4 bin sayfalık iddianame mi olurmuş? Olur, eğer hukuk/yargı dilinde söyleyecek az şeyiniz varsa sanki çok şey söylüyor gibi yapar, oturup dünyanın en uzun en sıkıcı romanını yazarsınız. Vay canına, algısı oluşturmaya yönelirsiniz.
Tamamen siyasi bir iddianame ile karşı karşıyayız. Bunu ben değil iddianame bağırıyor!
İddianame’nin (tek) temel hedefi Ekrem İmamoğlu.
Temel suçu, cumhurbaşkanı olmak istemek gibi tamamen RTE’nin uhdesinde olan bir makama (nasıl olur!) talip olmak.
İstanbul’u kazanan Ankara’yı da kazanır dendiyse İmamoğlu buna teşebbüs etsin diye denmedi. Yukarının tek hakimi varken ikinci bir talip de neyin nesi? Bir koltuğa iki karpuz sığmaz. Zamansız bir girişimin bedelini ödersin.
Barış Pehlivan bu saptamayı doğrulayan bir istatistik yayınladı: Ekrem Bey’in adı iddianamede 8542 kez geçiyor. Bir dünya rekoru. Yani ortalama her sayfada iki kez. Ek iddianameler gelecek ve rekor tazelenecek. Cumhurbaşkanlığı sözcüğü de 88 kez.
Cumhurbaşkanlığı koltuğuna talip olmak en büyük suç.
Şimdi bu suçu hukuki bir kılıfa sokmak gerekir. İddianame bunu yapıyor.
***
Bu suçu işlemek için ne yaparsın? Tek başına yapamayacağına göre (Don Kişot zamanında değiliz) o zaman çağımıza uygun bir suç örgütü kurarsın. Ama çıkar amaçlı olacak (başka türlüsü var mı bilmiyorum).
Önce suçlu ve suç örgütü nedir bunu anlatırsın (kalın kafaların anlaması için!).
Bizim bildiğimiz bir suç örgütünün tek lideri vardır, astığım astık kestiğim kestik.
Savcılar bu kavramı bayağı geliştirmişler. Suç örgütüne bir de yönetim kurulu atamışlar ve suç örgütü hayaline İmamoğlu ve arkadaşlarını oturtmuşlar. Bayağı hiyerarşik bir yapı! Şekli şemaili var!
Bu örgüt tüm çalışmasını cumhurbaşkanlığını “ele geçirmek” üzerine kurgulamış. Orası “ele geçirilecek bir yer”. “Çıkar amaçlı” olmasının nedeni cumhurbaşkanlığı.
***
Bu masraflı bir iş. Para lazım, hem de büyük ölçüde.
Bu amaçla bir havuz kurdurmuşlar suç örgütüne, paraların toplanacağı.
Paraları da 2014’ten beri, seçimi kim bilir hangi desiselerle kazandığı Beylikdüzü Belediye başkanı iken toplamaya başlamış. Bunu keşfetmesine gerek yok iddianamenin, önlerinde iktidarın çok iyi bildiği yöntem kalıbını oralardan alıp İmamoğlu’na monte ediyorlar. Nasıl yani, hem belediye başkanı olacaksın hem çalmadan çırpmadan, verdiğin ihalelerden para kazanmadan çalışacaksın yöneteceksin. Böyle bir şey mümkün değil.
***
Savcı beyler örgüt hikayesini Beylikdüzü’nden başlatıyorlar. Ama yıllarca süren Beylikdüzü davasından İmamoğlu ve arkadaşlarının beraat ettiklerini bilmiyorlar.
Veya biliyorlar da bu beraat kararını kabul etmiyorlar, beraatin doğru olmadığını ihbar ediyorlar! Ne demek beraat! Bir kılıf bulup mahkum ettirecektiler!
Veya iddianame, bir ay önceki beraat kararından önce yazıldı, yeniden gözden geçirme zahmetine katlanmadılar.
Ankara Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 38. kongre için “mutlak butlan” kararını vermesine karşı olduklarını da, CHP’yi Yargıtay Başsavcılığı’na bildirmelerinden (şikayet deyin) anlıyoruz. Tabii Kılıçdaroğlu’nun adı da bu arada 22 kez geçiyor. Kurultayda kaybetmesinin ardından derin üzüntüler. Hayal kuruyorum ben de: Neredeyse Kılıçdaroğlu polis eşliğinde yakalanıp CHP başkanlığına oturtulacak.
***
Çıkar amaçlı suç örgütü devleti 160 milyar zarara uğratmış ama galiba havuzda 60 milyar TL toplanmış.
Bu paraların bir kısmının, cumhurbaşkanlığına giden yolda CHP’yi “ele geçirmek” için harcandığını anlıyoruz. Ve suç örgütü ilk amacına ulaşıyor. Kendini cumhurbaşkanı adayı ilan ettiriyor.
O kurultayda, Özgür Özel de yanında oturuyor ve alkışlıyor.
Kılıçdaroğlu’nun kazanamadığı bir kurultay kriminal bir kurultaydır ve CHP de çıkar amaçlı suç örgütünce ele geçirildiği için kriminal bir örgüt yapısına dönüşmüştür. Yargıtay Başsavcılığı da üzerine düşen görevi yerine getirmelidir.
***
İddianameden ben böyle bir kurgu çıkardım.
Savcılar alınmasın, bu bir kurgu.
Lafa girişte iddianamenin tamamen siyasi bir karakterde olduğunu söylemiştim.
CHP, cumhurbaşkanlığı, kurultaylar, siyasi liderler vb. her şey bunu doğruluyor