Bugün büyük Türk’ü anıyoruz. Peki nasıl anmalı? Osmanlı’dan bize en kötü miras olan bazı dini cemaatler Atatürk için camilerde hutbe okutulmasına karşı çıkmışlar. 25 kişi de Saraçhane’de “Atatürk’ü istemezük” diye bağırmış. Atatürk’e kökten karşı bir Diyanet başkanı 8 yıl o koltukta oturdu, iktidardan tek laf işitmedi. Bu iktidar altında Atatürk’ün çektikleri listeler doldurur. Boş verin iktidarın vurdumduymazlığını. Çöp düşüncelerle uğraşmayalım, milletin gürül gürül akan Atatürk sevdasına ve biz de işimize bakalım!
***
Cumhuriyet akıl ve bilim üzerine kuruldu. Hep söylüyoruz. Eğitim de sacayağını oluşturdu.
Atatürk ulusça varoluşun bu üç anahtarını hayata geçirdi ve gelecek nesiller olarak da elimize verdi. Sürdürülebilir ve özgür, bağımsız ve refah içinde yaşamanın 3 altın anahtarı! Bunları kaybedersek yolumuzu şaşırırız, ne yapacağımızı bilemeyiz, sağa sola yalpalarız.
Bugün yaşadıklarımızın temel nedeni de bu üç evrensel büyük değeri değersizleştirmek ve yok saymaktır.
SIKINTILARIN KAYNAĞI
Akıl, bir düşünme, tartma, tartışma, en iyiyi ve doğruyu arama bulma aracıdır.
Bilim ise toplumu, dünyayı, doğayı, şeyleri, olayları metodolojik ve sistematik olarak anlamanın aracıdır. Ve bir üretme aracıdır aynı zamanda. Bilim ve teknoloji üretmektir. Dünyaya yön veren bu gücü boşlarsanız sürünürsünüz.
Eğitim, çağdaşlığa ulaşmamızı sağlayacak, yaratıcı ve nitelikli, meydan okuyucu yeni nesillerin yetişmesinin aracıdır.
Bugün içinde yaşadığımız sıkıntıların özünde, bu 3 altın anahtarı iyi kullanamamaktan, bazen kaybetmiş olmaktan veya çekmecelerde, ceplerde, kitaplarda unutmaktan kaynaklanıyor. Millet, toplum, yöneticiler, yurttaşlar, hepimiz sık sık kendimizi kontrol etmeliyiz: Akıl ve bilim başımızda mı, eğitim olması gerektiği gibi mi diye, yoksa onların hepsini bir yerlerde mi unuttuk.
Evet, çoğunlukla bilerek isteyerek, kasten Cumhuriyete ve geleceğe yönelik cinayetler işleyerek!
İKİ ALTIN MİRAS DAHA
Atatürk bize bu çerçevede iki miras daha bıraktı: İlki, yapabilirsin, başarabilirsin iradesi. Büyük Kurtuluş Savaşı’nı bir kenara bırakalım (o ne muhteşem başarıdır!), Cumhuriyetin 15 yılı bunun örnekleriyle doludur. Bir ülke, bir millet, bir ekonomi inşa çalışmasının parlak öyküsüdür.
Ve ikinci miras kendine güven ve kendi iradeni elinde tut! İraden hep kendi elinde olacak, yapma ve başarma iradeni asla başkalarına, tabii ki yabancılara hiç mi hiç devretmeyeceksin.
İrade devredilemezdir bir ülke için!
Bu yapma ve başarma iradesini özellikle İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kısmen veya esas olarak yabancılara devredince, Türkiye 70 yıl boyunca kendini toparlayamadı ve 19 kez ekonomik krize, dış güçlerin sermayesine, ileri teknolojilerine, yönetimine, sayın sayabildiğiniz kadar, muhtaç duruma düştü.
BUGÜNÜN SORUNU
Bugünün sorunu, geçmişin bize en önemli ve evrensel dersleri olan kurtuluş ve kuruluşun 3 altın anahtarını ve kendi iradeni ve başarabilirsin güvenini unutmuş olmamızda yatıyor.
Harç kondu, temel atıldı, kolonlar çıkıldı, daha gökyüzüne doğru katbekat yükselmesi ve dünyanın en iyilerinden biri olması gereken ülkemizde yapılacak daha çok şey var.
Evet, dileğimiz daha nice yüzyıllara... Ama bir ülkenin, bir toplumun, dilek dileyerek, mum yakarak, dua ederek, kafa sallayarak ve ezberleyerek, beyinlerimizi kendimiz akıl bilim ve eğitimle kullanacağımıza başkalarına, sarıklara, yabancılara teslim ederek nice yüzyıllara gitme olasılığı yoktur.
***
Atatürk’ü anmanın en iyi yolu bize bıraktığı bu mirasları durmadan hayata geçirmek için çalışmaktır.