Adnan Binyazar

Anne kedi, bebek Nisa...

15 Nisan 2022 Cuma

Yavrunun anası insan olmuş, hayvan olmuş, doğa yasalarına göre ikisi de aynıdır. Örneğin ne insan hayvan yavrusunu emzirir ne de hayvan yavrusu, insan yavrusunu. Onlar birbirinden can da üretemez. 

Bu ayrıcalıklı yaratılışlarına karşın, insanla hayvan arasındaki ilişkiler sürekli gelişim göstermiştir. Özellikle Avrupa ülkelerinde kediler, köpekler yaşlı kadınların can yoldaşıdır. Mezarlıklarda köpeğe, kediye, kuşlara dikilen anıt sayısı da neredeyse insanınkine yakındır. Birçok ülkede köpekle arkadaşlık kuran erkeklere daha sık rastlanıyor.        

Kırk yıl önce Berlin’e gelen Aziz Nesin, konuşmasının bir yerinde “Burada çocuğun yerini köpek almış...” deyince salon kahkaha patlamasına uğramıştı. 

Evrimleşme tarihi, insanın önce savaşıma girdiği hayvanı evcilleştirerek onun gücünden, etinden, sütünden yararlandığını yazıyor.  

İLGİNÇ BİR OLAY!

Şu olay, insan-hayvan ilişkileri açısından hem ilginç hem şaşırtıcı. Haber, fotoğrafları da çekilerek gazetelere, internete de yansıdı:   

“Karaman’da doğum sancısı çeken hamile bir kedi, aile sağlığı merkezine girdi. Miyavlayan kedinin doğum yapacağını anlayan sağlık çalışanlarının eyleme geçmesiyle sağlıklı dört yavru daha dünyayı şenlendirdi...”

Doğum yapmak üzere olan kedi, elbette dile gelerek, aile merkezindeki hemşirelere, “İlk doğumum olacak bu. Lütfen, doğumumu siz yaptırır mısınız” diye sormadı. Bu, yazarın anlatımı canlı kılmak için özgünlük yaratma çabası sayılsın... 

Bizde son yıllara değin hiç rastlanmayan doktor, hemşire dövmenin gittikçe yaygınlaştığı bir ortamda, hemşirelerle doktorların, olagelenleri bir yana itip üzerlerine düşeni yapmaları, onların canlıya besledikleri değerin yansıması sayılsın...   

BU DA BAŞKA BİR OLAY...  

Bir hastanenin acil servisinde acil tıp teknisyeni olarak görev yapan 29 yaşındaki Büşra Durmaz, 29 Mart Salı günü Pendik’te boş araziye bir çocuk bırakıldığı haberini alınca hemen oraya koşuyor. Sokağın ortasına atılan bir bebekle karşılaşınca, aç olduğunu anladığı bebeği sütü kesilmemiş memesiyle doyuruyor. Onunla yetinmeyip, bebeğe kendi kızının ikinci adı olan Nisa Mihriban adını vermesine ne dersiniz? 

Bir süre sonra durumun kötüye gittiğini görünce onu yoğun bakım ünitesine aldırıyor. Beyin ölümü gerçekleşince, polis ekipleri devreye girip bebeği sokağa atan annesi Ebru S’ye ulaşıyor. Anne ifadesinde, gerekçe olarak, dinsel nikâhla evlendiği babasının çocuğu kabul etmeyeceğini düşünerek sokaklara bırakmak zorunda kaldığını ileri sürüyor.    

İNSAN YAPIMIZ   

Bu olayların ışığında anlaşılıyor ki iyi ya da kötü olmak üzere toplumda iki tür insan yaşıyor. Acil tıp teknisyeni Büşra hemşire bunun olumlu, Ebru S. ise olumsuz örneği. Kedinin doğurma sancıları çektiğinin ayrımına varıp doğumunu yaptıran hemşirelerle doktorlar iyilik meleğidir. 

Olay, bir yönüyle kurgusal da olsa, ölçüye vurulduğunda, Ebru S. gibi yalana sığınanlara göre kedi, hayvanların en erdemlisi sayılmalı.  

Özveri, dürüstlük, erdem, koruma duygusu gibi yüce duygularla donanan Büşra Durmaz, Nietzsche’nin “İşte insan!” dediği soydandır. 

İnanıyorum ki, onun erdemine varanlar çoğaldıkça, her gün birkaç kez işlenen kadın öldürümleri olmayacak, çocuğu okula aç susuz giderken kahve köşelerinde gizlenerek kumar masasına oturup cebindeki üç beş kuruşu da kaybedenler kökünden kurutulacaktır. 

 Öyle koşullarda bile, dar olanaklara karşın çocuklarını aç koymayan, geleneksel deyimle, “evin direği” özverili kadınlarımız toplumca el üstünde tutulacaktır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Benlik arayışları 19 Nisan 2024
Romeo ve Juliet 12 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları