, Yıldız Teknik Üniversitesi’nde Uluslarası Şehir ve Sivil Toplum Kuruluşları Zirvesi’nde konuştu. Erdoğan, ‘İstanbul müstesna bir şehir ama biz kıymetini bilemedik, ihanet ettik. Ben de bundan sorumluyum’ ifadelerini kullandı”. (Kaynak: NTV)
Cumhurbaşkanının bu açıklaması hep tartışıldı. Erdoğan bazen gerçeği, arada sırada ağızından kaçırıyor, diyeceksiniz. Aşağıda bir okurumuzun kısa bir İstanbul turundan izlenimini paylaşacağım ama cumhurbaşkanı başka şeyler söylüyor Atatürk Havalimanı çimleri üzerinde:
“Sadece betondan ibaret bir şehir, ruhsuz ve kimliksiz bir şehirdir. Sadece asfalttan, demirden müteşekkil bir şehir ise mekanik bir şehirdir. Çünkü bir şehri şehir yapan; binalar, yollar, köprüler değildir. Bunlar tabii ki önemlidir, tabii ki vazgeçilmezdir. Ama aslolan insandır, insan.”
‘İSTANBUL’A VİZE’
Diyeceksiniz ki, Kanal İstanbul ve bu çerçevede ısrarla sürdürülen yapılaşmanın, şimdi bu sözlerle ne ilgisi var. İstanbul’un yüz binlerce yeni konuta ihtiyacı yerine, kentin yoğunluğunun azaltılmasına ve Anadolu’da alternatif ekonomik göz alıcı seçeneklerle donatılarak göçün önlenmesine ihtiyacı varken.
Belediye başkanı iken İstanbul’a girişe vize konması tartışmasını başlatan kendileri değil miydi? Peki tüm bu inşaatların kenti giderek daha yaşanmaz ve daha çok susuz bırakma acil tehlikesi karşısında cumhurbaşkanından bir öneri duyduk mu?
Bu konuda söylenecek çok şey var ama söze okuruma bırakıyorum:
MİNNET BORCU
“Bugün (1 Kasım 2025), HisarüstüAşiyan Füniküleri ile Aşiyan’a indik. Hemen çıkışındaki Aşiyan-Anadolu Hisarı-Göksu motoru ile Anadolu Hisarı’na geçtik. İskelenin hemen sağındaki, restorasyon sonrası bütün güzelliği ve görkemi ile ortaya çıkan, içine bir de müze açılan Anadolu Hisarı’nı gezdik. Öncesinde, Göksu deresini geçince yolun iki yanında yıllardır kendisi perişan, çevresi mezbele olan Hisarın bu ‘ihya’ edilmiş hali için İBB’ye teşekkür ettik. Boğazın karşı kıyısındaki restorasyonu devam eden Rumeli Hisarı da şimdiden ışıldıyor. Hani ecdat ... ecdat diye boş söylemlerle İstanbul’un yarım bıraktıkları yağmasını hazmedemeyenler var ya, onlara en iyi yanıtları bu güzellikler oluşturuyor.”
Evet sadece iki şeyden bahsediyor okur. Yüzlerce eser var böyle.
450 tarihi yapının restorasyonundan tutun, “Ama aslolan insandır, insan” olduğuna göre, AKP döneminde hiç yapılmamışlara bakalım kısaca: Sıfırdan 16 yüksek eğitim yurdu, sıfırdan 127 kreş, 50 yeni, teknolojik altyapısı güçlü ve uzaktan eğitime uyumlu kütüphane, öğrencilere çok sayıda teknoloji ve ders atölyeleri, 100 binlerce öğrenciye burs (bu yıl 20 bin lira!), Kent Lokantaları, askıda fatura, nakdi destekler, binlerce çocuğa her gün süt...
Bunları sayamam, şuradan hepsine göz atabilirsiniz
***
Sanırım, Ekrem Bey’in neden büyük oy farkıyla yeniden seçildiğinin ve uygulanmakta olan İBB’yi darmadağın etme ve İmamoğlu’nu safdışı bırakma projesinin arka planında, bu yazıdaki olgular var.
İnsanların önceki ve sonraki dönemi kıyaslama yeteneğini ve derin vicdanını hiç kimse yabana atmamalı. AKP bu vicdanın kıskacında.