CHP programını yeniledi, parti meclisini 80 kişiye çıkararak kapsayıcılığını ve halk nezdinde temsiliyetini artırdı, büyük bir inançla Özgür Özel iktidara geleceklerini söyledi. Çok güçlü ifadeleri vardı. Özgür Bey tabii ki daha büyük bir destekle güven tazeledi. Parti meclisine Kılıçdaroğlu yanlısı bir aday listesinin çıkarılmasını mümkün görmüyorum; Kemal Bey yanlısı 9 milletvekilinden kurultaya katılan oldu mu bilmiyorum. Kemal Bey sanki kendisini parti dışına atmış, dışarıdan muhalefet lideri gibi davranıyor.
Dünkü konuşmasında Özgür Özel’in ilk kez doğrudan Kemal Bey’in iktidar yanlısı gazeteye yaptığı “arınma” açıklamasını hedef aldığını görüyoruz. Kemal Bey’in partiye önerdiği, alanlardan çekil, Ankara’ya hapsol orada politika yap, İmralı’ya git, İmamoğlu ve arkadaşlarını terket biçimindeki tamamen AKP’nin politika önerilerini ısrarla savunmasına çok sert karşılıklar verdi. KK ve arkadaşlarının artık partide hiçbir karşılıklarının olmadığı bir sürece girildiği görülüyor. Bu durum yeni bir politik yapılaşmaya da işaret ediyor olabilir. Yeni bir siyasi süreç içine girme olasılığı yüksektir.
CHP ÖNÜNDEKİ GÜÇLÜKLER
Önümüzdeki 2 yıl partinin milletin ezici bir çoğunluğunun desteğini alması gerekir. Yüzde 40 oy çıtasıyla öpüşmelidir. Bugünkü yüzde 34-35 seviyeleri tek başına iktidar olmasına yeterli değil. İktidarın da iki parti arasındaki oy farkını azaltmak ve öne geçmek için 2027’de ekonomik bir atağa hazırlandığını da düşünmek gerekir.
Fakat yıllardır bu kadar ağır koşullarda yaşamaya mecbur ettiği milletin yaşadıklarını unutması, iktidarın seçim amaçlı ekonomik düzeltmelerine bakarak yeniden RTE’ye yol açacağı beklentisini boşa çıkarma olasılığı vardır. AKP’nin iktidar olmak için kesenin ağzını iyice açması eşitsizliği gidermeyecektir ve ülkeyi seçim sonrası yeniden ekonomik krize sürüklemesi beklenmelidir.
BU PARTİ HER ZAMAN KRİZ YARATACAKTIR
Çünkü ekonomik çöküşün nedeni büyük yapısal sorunlarla ilişkilidir. Hukukla, demokrasi ile, yasalara ve yargıda adaletle anayasa ile yasalarla yaşadığı derin sorunlarıyla ilgilidir. Demokrasiye, yargının tarafsız ve bağımsızlığına inancı neredeyse sıfırdır. Keyfi yönetimi krizin anasıdır. Şirketlere zenginlere durmadan kaynak aktarma destekleme partisidir. Tüm krizi halkın sırtına yıkan bir partidir AKP. Liyakat sıfırdır.
Bu yapısı ile ülkeyi her türlü krize mahkûm etmektedir.
CHP’nin önündeki en önemli görevlerden biri, yaşadığımız bu gerçekleri halka iyice anlatmaktır. AKP’nin üzerindeki örtüyü iyice çekip alacak bir aydınlatma politikası oluşturmalı. Halk bunu net görmeli. Bunu nasıl yapacaklar?
Şüphesiz iktidara geldiklerinde ekonomiyi nasıl halk için dönüştüreceklerini, kaynakları nasıl yeniden dağıtacaklarını ve üretimi artıracaklarını anlatacaklar.
HALK DİLİYLE, NET VE AÇIK
Fakat halkın sorunu salt ekonomi değil, ifade özgürlüğüne konan fiili yasakların yarattığı korku önemlidir. Bunun çok örneği vardır. CHP bu konuya da önem vermelidir.
Buna paralel, yargıya güven çökmüştür. Halk mahkemelerde adil bir yargılamaya ve karara inanmıyor.
Yargıya güveni yüzde 10’lardan 50’lere nasıl yükselteceği de önemli halkla ilişkiler konusudur.
Hakkı olana hakkının verilmesi, liyakat konuları da halkın ekonomi kadar önemli sorunudur.
Soyut kavramlar değil, somut olaylar üzerine kurulu bir halkla iletişim dilini kurmalıdır CHP.
Yüzde 40’larla buluşmanın özel stratejilerini geliştirmek ve uygulamalarını hayata geçirmek başlı başına bir uğraş alanı olarak CHP’yi bekliyor.