Dünkü yazımın sonunda şu cümleler vardı: Süreç zaten yeni ittifaklar yaratacak ortama itildi. Kaotik bir durum hüküm süreceğe benziyor. Türkiye yeni bir ayrışmanın eşiğinde. AKP/MHP beklentilerine ulaşamayabilir.
***
Demiştim ki bir kaos yarattı iktidar. Bir kalın çizgi İmralı’ya gidenler ve gitmeyenler olarak belirginleşti.
Bugünkü Cumhur İttifakı’nın ana gövdesi duruyor, iki minik fire ile: Büyük Birlik Partisi ve HÜDA PAR.
HÜDA PAR ümmetçi, şeriatçı, geçmişi Hizbullahçı bir Kürt partisi. Bölgede en büyük rakibi tabii ki PKK ve DEM. Aralarında oldukça kanlı savaşlar olmuştu. Cumhurbaşkanı 2023 seçimlerinde kendi listelerinden HÜDA PAR’a 4 milletvekili vererek Meclis’e sokmuştu. Henüz 2.5 yıl önceki politikası AKP’nin DEM’e karşı HÜDA PAR’ı destekleyerek görünürlüğünü artırmak ve oradan gelecek az da olsa seçmen oyuyla genel oyunu artırmaktı. Büyük Birlik Partisi’ni de bu amaçla Meclis’e sokmuştu.
Ama köprünün altında sular aktı ve HÜDA PAR bölgede baş düşmanı PKK elebaşısını İmralı’da ziyaret etmeyi reddetti. AKP önümüzdeki seçim sürecinde HÜDA PAR’a listelerinde yer verir mi sorusuna yanıt olumsuzluk kokuyor. Bu biraz da DEM ile AKP arasındaki ilişkilerin nasıl gelişeceğiyle ilişkili.
AKP-DEM İTTİFAKI KONUSU
Tabii en önemli konu AKP ile DEM arasındaki Saray’ın arzuladığı “ittifak”ın renginin ne olacağı.
Bu soruya yanıt ararken seçimlerin iki ayrı niteliğine bakmalı.
Biri cumhurbaşkanı seçimi, diğeri ise milletvekili seçimi.
Ben milletvekili seçiminde DEM/ İmralı’nın AKP ile birlikte hareket edeceğini zerre düşünmüyorum. Böyle bir şey kıyameti kopartır.
ÖNEMLİ OLAN CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ
Burada Saray için önemli olan DEM/ İmralı’nın cumhurbaşkanlığında, adaylığını koyması beklenen RTE’ye destek vermesidir.
Bunu yaparlar. Kürt siyasal hareketinin cumhurbaşkanı seçiminde bir iddiası yok ama kimin seçileceğinde etkisi ve iddiası büyük. İmralı’nın RTE’yi yeniden başkan yapmasının önünde düşünsel olarak bir engel görünmüyor.
Seçimde cumhurbaşkanına oy vermesi için yasal ve anayasal açıdan iktidardan Kürt kimlik ve isteklerine yanıt almaları gerekir ki Kürt seçmeni RTE’ye oy vermeleri için ikna edebilsinler. İktidarın bu isteklere tam yanıt vermesi zordur. Kendi seçmeni açısından. Bir orta yol arayacaklar. Fakat bu orta yol her iki tarafın da seçmenini yeterince ikna etmekten uzak kalabilir. Bu konu seçmenlerin yoğun bir beyin yıkama propagandasına tabi tutulacağı anlamına gelir.
Yine de DEM seçmeninin bir kısmı oyunu vermeyecektir. Bunun oranını şimdiden bilmek zor. PKK elebaşısı ile AKP liderinin fiziksel görüntü olmasa bile fikri baş başalığı AKP seçmeninde de bazı kayıplara yol açacaktır.
MHP DE SEÇMEN KISKACINDA
Aynı durum MHP için de söz konusudur. MHP’li ekran yüzleri, “MHP seçmeni taş gibidir, üç hilali görünce basarlar gerisini düşünmezler” görüşündeler. Parti merkezinin de öyle düşündüğünü varsayabiliriz. Yıllarca Apo’yu ipte sallandırmaktan bahset, her an PKK düşmanlığı katilliği ile MHP’li seçmenin beynini koşullandır. Şimdi ise İmralı ile el sıkış ve PKK’yi siyasi hayatın içine sok. Oy kaybı ne kadar olur bilinmez ama iyi bir tepki görecektir parti.
Son anketlere göre MHP oy kaybı yaşamış. Bu sonuçların başka güvenilir anketlerle test edilmesi gerekir. Seçime böyle giderlerse barajın altına inebilirler. O zaman da MHP’yi ya AKP listelerinde göreceğiz ya da seçim barajının yüzde 5’lere çekildiğini. Bu çerçevede Zafer Partisi ve İYİ Parti’ye oy akışı görünmüyor değil.
Bu yeni dönem siyaset analizlerini tabii kii sürdüreceğim. Yer yer... CHP ve diğerleri de var.
İKİNCİ KAOS
İkinci kaosu da Kılıçdaroğlu yaratma peşinde koşuyor bıkmadan usanmadan. Adı AKP’nin ve Erdoğan’ın iktidarına sonsuz destek veren bir eski genel başkan olarak tarihe geçebilir, son videosuyla. Kemal Bey ile Cumhur İttifakı arasında bir fark kalmamış gibi.