Şam hükümetini ve Suriye’yi kimler zayıf bırakarak dış güçlerin sürekli müdahalesine açık bir ülke konumunda tutmak istiyor sorusu çok önemli ama bugün Trump’ın Erdoğan’a olan büyük sevgisinin arka planında ne var sorusuyla başlayacağım.
Geçen hafta ABD’nin dijital etkili gazetesi Politico ile söyleşide (9 Aralık) Trump şöyle diyor:
Soru: “Sizce NATO’da olmaması gereken ülkeler var mı? Örneğin İsveç?”
‘ERDOĞAN’I ÇOK SEVİYORUM’
Trump: “Bence NATO için zor olan ülkeler var. Bence onların [NATO’da] olması iyi bir şey. Türkiye buna bir örnek. Erdoğan benim arkadaşım. Ne zaman Erdoğan’la bir sorun yaşasalar, onu benim aramamı istiyorlar çünkü onunla konuşamıyorlar. Erdoğan çetin ceviz. Erdoğan’ı çok seviyorum. Bence güçlü bir ülke, güçlü bir ordu kurdu. Ama onunla başa çıkmakta zorlanıyorlar ve benim aramamı istiyorlar. Ben de arıyorum ve her zaman çözüyoruz. O ve ben gerçekten çok hızlı bir şekilde çözüyoruz. O, diğer liderlerden çok farklı.”
Trump’ın bu övgüsü iktidar medyasınca da öne çıkarıldı. Cumhurbaşkanının güçlü kişiliğine vurgu hepsinin hoşuna gitmişti.
Trump devamla diyor ki: “Yıllarca süren davalar ve başka şeyler yaşayan bazı insanları serbest bıraktı. Dedim ki onları serbest bırakmalısın ve o da yaptı.”
Bu kişi Rahip Brunson’dı, 2018 yılında FETÖ ve PKK’ye yardım suçlamasıyla yargılanıyordu.
Trump rahibin serbest bırakılmasını istiyor ve kendine bir başarı hikâyesi yazmak istiyordu.
Erdoğan rahibin serbest bırakılması dayatmalarına önce şöyle karşı çıkmıştı: “Bu can bu bedende, bu fakir bu görevde olduğu sürece o teröristi (Rahip Brunson) alamazsınız.
Peki ne olmuştu da Erdoğan yargılanan rahibi hemen serbest bırakmıştı?
TRUMP’IN TEHDİT MESAJLARI
Trump, üç Twitter mesajında şu tehditleri yaptı:
“Türkiye uzun yıllar ABD’den yararlandı. Şimdi, ülkemizi büyük bir vatansever olarak temsil eden ve muhteşem biri olan rahibi tutukluyorlar. Masum bir adamın serbest bırakılması için hiçbir şey ödemeyeceğiz, Türkiye ile ilişkilerimizi azaltıyoruz.”
“Brunson serbest bırakılmazsa Türkiye’ye yaptırım uygulayacağız.”
“Türk Lirası dolar karşısında hızla düşerken Türkiye’yle çelik ve alüminyum ticaretinde gümrük vergilerinin iki katına çıkarılmasını az önce onayladım. Bundan böyle vergi alüminyumda yüzde 20, çelikte yüzde 50 olacak. Türkiye’yle ilişkilerimiz şu anda iyi durumda değil.”
Ve Erdoğan Brunson’ı serbest bıraktıracak, Trump özel uçakla rahibi İzmir’den aldıracaktı.
Erdoğan gereksiz ve zamansız karşı çıkışı ile başbaşa kalmıştı.
Bundan sonra Erdoğan hep Trump tarafından el üstünde tutulacaktı.
BU DOSTLUĞUN ÜLKEYE NE YARARI VAR?
Erdoğan Trump ile görüşmesine bundan sonra da hep önem verdi. En son Beyaz Saray ziyareti bütün medyaca ülkeye “dünya çapında olay”, “Erdoğan’a büyük itibar” olarak yansıtıldı.
Burada soru şudur: Bu dostluktan Türkiye ne kazandı, ABD ile ilgili hangi sorunun çözümünü Trump sağladı?
Aklıma hiçbir şey gelmiyor.
Son Beyaz Saray ziyaretinin Erdoğan açısından iyi geçmesi için ziyaret öncesi Saray’ı ziyaret eden Trump’ın damadına Türkiye’nin ABD bazı mallarına konan gümrük vergilerini sıfırlayacağı ve 225 kadar Boeing yolcu uçağı satın alınacağı bildirildi.
Trump’ın en çok sevdiği şeyler: ABD’den mal alımı.
TÜM SORUNLAR ORTADA
- Soruya yanıt verelim: CATSAA yaptırımları duruyor.
- Halk Bankası üzerine Demokles’in kılıcı gibi duran milyarlarca dolarlık ceza olduğu gibi duruyor. Bu adeta ülkemize bir tehdide dönüştü.
- F-35 savaş uçakları üretim projesine Türkiye’nin geri dönüşü şartı olarak Rusya’dan satın alınan S-400 hava savunma sisteminin tamamen imha edilmesini istiyorlar (Depoda bile kalması yasak, büyükelçi Barrack açıkladı) (S-400’leri imha etsek veya satsak bile F-35 projesine Türkiye’yi almayacaklarına bahse girerim!). l Bu projeye yatırdığımız 1.2 milyar dolarımıza bile ele konmuş durumda, geri vermiyorlar.
- Suriye’de SDG meselesinin çözümünü engelliyorlar. (Bu yazı konusu.)
***
Özetle: Trump’ın sevgisi boştur, Türkiye Trump’ın isteklerine yanıt verdiği sürece ve ölçüde ayakta kalır. Sonra da tehditler gelir.